Televizyon öyle bir değirmen ki, yüzlerce program türü, müthiş bir yarış… ve her kanalın seyirci sayısında diğerini geçmek için sürüklendiği acımasız rekabet içinde öğütülen programlar. Popüler kültürün bir unsuru, egemen-bağımlı ilişkisinin bir parçası olarak televizyonu düşündüğümüzde naif izleyiciden farklı bir algı geliştirebiliriz belki. Egemenlerin yarattığı bu tümel algıda daha çok diziler, çok kazandıran yarışmalar ya da dramatik hayat hikâyelerinin didik didik edildiği programlar başı çekiyor. Yapılan röportajlarda halkımız daha ziyade belgesel izlediğini söyler. Ama olmasını istediği şeyle gerçeğin pek örtüşmediği gibi burada da ölçümlemeler bize belgesellerin şanslı olmadığını gösteriyor. Yani aslında pek belgesel izlemeyi sevmiyoruz. Ama izlemiş olmayı istiyoruz.
Abonelere özel
Bu kısımlara sadece abonelerimiz erişebilmektedir.
İçeriğe ulaşmak için giriş yapmalısınız.
Emel 242/245 . Sf.41-43.