Zafer KARATAY.
Dobruca, Kırım Tatarlarının tarihinde çok önemli bir yer tutar. 1783 yılında Kırım üzerine çöken kara bulutlarla gelen, fırtınalı, azap dolu karanlık yıllarda, Kırım Tatarlarının gün ışığını görebildikleri, Vatan Kırım ümitlerinin yeniden yeşerdiği bir yerdir Dobruca.
Dobruca ve Kırım, Dobruca ve Kırım İstiklâl Davası, Kırım, Dobruca, Türkiye ve bugünkü Kırım Tatar Millî Hareketi ilişkileri üzerine, araştırmalar yapılmalı ve makaleler yazmalı. Hattâ sadece makalelerle sınırlı kalmayıp, üniversitelerde master ve doktora tezlerine konu olmalı.
Kırım Tatarlarının muhacerette yürüttükleri İstiklâl Mücadelesi’nin dünü ve bugününde, asrımızın başlarında Dobruca’da hayat bulan, beslenen ve yükselen ateşin rolü büyüktür. Benliğini kaybetmemiş her Kırımlının yüreğinde sönmeyen bir ateş vardır. Kırım’ın hürriyetini kaybetmesinden sonra atalarımızın, ninelerimizin Kırım’ı istemeye istemeye terk ederlerken yüreklerinde sakladıkları toprak sevgisidir bu. Nesilden nesile, kalpten kalbe aktarılan bu sevgi kor halinde beslenmeyi, tutuşmayı ve yanmayı bekler.
Yüzelli yıl tusnak kalgan Tatarlık
Sarıp cıygan, Kökbayraknı köklerde
Sallandırgan… oh ne arüv şo barlık
Artsın şanı denizlerde, er yerde
Bizde Kırım balları, halkımız
Bek az evel ayrılganmız Kırım’dan
Tözalmaymız, kaytacakmız, artık biz
Kurtarınız, anlaşılsın bir vatan
Kardeşleri bolganımız gerçekten.
Birleşiyik, biz ölsek te ölmesin
“Tatar namı” eşitilsin yüksekten
Endiden son düşman bizni bölmesin.
Bu ve bunun gibi mısralar asrımızın başlarında Dobruca da yankılanmıştır. Dobruca’daki Kırım Tatarlarının yüreklerindeki Kırım sevgisi, Kırım şairi Mehmet Niyazi’nin şiirleriyle beslenmiş, tutuşmuştur. Dergimiz Emel de Dobruca’da Mehmet Niyazi’nin Kırım ikliminde ortaya çıkmıştır. II. Dünya Savaşına kadar süren Dobruca’daki Kırım ikliminde Emel Mecmuası’nın yanı sıra başka neşriyatlar da yapılmıştır. Bunlardan birisi de Sagış adlı şiir kitabıdır. Emel Mecmuası neşriyatı olarak 1931 yılında hâlen Bulgaristan topraklarında kalan Hacıoğlu Pazarcık (Dobriç) şehrinde Arap harfleriyle basılan Sagış adlı bu kitap, Kırım şairi Mehmet Niyazi’nin eşsiz şiirlerini muhaceretteki Kırım Tatarlarıyla buluşturuyordu.
Totaliter rejimin devrilmesiyle yeniden filiz veren ve hızla gelişen Kırım iklimi, Dobruca’da yeni ürünler üretiyor. Mehmet Niyazi’nin söz konusu şiir kitabının yeni baskısı da bunlardan biri. Bu yıl içerisinde Kriterion yayın evi tarafından Bükreş’de basılmış. Kitabı Yaşar Memedemin ile Nihat Osman yayına hazırlamışlar. Sagış ın kapağı çok iyi düşünülmüş. Mehmet Niyazi’nin “Emel”ine, onun şiirlerinin ruhuna uygun bir kapak olmuş. Kapağın esin kaynağı “Gökbayrak”. Ön kapakta Tarak Tamga, arka kapakta Mehmet Niyazi’nin fotoğrafı yer alıyor. Kapak içlerine onun “Neçün Süydüm” adlı şiiri konularak kapağın güzelliği tamamlanmış.
