Ali ŞAMİL.
Giriş
Rusya esaretinde olan halklar istiklal mücadelesinde açık ve gizli olarak birbirlerini destekliyorlardı. Bu durum Rusya jandarmalarının ve Sovyet KGB görevlilerinin de dikkatinden kaçmıyordu. Onlar da halkların istiklal mücahitlerine karşı açık ve gizli ceza tedbirleri görüyorlardı. Özellikle, Türk-Müslüman halklarının aydınları dikkatde izleniyordu. Zor şartlara rağmen Türk-Müslüman halkları aydınları da toparlanıyor, teşkilatlar kuruyor, yardımlaşıyorlardı.
Kırım’dan Bakü’ye musiki eğtimi almaya gelmiş bir gencin, Asan Rıfatov’un az zamanda burada Besteciler Birliğinin başkanı görevine seçilmesi de şu yardımlaşmadan haber veriyor.
Azerbaycan Besteciler Birliğinin ilk başkanının (Azerbaycan Bestekârlar İttifakı, 1996:5-6) adı ve soyadı kaynaklarda Asan Rıfatov, Hesen Rüfetov ve Kasan Rıfatov gibi yazılıyor. Bu, aynı ad ve soyadın Rus, Azerbaycan ve Kırım Türkçelerindeki imla farklılığından doğmuştur. Türkiye’de, Azerbaycan’da, İran’da, İrak’ta yaşayan Türkler hsesini kullandıkları halde, Tatarlar söz önünde h sesini kullanmıyorlar. Rus dilinde h sesi olmadığından yabancı dillerden alınma sözlerde bu ses yerine uygun olarak k ve ya x sesine çevriliyor. Bu yüzdən Azerbaycan’da, Türkiye’de “Hesen”, “Hasan” gibi söylenen isim Tatarlarda “Asan”, Ruslarda ise “Kasan”, “Xasan” gibi yazılıyor ve seslendiriliyor. (Hüseyinoğlu, 2008:185)
Günümüzde Azerbaycan Besteciler Birliğinin ilk başkanının Kırım Tatarı olması ilginç görünebilir. Çünkü bu gün Azerbaycan’da ilim, edebiyat, sanat, aynı zamanda, sosyal kişiler arasında ünlü Tatarlar yoktur, olanlar da öncül mevkide değiller. Eskiden ise Bekir Çobanzade, Hayri Aliyev, Fatma Kadiri, Aziz Ubaydullin (Ğazis İbaydullin), Abdulla Şerifov, Hasan ve Ali Terekulovlar, Merziye Davudova vb. en ünlü, nüfuzlu Azerbaycan aydınları sayılıyorlardı. Hiç kimse de onların Tatar oldukları halde Azerbaycan’da çalışmalarına, ün kazanmalarına şaşırmıyorlardı. Kırım’dan, Kazan’dan, Heşterhan’dan, Samarkant’dan, İstanbul’dan vb. şehirlerden aydınlar gelip Azerbaycan’da gazetecilik, öğretmenlik, avukatlık, mühendislik faaliyeti gösterdikleri gibi, Alibey Hüseyinzade, Ahmedbey Ağaoğlu, Seyid Rıza Alizade, Mehemmedemin Resulzade vb. de Türkiye’de, İran’da, Özbekistan’da vb. ülkelerde gazeteler yayınlıyor, tiyatro gösterileri sunuyor, öğretmenlik, doktorluk, mühendislik gibi görevlerde çalışıyorlardı. (Ali Şamil, 2008:58).
1.Asan Rıfatovun çocukluğu ve gençligi
Mamut Ağa yalnız yaşadığı Bağçasaray’da değil, bölgede de bilgili, yenilikçi, vatansever bir insan olarak tanınıyordu. Bu sebeple Mamut Ağa 1890 yıllında kurulan “Kaytaz ağanın usul-i-cedid (yeni usul) mektebi”ne çalışmaya davet ediliyor. Mahmud Ağa çocukların eğitimiyle yetinmiyor, iyi santur çalan biri olduğundan çocuklara da musiki aletlerini çalmayı öğretiyordu. 1902 yılının 19 Aralığında Mamut Ağa’nın ailesinde doğan erkek çocuğa Asan adını veriyorlar. Babası sazdan düzelttiği musiki aletlerini 3-4 yaşındaki oğluna veriyor. Bu oyuncak küçük Asan’ın geleceğini şekillendiriyor (Bektöre Yalkın, 1993:17-19, sayı 3).
