Ferhat Faik ve Eşi

DOBRUCA’DAKİ MİLLÎ FAALİYETİN ÖNDERLERİ İÇİN AÇILAN DAVALAR – 4. Bölüm

EMEL 90 Yaşında; Emelcileri Unutmuyoruz

DOBRUCA’DAKİ MİLLÎ FAALİYETİN ÖNDERLERİ İÇİN AÇILAN DAVALAR *

4.Bölüm

 

Saim Osman KARAHAN

 

Eyüp Menali Salih Efendi

Eyüp Menali Salih Efendi, 1979.

1949 yılında İrsmambet Yusuf’un başkanlığında kurulan Kırımlı Mültecilere Yardım İşleri Komitesinin bir üyesi de Omurçalı Eyüp Menali Salih efendidir. Menali ve Demine’nin oğlu olarak, yoksul bir köylü ailesinde, 12 Mart 1911 yılında dünyaya gelmiştir. İlkokulu köyünde okuduktan sonra o tarihlerde Dobruca Türklerinin en sağlam ve ilerici millî kurumu olan Mecidiye Medresesinde tahsiline devam etti. Şairimiz Mehmet Niyazi’nin talebesi olma bahtiyarlığını yaşadı. Medreseden öğretmen ve din adamı diploması ile mezun oldu.


1935 yılında Mecidiye’de Mehmet Niyazi’nin yeni yapılmış anıtkabrinin açış merasiminde köydeş delikanlılar Abdullah İzzet Ablay, Ali Osman Bekmambet, Ferhat Faik ve Eyüp Menali Salih, üstlerinde tarak tamga işlemeli, mavi gömlekler olduğu halde, kabrin dört köşesinde merasim süresince nöbet beklerler.         1930 yılında Müstecib Ülküsal ve arkadaşlarının başlattığı Dobruca Türkünü bilinçlendirme ve kültürel kalkındırma hedefli Emelciler hareketinin ateşli üyelerinden biri oldu. Omurça’da Kırım Hars Teşkilâtının kurulmasına önayak oldu, gayret sarfetti ve faaliyetlerinde yer aldı.

Eyüp Menali Efendi Çukurova, Tokuzsofu (Rom. Grădina), Pervel (Pirveli, Rom. Moşneni), Omurça (Omırşa, Rom. Valea Seacă) köylerinde imamlık yaptı, Hars teşkilâtlarında çalıştı.

Reyhane hanımla evlenip yedi çocuk sahibi oldular.

Alman-Sovyet Savaşının ibresi Sovyetler ve Batılı Müttefiklerinden yana dönmeye başlayınca 1943 yılında birçok Kırım Türkü mülteci olarak Romanya ve Batı ülkelerine doğru akın etmektedir. 23 Ağustos 1944’te Sovyetler Romanya’yı ele geçirdiklerinde yüzlerce Kırımlı aile hem Sovyetlerin, hem Romanya’ya dayattırılan komünist rejiminin “düşmanı” oluverir. Korkunç bir Kırımlı avı başlatılır. Dobruca Türk Tatarları ise millî duygularının emriyle kardeşlerine arka çıkar. Necip Hacı Fazıl, Müftü Mustafa Ahmet, Mehmet Halim Vani, Avukat Nusret Hamdi’nin başında bulunduğu yardım komitesi Kırımlı felâketzedelere koruyucu aileler bulur, halkımızın para ve gıda bağışlarının dağıtımını yapar, hastalananlara doktor ve ilâç temin eder.

22 Ekim 1948’de Necip şehit edilip, 1949’da Nusret Hamdi gizlice Türkiye’ye kaçıp gitmek zorunda kalınca mültecilere yardım işleri Yusuf İrsmambet, Müstecib Hüseyin Samedin, Ali Osman Bekmambet, Eyüp Menali Salih, Ferhat Faik ve Mehmet Halim Vani’nin yer aldığı yeni komite tarafından sürdürülür. Onların bu çalışmaları deşifre olunup birer birer tutuklandıkları 1952 yılına kadar devam eder.

