BAŞYAZI

BAŞYAZI

Vatan Kırım’da altıncı zulüm ve baskı yılını dolduran Rusya işgaline karşı, Kırım Tatarlarının kararlı ve onurlu direnişi sürmekte. İşgalci Rusya’ya hâkim totaliter Putin rejimi, bütün çabalarına rağmen Kırım Tatarlarını işgale razı edip, boyun eğdirememekte. Rusya’nın işgali meşrulaştırma ve haklı gösterme çabaları, Kırım’ın tarihî sahipleri, yerli halkı Kırım Tatarları tarafından sürekli boşa çıkarılmakta.

İşgalci Rusya’nın Kırım Tatarlarına karşı düşmanlığını ve onları Kırım’dan silme siyasetini gizleyemediği dönemlerden biri de 18 Mayıs 1944 Kırım sürgününü anma günleridir. Totaliter Putin rejimi işgalle birlikte 18 Mayıs 1944 Kırım sürgün kurbanlarının Kırım boyunca topluca anılmasını ve onların 1990 yılından beri Akmescit meydanında düzenledikleri büyük anma toplantısını da yasakladı. Rusya ve Ruslara ait her şey, Ruslar tarafından meydanlarda coşkuyla kutlanırken, Kırım Tatarlarının vatanları Kırım’da hangi sebeple olursa olsun meydanlara çıkmaları, hatta Kırım’ın herhangi bir yerinde toplu faaliyet yapmaları dahi suç sayılmakta.

Bu yıl, Kırım sürgününün 76. yılındaki anma günlerinde de işgalcilerin bu tutumu değişmedi. Dahası Kırım Tatarlarına karşı aldıkları tedbirleri daha da sıkılaştırdılar. Nisan ayından itibaren, faaliyetlerini daha önce yasakladığı Kırım Tatar Millî Meclisi’nin Kırım’da yaşayan üyelerine, bölge Meclis başkanlarına, üyelerine ve faal Kırım Tatarlarına, işgalci savcılık ve polisler tebligatlar göndererek, herhangi bir eylem yapmaları halinde onları cezalandırılmakla tehdit ettiler. Hatta, Kırım Tatar Millî Meclisi Başkan yardımcısı Nariman Celal’e gönderilen tebligatta, halktan Çin virüsüne karşı maske takılmasının istendiği bir zamanda, maske takmasının da suç sayılacağı belirtiliyordu! Sudak Bölge Meclis başkanı ve Sudak şehri girişinde 1989 yılında kurulan ilk çadırşehir “Asretköy”ün inşasına ve Kırım Tatarlarının Sudak’a yerleşmesine yolbaşçılık yapan halkımızın cesur yürekli kahramanlarından biri olan İlver Ametov’un evi ve işyeri, işgalci güçlerce çeşitli zamanlarda basılıp arandı. İlver Ametov uydurma gerekçelerle son altı ayda işgalci mahkemece 5 defa çeşitli para cezalarına çarptırıldı.

18 Mayıs günü Kırım’da Kırım Tatarlarının yoğunlukta yaşadığı yerlerde, özellikle Akmescit merkez meydanı ve Kırım Tatarlarının toplanması muhtemel meydan ve parklarda işgalcinin silahlı güçlerinin çok yoğun tedbirler aldığı görüldü. Bütün bu baskı ve korkutmalara rağmen Kırım Tatarları yaşadıkları yerlerde, sürgün kurbanlarının hatırasına işgal öncesinde dikilmiş anıtlar, sürgün edildikleri tren istasyonları vb. yerlere küçük gruplar halinde giderek dua ettiler ve sürgün kurbanlarını andılar. İşgalcilere de boyun eğmediklerinin mesajını açık ve net olarak bir kere daha verdiler.

Kırım sürgününü soykırım olarak tanıyan Ukrayna, Kuçma döneminde 2004 yılında 18 Mayısı Kırım sürgünü resmi matem günü olarak kararlaştırmıştı. Ukrayna parlamentosu işgalden sonra 2014 yılında da Kırım Tatar Millî Kurultayı’nı ve Kırım Tatar Millî Meclisi’ni Kırım Tatarlarının temsil organı olarak resmen tanıyan ve sürgünü bir soykırım olarak kabul eden kararları aldı. Dolayısıyla bu yıl hem Ukrayna’da hem de dünya çapındaki Ukrayna temsilciliklerinde 18 Mayıs günü resmi sürgün kurbanlarını anma etkinlikleri yapıldı.

