2022 YILINDA TÜRKİYE ÜNİVERSİTELERİNDE KIRIM VE KIRIM TATARLARI HAKKINDA HAZIRLANMIŞ TEZ ÇALIŞMALARI*
Hazırlayan: Ayşen MALTEPE
Cafer Seydahmet Kırımer (1889-1960): hayatı, fikirleri ve eserleri
Yazar: Elif UZUNAĞAÇ
Danışman: Prof. Dr. Okan YEŞİLOT
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi / Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü / Türk Tarihi Ana Bilim Dalı / Genel Türk Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih
Doktora, Türkçe, 2022, 252 s.
Kırım Tatar Türklerinin en önemli fikir ve siyasi önderlerinden olan Cafer Seydahmet Kırımer (1889-1960), Kırım, Osmanlı Devleti, Fransa ve Rusya’da eğitim görmüş ve Rus Çarlığı’nın yıkılmasından sonra kurulmuş olan Kırım Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasında aktif görev almıştır. Bu Cumhuriyet’in Harbiye ve Hariciye Bakanlığı görevlerini üstlenmiştir. Kırım Halk Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılıp Kırım’ın Bolşevikler tarafından ele geçirilmesiyle mücadelesine hariçte devam etmek zorunda kalmıştır. İngiltere, Fransa ve Polonya gibi devletlere, Milletler Cemiyeti gibi uluslararası kuruluşlara Kırım Tatar Türklerinin tam yetkili delegesi olarak resmi başvurularda bulunmuş, Kırım halkının içinde bulunduğu durumlardan haberdar edip yardım talep etmiştir. Polonya Devleti tarafından kurulmuş olan Promethe teşkilatında aktif rol almıştır. Kırım’ı ve Kırım tarihini çeşitli dillerde yazmış olduğu kitaplarla uluslararası sahada tanıtmıştır. Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle Türkiye’ye yerleşen Cafer Bey hem yurtiçinde hem de yurtdışında kalemiyle Kırım ve Türklük davasını savunmuş ve tüm dünyaya duyurmak için çabalamıştır. Bu çalışmanın amacı Cafer Seydahmet Kırımer’in hayatı, faaliyetleri, eserleri ve fikirlerini birinci elden kaynaklara dayanarak anlatmaktır. Daha evvel Kırımer ile ilgili tüm bu bilgileri içeren toplu bir çalışma yapılmamıştır.
Kırım Bahçesaray’da sosyo-ekonomik hayat (1700-1725)
Yazar: Ahmet DOĞAN
Danışman: Doç. Dr. Hasan IŞIK
Yer Bilgisi: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu: Tarih
Doktora, Türkçe, 2022, 378 s.
Bu çalışmada, Kırım Hanlığı’na başkentlik yapmış olan Bahçesaray şehrinin 1700-1725 yılları arasındaki; yönetim yapısı, şehrin mekânları, Bahçesaray toplumu ve yaşam şekilleriyle şehirde yaşama etki eden ekonomik faaliyetler incelenmiştir. Çalışmayla birlikte, Kırım Bölgesi’ndeki Türk izlerinin mevcudiyeti bir kez daha ortaya konularak bugünün dünyasında bölgede mevcut olan tartışmada Kırım Türklerinin de söz hakkının olması gerektiği vurgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca Bahçesaray şehri üzerinden Kırım Hanlığı’nın yönetim yapısı ve ülkenin diğer şehirlerindeki yaşama ışık tutulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışmanın birinci bölümünde ayrıntıya girilmeden Kırım Hanlığı’nın siyasî tarihi hakkında genel bilgiler verilerek Hanlığın 1700-1725 yılları arası dönemi yöneticileri ve yönetim anlayışı hakkında tespitlere yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümündeyse Bahçesaray isminin nereden geldiği, şehrin ne zaman kurulduğu, gelişiminin nasıl olduğu konusu üzerinde durulmuştur. Bu amaç doğrultusunda şehrin mahalleleri, nahiyeleri ve köyleri tespit edilerek şehir ve mahalle isimlerinin nereden geldiği irdelenmiştir. Ayrıca şehrin yöneticileri ve görevleri hakkında da elde edilen bilgilere yer verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümündeyse 1700-1725 yılları arasındaki Bahçesaray toplumunun resmi çekilmeye çalışılmıştır. Bu amaç doğrultusunda Bahçesaray toplumunu oluşturan dinî ve etnik topluluklar hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca şehirde bulunan ibadethâneler, eğitim kurumları, kütüphaneler, kahvehaneler, meyhâne ve bozahanelerle, çeşme ve mabetler gibi toplumun sıklıkla bir araya geldiği sosyal mekânların toplum içerisindeki yeri incelenmiştir. Yine Kırım toplumunda nişan, evlenme ve boşanma ritüelleriyle hâne yapısı, hânede bulunan ve bireylerin sahip olduğu eşyalar incelenmiş, konuyla ilgili çeşitli çıkarımlar yapılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde ise şehrin ekonomik yapısı üzerinde durulmuştur. Bu sebeple şehirdeki hayvancılık, tarım, ticaret ve küçük sanayi işletmeleri hakkında bilgi verilmiştir. Bu amaç doğrultusunda şehir ticaretinde kullanılan para ve para birimleriyle ölçü ve tartı birimleri tespit edilmiştir. Yine ticarette karşılaşılan problemler ve köle ticareti konusu irdelenmiştir. Sonuç olarak çalışmayla birlikte Kırım Hanlığı Devlet teşkilatında yer alan kurum ve kuruluşlar ortaya çıkartılmış, şehrin temellerinin Kırım Hanlığı zamanında atıldığı, şehrin klasik Türk-İslam şehri hüviyetinde kurulduğu ve geliştiği tespit edilmiştir. Yine şehir toplumunun, farklı etnik ve dinî inanca sahip insanlardan oluştuğu ve bunların birbirleriyle uyum içerisinde yaşadıkları görülmüştür. Şehrin ekonomisinin ise tarım, hayvancılık ve ticarete, özellikle de köle ticaretine dayandığı tespit edilmiştir.
Millî Mücadele dönemi’nde Kırım Türkleri (1919-1922) / The Crimean Turks in National Struggle (1919-1922)
Yazar: Ümit ÖZKAN
Danışman: Prof. Dr. Caner ARABACI
Yer Bilgisi: Necmettin Erbakan Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Tarih Bilim Dalı
Konu: Tarih
Doktora, Türkçe, 2022, 295 s.
