BAŞYAZI

Özgür KARAHAN

Kırım Tatarlarını topyekûn yok etme girişimi olan 18 Mayıs 1944 sürgününün 77. yılındayız. Soykırımın izleri ve sürgünün acısı ilk günkü tazeliğini koruyor. Bu kara günleri yaşayıp hayatta kalmayı başaran, Vatan Kırım’a dönüş mücadelesini korkusuzca sürdürüp Kırım’da yeniden kök salan kahramanlar, birer birer aramızdan ayrılıyorlar. Ancak onların kadınlı erkekli; çocukları, torunları vatan mücadelelerini başları dimdik devam ettiriyorlar.

Üstelik Kırım Tatarları 2014’teki yeniden işgalin ağır koşullarına da göğüs gererek, ama millî hareketin prensiplerinden sapmaksızın; kendisini sindirip, susturmaya çalışan baskı rejimine rağmen haklı bir yolda vakur yürüyüşünü sürdürüyor.

Tarih boyunca süregeldiği gibi, Türkiye ve Rusya arasında menfaat çatışmalarının ve keskin anlaşmazlıkların olduğu sorunlu alanlar günümüzde de mevcut. Kırım, Ukrayna, Suriye, Libya, Kafkasya, Kosova, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve hatta Afganistan’da Ankara ve Moskova arasında diplomatik çatışmalar ve anlaşmazlıklar var.

Türkiye Cumhuriyeti kardeşlerinin en yakın destekçisi olarak Kırım’daki işgali tanımadığını devletin her kademesinden yükselen seslerle ifade ediyor. Nitekim 18 Mayıs 2021’de Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç’in Kırım Tatar ve Çerkes Sürgünlerinin Yıldönümleri hakkındaki bildirisi hem Sovyetler Birliği döneminde Kırım Tatarlarının hem de Çarlık Rusyası döneminde, yine Mayıs ayında, soykırıma uğratılan Çerkeslerin acılarını paylaştığını ve maddî manevî yanlarında olduğunu bir kez daha ilan etti. 

Bu açıklamalardan gocunan Rus dışişleri küstahça bir açıklama yaptı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova haftalık basın toplantısında, destek verdikleri, Moskova’da ofis açtırdıkları bölücü terör örgütünü kast ederek, “Rusya Türkiye’deki etnik sorunlarla ilgilenmek zorunda kalır”, dedi. “Türkiye’de etnik, dilsel ve dinî nitelikli çözülmemiş sorunlar var. Ankara’yla etkileşim kurabileceğimiz ve ortak çabalar sergileyebileceğimiz çok sayıda konu, sorun ve alan mevcut. Bu tür etkileşimde deneyim sahibiyiz, gelin bunu kullanalım ve bu tür şeylerle uğraşmayalım” şeklinde aba altında sopa gösteren Zaharova Ukrayna–Türk ilişkilerinin her geçen gün daha güçlenmesine dair şunları söyledi:

“Ukrayna meselesinde ise, Türk meslektaşlarımızı durumu özenli bir biçimde analiz etmeye ve Kyiv’in militarist duygularını beslememeye çağırıyoruz. Ukrayna’nın Kırım konusundaki agresif girişimlerini desteklemenin Rusya’nın toprak bütünlüğünü ihlal etmek olduğu noktasındayız. Ankara’nın bizim meşru kaygılarımız çizgisinde duracağını umuyoruz.”

Kırım’ı işgal eden, 1994 yılında Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tanıyan ve garanti veren Rusya, kendisine işgal ettiği Kırım’dan çıkmasını söyleyen uluslararası kamuoyuna, benim toprak bütünlüğümü ihlal ediyorsunuz, diyor. Arsız ve yavuz hırsızın ev sahibini bastırması gibi.

Bu açıklamalardan bir ay kadar önce, Ukrayna Devlet Başkanı Volodımir Zelenskiy, 9. Ukrayna-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi Toplantısı’na katılmak üzere 10 Nisan’da Türkiye’ye geldi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme yaptı.

Görüşmenin ardından Türkiye-Ukrayna arasında ikili anlaşmalar imzalandı. İmza töreninin ardından iki lider kameraların karşısında bir ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: 

  • Konsey toplantısı vesilesiyle ortak bildiride vurgulandığı üzere stratejik ortaklığımızı daha da tahkim ettik. Görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizi etraflıca ele aldık. Türkiye olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini güçlü bir şekilde savunduk.
  • Kırım’ın ilhakını tanımama yönündeki prensip kararımızı bir kez daha söyledik. Ukrayna’nın uluslararası toplumu Kırım konusunda bir araya getirme girişimini Kırım Platformu’nu desteklediğimizi belirttik.
  • Bu girişimin Kırım Tatarları dahil olmak üzere tüm Kırım ve Ukrayna halkları için olumlu vesilelere sebep olmasını arzu ediyoruz. Anavatanlarını terk etmek zorunda kalan Kırım Tatarı kardeşlerimizin hayat standartlarının iyileştirilmesi bizim için tarihi ve insani bir mesuliyettir.
  • Ukrayna ile bu konuda fikir birliği içinde olduğumuzu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Kırım Tatarı soydaşlarımız için konut ve cami inşası projelerimiz mevcuttur. Konut projesine ilişkin olarak az önce ilk somut adımı atmış olduk. Cami projesinde de yakın zamanda ilerleme kaydetmeyi ümit ediyoruz.
  • “Siyasi ve savunma konularının birbiriyle bağlantısı dikkate alınarak Dışişleri ve Savunma Bakanlığımızın katılımıyla 2+2 platformunda görüşmelerimizi başlattık. Bu şekilde ülkelerimiz arasındaki eşgüdümü pekiştiriyoruz. İşbirliğimiz hiçbir surette üçüncü ülkelere karşı bir girişim değildir.”

