Melek MAKSUDOĞLU
Cengiz Dağcı’yı görebilme heyecanı vardı içimde, ilk defa onunla görüşmeye güney Londra’daki evine giderken. Zafer Karatay ve Neşe Sarısoy Karatay, Cengiz Dağcı çekimleri icin Londra’ya gelirken beni de aramışlardı. Cengiz Dağcı’nın evinde görüşmek üzere anlaşmıştık. Onun eserlerinden, 13 yaşımdayken ilk okuduğum DÖNÜŞ (1968) Ötüken Neşriyattan çıkmıştı; babamın kütüphanesinde bulduğum kitabın basım tarihi benim doğumumdan önce olduğundan olsa gerek, bu büyük yazarın da Yakup Kadri, Peyami Sefa benzeri duayen isimler gibi vefat etmiş olduğunu farz etmiştim. Daha sonra diğer kitaplarını biz Türkiye’de okurken kendisinin eşi ve kızıyla Londra’da sessiz sedasız yaşadığını öğrendim. Magazin sayfalarında, kitap imza günlerinde, televizyonlarda boy gösterip kitaplarının tanıtımını yapmazdı. Uzaktan eserlerini yazıp gönderirdi Türkiye’ye, biz de Türk okuru olarak daha sonra kendisinin Hatıralarda Cengiz Dağcı eserinde belirttiği gibi, yanlış tanırdık Cengiz Dağcı’yı. Hatıralarda Cengiz Dağcı’ nın ilk sayfasında başlangıç olarak kaleme aldığı haklı siteme kulak verelim:
Abonelere özel
Bu kısımlara sadece abonelerimiz erişebilmektedir.
İçeriğe ulaşmak için giriş yapmalısınız.