Asan, ilk eğitimini babasının ders verdiği okulda alırken kardeşleri ve komşularının çocukları ile birlikte küçük musiki programı hazırlardı. Biraz büyüdükten sonra simli enstrüman aletleri, hatta fortopianoda çalmayı öğrendi. İlk notayı keman (skripka) çalan büyük kardeşi Midat’tan alır.
Midat, 1893’te Kırım’da gimnaziyanın mezunu olur. Genç yaşında ilime, edebiyata ve musikiye büyük merak gösterir. 16 yaşında Nikolay Gogol’un “Taras Bulba”, Lev Tolstoy’un “Ölüm”, “Heyat Felsefesi”, 1912-1913 yıllarında “Anna Karenina”, “Canlı Meyit” eserlerini ana diline çevirir. 1908’de hukuk (edliye) eğitimi almak için İstanbula gider. Orada gazeteciliğe ve sosyal çalışmalara büyük merak gösterir. Birinci Dünya Savaşı (1914) başladıktan sonra o, Kırım’a döner. Burada Bolşeviklerle sıkı bir işbirliğine girer. “Rusya’da Siyasi Partiyalar” kitabını yazarak 1918’de Akmescit şehrinde yayınlatır. Kırım’da Bolşeviklerin Tatarca ilk gazete “Emekdar Halk” gazetesini yayınlatan da Midat olur. (Fazıl Rza, Nakayev Safter, 2001:257)
Asan, büyük kardeşi Midat’tan çok şey öğrenmiş olmasına rağmen onun solcu fikirlerini benimsememiştir. Bağçasaray’da İdadiye mektebi adı ile tanınan gimnaziyada okuyan Asan, millî musikiyi notaya dökmekle yetinmemiş, La Traviata, Aida, Karmen operalarının vs. Rus bestecilerinin klasik eserlerinin partiyalarını yazıp kendinin oluşturduğu orkestrada çaldırmıştır. 16-17 yaşlarında musikiyi notaya dökmesi, orkestrayı ustalıkla idare etmesi, muhtelif musiki aletlerinde, özellikle de klarnette usta olması yalnız yerli Tatarların değil, onu dinlenmeye gelen misafirlerin de dikkatini çeker. Bu sebepten Bağçasaray’da yapılan bayram şenliklerine, muhtelif meclislere, genellikle, onu davet ederlerdi.
Bağçasaray’da dinlemeye gelen musikicilerin çıkışları, özellikle, Azerbaycan’dan giden tiyatro ve musiki grupları Kırım Türkleri tarafından sevinçle karşılanırdı. Kırımlı aydınlar, iş adamları Moskova, Peterburg şehirlerine, Avrupa ülkelerine seferleri zamanı orada opera ve senfonik orkestraların konserlerine giderlerdi. Milletin medeni inkişafına bu tür katılımların güçlü etki ettiğini görürlerdi.
2. “Leyli ve Mecnun” Operasının Etkisi ve Kırım Tatarlarının İlk Operası “Çorabatır”
1908’de Bakû’de Üzeyir Hacıbeyov’un “Leyli ve Mecnun” operasının sahneleştirilmesi Rusya’daki Türk-Müslümanları, Doğunun birçok halklarını heyecanlandırmıştı. Kırım Türkleri de Azerbaycanlıların tiyatro ve opera oyunları ile tanışmışlardı.