Memlekette yeni bir rejim, komünist rejim ve onun getirdiği yeni kanunlar, yeni insaniyet ve adalet telâkkisi hakimdir. Savcılar Kırımlı felâketzedelere yapılan yardımlara hainlik, Sovyetlere karşı düşmanlık fiili diyebiliyor, savunma avukatları şahitlerin celselerde bulunmamasına veya sanık itiraflarının işkencelerle nasıl çarpıtılıp temin edildiğine önem vermeyebiliyor. Sanıkların Müstecib Ülküsal ve Nusret Hamdi ile mektuplaşmaları yabancı bir devlet hesabına casusluk olabiliyor, her ne kadar Müstecib Ülküsal’ın soruları memleketin genel gidişatı, Azaplar köyündeki 10 hektar tarlasının akıbeti ile ilgili olup, gemiciler eliyle gönderdiği para da öldürülen kardeşi Necip Fazıl’ın ailesine, kızkardeşi Saliha’ya ve Romanya’da kalan kendi oğlu Timur’a veya muhtaç Kırımlılara yardım olarak teslim edilmişse bile. 

Eyüp Menali Salih efendi 42 yaşını doldurduğu, 12 Mart 1953 günü tutuklanır. Duruşmaların birbirini takip ettiği günlerden bir gün, 4 Eylûl 1953’te, yedinci çocuğu, bir oğlu dünyaya gelir. Evdekiler, babalarının kurtuluşu niyetine, “Kurtuluş” anlamına gelen Necat adını atarlar.  Hayatın gerçeği onlara acımaz, 12 Eylûl 1953 tarihinde Bükreş Askeri Mahkemesinde 20 sanıklı İkinci Büyük Tatar Grubunun içinde yargılanırken, babalarının 10 yıla mahkûmiyeti açıklanır. İkinci Tatar Grubu için kesilen 849 no.lu Mahkeme kararında Eyüp Menali Efendi liste başıdır.

(1- Eyüp Menali, 2 – Ferhat Faik, 3- Salim Cafer, 4. İzzet Ablay Abdula, 5. Reşit Kadır, 6. Yusuf Duacı, 7- Cilat Cevdet, 8- Kurtmolla Ethem, 9- Ziyaeddin Mustafa, 10- Mustafa İbraim, 11- Şakir İshak, 12- Kalil İbrahim Musa, 13- Tahsin İbrahim, 14- Anis Abduraman, 15- Yakup Abduraman, 16- Eyüp Musa, 17- Abip Abduraman, 18- Reşat Kâmil, 19- İonescu Victor, Romen öğretmen, Şakir İshak’ın arkadaşı, köydeşi. 20- İslâm Fazıl).

 

Davanın iddianamesinde Eyüp Menali Salih ile ilgili bölüm şöyledir:

“1. Eyüp Menali 1934-1935 yılında Valea Seacă (Omurça)’daki Tatar millî hareketinin komitesinde kasiyer vazifesine getirildi. 1935 yılında Komitenin kararıyla Mecidiye’de Tatar milliyetçisi Mehmet Niyazi kabri başında yapılan anma törenine katıldı.[1]

1939 yılında, propagandacı faaliyetine devam etmesi için kendisine Emel Mecmuasının koleksiyonu emanet edildi.[2]

23 Ağustos 1944 (Sovyetlerin Romanya’yı işgal tarihi) tarihinden sonra Kırım Kurtuluş Mücadelesi Komitesi Kırımlı kaçaklara yardım komitesine dönüştürüldüğünde, 1945 yılında sanık İsmail Ametov ailesini, 1947 yılında da Özenbaşlı ailesini misafir etmiştir.

Abdurraşit Abdurrahman, Sabri Murat ve Mehmet Halim Vani’den gıda ve para yardımı toplayıp Kırımlı milliyetçi kaçaklara yardım komitesinin başında bulunan Necip Fazıl’a teslim etti.

1949 yılında sanık kendi evinde yapılıp, Ali Osman, Mehmet Halim Vani ve Ferat Faik’ın katıldığı bir toplantıda bulundu; Kırımlı kaçaklara bir yardım komitesi kurmaya karar verdiler, bunun başkanlığına da İrsmambet Yusuf’u getirdiler.

1952 yılına kadar sanık defalarca Kırımlı kaçak Müstecib Hüseyin’e para ve gıda götürüp verdi.[3]

Duruşmalardaki sorgulamalarında sanığın verdiği beyanları şunlardır : [4]

– 1935 yılında Kırım’ın Kurtuluşu Milliyetçi Tatar Komitesine seçildim, bağımsız Kırım Devletinin kurulmasını güdüyordum, mücadele organımız da Emel Mecmuası idi.

