EMEL 30. YILINA GİRERKEN…
Yalnız Kırım Türk – Tatarlarının değil, Rus ve Çin esiri bütün Türkler hürriyet ve bağımsızlıklarına kavuşup Türklüğün tarihteki yerini alması ve siyasî rolünü yeniden ifa etmesi gayesini güden EMEL bu sayısı ile, Türkiye’de 19. ve yayın hayatının 30. yılına adım atmıştır.
Genç ve küçük EMEL büyük ve şümullü gaye peşindedir. Evet, küçük bir kıvılcım büyük bir yangının doğmasına sebep olabilir. Zayıf sanılan bir fırtınadan şiddetli kasırgalar meydana gelebilir. Gayretlere, fedakârlıklara katılan rastlantılar ve şanslar büyük ve ümitli sonuçlar verebilir.
Emel, gayrete, hamiyete, fedakârlığa, inanca, millete ve Ulu Tanrıya güvenmektedir. Kuvvetini bunlardan almaktadır.
EMEL, 1930 yılının l Ocak tarihinde, Dobruca’da yaşayan 150 bin Türk halkının Romanya Devleti katında haklarını ve menfaatlerini korumak ve savunmak gayesiyle, on idealistin teşebbüsü ve küçük sermayesiyle, yayına başlamıştır. Kısa bir süre sonra bununla yetinmemiş, 1917 yılında Kırım’da başlatılmış olan millî kurtuluş hareket ve faaliyetini devam ettirmeyi üstüne almıştır.
Cesaretli bir atılım ve girişim…
Birkaç ay sonra, çaktığımız kıvılcım bir ateş oldu; 1917’de Kırım’da tesis ve ilan edilmiş olan Kırım Cumhuriyeti’nin kurucularından ve sabık dışişleri bakanı merhum Cafer Seyitahmet Kırımer kıvılcımı ateş haline getirdi. EMEL, bu şerefli ve kutsal görevi yüklenmekten sevinç ve heyecan duydu; gayesini gerçekleştirmek yolunda kuvvet kazandı.
Buna ters ve aykırı çıkanlar oldu. Ama, hafif rüzgârın küçük ateşi alevlendirmesi gibi, zayıf muhalefet hareketi hızlandırıp büyüttü ve kuvvetlendirdi.
EMEL, 1940 yılının Ekim ayına kadar 11 yıl, Altın Ordu’nun, Kırım Hanlığı’nın, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihlerinden, Türklüğün parlak ve karanlık günlerinden bahsederek okuyucularına bilgi, iman, ümit vermeye; halkı uyuşukluktan silkindirip canlandırmaya, kalkındırmaya çalıştı. Yayın ve dağıtım alanını küçük Dobruca’nın sınırlarının ötelerine taşırıp Finlandiya’daki, Çin Türkistan’ındaki, Japonya’daki, Arap memleketlerindeki Müslüman Türk çevrelerine; Avrupa ve Amerika’daki tanınmış Türkologlara, şarkiyatçılara kadar genişletti.
Bunların bazılarından takdir ve teşvik gördü, makaleler alıp yayınladı. EMEL, 1930 ve 1931 yıllarında 15 günde bir, 31×23 cm ebadında 16 sahife; 1932’den itibaren son sayışma kadar ayda bir 22×15 cm ebadında 40 sahife olarak yayınlandı, ilk yıllarda Arap harfleriyle, son yıllarında evvelâ başlıkları sonra bütün metinleri Latin harfleriyle basıldı.
“Yurttan Haberler” başlığı altında, o yıllarda Kırım’da çıkan gazetelerden ve kitaplardan; “Kardeş Memleketlerden” başlığı altında Türkiye’den, Türkistan’dan, Azerbaycan’dan, İdil-Ural’dan, Kuzey Kafkasya’dan aldığı haberleri devamlı olarak okuyucularına bildirdi; Türk dünyası ile temasta tutmaya çalıştı… Sık sık Müslüman âleminden ve dünya ahvalinden faydalı ve ilgi çekici bilgiler vererek okuyucularını İslam ve dünya durumundan haberdar etmeye gayret gösterdi.