Kırım Türkleri “Çorabatır” halk destanı ile gurur duyarlar. Tanınmış aydın, tarihçi-etnograf Osman Nuri Akçokraklı (1879-03.01.1938) Tatarlar, Kıpçak Türkleri arasında da meşhur olan “Çorabatır” konusunda opera yazmayı, Asan Rıfatov’a teklif olarak götürür. (Bektöre Yalkın, 1993:17-19, s. 3)
Asan, gimnaziyanı daha yeni bitirmiş, musiki tahsili olmayan 18 yaşında bir genç idi. Ona libretto yazmada, orkestra yaratmada vb. çalışmalarda yardım edecek başka birisi de yoktu. Böyle bir durumda operanın librettosunu yazmada şair, dramaturg Osman Nuri Akçokraklı, genç Asan’a yardımcı olur. Asan, bu işin ağırlığını anlasa da, vatandaşlık borcunu ödemek ister. Millî musikiden yararlanarak klarneti esas alıp ilk Kırım Tatar operasını yazmaya başlar.
Vrangelin rehberlik ettiği Rus herbçileri-akkvardiyaçılar millî istiklal harekâtında faal (aktif) iştirak eden, Bolşeviklerin “Müslüman Seksiyası”nın rehberi tayin ettikleri Midat Rıfatov ve Hasan Urmanov’u akide arkadaşları Reşit Asanov, Üseyin Sakayev, Abdulla Baliçiyev ve Yevgeniya Jikalinle birlikte 21 Nisan 1920’de kurşuna dizerler. (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:258)
Bölgede büyük karışıklık boy gösterir. Kırım savaş meydanına çevrilir ve teserrüfat (ekonomi) tamamen dağılmış vaziyete gelir. 1921’de bölgeyi büyük bir açlık sarar ve Asan ağır hastalanır. Bu da “Çorabatır” üzerinde çalışmanın aksamasına sebep olur.
Asan 1922’de Akmescid’teki (Simferopol) Totayköy Tatar Teknikumunda musiki öğretmeni gibi çalışmaya başlar. Az zamanda burada nefesli orkestra oluşturur. (İsmail Otar, 1996:3, s. 17) Gündüzleri ders verip geceleri yeni musiki eserlerini yazan Asan Rıfatov kısa zamanda “Totayköy marşı”, Bekir Çobanzade’nin şiirine “Yiğit marşı”, Şevki Bektöre’nin şiirine “Kış Gününde Dileğim”, Ümer İpçi’nin şiirine “Genç bülbülcük” şarkılarını, Leyli-Mecnun, Tahir-Zöhre dramlarına, A.S. Puşkin’in “Bağçasaray Çeşmesi” (Kırım Tatarcasına çeviren Osman Nuri Akçokraklı) uzun şiiri esasında hazırlanmış oyuna da musiki yazar.
Evinde piyanosu bile olmayan genç besteci kulüplerdeki, mekteplerdeki aletlerden faydalanarak oyunlara musiki yazmakla yetinmeyip yarım kalmış “Çorabatır” operasını bitiriyor. Birçok engellere, musiki aletleri, profesyonel kadrolar, dekorlar vb. kıtlığına rağmen, 3 perdeli, 6 şekilli (tablolu) opera 1923 yılının Eylülünde Akmescid’teki (Simferopol) Kızıl Asker Kulübünde oyuna konulur. Kırım Tatar Musiki tarihinde ilk opera olan “Çorabatır” halkın coşkusuyla, alkışlarıyla karşılanır. Profesör Bekir Çobanzade oyun hakkında şunları yazar: “Bu Krım-Tatar sanatı tarihinde ilki görülen en güçlü, en sevimli, medeni, siyasi olay oldu. Eserin müellifleri Osman Akçokraklı ve Asan Rıfatov bununla halkının medeni hayatında silinmez iz koydular.” (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:231)
1924 yılının şubat ayında Kırım Devlet Dram Tiyatrosunda “Çorabatır” operası ikinci defa sahneleştiriliyor. Komünist rehberliği operanın çok izleyici cezb ettiğini, halkın rağbetini kazandığını, insanlarda vatanseverlik, millî hisler uyandırdığını görüp rahatsız oldular ve ona engel oldular.