Kırım’da durum böyleyken, Çin virüsü salgını ve salgına karşı dünya çapında ülkelerce alınan tedbirler sebebiyle tarihte ilk defa Kırım Tatarları hür dünyada sürgün kurbanlarını çok farklı bir biçimde andılar. Faaliyetlerini Kıyiv’de sürgünde sürdüren Kırım Tatar Millî Meclisi sürgün kurbanlarını anma toplantısı ve mitingini sanal ortamda ve uluslararası olarak düzenledi. Türkiye, Ukrayna, Litvanya gibi ülkelerin çok üst düzey resmî yetkilileri ve diasporadan kimi temsilcilerin söz aldığı bu miting sosyal ağlardan da canlı olarak yayınlandı. Başta Türkiye olmak üzere dünya çapında Twitter, Facebook ve diğer sosyal iletişim ortamlarında hem Kırım sürgünü hem de bu vesileyle Kırım’ın Rusya tarafından işgali ve Kırım Tatarlarına uyguladığı baskıları dile getiren, Kırım’da işgale karşı direnen Kırım Tatarlarını destekleyen binlerce mesaj ve paylaşım oldu. Özellikle 17 Mayıs gecesi Twitter’da “Kırımsürgünü” etiketiyle yapılan paylaşımlar Türkiye’nin gündemine girdi. Çok sayıda siyasetçi, yazar, fikir adamı, sivil toplum örgütü ve yöneticileri Kırım sürgünü ve Kırım Tatarları hakkında destek paylaşımları yaptı. 18 Mayıs günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlardan canlı yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasını, Kırım sürgünü ve Kırım Tatarlarına destek sözleriyle bitirdi;

“Bugün 18 Mayıs 1944 günü Stalin’in emriyle yüzbinlerce Kırım Türkünün yurtlarından sürgün edilişinin ve topraklarının işgalinin yıldönümü. Sürgüne özellikle dikkat çekiyorum. Bu sürgünde şehit olan Kırım Tatarlarımızı rahmetle yad ediyor, Kırımlı kardeşlerimizin daima yanında bulunmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyorum.”

Cumhurbaşkanının bu açıklamasından başka, Kırım Tatar Millî Meclisi’nin düzenlediği uluslararası sanal mitinge Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu’nun katılıp konuşma yapması, çeşitli bakanların ve yetkililerin açıklama ve sosyal medya paylaşımları; ABD, Kanada, İngiltere, AB, Baltık Ülkeleri ve çeşitli devletlerin 18 Mayıs 1944 sürgününü ve bu vesileyle de Kırım’daki Rusya işgalini ve yapılan baskıları kınamaları, Rusya’nın haksız hukuksuz işgalinin tanınmayacağını teyit eden açıklamaları peş peşe geldi. Ama Rusya’nın Kırım’ı 2014 yılında işgal etmesinden bu zamana, ilk defa bu kadar yaygın ve etkili bir şekilde Kırım sürgünü ve sürgünün 76. yılı vesilesiyle Rusya’nın işgaline karşı yapılan paylaşımlar, işgalci Rusya’yı çok rahatsız etti. Rusya’nın Ankara’daki büyükelçiliğinin ve Rusya’nın resmî propaganda kanalı Sputniknews ve gayri resmî beslediği, aralarında basın organı, gazeteciler ve açıkça Rusya propagandası yapan elemanları vasıtasıyla yürüttüğü karşı propaganda çabaları etkili olamadı. Bunun üzerine Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı 18 Mayıs’tan tam on gün sonra 28 Mayıs 2020 günü “Türkiye’de Rusya karşıtı Eylemler” başlıklı bir bildiri yayınlamak zorunda kaldı.*  Rusya yönetimi, dolaylı da olsa sürgünü kabul ediyor, ancak Stalin dönemiyle Kırım’daki güncel politikaları arasında paralellik kurulmasından rahatsızlık duyduğunu ifade ederek, Türkiye’ye bir anlamda aba altından sopa gösteren ifadeler kullanıyordu. Hem suçlu hem güçlü, mütegallibe işgalci Rusya’nın bu bildirisine diasporadaki Kırım Tatar teşkilatlarının önderleri ve Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Refat Çubar hemen eleştiri ve değerlendirme yaptılar.**