– 1943-1944 yıllarında Komitemiz Kırımlı kaçaklara yardım komitesine dönüştü.

– Kırım’ın kurtuluşu ile ilgili konular konuşulan oturum ve toplantılar yaptık.

– İrsmambet Yusuf yardım komitesinin başkanı idi.

– Müstecip Hüseyin’e erzak verdim.

– Salim Cafer, Abdullah Ablay, Ferhat Faik, Ali Osman ve Mehmet Vani bu komiteye çeşitli yardımlarda bulundular; bu yardımları yaparken komitenin gayelerinden haberdar idiler.

Sanığın fiilleri, Mahkeme duruşmalarında 23 Ağustos 1944’ten sonra Kırımlı kaçaklara yardım komitesinde yer aldığını, bu komitenin oturumlarına katıldığını, bu oturumların bazısının kendi evinde yapıldığını, bu oturumlarda Kırım’ın kurtuluşu ile ilgili konular konuşulduğunu, defalarca Müstecip Hüseyin’e erzak verdiğini kabul etmesiyle sabittir.

Necat Salih, 2001.

Sanığın beyanları Ferhat Faik, Abdullah Ablay adlı sanıkların, duruşmalarında, onun komite toplantılarında bulunduğuna, toplantıları kendi evinde tertiplediğine dair verdikleri beyanları ile de teyit edilmektedir.

Yukarıda zikredilen bu fiiller onun hakkında verilecek hükümde göz önünde bulundurulacaktır.”  

*

Eyüp Menali Salih Efendi kence oğlunu göremeden Köstence, Jilava, Aiud, Gherla cezaevlerinde ve Salcia çalışma kampında on yıl boyunca çile çeker. 12 Mart 1963 tarihinde, yine doğum gününde, tahliye edilir, ailesine kavuşur. Bütün yiğit dava arkadaşları gibi, doğru bildiği yolda yürümüş, Allahtan ümidini kesmemiş, hep namazında niyazında bulunmuş, insanları, halkını severek yaşamıştır. 1979 yılında hac farizasını yerine getirerek iç huzurunu tekmillemiştir.

Eyüp Menali Salih Efendi 8 Haziran 1988 yılında Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.

“At tuyağın tay basar” der bir Kırım atasözü. Necat oğul, büyür, 10 yaşında iken babasına kavuşur, çalışır, okur, babasının ömrünü adadığı Kırım Millî Davası yoluna o da gönül verir, Romanya Müslüman Tatar Türkleri Demokrat Birliğinin kurucuları arasında yer alır; Romanya’daki Kırım Tatar Türkleri Birliğinin Kırım’la ve Kırım Tatar Millî Meclisi ile ilişkilerinin öncülerinden biri olmuştur. 2000-2004 döneminde Romanya Parlamentosunda Tatar Türklerinin temsilcisi seçilmiştir.

 

*

 

Ferhat Faik Efendi [5]

Ferhat Faik Efendi de 1949 yılında İrsmambet Yusuf’un başkanlığında kurulan Kırımlı Mültecilere Yardım İşleri Komitesinde üye idi. Orta halli bir köylü ailesinin, Faik ve Sare’nin oğlu olarak Omurça (Valea Seacă) köyünde 7 Ağustos 1911 tarihinde dünyaya gelmiştir. İlkokulu köyünde okuduktan sonra Dobruca Türklerinin yegâne orta öğretim kurumu olan Mecidiye Medresesinde tahsiline devam etti. O da devrinin önde gelen birçok aydınları gibi, millî şairimiz Mehmet Niyazi’nin talebesi olma ve onun çevresine neşrettiği heyecan ve ziyalardan Kırım sevdasına yakalanmanın bahtiyarlığını yaşadı. Medreseden öğretmen ve din adamı diploması ile mezun oldu.