1924’te Sovyetler Birliği’nin birçok yerlerinde olduğu gibi Kırım’da da etnografik ve arkeoloji bir ilmî teşkilat kuruldu. Buraya profesörlerden Başkirov, Korozdin, Kaylanski ve Kırım Tatar âlimlerinden Osman Akçokraklı, ressam Üseyin Bodaninski, Muhtar Hayrettinov, Bilal Cebbar, Asan Rıfatov ve başkaları dahildi. 1925’te Üseyin Bodaninski’nin önderlik ettiği etnografya ekspedisiyasına dahil olan Osman Akçokraklı Sudak bölgesinin Kapıskor köyünde 17. yüzyılda yaşamış şair Canmuhammed’in 1892 mısralık “Tokaybey” eserinin elyazmasını bulur. (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:229). A. Rıfatov ise çok sayıda folklor nümunelerini, halk manilerini, şarkıları, yırları, manileri toplayıp notaya döktü. 1932’de onlardan yalnız 150’sini yayınlatabildi.
Asan Rıfatov, 1926’da musiki eğitimi almak için Azerbaycan’a gelir, Bakü Konservatuarı’nın bestecilik ve dirijörlük (orkestra şefliği) fakültesinde eğitim alır. Burada Boris Karakiçyev’in sınıfında musiki teorisi üzerine ders alır. Üzeyir Hacıbeyov’la yakından tanışır ve onun yaratıcılığını derinden öğrenir. 1928’den itibaren konservatuarın gözetiminde musiki teknikumunda teorik dersler vermeye başlar. Öğrencileri arasından Kara Karayev, Cevdet Hacıyev, Tofik Guliyev, Seid Rüstemov gibi tanınmış besteciler yetişir.
Konservatuarın öğrencisi olan, teknikumda ders veren Asan, aynı zamanda yaratıcılığını da devam ettirir. Küçük hacimli eserlerin yanı sıra, gösterilere de müzik sözleri yazar. “E.T.” imzalı yazar “Kommunist” gazetesinin 26 Mayıs 1929 tarihli sayısındaki “Şark Konserti” makalesinde şöyle yazar: “İki gün önce Devlet Konservatuarı tarafından tertip olunmuş Şark konseri bütün göstericilerimizi isbat edici faktdır. Bu konser konservatuar profesörlerinden Karakiçev, Aysberk, Hacıbeyli, Mayılyan ve konservatuar öğrencilerinden Zeynalov ve Rüfatov’un yazdığı bazı parçalar çalındı”.( T. E., 1929: 26 Mayıs)
Ü. Hacıbeyli’nin rehberliği ile geçirilen bu konserden bir ay sonra – Haziran 27’de Konservatuarda B.V.Karakiçev’in sınıfının öğrencileri A.Zeynallı, K.Buruştey, A.Rıfatov ve N.Karnitskoy’un Azerbaycan halk musikisi esasında hazırladıkları eserlerden ibaret konser verilmiştir. (Azerbaydjanskaya Gosudarstvennaya Konservatoriya, 1972:59)
Asan, 1930’da konservatuarı bitirse de, geri dönmek için acele etmiyordu. Çünkü onun verimli faaliyetleri için burada imkânlar daha genişti. Birçok tanıdığı da burada ilim ve medeniyyet sahesinde çalışıyordu. 1931’de o, konservatuarın rektör yardımcısı tayin edilir. Genç besteciye bu, büyük bir güven göstergesiydi. O, Bakü’de yaşadığı müddetçe Emele-Köylü Tiyatrosunda Riza Şövgü’nün “İreli”( 1929 yıl, 22 Nisan), Hacıbaba Nezerli’nin “Yolda”(1930 yıl, 2 Aralık), Seyid Hüseyin’in “Kölge”( 1932 yıl, 6 Kasım), Kavril Karnelli’nin “Efiler” ve “Pambık verek”(1932 yıl), Azerbaycan Devlet Dram Tiyatrosunda Cefer Cabbarlı’nın “Almaz”( 1931 yıl, 13 Nisan) ve M. Danilov’un “Kara su” (tercüme edeni: Bayramlı) (1931 yıl, 19 Şubat) gösterilerine müzik yapar.
