Hatıra:
KIRIM’IN ÖZ EVLADI KEMAL ÇAPRAZ (1964-2008)
Özgür KARAHAN
Kırım Derneğinde tanışmış, kutlu toprakların ulu çınarlarına ait Kırım ve Kastamonu’daki köklerimiz ve dallarımız bizi anında kaynaştırmıştı.
Yıl 2002, Kırım’a ilk gidişim. Bir gün “Özgürcüğüm, Akif Albayrak Kırım’a gezi düzenliyormuş, birlikte gidelim mi?” demişti de hiç düşünmeden gidelim ağabey, demiştim. Bütün Kırım’ı rahmetli Akif Albayrak’ın organizasyonu içinde birlikte dolaşmıştık. Akmescit’ten Yalta’ya minibüs ile iniyoruz, 10-12 kişi varız. Uzaktan Karadeniz göründü. Her zamanki Karadeniz… Çırpınıyor. Kemal abi ile bakıştık. Karadeniz’i gösterdim gözümün ucuyla. Sözsüz anlaşmıştık. Dudaklarımızdan kendiliğinden ve aynı anda dökülmeye başladı:
Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına
Kafiledeki TRT ses sanatçısı İclal Akkaplan hanımefendi de hemen eşlik etmeye başladı:
Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk’ün bayrağına
Gözlerimiz doldu.
Babamın da çok sevdiği bu türküyü ne zaman dinlesem aklıma bu sahne gelir. Zamansız, aniden, genç yaşta aramızdan ayrılan Kemal abim aklıma gelir, hüzünlenirim.
Henüz ilk sayıları neşredilmiş olan Ufuk Ötesi gazetesinin internet sitesini yine o seyahatte, gazetenin en büyük emektarlarından Demet Yeğenoğlu hanımın da detaylandırmasıyla planlayıp tasarlamıştık. [1]
*
Kemal Çapraz hiç kuşkusuz Kırım ve Kırım Türklerinin mücadelesi hakkında en çok haber ve yazı dizisi yapan gazetecidir. Kırım’da çektiği binlerce fotoğraf ve slaytı hiç kıskanmadan, hiçbir karşılık beklemeden isteyen herkese, her kuruluşa, her dergiye verdi.
Kemal Çapraz 1989’da Kırımoğlu ile gizli gizli röportaj yapan ilk gazeteciydi. Görünüşte 1990 dünya kupası eleme grubunda SSCB ile Akmescit’te karşılaşan milli futbol takımının maçını izlemekle görevlendirilmiş ama maç akşamı ensesindeki gizli polisleri atlatarak Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile bir parkta buluşmuştu. Kırımoğlu’na Kur’an-ı Kerim ve Türk bayrağı takdim ederken çekilen fotoğrafını kendisi de pek severdi. Türkiye maçı 2-0 kaybetti. Ertesi gün gazeteye maç ile ilgili yorumlarını da yazdığını gülerek anlatırdı. Her daim güler yüzlüydü…
Son derece nazik, dürüst, samimi ve idealist bir insandı. Bir kimsenin kalbini kırdığı görülmüş işitilmiş değildi. Kalemi keskindi. Sözünü sakınmazdı. İlkelerinden vazgeçmezdi. Menfaat için eğilip bükülmezdi. Ömrünü Türk Dünyasına, Türklük hakkında kaleme aldığı haber, yazı ve araştırmalara adamıştı. Yerinde duramazdı, çalışkandı. Bir gün Müstecib Ülküsal ile Cengiz Dağcı ile, diğer gün İsa Yusuf Alptekin ile Sadık Ahmet ile, bir başka gün Rauf Denktaş ile Elbulfez Elçibey ile röportaj yaparken görürdünüz.
İstanbul Üniversitesi’nde Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümünde hazırladığı Yüksek Lisans tezi “Kırım Tatar Türklerinde Basın (1881-1990)” adını taşıyordu.[2] Çalıştığı gazetelerde ve kendi çıkardığı Ufuk Ötesi gazetesinde Kırım ile ilgili haber ve makalelere yer vererek Gaspıralı’ya layık bir meslektaş olduğunu kanıtladı. Kırım ve Türk Dünyası ile ilgili sayısız konferans ve toplantıya katıldı, konuşma yaptı yahut bizzat düzenledi.
Ufuk Ötesi aynı zamanda bir yayıneviydi. Kemal Çapraz hiçbir maddî karşılık beklemeden ve hatta şahsî olarak pek çok maddî zorluklara da girerek 30 kitap yayınladı. Hayattayken yayınladığı tek kitabı “Sürgünde Yeşeren Vatan Kırım”[3] sürgünden Vatan’a dönüş mücadelesinin, 90’ların başındaki Kırım’daki çadırkentlerin, insanımızın dişiyle tırnağıyla toprağına tutunuşunun, azminin tanıklığı ve kaydıdır. Vefatından sonra Bayram Akcan’ın editörlüğüyle Kuzey’deki Yavru Vatan Kırım[4] ve Kemal Çapraz’ın kaleminden Türk Dünyası[5] adlı kitapları neşredildi.