Köstence’nin yakınındaki Laz Mahallesi (Rom. Lazu), Mambetşĭ (Muhammetça, Rom. Straja) ve Omurça (Rom. Valea Seacă) köylerinin camilerinde hocalık yaptı. Aynı zamanda Omurça Kırım Tatar Hars Teşkilâtının önde gelen, faal üyelerinden biri idi. Cemaatine ve arkadaşlarına Müstecib Ülküsal ve kadrosunun çıkardığı Emel Mecmuasındaki Kırım millî davasını işleyen yazıları anlatıp açıklamayı kendine vazife etmişti. Halkın içinde halkın öğretmenliğini yapıyordu.

Feraye hanımla evlenip mutlu bir yuva kurdular. Beş çocukları oldu: Ülker, Özgün, Güler, Yalçın ve Reyise.

Sovyet – Alman Savaşı sırasında, Kırım’ın kurtuluşu ümidinin ışıldadığı 1942 yılında Dobruca milletseverleri, Müstecib Ülküsal’ın çağrısıyla, aralarında toplanıp Kırım’da görev almak için gönüllü listelerine yazılıyorlardı. Ferhat Faik Efendi de vatan çağrısını ailelerinin huzurundan önce düşünebilen bu fedakâr insanların arasında idi.

1943 yılından itibaren Kırımlı mültecilere yardım işlerini yürüten Necip Hacı Fazıl başkanlığındaki komitenin çalışmalarına devamlı destekte bulundu, cemaatten para, gıda ve giyecek toplayıp Köstence’deki merkeze teslim etti. 1948 yılında Necip Hacı Fazıl tutuklanıp işkence ile öldürülünce, yardım komitesinin diğer üyeleri deşifre edilip faaliyet alanından uzaklaşmak durumunda kalıyorlar. 23 Ağustos 1944 tarihinden beri Komünist rejimin Sovyet işgalinin şemsiyesi altında, kendine has terör ve zulüm yöntemleriyle Romanya’nın siyasi ve iktisadî hayatına hâkim olduğu bir ortamda, insan ve Kırım milliyetçisi olmanın onuruyla, durumu ve gidişi göre göre, bile bile İrsmambet Yusuf, Müstecib Hüseyin, Ali Osman Bekmambet, Eyüp Menali Salih, Ferhat Faik ve Mehmet Halim Vani efendiler Kırımlı Mültecilere sonuncu yardım komitesinde görev almayı üstleniyorlar. Kendilerinin ve ailelerinin istikballeri pahasına. Çalışmalarını 1952 yılına kadar sürdürebiliyorlar.

Ferhat Faik ve Eşi

Ferhat Faik Efendi köydeşi olan Eyüp Menali ile aynı günde, 12 Mart 1953 günü tutuklanıyor. Davası İkinci Büyük Tatar Grubunun davası içindedir. Grubun, Eyüp Menali’den sonra,  ikinci sanığıdır.

 

Davanın iddianamesinde Ferhat Faik efendi ile ilgili bölüm şöyledir:

“1. …

  1. Ferhat Faik de Medreseden mezun olduktan sonra, 1934-1935 yılında Tatar milliyetçi hareketinin saflarında yerini alır, bağımsız Kırım devletinin kurtarılması için yoğun bir propaganda faaliyetinde bulunur. Oturumlara, konferanslara katılır, Emel adlı Tatar dergisine abonedir, keza Tatar milliyetçisi Mehmet Niyazi için tertiplenen anma merasiminde, göğsünde Kırım arması işlemeli mavi gömlek giymiş halde mezarı başında nöbet tutarak yer alır.

Keza, 1942 yılında, Tatar milliyetçilerinin Köstence’de tertipledikleri kongreye katılır.

Sanık 1942 yılında Müstecib Hacı Fazıl’ın başkanlık ettiği oturuma katılıp Sovyetler Birliğine karşı savaşa gönüllü asker olarak gitmek isteyenler listesine yazılır.

1943 yılında, Köstence’ye Kırımlı kaçkınlar geldiğinde, Kırımlı Kaçkınlara Yardım Komitesiyle temas kurup para, gıda ve giyecek toplama faaliyetine girişiyor ve bunları Komiteye bizzat götürüp veriyor.