Fars şairi Firdevsi’nin doğumunun 1000. yılı münasebetiyle Azerbaycan’da da ciddi hazırlıklar yapılır, eserleri tercüme edilir, “Şahname” mevzusunda muhtelif müsabakalar düzenlenir. Asan da bu müsabaka için “Gave” operasını yazar. Azerbaycanlı araştırıcı Emin Abid bu konuda şunları söyler: “Son senelerde Rifetov Hesen Gave’nin aslından istifade etmek şartı ile opera halinde bestelemeye başlayarak bazı hisselerini hazırlamıştır”. (Abid E., 1934:105)
“Kommunist” gazetesinin 26 Eylül 1932 tarihinde yayınlanan 226. sayısındaki bir ilanda şunlar yazılır: “M.F. Ahundov adına Büyük Devlet Opera Tiyatro Türk Sektoru, 1932-1933 yıl mövsümü.
… Taza operalar: “Köroğlu”, “ Sefa”, “Gave”
…Kompozitorlar (Besteçiler): Hacıbeyli, Magomayev, Zeynallı, Rüfatov”. (“Kommunist”, 1932:26 Eylül )
“Kommunist” ve “Bakinski raboci” gazeteleri 25 Temmuz 1933’de Bakü tiyatrolarının 1932-1933 yılı gösteri mevsimi çalışmaları hakkında görüşmeye çağırır. Gazete yazar ki, mesele hakkında maarif komissarı Cuvarlinski meruze edecek. Bedii hisseye aşağıdaki yoldaşlar çağırılırlar: Ali Kerimov, Magomayev, Ordubadi, Bülbül, Ü.Hacıbeyov, Rüfatov, Afrasiyab…”(“Kommunist”, 1933:24 Temmuz)
1934 yılı onun hayattaki yükselişinin en yüksek noktası olur. 32 yaşındaki Asan, aynı yılın 30 Haziranında Azerbaycan Besteciler Birliğine başkan olur. N.Karnitskaya (yardımçı), B.Çebanenko (mesul kâtip), G.Bruşteyn (yaratıcılık bölümünün müdürü), A.İtyakov, M.Kriştul, N.Tağızade ise teftiş komisyonuna üye seçilirler. 15 Mayıs 1935’ Azerbaycan Besteciler Birliği başkanı A.Rıfatov hesabatla çıkışını yaparak Birliğin başkanı olarak faaliyet gösterdiği müddetçe 14 iclas (toplantı), 16 müşavire (istişare) geçirildiğini kayd eder.
19 Temmuz 1935’te Azerbaycan Besteciler Birliğinin hesabat seçki iclası geçirilir. İdare heyetine A.Kerimov (başkan), Ü.Hacıbeyov (başkan yardımcısı), A.Rıfatov, M.Magomayev, K.Çernetsov ise Birliğe üye seçilirler.(Azerbaycan Bestekârlar İttifakı, 1996:5-6)
3. Kırım’a davet ve zor günler
1935 yılında Kırım Merkezi İcra Komitesi Asan Rıfatov’u vatana davet eder. O, bu daveti memnuniyetle karşılar. Lakin Asan Rıfatov’a çalışmak ve yaratıcılık göstermesi için gerekli olan şartlar yaratılmaz. Akmescit’teki Tatar Musiki Teknikumuna öğretmen tayin olur. Lakin yine de onun normal yaşaması ve çalışması için gerekli olan ortam hazırlanmaz. Bakü’den Kırım’a döndükten sonra zahmet hakkının (gelirinin) büyük kısmını musiki aletleri almaya, yaşadığı misafir evinin bir odalı menzilinin kirasını ödemeye harcar. Bu zorluluklara rağmen halkına hizmet etmek isteği onu geri dönmekten alı koyar. Ders demenin yanı sıra, yaratıcılıkla da meşgul olur. Yusuf Bolatov’un “Toy devam ediyor”, “Nasreddin Hoca”, İlyas Tarkan “Hücum” piyeslerine musiki yazmakla hem de Tatar yırlarının musikisini de notaya döker. Önceden notaya döktüğü yırlar üzerinde yeniden çalışır, onları düzenler. Bütün bunlar onu halk musikisi alanında “Kırım süitası” adlı klassik eserini yazmaya heveslendirir.