Millî Mücadele’nin başarıya ulaşmasında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında pay sahibi olan muhacir toplumlardan biri de Kırım Türkleridir. Onların bu başarılarında; Rusya’nın emperyalist politikaları sonucu meydana gelen göçlerle Anadolu’da ulaştıkları demografik potansiyelleri, nispeten ileri tarım yöntemleriyle elde ettikleri ekonomik güçleri ve at etrafında şekillenen kadim kültürleri etkili olmuştur. Söz konusu özellikleriyle Kırım Türkleri, Osmanlı Devleti’nin son on yılındaki gelişmelerde, özellikle Millî Mücadele’de belirleyici rol oynamıştır. Güney Cephesi’nde Fransız ve Ermenilere; Batı Cephesi’nde ise İngilizlerin desteklediği Yunanistan ve yerli Rumlara karşı Kuva-yı Milliye birliklerinde mücadele etmişlerdir. Bunlar arasında İnce Ali ve Ayşe Çavuş gibi kendi müfrezelerini kurarak Millî Mücadele’ye katkı sunanlar vardır. Kırım Türkleri, ayrıca cephe gerisindeki birçok faaliyete katılmıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne yönelik faaliyetlerle; millî ordunun iaşe, ulaşım ve haberleşme gibi hayati derecede önem taşıyan ihtiyaçlarının karşılanmasında pek çok Kırım Tatar köyü büyük fedakârlık göstermiştir. 1920 yılının sonlarından itibaren Kırım Türkleri, düzenli orduya katılarak Millî Mücadele’ye destek olmayı sürdürmüştür. Bu bağlamda çoğu II. Abdülhamit döneminde kurulan pek çok Kırım Tatar köyünden yüzlerce genç; süvari, topçu ve piyade gibi çeşitli sınıflarda Türk ordusunda görev almıştır. Bunların büyük bölümü şehit ya da gazi olarak yeni vatanlarına son görevlerini yerine getirmiştir. Bunun yanında çeşitli sınıf ve rütbeden pek çok Kırımlı subay da düzenli orduya destek vermiştir. Bu tez, XX. yüzyılda Osmanlı nüfusu içinde önemli bir yer işgal eden Kırım Türklerinin, Millî Mücadele’deki rolünü aydınlatmak amacıyla yapılmıştır. Arşiv belgeleri, hatırat eserler, süreli yayınlar ve telif eserlerden yararlanılarak hazırlanan çalışmada, Kırım Türklerinin Millî Mücadele’ye önemli katkılar sundukları görülmüştür.
Fransız kaynaklarına göre Kırım Hanlığı (1700-1768)
Yazar: Dilek TIĞLIOĞLU KAPICI
Danışman: Prof. Dr. Rüya KILIÇ
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniv. / Sosyal Bilimler Ens./ Tarih Ana Bilim Dalı
Konu: Tarih
Doktora, Türkçe, 2022, 322 s.
Kırım Hanlığı’nın, Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmesi, yaklaşık üç yüzyıllık zaman diliminde, onun aynı zamanda Avrupalıların gözünde Osmanlı’nın “sağ kolu” olarak görülmesine vesile olmuştur. Kırım Hanlığı’nın hüküm sürdüğü coğrafi konum, onu adeta İmparatorluğun serhat boyu olarak görmemizi sağlarken, diğer yandan nevi şahsına münhasır karakteristik özelliklerini korumasına ve zaman içinde geliştirmesine de vesile olmuştur. XVI. asırdan itibaren Fransa’nın Karadeniz ve Levant hinterlandına yönelik ticari ilişkileri nedeniyle gelişen siyasi kaygıların yoğunlaşmasıyla bölgeye gönderilen diplomat, seyyah, tüccar ve misyonerlerin geride bıraktıkları arşiv belgeleri, XVIII. yüzyılda giderek yoğunlaşmıştır. Bu tez çalışması, başta Fransa’nın Karadeniz ve Doğu’daki siyasi ve ticari kaygıları nedeniyle bölgeye gönderilen misyoner ve konsolosların belgeleri olmak üzere çeşitli çağdaş Fransız kaynaklarına dayanarak Kırım Hanlığı’nın tarihsel bir tanımını vermeyi amaçlamaktadır. Kırım Hanlığı tarihçiliğinde yeterince araştırılmayan Fransız kaynaklarına dayanarak Kırım Hanlığı’nın tarihsel bir tanımını vermeyi amaçlamaktadır. Kırım Hanlığı tarihçiliğinde yeterince araştırılmayan Fransız konsolosluk raporları ve arşiv kayıtları, XVIII. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın siyasi ve sosyal tarihi hakkında bize bilgi vermektedir. Bu tez çalışması ayrıca gelecekteki incelemeler için Fransız birincil kaynaklarına Kırım tarihçiliğine karşılaştırmalı bir bakış açısıyla sunmayı amaçlamaktadır.
Bir Kırım şehri: Gözleve (1675-1700)
Yazar: Sema AKTAŞ SARI
Danışman: Prof. Dr. Yücel ÖZTÜRK
Yer Bilgisi: Sakarya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Ens. / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu: Tarih
Doktora, Türkçe, 2022, 190 s.
Şehirler, çeşitli özellikleri ile sosyoloji, tarih ve coğrafya gibi farklı bilimlerin konusu olmuştur. 20. yüzyılda gelişmeye başlayan şehir tarihi çalışmaları, kendine ait kavram ve yöntemleri ile ayrı bir disiplin olarak gelişimini sürdürmektedir. Bu çalışmada Kırım Hanlığı’nda bulunan Gözleve şehrinin 1675-1700 yılları arasını kapsayan tarihi, mekânsal, idari ve hukuksal bağlamda incelendi. Şehir bu ana başlıklar temel alınarak coğrafya, iktidar, temsil, şehir kimliği, mekânın kullanımı, iktisadi metalar, hukuk ve gündelik hayat çerçevesinde değerlendirildi. Birinci bölümde antik çağda Weber’in kıyı şehirleri olarak tanımladığı polis niteliğini taşıyan Gözleve’nin fiziksel özellikleri ve mekânsal yapılanması ele alındı. İkinci bölümde yerleşim, Türk-İslam şehrine özgü mahalle ve köy birimleri üzerinden idare ise Kırım Hanlığı’na özgü kabile aristokrasisi bağlamında değerlendirildi. Üçüncü bölümde araştırmanın temel başvuru kaynağı kadı sicilleri üzerinden Gözleve’de hukuk, mahkemenin işleyişi ve görevliler ve çalışma usulleri ele alındı. Son bölümde şehrin iktisadi yaşamı iskele ticareti, liman hinterlandı ve köle, at ve kürk gibi temel metalar üzerinden sosyal hayat ise vakıf, aile kurumu ve miras kavramları üzerinden değerlendirildi. Çalışma neticesinde bir Kırım şehrinin temsili niteliğinde Gözleve ve Gözleveli tipolojisi ortaya konmaya çalışıldı.