Sanık bu faaliyetini 23 Ağustos 1944 tarihinden sonra da sürdürüyor. Örneğin, 1949 yılının sonbaharında sanık Eyüp Menali’nin evinde yapılan oturuma katılıyor. Burada Kırımlı kaçkınlara yardım edecek, sanık Ferhat Faik’in üye olarak içinde yer aldığı yeni bir komite kuruyorlar. Bundan sonra sanık Valea Seacă (Omurça)’nın bazı sakinlerinden para ve gıda yardımı toplamayı başarıyor. Bu yardım toplama işini, bu tür kişilerden bazılarının tutuklandığı 1952 yılına kadar sürdürüyor.

Duruşmalardaki sorgulamalarında sanık şu beyanlarda bulunmuştur:

“Yüzüme karşı okunan ilk sorgulamalarımdaki beyanlarımı kelime kelimesine kabul ediyorum, yani

‒ 1935 yılında milliyetçi hareketin saflarına katıldığımı,

‒ 1942 yılında eski komitemizin 1952 yılına kadar ayakta kalacak olan Kırımlı kaçkınlara yardım komitesine dönüştüğünü,[6]

‒ Yardım komitesinin amacı bağımsız bir Kırım devletinin kurulması olduğunu,

‒ 1949 yılında iki defa para yardımında bulunduğumu,

‒ 1935 yılında Köstence’de yapılan Kongreye katıldığımı,

‒ 1941 yılında Kırım için gönüllü yazıldığımı, fakat bu hususta ilgililerden müsaade alınamadığı için gitmediğimi,

‒ 1949 yılında Eyüp Menali’nin evinde yapılan oturuma katıldığımı ve kurulan komitede üye seçildiğimi,

‒ Emel Mecmuasına ta 1938 yılından beri abone olduğumu kabul ediyorum.”

Sanığın fiilleri, Kırımlı kaçkınlara yardım komitesinde 1949 yılına kadar üye olduğu,[7] üye olarak komitenin toplantılarına katıldığı, iki defa para yardımında bulunduğu, Emel Mecmuasına ta 1938 yılından beri abone olduğu gibi itiraflarıyla da doğrulanmıştır.    

Sanığın itirafları diğer sanık Eyüp Menali’nin duruşmalarda onun, yardım komitesinin gayeleri hususundan haberdar olduğu ve komiteye muhtelif yardımlarda bulunduğu beyanlarıyla da teyid edilmektedir. Bu fiiller onun hakkında verilecek hükümde de göz önünde bulundurulacaktır.”

İkinci Büyük Tatar Grubu davasında 12 Eylül 1953 tarihinde kesilen 849 no.lu kararda “bir yabancı devletin güvenliğine karşı yönelik fiillerinden dolayı” Eyüp Menali ve Ferhat Faik 10’ar yıl alelade hapis ve 200’er ley mahkeme masraflarına çarptırılırlar.

Ferhat Faik efendi, 12.3.1953 – 11.3. 1963 tarihleri arasında, ömrünün 10 yılını Jilava, Gherla, Caransebeş ve Aiud hapishanelerinde geçirir. Buraların hayat şartlarına dayanabilmek herkesin harcı değildir. Sadece sağlıklı bir bünyeye sahip olmak yetmez, mahpusun sağlam bir karakteri ve güçlü bir imanı olması da gerektir. Ferhat Faik efendi bu gücü kendinde bulmuştur.

Evine dönüp geldikten sonra, emekliliğine kadar, Hasança (Valul Traian) ve Çukurova köylerinin camilerinde hocalık yapmıştır.

Ferhat Faik efendi 9 Mayıs 1983 tarihinde vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin.

*

Yalçın Faik, Ferhat efendinin küçük oğludur. Babasının millet yolunda çalışmalarını, o, müzik sahasında sürdürmektedir. Müzisyendir, orkestrasıyla birlikte, Tatar-Türk düğünlerine, Tepreşlere, Dernek faaliyetlerine ruh ve yön veren, millî kültürümüzün yaşamaya devam etmesi için emeğini esirgemeyen, işinin bilincinde bir sanatkârdır.  

Yalçın Faik, Saim Osman Karahan. 2002, Köstence.

*

Millî şairimiz Mehmet Niyazi’in şiirleri zamanında Mecidiye Medresesinde yetiştirdiği birçok talebesine ve başka okullarda okuyan Türk gençlerine örnek teşkil etmiş, ilham kaynağı olmuştu. Necip Hacı Fazıl, Mehmet Halim Vani, Mustafa Ahmet, Şuayip Veli, Ferhat Faik, Eyüp Musa, İsmail Ziyaeddin de şiirde kalemlerini denemişlerdi. 