1936’da Moskva’da hazırlanmış taş plağa Asan Rıfatov’un “Kızıl Asker Marşı”, “Pioner Marşı”, “Kırım Süitası” gibi eserleri ve notaya döktüğü halk yırlarından “İki Puhu”, “Armut Dalda Sallanır” ve “Şompul” dahil edilir. Bu, onun eserlerinin kaydedildiği ilk ve son plak olur. Aynı yıl onun “Toy devam eder” eseri Sovyetler Birliği’nde yapılan radyo festivalinde ve “Şüşter” süitası ise Azerbaycan Besteciler Birliği tarafından Üzeyir Hacıbeyov’un ve Asef Zeynallın’ın eserleri ile birlikte Eylül ayında Paris’te yapılan bir festivale gönderilir.
Özbekistan’da ve Kırım’da güzel sesi, yüksek aktyorluk kabiliyyeti ile şöhretlenmiş, Sabriye Erecepova o günleri hatıralarında şöyle tasvir eder: “O zaman bana çok yardımı dokunan Reşat Ağa’nın (Reşat Rıfatov aynı devirde Kırım radyosunun muzik yayınları bölümüne başçılık etmiştir – A.Ş.) atası Mamut Efendi, kardeşi Asan Rıfatov bizim millî musiki medeniyetimizin tarihinde mühim bir yer tutar. Reşat Ağa, kendisi gayet istidadlı adam olup bütün Kırım yırlarını (halk mahnılarını-A.Ş.), özellikle, Bağçasaray bölgesinin yırlarını mükemmel bilirdi. Kendi iyi mandolina çalar ve yırlar okurdu. Benim yırlar okumamda onun çok faydası oldu. Birincisi, Reşat Ağa bizim standart dilimizi çok iyi bilirdi. Benim dilimi ve diksiyonumu düzeltmeme büyük yardımı oldu. Ben Reşat Ağa’dan çok Bağçasaray yırı ögrendim.
Reşat ağanın babası Kırım’ın en usta santurçusu idi. Santur, Özbek halkının çan dediği musiki aletidir. Mamut Efendi santurunu öyle çalardı ki işitenler onun ustalığını hiç bir zaman unutmazlardı…”
“1936’da ben Moskva’ya Ümumittifak Radyo Festivaline Kırım’dan yırçı olarak gittim. Orada mükâfatlandırılanlar arasında oldum. …Konsert Çaykovski adına konser salonunda oldu. Konserde ben Asan Rıfatov’un viyolonsel, piyano ve benim sesim için işlediği “İki puhu” yırını ve “Nogay beytleri”ni yırladım. Bu konser benim hatıramda ebedi kaldı”(Erecepova Sabire, 1995:68)
Sabriye Erecepova’nın tasvir ettiği bu konsere Asan ve Reşat Rıfatov kardeşleri, Mamut Nedim gibi Kırım’ın tanınmış musikicileri de iştirak etmişdiler.
Asan Rıfatov, halk efsanesi özelliğinde “Arzu Kız” adlı opera yazmaya başlar. Üzeyir Hacıbeyov “Köroğlu” operasını Büyük Oktyabr Sosialist İnkılâbı olarak adlandırılan çevrilişin 20. yıl dönümüne hesr etdiyi gibi, Asan da aynı yolu tutarak “Arzu kız” operasını yazar. 24 Nisan 1937’de teknikumda yapılan bir toplantıda o, ders yılında görülen çalışmalardan bahsederken şunları söyler: “Arzu kız” operasını bitirmek üzereyim. Kısmet olursa Oktyabr bayramı günlerinde sehneye koyulacak…”
Maalesef, onun birçok arzusu gibi “Arzu Kız” operasının sahneye koyulması da gerçekleşemedi. Aynı toplantıda söz alan öyrencilerden biri: “Rıfatov bize Sovyet gazetelerini okumayı yasak ediyor… Opera yazmayı başkaları da bulunur...” gibi iddialı ve ittiham edici bir çıkış yapar. Bu toplantıdan üç gün sonra kardeşi Refat’la birlikte gözaltına alınması bu olayın önceden planlandığına işaret eder.