Rusya’nın Kırım işgalini meşrulaştırmak için milyonlarca dolar sarfederek ve Rusya’nın devasa devlet imkanlarını kullanarak yürüttüğü propagandalarının boşa çıkmasında, Kırım Tatar Millî Meclisi’mizin,  bütün ülkelerdeki Kırım Tatar sivil toplum teşkilatlarımızın da içinde yer aldığı  Millî Hareketi’mizin dünya çapındaki çabalarının, Ukrayna’nın devlet imkânlarıyla yürüttüğü faaliyetler ve bu mücadelesinde Kırım’ın yerli halkı ve tarihî sahipleri Kırım Tatar kozunu iyi ve doğru kullanmalarının rolü büyüktür. Bugüne baktığımızda Rusya’nın işgalci politikasına karşı, Kırım’ın özgürlüğü için yaptığımız mücadelede yalnız olmadığımızı da görülmektedir.

18 Mayıs günü Kırım Tatarlarının yolbaşçısı Mustafa A. Kırımoğlu ve KTMM Başkanı Refat Çubar Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ile görüştüler.  Görüşmede ele alınan en önemli konu Ukrayna Anayasasında yapılacak değişiklik konusu oldu. Hatırlanacağı gibi, 2015 yılında Ankara’da toplanan II. Dünya Kırım Tatar Kongresi’ne katılan Ukrayna Dışişleri Bakanı, dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko’nun mesajını okumuş, Poroşenko mesajında “Kırım bir gün azad olarak Ukrayna’ya dönecek ama Kırım Tatar Özerk Cumhuriyeti olarak dönecek” sözünü vermişti. Ancak Parlamento’da çoğunluğu elinde bulundurmayan Poroşenko iktidarı döneminde Kırım Tatar Özerk Cumhuriyeti olması için gerekli Anayasa değişikliği maalesef gerçekleştirilemedi. Yerine seçilen Zelenskiy ile görüşmede Kırım Tatar Millî Meclisi ile ortak bir komisyon kurularak Anayasa değişikliği taslağının hazırlanması kararlaştırıldı. Bu anayasa değişikliğinin Kırım Tatarları için tarihî bir değişiklik olacağı şüphesizdir. O sebeple Kırım’daki Özerk Cumhuriyetin, tartışmalara ve farklı yorumlara mahal vermeyecek şekilde Kırım Tatar Muhtar Cumhuriyeti olduğu ve yönetim erkinin Kırım Tatarlarının yetkisinde olduğunu net bir şekilde belirleyen bir anayasa değişikliği olması şarttır. Zelenskiy ile görüşmede Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Refat Çubar ve yolbaşçımız Kırımoğlu’nun önerisiyle iki Kırım Tatarının bakan yardımcılıklarına atanmasını Zelenskiy kabul etmişti. Bu görüşmede kararlaştırılan isimlerden Emine Ceppar 10 Haziran 2020’de Ukrayna Dışişleri Bakanı 1. yardımcılığı ve müsteşarlığına, Sınaver Seyithalil ise 2 Temmuz 2020 tarihinde Ukrayna Geçici İşgal Altındaki Bölgeleri Yeniden Bütünleştirme Bakanlığı Yardımcılığı’na atanarak görevlerine başladı. Bilindiği gibi Zelenskiy geçtiğimiz yıl Ekim ayında, Kırım’daki işgalci Rusya’nın baskılarını duyuran ve yalan propagandalarına karşı iyi bir mücadele ortaya koyan Kırım SOS sivil toplum örgütünün kurucularından Tamila Taşeva’yı da Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Kırım Daimî Temsilciliği yardımcılığına atamıştı. Bunlara benzer çok önemli bir atama da Kırım Tatarlarına çok büyük destek veren Litvanya’da oldu. Litvanya Parlamentosu, Seimas, 13’e karşı 71 oyla Litvanya Kırım Tatar Cemiyeti Başkanı, Dünya Kırım Tatar Kongresi Genel Sekreter Yardımcısı Adas Yakubauskas’ı Litvanya Soykırım ve Soykırımı Araştırmaları Enstitüsü Genel Müdürlüğü’ne atamıştır. Bu görevlendirmeler, tarihî atamalardır. Emel olarak bu kardeşlerimize başarılar diliyoruz. Onların başarısı halkımızın başarısı olacaktır. Bu atamaların Kırım’da Rusya işgaline karşı verilen Kırım’ın özgürlüğe kavuşturulması mücadelemize uluslararası sahada büyük güç katacağı aşikârdır. Ukrayna ve Litvanya yönetimine müteşekkiriz.