EMEL, bütün Türklerin dilde ve gayede birliğini sağlamaya yarayacak edebiyat parçalarından şiirler ve atasözleri vererek bunların açıklamalarını ve yorumlarını yaptı. Okuyucularının millî şuurlarını ve imanlarını kuvvetlendirmeye cehdetti.
Kısa millî piyesler yayınlayıp dernekler ve okullar tarafından sahneye konmalarını sağladı. Birkaç kitap çıkardı. Bunların hepsi okuyucuların ve halkın destek ve yardımları ile gerçekleştirildi.
EMEL, Dobruca’da 154 sayı çıkarmıştır. Bunlarda, yukarda bahsedilen konularda, tanınmış kalemler tarafından tarihî, ilmî, siyasî, edebî kültürel makaleler ve araştırmalar yayınlanmıştır.
1930-1940 yılları arasında Kırım’da çıkan gazete, dergi ve kitapları edinmek imkânı bulunmuş olduğundan oradaki kardeşlerimizin âdeta günlük yaşayışını takip etmek mümkün olmuş, onların durumları hakkında okuyucularına bilgi vermiştir.
EMEL, bu şekilde üç senelik yoğun, ciddi ve temiz bir çalışmadan sonra Dobruca’daki Kırım Türk-Tatarları arasında teşkilatlandırma merhalesine girmiş; şehir ve kasabalardan başlayarak en küçük köylere kadar “Türk Hars (Kültür) Birliği” adı ile dernekler kurmuştur. Bu derneklerin Genel Merkezini de meydana getirerek birkaç senede bir kongresini yapmaya başlamıştır. Bu mutlu toparlanıp manevî kalkınma hareketini belli bir program içinde muayyen millî hedeflere yöneltmiştir.
EMEL, bu çalışmalarında, en büyük yardım ve desteği Mecidiye kasabasındaki Rumence “Seminarul Musulman” Türkçe “Öğretmen ve İmam-Hatip Okulu” mezunlarından ve talebelerinden, Rumen üniversite ve okullarında okumuş ve okumakta bulunan gençlerden görmüştür. Bu gençler şehir, kasaba ve köylerde bayram, büyük ve küçük tatil zamanlarında dernekler vasıtasıyla millî piyesler sahnelemişler, konferanslar düzenlemişler, kır eğlenceleri tertiplemişlerdir. Milletine, halkına hizmet edenleri, yardımları dokunanları yad etmişler; şehitlerin ruhlarını mevlit ve dua ile yüceltmeye çalışmışlardır.
23 Şubat günü Akyar’da (Sivastopol), Bolşevikler tarafından şehit edilmiş olan Kırım Türk-Tatarının kahraman evlâdı Çelebi Cihan’ın ruhuna bir kerede 400 hatim duası okunması, bu çalışmaların ne düzeye ulaştığını göstermesi bakımından dikkate şayan olsa gerektir.
Bunların yanında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 30 Ağustos zaferinin, 29 Cumhuriyet Bayramı’nın aynı heyecan ve şuurla kutlanması; esir Türk illerinin kurtuluş ve esarete tekrar düşüş günlerinin toplantılar yapılarak dile getirilmesi, kuvvetli, disiplinli ve bilhassa kutsal bilinen gayenin temiz ve samimi şekilde tâkip edilmesi sayesinde ve kısa zamanda büyük hamlelerin yapılabileceği açısından önemli ve değerlidir.
EMEL’in Rumen idaresi tarafından kendi siyasî görüş ve yararına uygun olarak hoşgörü ile karşılanan bu çalışmaları, İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması, Hitler Almanya’sının Sovyetler Birliği despotu Stalin ile
anlaşması, nihayet Romanya’yı işgali ve Balkanları istilası ile EMEL’in durumu sarsılmış ve yayımı imkânsız hale gelmiştir.