Hurremî Çelebi Akay tarihi (tenkitli metin – değerlendirme)
Yazar: Aykut CAN
Danışman: Doç. Dr. Uğur DEMİR
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi / Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü / Türk Tarihi Ana Bilim Dalı / Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih
Doktora, Türkçe, 2022, 415 s.
Bu çalışma Kırım Hanlığı tarihini müstakil olarak ele alan; Hurremî mahlaslı, Çelebi Akay lakaplı Abdurrahmân Efendi’nin kaleme aldığı Çelebi Akay Tarihi ile ilgilidir. Bu çalışmada Abdurrahmân Efendi’nin hayatı, eserleri, Çelebi Akay Tarihi’nin ne zaman, nerede ve neden yazıldığı, kıymeti, nüshaları ve bunların hususiyetleri ele alındı. Ayrıca Çelebi Akay Tarihi’nin Seyyîd Mehmed Rıza’nın Es-Seb’ü’s-Seyyâr ve Abdülgaffar Kırımî’nin Umdetü’l-Ahbâr adlı târîhleriyle münasebeti ve diğer Kırım tarihleri arasındaki yeri üzerinde duruldu. Târîh’in iki ayrı telifini temsil eden İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, ŞD, nr. 273 ve İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi’nde T.399 numarada kayıtlı nüshalar transkribe edilerek tenkitli neşri yapıldı.
Turmoil in the Crimean Khanate (1623-1628) / Kırım Hanlığı’nda kargaşa: (1623-1628)
Yazar: Ahmet TÜRK
Danışman: Prof. Dr. Özer ERGENÇ
Yer Bilgisi: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi / Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Tarih Bilim Dalı
Konu: Tarih
Doktora, İngilizce, 2022, 379 s.
Bu çalışma Kırım Hanlığı dahilinde 1623-1628 yılları arasında zuhur eden kargaşanın sosyopolitik nedenlerini ve sonuçlarını öncelikle Kırım Tatar, Osmanlı, Leh, Rus, Romen ve Iran kaynaklarının karşılaştırılmasına dayanarak analiz etmektir Han’ı iktidarı Karaçi Beyleri ile işbirliğine icbar eden, Altınorda’dan tevarüs eden Karaçi sistemi mütemadiyen siyasi istikrarsızlığa yol açıyordu. Osmanlı Devletinin Hanlık üzerindeki kontrolü hem Karaçi Beylerinin işbirliğine hem de üstün ateş güçlerine dayanıyordu. Bu gerçeğin farkına varan III .Mehmed Giray Han ve Kalgay Şahin Giray Sultan kardeşler, hem.Karaçi Beylerini gözetim altına alarak, hem de ateşli silahları çok etkili kullanan Zaporoj Kazakları ile ittifak kurarak Osmanlıları mağlup ettiler. Sonuç olarak, Osmanlıların onları Canıbek Giray Han ve Devlet Giray Sultan ile değiştirme planlarına ragmen beş yıl daha iktidarda kalmayı başardılar.
Ahmet Mithat Efendi ile İsmail Gaspıralı’nın edebiyatçı, eğitimci ve fikir adamı yönleriyle karşılaştırılması
Yazar: Esin ALÇİÇEK
Danışman: Prof. Dr. Fazlı GÖKÇEK
Yer Bilgisi: Ege Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dünyası Edebiyatları Ana Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Doktora, Türkçe, 2022, 512 s.
Tez çalışmamızda Ahmet Mithat Efendi ve İsmail Gaspıralı’nın roman ve hikâyeleri, gazete yazıları, eğitim faaliyetleri incelenerek aralarındaki benzerlikler ortaya konulmuştur. 19. yy.’ın ikinci yarısı Osmanlı Devleti’nde ve Türk dünyasında Batılılaşma faaliyetlerinin yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde basın ve yayının da etkisiyle modernleşmenin önemi halka anlatılmaya başlamıştır. Gazeteler ve Batı’dan yapılan tercüme eserlerle Türk edebiyatına yeni edebî türler girmiştir. Osmanlı’da Batılı anlamda bilimin gelişmesi için eğitimin ve ana dilde okuma yazma öğreniminin önemi anlaşılmış ve üzerinde durulan konulardan birisi olmuştur. Osmanlıcanın sadeleştirilmesi, herkesin kolayca okuyup yazabileceği bir yazı dili meydana getirilmesi çalışmaları yapılmıştır. Ahmet Mithat Efendi çok sayıda roman ve hikâyeleri, gazete yazıları, yayıncılığı, eğitimle ilgili eserleri ve faaliyetleri ile halkın eğitim seviyesini yükselterek Avrupa medeniyeti seviyesine ulaşması için çalışmıştır. Eğitimde uyguladığı yeni yöntemle okuma yazma öğreniminin kolaylaşması ve eğitimin yaygınlaşması faaliyetlerinde bulunmuş, çocuk terbiyesi konusunda modern pedagoji çerçevesinde yazdığı eserlerle öncü çalışmalar yapmıştır. Tanzimat döneminin önemli konularından biri olan dille ilgili makaleler kaleme almış, bu makalelerde Osmanlıcanın sadeleşmesi üzerinde durmuştur. Ahmet Mithat Efendi eserlerinde kızların eğitimi, evlilik kurumunda ve sosyal hayatta kadının yeri gibi meseleleri işleyerek kadın hakları konusunda halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır. Osmanlı’da yaşanan gelişmelere benzer çalışmaların yapılması Rusya Türkleri için de aynı öneme sahiptir. İsmail Gaspıralı da roman ve hikâyeleri, gazete yazıları, yayıncılığı, eğitim alanında yazdığı eserleri ve faaliyetleri ile Rusya Türklerinin eğitim seviyesini yükseltmek için çalışmıştır. O, “usul-i cedit” eğitimi bizzat uygulayarak eğitimin modernleşmesini sağlamıştır. İsmail Gaspıralı sade, anlaşılır bir yazı dilinin eğitimi de kolaylaştıracak, halkın bilgisinin artmasını sağlayacak bir öneme sahip olduğunun bilincindedir. O, bütün Türklerin fikir ve iş birliğinin ortak bir edebî dille sağlanabileceğinden hareketle bu yolda çalışmalar yapmıştır. Osmanlıcanın sadeleştirilmesi, dil ve yazım kurallarının belirlenmesi ile ilgili görüş ve düşüncelerini Tercüman gazetesinde yazmış, İstanbul gazetelerinde çıkan dille ilgili tartışmalara katılmıştır. O günkü toplumda kadının değeri, eğitimi, sosyal haklarının korunması, kadınların çalışması gibi konular üzerinde de bilgilendirici yazılar yazarak kadın haklarını savunmuştur.