Bu yılki 18 Mayıs sürgün kurbanlarını anma günü gibi, 26 Haziran Kırım Tatar Millî Bayrak günü de Kırım Tatarları arasında çok etkili ve yaygın şekilde kutlandı. Özellikle işgal altındaki Kırım’daki kardeşlerimiz, Kırım’daki yoğun baskıların, esaretin ve zulmün getirdiği boğucu ve karanlık atmosferde millî bayrak gününe daha bir sıkı sarılarak, arabalarına evlerine Gökbayraklar asarak, sosyal medyada çocuklarımızın ellerinde Gökbayraklarla okudukları şiir vb. paylaşımlarla, millî kimliklerine sahip çıktıklarını ve işgale boyun eğmeyeceklerini dünyaya gösterdiler. Elbette işgalci ve mütegallibe Rusya, Kırım Tatar Millî Bayrak bayramının görkemli kutlanmasını engellemek ve Kırım Tatarlarını sindirmek için de çaba gösterdi. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da KTMM Başkanı Nariman Celal ve Rusya özel kuvvetlerince kaçırılan Ervin İbragimov’un fotoğrafı bulunan tişörtler giymiş genç aktivist Kırım Tatarlarının, büyük boy bir Gökbayrak ile Kırım’ın çeşitli yerlerinde yaşayan, ömrünü Vatan Kırım’a dönme mücadelesine vermiş Kırım Tatar Millî Hareketi’nin yaşlı büyüklerini ziyaret etmelerini engellemek için bir günde 5-6 defa araçlarını durdurarak kontrol ettiler ve trafik cezaları uyguladılar. Kırım Tatar Millî Bayrak bayramı Ukrayna’da ve yurtdışındaki temsilciliklerinde de resmen kutlandı. Çin virüsü sebebiyle Ankara’daki Ukrayna Büyükelçiliği ve İstanbul’daki Ukrayna Başkonsolosluğu’ndaki bayrak törenine sınırlı sayıda Kırım Tatar derneklerimizin temsilcileri de katıldı.

Bütün bu gelişmelerin en olumlu yönü, Kırım Tatarları olarak mücadelemizde yalnız olmadığımızı göstermesidir. 18 Mayıs 1944’te Vatan Kırım’dan sürgün edildikten sonra başlatılan mücadeleyi halkımız yapayalnız yürüttü. Sesimizi hür dünyaya duyurma imkânları çok ama çok kısıtlı idi. Artık bugünkü durumda Kırım’ın Rusya işgalinden kurtarılması mücadelemizde Ukrayna Devleti bütün imkânlarıyla bizimle beraberdir. Türkiye Devleti, Rusya ile yaşanan inişli çıkışlı, dalgalı ilişkilerinde, Kırım ve Kırım Tatarlarını desteklemek konusunda baştan beri istikrarlı çizgisini korumuş, Kırım’daki işgali tanımadığını tanımayacağını en yüksek makamlarca defalarca teyit etmiş ve Kırım Tatarlarını, Kırım Tatar Millî Meclisimizi desteklemeye devam etmektedir. Litvanya, Estonya, Letonya, Polonya ve birçok Avrupa ülkesi, ABD, Kanada, Rusya’nın Kırım’ın işgaline karşıdır ve bunu her vesileyle dile getirmektedirler. Kırım’da yapılan insan hakları ihlalleri ve baskılar haberleştirilmektedir.