Çünkü artık Sovyetler Birliği’nin her yerinde toplu gözaltılar başlanmışdı. Rusya’nın işgal ettiği Türk-Tatar halklarını serbest bırakıp müstakil devletlerini yaratmak isteyen teşkilatın üyelerinden çoğu gözaltına alınmıştır. Kislovodsk da gözaltına alınarak Bakü’ye sorguya getirilmiş, Profesör Bekir Çobanzade’nin 12493 sayılı sorgu dosyasında “gözaltına alınan günedek ben (B.Çobanzade – A.Ş.) eksinkılabi, milletçi mevkide durdum ve SSRİ-den ayrılmak şartı ile Türk-Tatar halklarının vahid, özgür devlet hâlinde birleşmesi (Vahid Turan Devleti) maksadını karşıya koydum” ifadesi de var.
16 Şubatın 1937’de sorgu hâkiminin “Siz daha kimlerle alakadar idiniz?” sorusuna cevabında o, 1929’dan besteci A.Rıfatov, 1925’ten Yakub Zeki, Salman Mümtaz, Hanefi Zeynallı, Medine Kiyasbeyli, Asiya Akimova, 1930’dan Elekber Adıgözelov, Rüstem bey Sultanov, İdris Hasanov, 1933’ten Ruhulla Ahundov ve başkaları ile birlikte savaşlarını devam ettirdiğini söyler. (Bünyadov Ziya, 1993: 91, Babayev Adil, 2003:87)
Yalnız Azerbaycan’da değil, SSC-nin ekser şehirlerinde giden bu sorulardan Kırım’da yaşayan milletçiler dışta kalamazlardı. 27 Nisan 1937’de Asanı ve kardeşi Rıfatı burjuva milliyetçisi ve halk düşmanı adı ile gözaltına alarak bütün eserlerini müsadire etmekle yetinmeyip 8 Ağustos 1938’de babaları 78 yaşındaki Mamut’u da gözaltına alırlar.
Profesör Bekir Çobanzade 1937’de sorgu hâkimi tarafından sorgularken Sovyet hükümetine karşı muhalefet için 5 grup yaratıldığını söyler. Bu grupların biri Bakü’de okuyan Kırımlı öğrencilerden ibaret imiş. Gruba Bekir Çobanzade rehberlik ediyormuş. Onların arasında Kürkçü Hüseyin, Toplu Osman, İsmayıl Ametov, Enan Abdürrahman, Ağmolla Tanabeyli, Tarki Zeki ve başkalarının yanı sıra, Kırım’da – Simferopol’de öğretmenlik yapan Reşid ve Asan Rıfatov’un da adı geçer. (Babayev Adil, 2003:88)
Bu gözaltına almalar Rıfatov ailesinde devam eder. Baskı ve tazyiklere dayanamayan annesi Fatma Rıfatov 1943’te ağır hastalıktan ölür. Bir yıl sonra ise kız kardeşi Ayşe Rıfatov Özbekistan’a sürgüne gönderilir.
Sonuç
Böylelikle, Kırım’da ilim, eğitim ve kültürle uğraşan bir ailenin yaşamasına da Rus sömürgeciler son verir.