Kimlik ve Güvenlik Eksenli Bakış Açılarından Rusya’nın Ukrayna Politikası ve Kırım’ın İlhakı (2014)
Yazar: Ayşegül KETENCİ
Danışman: Doç. Dr. Çiğdem NAS
Yer Bilgisi: Yıldız Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
Konu: Siyasal Bilimler
Doktora, Türkçe, 2022, 351 s.
Rusya’nın Ukrayna ile 2014 yılında yaşamış olduğu krizin bölgesel ve küresel önemli yankıları olmuştur. Rusya Kırım’ı önce işgal sonra ilhak ederek 2. Dünya Savaşı sonrasında ilk defa topraklarına yeni bir toprak katmış, siyasal ve askeri gerginlikler, Rusya-Batı arasında yükselen tansiyon bu sürecin bileşenleri arasında olmuştur. Rusya’nın Ukrayna ile olan derin tarihi köklere sahip ilişkileri, benzer dini-etnik yapılara sahip olması ve yüzyıllar boyunca Ukrayna coğrafyasının (doğu ve güney bölgeleri) Rusya’nın hakimiyeti altında olması gibi sebeplerle, bu kriz Rusya’nın kimliğiyle yakından ilişkili olarak değerlendirilebilir. Rusya’nın Slav-Ortodoks ve emperyal, büyük bir güç olma özellikleri, kimliğini şekillendiren önemli bileşenler olarak öne çıkmakta olup, çalışmada bahse konu özellikler hem tarihsel bir süreç içinde ele alınmış hem de bu kimlik özelliklerinin Rusya’nın Ukrayna ile olan ilişkileri ve Kırım’ın ilhakında oynadığı role yer verilmiştir. Kimliğin, aktörlerin çıkarlarına bağlı şekilde hayat bulduğunu ve devlet davranışlarının şekillenmesinde kritik bir önemde olduğunu savunan İnşacı paradigma, Rusya’nın Ukrayna politikalarını ve Kırım’ın ilhakını açıklayabilen birçok argümana sahiptir. Rusya’nın Ukrayna’yı, bir tampon bölge-ileri karakol olarak görmesi sebebiyle Ukrayna-Batı yakınlaşmasını ciddi bir tehdit olarak algılanması, Sivastopol’da bulunan Rus Karadeniz filosunun güvenliğinin sağlanması gibi hususlar, kendini büyük bir güç olarak gören ve bölgesinde hegemon bir aktör olma çabasındaki Rusya’yı endişelendirmektedir. Saldırgan Realizm’in büyük güçlerin yakın coğrafyalarındaki tehditlere karşı hassas olmaları ve güvenliklerini arttırma çabaları Rusya’nın Ukrayna politikaları ve Kırım’ın ilhakı vakasının analiz edilmesi için uygun argümanlar sunmaktadır. Bu sebeple, Rusya’nın Ukrayna politikası ve Kırım’ın ilhakı Rusya’nın hem kimliğiyle hem de güvenlik /güç dengesindeki değişim kaygılarıyla doğrudan ilintilidir ve “büyük güç” olma kimliği, Saldırgan Realizm için bir dayanak haline gelerek her iki paradigma için de önemli bir açıklama gücü sunmaktadır. Türkiye, bu krizde kilit önemde bir aktör olması sebebiyle çalışmaya dahil edilmiş, Türkiye’nin iki aktör arasında dengeleyici, ekonomik çıkarlarını önceleyen ve pragmatist bir politika izlediği ortaya konulmuştur.
Kırım Tatar millî hareketinde maarif ve âlimler (1883-1921)
Yazar: Muhammet Taha BAYRAKTAR
Danışman: Prof. Dr. Meryem Kaçan ERDOĞAN
Yer Bilgisi: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 187 s.
Kırım Tatar Millî Mücadelesi’ne giden süreçte eğitimin rolü çok büyüktür. Millî hareketin temelinde bulunan eğitim, Kırım Tatar Uyanış hareketinin önderi İsmail Bey Gaspıralı ile başlamıştır. Gaspıralı, deyim yerinde ise bu işin bayraktarlığını yapmıştır. Kaytazağa mektebi ile başlayan eğitim hareketi, zamanla bütün Kırım’ı sarmış ve halkın bilinçlenerek mücadele etmesine sebep olmuştur. Kırım Millî Hareketine İsmail Lemanov, Bekir Emektar ve Ahmed Nureddin gibi çok sayıda öğretmenin katılmasının sebebi Gaspıralı’dır. Aynı zamanda dönem içerisinde meydana gelen hareketlerin baş aktörleri, âlimler ve öğretmenlerdir. Kırım Millî Hareketi bünyesinde çok sayıda öğretmeni barındırmaktadır. Bu öğretmenlerin bazıları Türkiye’den gelerek Kırım eğitim hayatına katkıda bulunmuşlardır. Bazıları ise Kırım Rus-Tatar Öğretmen Okulu’ndan mezun olarak Kırım’ın çeşitli yerlerinde öğretmenlik yapmış ve halkın aydınlanmasını sağlamıştır. Kırım Ahali Cumhuriyeti öncesi ve sonrasında yaşanan olaylar bu durumun en büyük göstergesidir.
68 No’lu Kırım Şerʻiyye Sicili (H. 1157-1165/ M. 1744-1751) Değerlendirme ve Transkripsiyon
Yazar: Yusup HOJAMUHAMMEDOV
Danışman: Doç. Dr. Kadir ARSLANBOĞA
Yer Bilgisi: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Politikası Ana Bilim Dalı / İktisat Politikası Bilim Dalı
Konu: Ekonomi; Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 489 s.