 

 

Aşağıda Ferhat Faik efendinin Emel Mecmuasının 1937 yılının 3 no.lu, Mart sayısında basılmış bir şiirini veriyoruz:

 

Tuganlarıma

 

Ey Salgır’nın, Edil’nin ve Tuna’nın çocukları,

Kan ağlayan yurdumuz talihini bize bağlıyor !

Öz yurdumuz Kırım’ın kara yaslı ufukları

Bugün yiğit evlâdından yardım bekliyor.

 

Kanlı Kızılların bırakacağı harabeler

Bizim kardaş zekâmızın nuruyle uyanacak.

Şu zavallı ıssız köyler, şu karanlık ocaklar

Kardaş yüreğimizin ateşiyle canlanacak …

 

İstersek şu milliyet kanadımızın gölgesinde

Asırları ürküten dehamızı parlatırız.

Mukaddes ana yurdumuz şu sevimli Kırım’dır,

Yarın yine şerefli medeniyet yaratırız.

 

Ey tarihi parlak gençlik ! Uyanalım uykudan !

Esir olmak “Yasa”da yok ! Tutsak olduk çok zaman !

Çağıralım kardaşları, gitsinler millî yoldan,

Söküp atalım Kızılları, Yurdumuz Kırım’dan …

 

Ferhat Faik, Omurça

 

 

* Saim Osman Karahan’ın bu önemli yazısı Bahçesaray Dergisi’nin 49, 52, 53, 54 ve 57/58.  sayılarında 5 bölüm halinde neşredilmişti. Bu vesileyle kendisi de samimi ve faal bir Emelci olan, bir dönem Emel’in yazıişleri müdürlüğünü yapan Saim Osman Karahan’ı ve bütün Emelcileri rahmetle anıyoruz (EMEL).

[1] 22 Temmuz 1935’te, Dobruca’nın her köşesinden gelen halkımızın huzurunda, Emel Mecmuasının girişimiyle millî şairimiz Mehmet Niyazi için yaptırılan Anıt Mezarın açış merasimi yapılmıştı. – (S.Osman Karahan)

[2] O tarihte Eyüp efendi, arkadaşı Ali Osman gibi, 1930 yılından beri biriktirdiği, elinde zaten var olan Emel sayılarını Emel’in matbaacısında ciltletmişti. – (S.Osman Karahan)

[3] Anlaşılan, ajan raporlarını derleyip iddianameyi hazırlayan şahıs, kim Dobrucalı Tatar, kim Kırımlı ayırt edememiş. Burada kendisine para ve gıda götürüp verilen kişi, Müstecip Hüseyin, yardımları toplayan komitesinin kasiyeridir. – (S.Osman Karahan)

[4] Kaynak: 1. Rahmetli Dr. Eyüp Musa Demiroğlu’nun arşivinde bulunan İkinci Büyük Tatar Grubu davasının zaptı; 2. Necat Salih’in Mahkeme zabıtlarından çıkarttırdığı babasıyla ilgili belgeler.

[5] Kaynak : 1. Rahmetli Dr. Eyüp Musa Demiroğlu’nun arşivinde bulunan İkinci Büyük Tatar Grubu davasının zaptı. 2. Ailevî bilgiler hususunda, sayın Güler Nurettin hanım, Ferhat Faik efendinin kızı ve Mangalya Kırımtatar Derneği Şubesi başkanlarından Tair Nurettin beyin eşi.

[6] Kırımlılar 1943 yılında gelmeye başlamışlardı … (S.Osman Karahan)

[7] Mahkeme raportörü burada da yazıya dökülenleri izleyebilmekten aciz kalmış: Ferhat Faik’in üyeliği ilk komite dağılıp 1949’da kurulan ikinci komitededir – (S.Osman Karahan.)

Emel Dergisi sayı 273.  Ekim – Kasım – Aralık 2020. Sf. 33-43

TAVSİYELER

MÜSTECİB ÜLKÜSAL’I KABRİ BAŞINDA ANDIK

Emel dergimizin kurucusu, başyazarı, Kırım Milli Kurtuluş Merkezi Başkanı, Emel Kırım Vakfımızın kurucusu ve 10 …