Bu ailenin Azerbaycan’a bağlılığı ise hâlâ tam aydınlatılamamıştır. Öyle ki, faal Bolşevik olan Midat Rıfatov’un Azerbaycan’a gelerek millî değerleri, Türk birliğini tebliğ eden “Şelale” dergisinin (19.01.1913-21.03.1914) yayımına yardımcı olduğunu yazarlar. (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:257). Bu aileye yakın olan, Asan Rıfatov’la birçok eseri gösteriye hazırlanan Osman Akçokraklı 1934’te milliyetçilikte itham edilerek çalıştığı Eğitim Üniversitesinden atılıp baskıya maruz kalınca Bakü’ye kız kardeşinin yanına gelir. (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:231).
Bütün bunlar gösterir ki, Asan Rıfatov musiki eğitimi almaya gelmeden önce de ailenin Azerbaycan’la sık bağlantısı vardır. Maalesef bu insanın hizmetleri gerektiği kadar kıymetlendirilmemekte, faaliyetleri öğrenilmemekte ve duyurulmamaktadır. Azerbaycan’da Konservatuara armağan edilen büyük bir kitapta onun adı üç yerde – 58, 64 ve 68 sahifelerde – genel listede çekilmiştir. Bu rektör yardımcılığı yapmış, Besteciler Birliğine başkanlık etmiş, gösterilere musiki yazmış, opera bestelemiş, musikici kadrolar hazırlamış insana karşı haksızlık değil midir?! (Azerbaydjanskaya Gosudarstvennaya Konservuator, 1972)
Kaynaklar
Abid Emin. (1934) Firdovsi “Şahname” seçilmiş destanlar, “Azerneşr”, Bakı.
Azerbaycan Bestekarlar İttifakı (1934-1994), (1996), “ Seda” neşriyyatı, Bakı.
Azerbaycan teatrının salnamesi (1983). II hisse (1920-1930), “Yazıçı” neşriyyatı, Bakı.
Азербайджанская Государственная Консерватория имени Узеира Гаджибекова.1921-1971.(1972) Составител Э.Г.Аббасова, Д.Х. Данилов, Л.Б.Карагичева, К.К.Сафар-Алиева. Азербайджанская Государственное Издательство, Баку.
Babayev Adil (2003). Elimizin ve elmimizin soykırımı (I kitab), “Bakı Üniversiteti neşriyyatı”, Bakı.
Bektöre Yalkın.(1993). Asan Refat “Kırım” üç aylık fikir ve kültür dergisi, sayı 3, Nisan-Mayıs-Haziran.
Bünyadov Ziya. (1993). Kırmızı terror. Azerbaycan devlet neşriyyatı, Bakı
Erecepova Sabriye.(1995) Menim enişli-yokuşlu yollarım, “Tavriya” neşriyyatı, Akmescit.
Fazıl Riza, Nogayev Safter.(2001) Kırımtatar edebiyatının tarihi.(Kıska bir nazar), Akmescit.
“Hücüm ” dergisi. (1930-1932).
Hüseyinoğlu Ali Şamil. (2008). Asan Rıfatov Bestekarlar İttifaqımızın ilk sedri. Avrasya Kurumu sempoizyum bildiriler. (Hazırlayan Hayrettin İvgin), Ankara.
Hüseyinoğlu Ali Şamil. (2008). Bestekârlar İttifakımızın ilk sediri-Asan Rıfatov. “Yom” (Türk dünyası medeniyyet dergisi-rüblük? Yaz), s. 9, Bakı.
Kerimov İnkilab.(1969). Sovyet Azerbaycanın genclik teatrı, Bakü.
“Kommunist” gazetesi (1932). 26 Eylül, sayı. 226.
“Kommunist” gazetesi (1933). 24 Temmuz, sayı. 170.
Otar İsmail. (1996). Kırımda Totayköy pedakoji teknikumu hakkında. “Kırım” (üç aylık fikir ve kültür dergisi) dergisi, sayı. 17.
T. E.(Tahir Esed (1929). Şark konserti. “Kommunist” gazetesi, 26 Mayıs, sayı. 119.
Şamil Ali. (2008). Asan Rıfatov’un şerefli ömrü, acı taleyi. “Musiki dünyası” dergisi, sayı 1-2, Bakü.
Emel 235. Sf.16-26.