Murat Giray görevden alındıktan sonra 2. Hacı Giray çok kısa süreliğine tahta geçti, daha sonra 1. Selim Giray 4 defa geçtiği kırım tahtında büyük başarılar sağladı. Selim Giray ne kadar başarılı olsa da Osmanlı bu olaylardan galip çıkamayıp Karlofça Antlaşmasını imzaladı. Rus imparatorluğu dahada güçlenmesi Kırımı daha da güçlü etkilediği için artık savaşacak gücü kalmıyor ve yavaş yavaş Kırım Hanlığı yıkılmaya başlıyor. Bu sebeplerden dolayı Kırım Hanlığına inen Ruslar Bahçesaray’ı yağmalamaya başlıyor ve 1783 yılında Kırım Hanlığı güçsüzleşiyor ve yıkılıyor. Her arşiv kaynağının bir hikayesi olduğu gibi şer’iyye sicillerinin de kaydedildikleri dönemden itibaren günümüze kadar olan tarihsel yolculuklarını içeren kendilerine ait bir geçmişi ve serüveni vardır. Toplamda 121 defter vardır ve Rusya St. Petersburg Kütüphanesi’nde Otdel Rukopisey Rossiyskoy Natsionalnoy Bibliotek (ORRNB), Fond 917’de bulunmaktadır.
Yusuf Bolat’ın piyeslerinde yapı ve izlek
Yazar: Aylin BİLGİÇ
Danışman: Doç. Dr. Samet AZAP
Yer Bilgisi: Kastamonu Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 127 s.
Kırım Tatar edebiyatında modern anlamda tiyatro türünde eserler Tercüman Dönemi ile görülmeye başlamıştır. Yaşanan göçler ve Rusların bölgede uygulamış olduğu politikalar Kırım Tatarlarının dili ve edebiyatına yansımıştır. İsmail Bey Gaspıralı’nın öncülüğünde çıkartılan Tercüman gazetesi ile dilin ve edebiyatın gelişmesi için çalışmalar yapılmıştır. Yusuf Bolat da Kırım Tatar edebiyatının önemli yazarlarından biridir. Komedi türünde yazdığı hikâyeleriyle Kırım Tatar edebiyatında adını duyurmuş olan yazarın piyesleri de Kırım Tatar halkı tarafından ilgiyle takip edilmiştir. 1944 Kırım Tatarlarının sürgün edilmesinden evvel ve sürgünden sonraki dönemde Kırım Tatar edebiyatının gelişmesi için önemli çalışmalar yapmıştır. Eserlerinin temelini halkın yaşadığı sıkıntılar, vatan, millet, dil gibi konular oluşturmuştur. Bu konuları iğneleyici ve nükteli üslupla kaleme almıştır. Yazarın Toy Devam Ediyor adlı kitabında yer alan dört piyesi yapı ve izlek yöntemi ile incelenmiştir. Tez çalışması genel anlamda dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Kırım Tatar edebiyatının gelişimi ve Kırım Tatar edebiyatında tiyatronun gelişimi iki ayrı başlık altında incelenmiştir. İkinci bölümde yazarın hayatı ve eserleri hakkında bilgiye yer verilmiştir. Üçüncü bölümde yazarın Toy Devam Ediyor adlı kitabında yer alan dört piyesi yapı ve izlek yöntemiyle incelenmiştir. Dördüncü bölümde yazarın dil ve üslubuyla ilgili değerlendirme yapılmıştır. Devamında sonuç bölümü ve kaynakçaya yer verilmiştir.
Kırım’ın ilhakı ve statü dönüşümü
Yazar: Habibullah Rahman SAYAN
Danışman: Prof. Dr. Ali ASKER
Yer Bilgisi: Karabük Üniv./ Lisansüstü Eğitim Ens. / Kamu Yönetimi ABD
Konu: Uluslararası İlişkiler
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 141 s.
Bu çalışmada Kırım’ın tarihsel gelişim sürecinden başlanarak, günümüze değin Kırım üzerinde egemen olmuş siyasi otorite değişimleri ele alınmaktadır. Özellikle kırılma noktaları diyebileceğimiz SSCB’nin dağılması ve Kırım’ın 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilmesi bu açıdan çalışmamızın ana hatlarını oluşturmaktadır. Tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Kırım’ın tarihsel gelişim süreci, Çarlık Rusya egemenliğinde geçirdiği siyasi değişimler ve Sovyetler egemenliğinde Kırım’da yaşananlar ele alınmıştır. İkinci bölümde SSCB’nin dağılması sonrası Kırım’ın yeni statüsü değerlendirmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda bağımsız Ukrayna’da Kırım Özerk Cumhuriyeti olarak yeni bir statüye kavuşan Kırım’ın, Ukrayna Anayasası çerçevesinde elde ettiği haklar ve hukuki statüsü incelenmiştir. Ayrıca Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesinin ardından Kırım’ın yeniden el değiştirmesi ve bu gelişmenin yarattığı yeni düzende Kırım’ın statüsünde yaşanan değişimler de bu bölümde ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonrası oluşan uluslararası kriz, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde irdelenmiştir. Nitekim Kırım’ın ilhakının uluslararası ilişkiler bağlamında bir kriz olarak değerlendirilmesinin asıl sebebi; self determinasyon ilkesinin amacı ve kapsamı dışında hatalı bir değerlendirmeyle yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Mevcut durum, Ukrayna’nın talebi ve onayının olmadığı, bir ülkenin toprak bütünlüğünü ve sınırlarını bozmaya yönelik bir girişimdir. Diğer taraftan Kırım’da yaşayanlar işgal veya sömürge altında yaşayan bir halk olarak nitelendirmekten de oldukça uzaktır. Çalışma sırasında elde edilen netice ve tespitlere Sonuç kısmında yer verilmiştir. Kaynakça kısmında tez çalışması sırasında kullanılan kitap, makale, tez, dergi ve raporlar yer almıştır.
Türk edebiyatında Kırım ve Kırım Türkleri
Yazar: Ezgisu DEMİREL
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Cengiz KARATAŞ
Yer Bilgisi: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 189 s.