Romanya’nın 1944 yılının 23 Ağustos’unda Sovyetler Birliği’nin istilası ve baskısı altına girip komünist rejime boyun eğmesinden sonra, EMEL’in yarattığı milliyetçilere karşı şiddetli ve amansız bir tâkip başlamış; Kırım’da ve diğer esir Türk illerinde olduğu gibi, birçok milliyetçi hapis ve idam edilerek tedhiş ve korku havası estirilmiştir. Uzun ve korkunç bir devreden ve Kızıl Ordu’nun fiilî işgali kalktıktan sonra durum sükûnete kavuşmuş gibi görünüyorsa da Rumen milletinin yaradılışına uygun olmayan ve medenî
geçmişine yakışmayan baskı ve korku idaresi, rejimin gereği olarak sürdürülmekte, Dobruca’da yaşayan halkımıza Rumen Anayasası ve kanunlarının tanıdığı haklardan faydalanma imkânı verilmemektedir.
Bugün Dobruca’da ve Romanya içersinde 55-60 bin kadar Türk yaşamaktadır. Bu Türkler, siyasî maksatla ve biraz kendi hataları, gafletleri ve aşın çekingenlikleri yüzünden, Rumen idaresi tarafından “Türk” ve
“Tatar” diye iki etnik gruba ayrılmış bulunmaktadırlar. Komünist idaresine kadar “Müslüman” ve “Türk” varlığı olarak muamele görmüş olan Türklerin bu şekilde bölünmüş olması kültür, okul, siyasî ve sosyal açılardan büyük haksızlıkların ve zararların doğmasına sebep olmaktadır. Bu haksızlık ve zararları önlemek için, yukarda bahsedilen sebeplerden dolayı, hiçbir teşebbüs ve harekete geçilememektedir. Türk dilinde ne okul vardır ne de bir gazete veya dergi çıkmaktadır. Türk çocuklarının ve gençlerinin Rumenleşmesi hızlanmaktadır. Bunun sonu Dobruca’daki ve Romanya’daki Türk unsurunun bir müddet sonra ortadan kalkmasına varacaktır. Bu durum Türk milliyetçilerini endişelendirdiği kadar Türkiye’nin Devlet ve hükümet adamlarını bugün olmasa da yarın kaygılandırmalı ve gerekli tedbirleri almaya sevk etmelidir.
* * *
EMEL’in Romanya’daki yayınına nihayet verilişinden sonra 2. Dünya Alman – Rus – Rumen Savaşları olur. Bu sırada yeni temaslara, hareketlere ve çalışmalara girişildi. Fakat umulanlar, ümit edilenler ve istenilenler gerçekleşmedi. Birçok memlekette rejimler değişti. Sürgünler, idamlar yeni musibetler ve felâketler getirdi.
* * *
EMEL tam 20 yıl bir duraklama devresi geçirdi.
1960 yılının l Kasım tarihinde Ankara’daki birkaç hamiyetli, gayretli ve milliyetçi arkadaş EMEL’i diriltti. “Ba’sü ba’del mevt” hâdisesini husule getirdi. Bu mesut olayı, birkaç sahife ötede, EMEL’in değerli yazarlarından Ahmet Karakaya veciz şekilde özetlemiştir.
EMEL, kendisini ikinci kez hayata kavuşturan arkadaşlardan ahirete göçmüş olanları şükranla anarken hayatta olanlara uzun ve başarılı ömür diler.
EMEL, memleketimizin bugün içinde bulunduğu maddî ve manevî ağır sarsıntılar ve tehlikeler altında, bütün güçlüklere rağmen, gayretli idealistlerin fedakârlığı ve kadirbilir okuyucularının destek ve yardımı ile hizmetlerini devam ettirmeye çalışmaktadır. Doğru, hayırlı ve faydalı bildiği hizmetinde okuyucularının destek ve yardımlarının devam edeceğinden, genç idealistlerin bu mukaddes yoldaki kervana katılacağından ümitlidir;
Ulu Tanrının himayesine inanmaktadır.