Kastamonu’daki geleneksel Türk Dünyası günleri onun teşebbüsü ile hayata geçti. Kırımlı ressamlar gelip Kastamonu’yu resmettiler.[6] Türk Dünyasının çeşitli köşelerinden sanatçılar, müzisyenler, dans grupları şehri bir kültür başkenti haline dönüştürdüler.
Kemal Çapraz 1964’te Kastamonu, Araç’ta doğmuştu ama artık Kırım’ın öz evladıydı.
*
Bir Ramazan akşamı elim bir trafik kazasında yitirdik Kemal ağabeyi. Ertesi sabah telefonum acı acı çaldı. Savaş Göynüllü verdi acı haberi. Kemal öldü, dedi güçlükle çıkan bir sesle. Hangi Kemal? Tanıdığım bütün Kemaller saliseler içinde geçti aklımdan ama birbirinden değerli Kemaller içinde adını ansızın ebediyete yazdıracaklar arasında Kemal Çapraz aklıma hiç gelmedi. Ölümü hiç konduramadım ona, inanamadım. Keder insanın yüreğinden beyninin her hücresine nasıl da hızla doluyor ve gözlerinden taşıyormuş, o an öğrendim.
*
Yüzler, binler caminin avlusundan sokaklara taştı…
Kadınlar, erkekler gözyaşları içinde dualarla uğurladı Kemal Çapraz’ı.
Tabutuna Türk bayrakları serilmişti. Gönül verdiği toprakların nazlı bayrakları; Türkiye, Kırım, Kerkük, Doğu Türkistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC bayrakları ile sarılmış tabutunun önünde saf tutanların “helâl olsun” gürlemeleri dört bir yanı çınlattı. Cenaze namazında inceden bir yağmur atıştırdı. Bulut yoktu gökyüzünde. Kimse nereden geldiğini anlamadı bu “gözyaşları”nın.
Ailesinin, yakınlarının, tüm sevenlerinin gözü yaşlı idi. Meral Akşener’in kucağındaki 4 yaşındaki kızı Çağla’nın “annem neden ağlıyor?” sorusunu sorması hıçkırıklara boğdu hepimizi. Bünyamin Aksungur “Ona adam gibi adamdı diyorlar. Haksızlık ediyorlar, gibisi fazla. O adamdı! Gerçek bir adam..” diye akıtıyordu göz yaşlarını.
Kabristanda aynı kalabalık dualarla defnetti Kemal ağabeyimi. Defin bitip de eller semaya açılınca bir gümbürtü koptu, iri iri rahmet inmeye başladı göklerden.
Kırım Türkleri yalnız bırakmadı Kemal Ağabeyimi.
İstanbul başta olmak üzere, Ankara’dan, çevre illerin derneklerinden çok sayıda seveni koştu geldi cenazesine.
Başlarında kalpak, son görevlerini eda ettiler bu kıymetli vatan evladına. Sesler yükseldi göğe “Hakkımız sana helâl olsun. Helâl olsun. Helâl olsun!..”
Ölüm Allah’ın emri, ayrılık olmayaydı… Koca Yunus Emre ne güzel söylemiş:
Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Bugün sağ olsaydı yine Kırım’ın kurtuluşu için mücadele eder; yine Kerkük, Kaşgar için dertlenir, yine Kıbrıs Türkünün bayrağını yüceltirken nihayet Karabağ’ın azatlığını gördüğü için bayram ederdi.
Kemal Ağabeyimi, ebediyete uğurlayalı 15 sene oldu. Genç yaşında, daha yapacak çok işi varken o gitti, biz uğurladık. Kemal Ağabey Kırım Tatarları senden, hizmetlerinden razı…
Mekânın cennet olsun.
[1] www.ufukotesi.com Kemal Çapraz’ın vefatından sonra dostları onun anısına özel bir sayı daha yayınladılar ve gazetenin yayın hayatı 2008 yılında sona erdi. Ufuk Ötesi’nin internet sitesi Kemal Çapraz’a vefa duygusuyla Emel Kırım Vakfı tarafından hâlâ açık tutulmaktadır.
[2] Tez http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/19496.pdf adresinden okunabilir.
[3] Sürgünde Yeşeren Vatan Kırım, Turan Yayıncılık, 1995, 1. Baskı. Kitabın günümüzdeki baskıları Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanmaktadır.
[4] Kuzey’deki Yavru Vatan Kırım, Kocav Yayınları, 2016.
[5] Kemal Çapraz’ın kaleminden Türk Dünyası, Bilgeoğuz Yayınları, 2012.
[6] ”Ramiz Bey, Çay!” / R.Netovkin ile Söyleşi – Özgür Karahan, Bahcesaray , Eylül-Ekim 2003 , Sayı :23.