Kırım, gerek tarihi gerek kültürel bağlamlarda önemli bir coğrafyadır. Türk tarihinde önemli bir yere sahip bu olan bu bölge, bütün dönemlerde stratejik önemini korumaktadır. Kırım’ın Türk dünyasında gelişen “medenî uyanış” hareketlerinin öncülüğünü üstlenmesi; Türklük şubeleri ile olan ilişkileri ve fikrî hayata olan katkıları önem arz etmektedir. Kırım Hanlığı devrinden itibaren; Kırım’ı ve Kırım Türklerinin tarihini etkileyen tüm siyasi ve sosyal olaylar, tüm toplumlarda olduğu gibi bu topraklarda yaşayan ve aynı milletten olan sanatçılarım da sanatının seyrini değiştirmiştir. Kırım’ın tarihi süreçleri göz önünde bulundurularak, Kırım Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğunun dönemlerinden başlamak üzere Kırım Türklerinin yaşamış olduğu göçler, sürgünler ve politik sorunlar öncelikli olarak konu edilmiştir. Kırım Türklerine karşı uygulanmış olan politikaların sebep ve sonuçlarını geniş kapsamlı bir şekilde değerlendirmek adına, Türkiye ve Kırım sahasında neşredilmiş olan eserler bir arada değerlendirilmiştir. Çalışmanın ilk safhasında öncelikli olarak, “Kırım ve Kırım Türklerinin Tarihine Genel Bir Bakış” bölümüne yer verilmiştir. Roman, öykü ve şiirlerin ana izleğini oluşturan kavramların daha iyi bir şekilde anlaşılması için geniş bir tarihsel perspektife yer verilmiştir. Gerek Emel Kırım Vakfı arşivinde yer alan bibliyografya gerek Kırım hakkında hazırlanmış olan sınırlı akademik kaynaklardan faydalanılmıştır. Tez çalışmamız Giriş ve dört bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde akademik bir çalışmanın gerekleri olan çalışmanın amacı ve yöntemi belirlenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde; “Kırım ve Kırım Türklerinin Tarihine Genel Bir Bakış” vurgulanmıştır. Bu bölümde 1441 Kırım Hanlığı, Kırım ve Osmanlı İmparatorluğu ile olan ilişkiler, Rus Çarlığı ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde Kırım’ın durumu yansıtılmıştır. İkinci bölümde; tez çalışmasında “Kırım ve Kırım Türklerinin Tarihini Edebiyatın Penceresinden Okumak” bölümüne yer verilmiş; roman ve hikâyelerin muhtevaları değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde; ilk bölümde muhtevası verilmiş olan roman ve hikâyeler, siyasal ve sosyal bağlamlarda incelenmiştir. Dördüncü bölüm; Kırım ve Kırım Türkleri hakkında Türkiye’de ve Türkiye dışında neşredilmiş olan şiirlerin tahlili gerçekleştirilmiştir. Sonuç kısmında ise tezde elde edilmiş olan bulguların değerlendirilmesi, Kırım ve Kırım Türklerinin tarihî süreç içerisindeki genel durumları ve bunun edebî eserlere hangi ölçütlerle yansıtıldığı ifade edilmiştir.
Qarasuvbazar: A Crimean city at the edge of two empires (1750s-1900s) / Karasuvbazar: İki imparatorluğun kenarında bir Kırım şehri (1750’ler-1900’lar)
Yazar: Adile EMINOVA
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Zahit ATÇIL
Yer Bilgisi: İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı / Uluslararası Osmanlı Çalışmaları Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, İngilizce, 2022, 135 s.
Kırım Hanlığı’nın varlığı boyunca, Karasuv (Karasuvbazar olarak da bilinir) önemli bir ekonomik ve ticari merkezdi. Hanlığın ikinci önemli şahsiyeti olan kalgay sultanının kontrolündeydi. Ayrıca Karasuvbazar, Kırım’ın en güçlü ve etkili ailelerden biri olan Şirinler’in merkezlerden sayılırdı. Karasuv, Kırım Hanlığı döneminin en gelişen ve gelecek vaat eden şehirlerinden biriydi. 1783 Rus ilhakından sonra hanlığın geçirdiği değişiklikler, şehrin mikro örneğinde görülebilir. Bu çalışma, Karasuv’un kurulduğu andan itibaren tarihini, gelişimini ve Kırım tarihi açısından önemini ve devletlerarası ilişkilerdeki rolünü incelemektedir.
Kırım Hanlığı tarihi ve Osmanlı Kuzey siyaseti (1569-1774)
Yazar: Mustafa Turgut EREN
Danışman: Prof. Dr. Haldun EROĞLU
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Genel Türk Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 611 s.
Altınorda’nın bir varisi olarak kurulan Kırım Hanlığı XV. Yüzyıl’da Osmanlı Devleti’ne bağlı bir Hanlık haline gelmişti. Aynı yüzyıl içerisinde büyüyerek güneye yayılmaya başlamasıyla Kırım Hanlığının en önemli rakibi haline gelen Ruslar yüzyıllar boyunca Kırım Hanlığı aleyhine genişlemeye devam ettiler. Buna karşı çıkarak Ruslara engel olmaya çalışan ve yüzyıllarca Rus topraklarına saldırılarda bulunan Kırımlılar çoğunlukla Osmanlı desteği alamadıklarından bu uğraşılarında yalnız bir şekilde mücadele etmek zorunda kalmışlardı. Ruslarla mücadele etmenin yanı sıra bir de Avrupa ve Asya’da cereyan eden Osmanlı seferlerine katılan Kırımlılar yüzyıllar boyunca Osmanlı adına bu cephelerde, kendisi için de Karadenizin kuzeyindeki bozkırlarda savaşmıştı. İşte bu süreç içerisinde Kırım Hanlığının Osmanlılarla olan ilişkileri, Osmanlıların Kırım Hanlığına ve topraklarına olan bakış açısı, Rusların sistematik bir şekilde güneye yayılması karşısında Osmanlı ve Kırımlıların buna karşı geliştirdikleri tepki anlaşılmaya çalışıldı.
Kırım Tatar edebiyatında göç: Şiirler ve türküler
Yazar: Neslihan KARAGÖZ
Danışman: Prof. Dr. Orhan SÖYLEMEZ
Yer Bilgisi: Kastamonu Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 173 s.