O görüşmede, Zelenskiy de, Kyiv ve Ankara’nın bölgedeki gelişmelerde benzer bir vizyon ve amacının olduğunu söylemişti.

Bu görüşme, anlaşma ve açıklamalara Rusya’nın tepkisi yine ölçüsüz oldu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’yı -işgal altındaki- Kırım konusunda cesaretlendirmeyi, Rusya’nın toprak bütünlüğüne kastetmek ile eşdeğer gördüklerini Türkiye’ye son derece açık bir biçimde ilettiklerini belirtti.

Rusya, Suriye ve Libya’dan sonra, Karabağ’da da gücünü gösteren Türk savunma sanayiinden de son derece rahatsız. Buralarda Rus saldırı ve savunma sistemlerini etkisiz kılan İHA ve SİHA’ların Ukrayna’ya satışını Doğu Ukrayna’daki Rusya destekli ayrılıkçı hareket için büyük bir tehdit olarak görüyor. Azerbaycan’dan sonra bir çok ülkenin Türk İHA ve SİHA’larını satın almak ve Türk savunma sanayiinden daha fazla yararlanmak için harekete geçmeleri de Rusya’yı çok rahatsız ediyor. Güvenlik kadar, yıllardır en büyük para kazandığı silah pazarında çok güçlü bir rakip olması, Ukrayna özelinde bu konuyu daha fazla dillendirmesinin ana sebeplerinden biri.

Öte yandan Kırım’daki baskılar da hız kesmeden devam ediyor. Kırım Tatarlarını sindirmek ve gözdağı vermek için silahlı unsurlarla ev baskınları, hukuksuz tutuklamalar yapılmaya, sözde mahkeme kararlarıyla para ve hapis cezaları verilmeye devam ediyor.

Bu kapsamda Rusya tarafından işgal edilen Kırım’ın Kremlin kontrolündeki sözde Yüksek Mahkemesinde, 1 Haziran’da işgalcilerin Kırım Tatar Millî Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubar’a karşı açtığı davanın karar duruşması yapıldı. İşgalci mahkeme, KTMM Başkanı Çubar’ı, 26 Şubat 2014 tarihinde Kırım Parlamentosu binası önünde güya “toplu kargaşa organize etmekten” suçlu buldu. İşgalci mahkeme, gıyaben yargılanan Refat Çubar hakkında 6 yıl hapis cezası verdi. Ayrıca, 200 bin Ruble para cezası ve “zorunlu kamu hizmeti” cezası kararı alındı. Yani Refat Çubar işgalden önceki “eylemleri” için suçlu bulundu. 1

İşgal yönetimi Kırım Tatar siyasetinin önde gelen isimlerini tehdit ve baskı ile sindirme ve Kırım Tatar halkına da bu yolla gözdağı verme siyasetini sürdürüyor. Hatırlanacağı üzere 2017’de Kremlin kontrolündeki mahkeme, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcıları Ahtem Çiygöz’ ü 8 yıl,  İlmi Ümer’i de 2 yıl hapse mahkûm etmişti. Bahsi geçen Meclis ileri gelenleri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, üst düzey girişimler sonucu 25 Ekim 2017 tarihinde serbest bırakılarak önce Türkiye’ye gelmişler ve ardından 27 Ekim’de Ukrayna’ya dönmüşlerdi.

77 yıl önceki soykırıma rağmen hayatta kalmayı başaran, koparıldıkları vatanlarına tüm imkansızlıklara rağmen geri dönen Kırım Tatarları bu günleri de elbette atlatacaklar. İşgal öncesinde TRT için hazırlanan Kırımoğlu: Bir Halkın Mücadelesi belgeselinde Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu şöyle diyordu: “Sonuna kadar Sovyetler ile mücadeleye kararlıydım. Sovyetlerin ömrü yetmedi.” Şimdi de bu haklı ve iman dolu barışçıl mücadele karşısında Rusya’nın nefesi yetmeyecek, göğsü sıkışacak, soluk soluğa kalacak ve yığılıp pes edecek. Sonrasında Gök Bayrak Kırım semalarında özgürce dalgalanacak!

 

1 https://qha.com.tr/kirim/isgalcilerden-ktmm-baskani-refat-cubarov-a-6-yil-hapis-cezasi/325195/

TAVSİYELER

MÜSTECİB ÜLKÜSAL’I KABRİ BAŞINDA ANDIK

Emel dergimizin kurucusu, başyazarı, Kırım Milli Kurtuluş Merkezi Başkanı, Emel Kırım Vakfımızın kurucusu ve 10 …