Sagış’ ı yayına hazırlayan Yaşar Memedemin ve Nihat Osman, Mehmet Niyazi’yi anlatan güzel bir takdim yazmışlar. Yaşar Memedemin Romanya Müslüman Tatar Türkleri Demokratik Birliğinin yöneticilerinden ve bu Birliğin yayın organı olan Karadeniz gazetesinin Genel Yayın Sekreterliği’ni yürütüyor. Aynı zamanda değerli bir şair olan Yaşar Memedemin’in 1996 yılında Kalem Oyunları, 1997 yılında da Anka adlı şiir kitapları Romanya’da Kriterion yayın evi tarafından neşredildi. Nihat Osman da Kırım’ı düşünen, Kırım’ı yaşayan bir idealist. Birlik’in kurucularından olmasının yanısıra, II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Romanya’ya hakim olan totaliter rejim tarafından, Kırımcı olduğu ve Kırım Tatarlarına yardım ettiği için şehid edilen rahmetli Necib Hacı Fazıl adına kurulan kültür cemiyetinin kurucu başkanı. Bilindiği üzere, Necib Hacı Fazıl Emel Mecmuası’nın kurucusu Müstecib Ülküsal’ın da kardeşiydi.
Mehmet Niyazi’nin bir birinden güzel ve manâlı 15 şiirinin yer aldığı Sagış’ın bu yeni baskısında 1931 yılında yapılan ilk baskısından bazı çok önemli farklılıklar var. İlk baskısı 43 sayfa yeni baskısı 60 sayfa. Yeni baskısına “Bagışlavlar” adıyla yeni bir bölüm eklenmiş. Burada Mehmet Niyazi için yazılmış şiirler ve düşüncelere yer verilmiş. Ayrıca bir sözlük eklenmiş. Keşke bu baskısında da ilk baskısının başında yer alan Emel Mecmuası’nın kurucusu ve Romanya’daki Kırım davasının bayraktarı Müstecib Ülküsal tarafından kaleme alınan iki yazı aynen ver alsaydı. Bu kitabın kıymetini arttırırdı.
Bundan başka şiirlerin Arap harflerinden Latin harflerine aktarılması esnasında iki önemli hata göze çarpıyor. Bu hatalardan birincisi bazı şiirlerde mısraların eksik çıkmasıdır. Buna sadece iki örnek vermekle yetiniyorum:
Sagış’ın ilk baskısında 23. sayfada başlayıp 24. sayfada biten “Yeşil Curtka’ adlı şiir 28 mısra. İkinci baskıda yine 23. sayfadaki bu şiir 26 mısra olarak basılmış.
Millet değen ocakta kardaşlıkdır: insanın,
Ayrılmagan oruvday her biri tuvgan bolur
şeklindeki 11. ve 12. mısraları yer almıyor. Aynı şekilde “Kırımga: Dobruca’dan Sizge Selâm Ketirdim” şiirinin 4 kıtasındaki “Artsın şanı denizlerde. her yerde” şeklindeki son mısraı ve beşinci kıtanın “Bizde Kırım balları, halkımız,” şeklindeki ilk mısraı yeni baskıda yok. Yine “Curt Süygisi” şiirinin “Ceri, köki tertemizdir” olarak yazılmış 9. mısraı da yok.
Sagış’ın Latin harfleriyle yapılan ikinci baskısında göze çarpan ikinci tür hata da kelimelerin okunuşunda yapılmış ve aslına sadık kalınmamış. Meselâ, orjinalinde “ç” harfiyle yazılan kelimeler, Latin harflerine “ş” ile aktarılmış. Maalesef bu tür müdahaleler ve bu konuda tartışmalar sık yaşanıyor. Kırım Tatar Türkçesinde farklı ağızların olduğu unutuluyor ve herkes kendi konuştuğu ağıza göre yazılsın istiyor. Telif olarak yazılmış olsa neyse. Ama burada, bu tür çalışmalarda mutlaka aslına sadık kalınmalıdır.
Bütün bunlara rağmen, Romanya’daki kardeşlerimizin yaptıkları faaliyetler takdire şayandır. Nejat Salih başkanlığındaki, Romanya Müslüman Tatar Türkleri Demokratik Birliği’nin, Dr. Nesrin Yusuf başkanlığındaki İsmail Gaspıralı Gençler Teşkilatı’nın ve diğer cemiyetlerimizin fâaliyetleri, kısıtlı imkânlarla yapılan neşriyatın, Ergun Kutluakay ve Riza Hayri’nin başında bulunduğu iki Kırım Tatar Halk oyunları ve müzik topluluğunun özünde Mehmet Niyazi’nin, Müstecib Ülküsal’ın Emel Mecmuası etrafında toplanmış idealistlerin ruhu var desek yanılmayız.