Kırım Tatar göçleri sebep ve sonuçları ile büyük etkiler bırakan olaylardır. Bu göçler farklı yüzyıllarda büyük kitleler hâlinde gerçekleşmiştir. Kırım’dan farklı ülkelere göç etmek zorunda bırakılan birçok aile göç ettikleri yerlerde kültürlerini korumuş, çocuklarına Kırım’ı ve vatan sevgisini öğretmişlerdir. Bu atmosfer içinde büyüyen şair ve yazarlar yaşananları şiir, roman ve hikâye gibi eserlere aksettirmiştir. Göçler sırasında vatanlarını terk ederek bilinmezliğe doğru yola çıkan göçmenler farklı duygularla pek çok türkü yakmış ve bu türküler günümüze kadar gelerek varlığını korumuştur. Göç esnasında veya sonrasında verilen tüm bu eserler ile Kırım Tatarlarının göç edebiyatı oluşmuştur. Vatanlarından koparılan ve gittikleri ülkelerde doğup vatanlarını hiç görmeden büyüyen şairler ve yazarlarda oluşan ve korunan milli kimlik bilinci eserlerde dikkat çeken unsurlardır. Bu çalışmada, Kırım Tatar göç edebiyatının oluşum süreci, göç olgusunun toplum hayatına etkisi ve şiirlere yansıması sorgulanmıştır. Şiirler, Kurtumerov, E.E., Useinov, T.B., Xaraxadı, A.M.’nın 2002 yılında yayımlanan “Къырымтатар иджрет эдебияты” adlı kitabından alınmıştır. Asıl konuya geçilmeden önce, Kırım Tatar tarihi ve göç nedenleri üzerine kısaca söz edilmiştir. Göç konulu şiirler incelenmiş ve göçmen şairlerin milli kimlik bilinci ve Kırım Tatar milletinde inşa edilmek istenen milli kimlik unsurları belirlenmiştir. Şiirler konuyla ilgili felsefe, psikoloji ve sosyoloji kaynaklarından yararlanılarak incelenmiştir.
Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi, Kırım-Tatar Türkçesi ve Nogay Türkçesi konuşma kılavuzu / Turkey Turkish, Kazakh Turkish, Crimea-Tatar Turkish and Nogai Turkish speaker guide
Yazar: Pervin ÇETİN
Danışman: Doç. Dr. Ali TAN
Yer Bilgisi: Mersin Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, İngilizce, 2022, 114 s.
Bu çalışmada kuzeybatı Türk lehçeleri arasında yer alan Kazak Türkçesi, Kırım Tatar Türkçesi ve Nogay Türkçesinin Türkiye Türkçesiyle karşılıklarının da yer aldığı karşılaştırmalı konuşma kılavuzu hazırlanmıştır. Konuşma kılavuzunda selamlaşma, tanışma, vedalaşma, teşekkür etme, özür dileme, sağlık (doktorda, eczanede), eğitim, yolculuk (trenle yolculuk arabayla yolculuk, uçakla yolculuk, sınırlarda giriş-çıkış), konaklama ve aile tanıtımı başlıkları ile sınırlıdır. Hazırlanan bu konuşma kılavuzunda Türkiye Türkçesi-kazak Türkçesi, Türkiye Türkçesi – Kırım Tatar Türkçesi ve Türkiye -Nogay Türkçesi yanında Kazak Türkçesi-Kırım Tatar Türkçesi, Kazak Türkçesi-Nogay Türkçesi; Nogay Türkçesi-Kazak Türkçesi, Nogay Türkçesi-Kırım Tatar Türkçesiyle de karşılıklı cümleler verilecek ve her lehçenin konuşurlarının kendi aralarında anlaşmaları sağlanacaktır. Çalışmamızda kullanılan cümleler mevcut dilbilgisi kaynaklarında yer alan örneklerin yanında sözlükler ve dilin konuşurlarından faydalanılarak oluşturulmuştur. Çalışmada konuşma kılavuzundaki bütün cümleler; gramer özellikleri yönünden tüm lehçelerin birbirini karşılayacak şekilde karşılaştırılmıştır. Lehçeler arasındaki gramer farklılıkları ve benzerliklerinin karşılaştırılması sonucu tablolardaki cümleler daha anlaşılır hale gelecektir. Bu çalışma ile Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi, Kırım Tatar Türkçesi ve Nogay Türkçesi konuşurlarının birbiriyle iletişim sağlamaları ve ülkeler arası seyahatlerinde kullanmaları amaçlanmaktadır.
Çorum Sungurlu’da yaşayan Kırım Tatar Türklerinin sözlü kültür ürünlerinin değerlendirilmesi
Yazar: Rıdvan ALÇAKIR
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Atiye NAZLI
Yer Bilgisi: Hitit Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 229 s.
Türk milleti tarihin en eski dönemlerinden itibaren göç ederek varlığını, töresini, inançlarını ve dilini günümüze kadar aktarmıştır. Kırım Tatar Türkleri de vatanlarından Ak Topraklar olarak ifade etkileri Anadolu’ya Rus zulmünden kurtulmak için göç etmişlerdir. Kırım Hanlığı, Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte kurulmuş, 18. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir. Kırım Hanlığının yıkılmasıyla birlikte başta Rumeli’ne ve Anadolu’ya göç eden Kırım Tatar Türkleri kültürlerini, dillerini, adetlerini, geleneklerini, göreneklerini taşımışlardır. Kırım Tatar Türklerinin bu zengin kültürlerinden halk anlatmalarını, sözlü ürünlerini derlenmiş ve incelenmiştir. Kırım Tatar Türkçesi UNESCO tarafından Tehlike Altındaki Diller kategorisine girmiştir. Bu nedenle Çorum Sungurlu’ da yaşayan Kırım Tatar Türklerinin sözlü ürünlerinin yok olmasını önlemek ve kayıt altına almak için bu çalışma yapılmıştır. Kırım Tatar Türkçesini bilen yaşlılarımız gün geçtikçe edebi hayata irtihal etmekte ve kültürün en önemli yapı taşları yok olmaktadır. Çorum Sungurlu’ da bugün yaş ortalaması 60 yaş üstü kişiler Kırım Tatar Türkçesini bir araya geldiklerinde konuşmakta ve bu kişilerinde vefat etmesiyle birlikte Kırım Tatar Türkçesi konuşulmayacak ve unutulacaktır. Yapılan bu derleme çalışma neticesinde; Çorum’da yaşayan Kırım Tatar Türklerinin monografisi üzerine yapılan saha çalışması sonucu derlenen ürünler kayıt altına alınmış ve gelecek nesillere aktarılmıştır.
Kırım Savaşı (1853-1856) yıllarında Rumeli’de salgın hastalıklar
Yazar:Metehan DOĞAN
Danışman: Prof. Dr. Mehmet KARAGÖZ
Yer Bilgisi: İnönü Üniv. / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 172 s.