Bu başarı yeterli değildir. Kırım Tatarları olarak daha organize ve planlı olarak mücadelemizi arttırarak sürdürmek gerektiği gerçeğini değiştirmez. Kırım Tatar Millî Meclisi, bugün birçok ülkeye dağılmış Kırım Tatar diasporasının potansiyelini daha iyi kullanmalı, yararlanmalıdır. Kırım’ın Rusya işgalinden kurtarılmasında en büyük görev, Kırım’ın tarihî sahipleri ve yerli halkı olarak bizlere, biz Kırım Tatarlarına düşmektedir. Yolbaşçımız Cafer Seydahmet Kırımer’in dediği gibi, her bir Kırım Tatarı bu mücadelede pasif değil faal olmalıdır. Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, vatanını seven, Vatan Kırım’da yaşanan haksızlıklara duyarlı olan her bir Kırım Tatarı kendisine bir görev verilmesini beklemeden kendine bir görev yaratabilir. Kırım için bir hizmette bulunabilir. Hiçbir faaliyet yapmadan, kenarda kalarak faaliyet yapanları eleştirmek bozgunculuktur. Çağımızda dünya çok daha küçük, mesafeler çok daha yakındır. Kırım’da ve dünyanın neresinde olursa olsun Kırım ile ilgili gelişmeleri öğrenmek, takip etmek çok kolaydır. Kırım Davamızda her bir Kırım Tatarı vatanı için yapacak bir iş bulur, yapar; yeter ki istesin, yeter ki inansın. Atamız İsmail Gaspıralı’nın yaptığı tarihî öğüdü ve vatana hizmetin anahtarını bir kere daha hatırlatalım;

“Milletini seviyorsan, elinden gelen işle başla!”

Kırım’da Rusya işgali ve baskıları sürerken, Doğu Türkistan’daki kardeşlerimize karşı Kırım’dakinden çok daha korkunç Çin zulmü hız kesmeden sürüyor. Nazilerin Yahudi toplama kamplarından beri gördüğümüz en büyük modern soykırımlardan biri günümüzde yaşanıyor. 19. asırda İsmail Gaspıralı’nın unutmadığı, fikrini ve emellerini Tercüman gazetesi vasıtasıyla ulaştırdığı Kaşgar, Doğu Türkistan’daki kardeşlerimiz ve en eski Türk medeniyetlerinin izleri yok ediliyor. Muhteşem Divan-ı Lügati’t Türk adlı eseriyle övündüğümüz Kaşgarlı Mahmut’un torunları yok ediliyor. Ne yazık ki Türk Dünyası ve İslam Dünyası’nda yeterli tepki ve itiraz olmuyor. Daha da acıklısı, birçok güya “Müslüman” ülke, ekonomik çıkarları sebebiyle bu zulmü görmezden gelmekle kalmıyor, Çin’i destekliyor.

Emel ve Emelciler olarak Kırım Davamızı geçmişte olduğu gibi aynı kararlılık ve ilkelerle sürdürürken, dünyanın neresinde olursa olsun insanlığa ve kardeşlerimize karşı yapılan haksızlıklara da karşı çıkmaya, İsmail Gaspıralı’nın “Dilde Fikirde İşte Birlik” şiarına sözde değil özde bağlılığımızı göstermeye devam edeceğiz.

Kırım’a Özgürlük! Doğu Türkistan’a Özgürlük! Karabağ’a Özgürlük.

 Kısaca Rusya ve Çin esiri bütün kardeşlerimize ve halklara özgürlük diliyoruz. Teröre şiddete başvurmayan haklı mücadelelerini destekliyoruz.

 

* https://www.mid.ru/en/foreign_policy/news/-/asset_publisher/UdAzvXr89FbD/content/id/4141527

** Bu açıklamaları Emel’in bu sayısında okuyabilirsiniz.

TAVSİYELER

ANKARA’DA BELGESELCİ GÖZÜYLE KIRIM KONFERANSI

Ankara Merkezli faaliyet gösteren Kırım Vakfı’nın aylık olarak düzenlediği Tarih Kültür Konferanslarının Mayıs ayı konuğu, …