Kırım Savaşı (1853-1856) Napolyon Savaşları ile I. Dünya Savaşı arasında tümüyle bir Avrupa savaşı olan ve Osmanlı Devleti’nin müttefiklerinin yardımıyla XIX. yüzyılda Rusya’yı yendiği tek savaştır. Savaş muhabirliğinin yapılması, anestezinin kullanılması gibi birçok ilki bünyesinde barındıran bu savaş; Osmanlı Devleti’nin Rumeli ve Kafkas topraklarından Kırım Yarımadası’na, Baltık Denizi’nden Pasifik Okyanusu’na kadar çok geniş bir coğrafyada cereyan etmiş ve kimi tarihçiler tarafından Birinci Dünya Savaşı’nın provası olarak nitelendirilmiştir. Savaşta en kalabalık ve en yoğun muharebeler önce Rumeli topraklarında, 1854 eylülünden itibaren Kırım Yarımadası’nda meydana gelmiştir. Silistre şehri ve buradaki güçlü Osmanlı direnişi, Osmanlı Devleti’nin Rumeli muharebelerini kazanması adına kritik bir rol oynamıştır. Varna şehri ise müttefik orduların Kırım çıkarması öncesi hareket üssü ve devamında askerlerin tedavi merkezi olması sebebiyle kilit bir rol üstlenmiştir. Bu iki şehrin özelinde, her iki cephede yaşanan yoğun askeri faaliyetler ve muharebeler Rumeli topraklarını fazlasıyla etkilemiştir. Savaş başladığında dünyada devam eden ve özellikle Akdeniz coğrafyasında yoğun bir şekilde yaşanan kolera salgını, müttefik ve düşman orduların faaliyetleri neticesinde Rumeli topraklarındaki etkisini daha da arttırmıştır. Kırım Savaşı başladıktan sonra, Osmanlı Devleti bir yandan müttefik orduların ikmal faaliyetlerini düzenlemekle, bir yandan Rumeli’de ve Kafkaslar’da Rus ordularıyla savaşmakla diğer yandan da kolera salgınıyla baş etmek zorunda kalmıştır.
Memet Nuzet’in eserleri örneğinde Kırım Tatarcasının Kuzey ağzı – İnceleme, metin, sözlük
Yazar: Gülsüm ISLAMOVA
Danışman: Prof. Dr. Çetin PEKACAR
Yer Bilgisi: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı / Türk Dili Bilim Dalı
Konu: Dilbilim; Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 397 s.
Çağdaş Türk lehçeleri arasında Kırım Tatarcası genel olarak az araştırılmıştır. Kırım Tatarcasının az araştırılmış konularından biri de Kırım Tatarcasının ağızlarıdır. Kırım Tatarcasının ağızları genel olarak 3 gruba bölünür: Kuzey, Güney ve Orta (Ortayol). Bugünkü standart Kırım Tatarcası Orta ağza dayanmaktadır. Kırım Tatarcasının Kuzey ağzı hâlen en az kullanılan ağızdır. Bu çalışmada Memet Nuzet’in eserleri örneğinde Kırım Tatarcasının Kuzey ağzının ses bilgisi özelliklerini inceledik ve söz varlığını tespit ettik. Tezimiz, yazılı kültür üzerinden incelenerek hazırlanmıştır. Memet Nuzet, Kırım Tatarcasının Kuzey ağzında yazan sayılı şairlerden biridir. Onun yazdığı yüzlerce şiir Kırım Tatarcasının Kuzey ağzının araştırılması için uygun olacağı değerlendirilmiştir. Tezin sonunda incelemeye esas olan metinler ve bu metinlerde geçen sözlerin anlamlarının verileceği sözlük bölümleri yer almaktadır. Kırım Tatarcasının Kuzey ağzının söz varlığı adlı bölümde ise Kuzey ağzına has kelimeler Standart Kırım Tatarcası ve Türkiye Türkçesi karşılıklarıyla birlikte tabloda sıralanmıştır. Tezimizin, Kırım Tatarcasının diyalektolojisine ve Kırım Tatarcasının Kuzey ağzının araştırılmasına bir katkı sağlaması amaçlamaktadır.
Batılı seyyahlara göre 19. asırda Kırım Türkleri
Yazar: Yağmur DERİN ÜKTEN
Danışman: Doç. Dr. Abdolvahid SOOFİZADEH
Yer Bilgisi: Aksaray Üni./ Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 217 s.
Kırım, tarih boyunca Türkler başta olmak üzere çeşitli kavimlere ev sahipliği yapmış bir yarımadadır. Altın Orda Devleti’nden önce ve devletin yıkımından sonra geniş çapta Türk hakimiyeti altında kalan Kırım, daha sonra 1441-1700 yılları arasında Osmanlı himayesi altına girmiş ve siyasi anlamda güçlenmiştir. Sahip olduğu stratejik ve jeopolitik konumu açısından Rusyaʼnın büyük bir ilgi odağı olan Kırım, Rus işgali ile birlikte yeni bir döneme girmiştir. Rus hâkimiyetine girdiği dönemden itibaren Türkiyeʼde Kırım hakkında farklı çalışmalar yapılmıştır, fakat yine de dikkat çekilmesi gereken veya gözden kaçan konular ve kaynaklar mevcuttur. Bu noktada çalışmanın konusunu teşkil eden, 19. yüzyılda Kırımʼa gelen seyyahların eserleri oldukça önemli kaynaklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Seyyahların verdiği bilgiler Rus hakimiyeti altında olan Kırımʼın ve Kırım Tatarlarının sosyal, kültürel ve ekonomik durumunu bir dış göz olarak ortaya koymaktadır. 19. yüzyılda Kırımʼa gelen seyyahların seyahatnamelerinin Kırım tarihi araştırmalarında yeterince kullanılmamasının tespiti, bu tez konusunun ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. Seyyahların izlenimleri doğrultusunda verdikleri bilgiler, araştırma eserlerin ortaya koyduğu sonuçları doğrulamaktadır. Böylece bu çalışma, 19. yüzyıl Kırım ve Kırım Tatarlarının durumunu, seyyahların bakış açısıyla yansıtmayı amaçlamıştır. Bu kapsamda, her anlamda Rus baskısı altında yaşayan Tatarların zor da olsa kendi kültürlerini muhafaza ettikleri ve Kırımʼdaki varlığını devam ettirme amaçları seyyahlar tarafından doğrulanmıştır.
Neoklasik realizm çerçevesinde değişen Rus dış politikası: Kosova ve Kırım vakalarının karşılaştırmalı analizi
Yazar: Atakan BASMACI
Danışman: Doç. Dr. Makbule Didem BUHARİ GÜLMEZ
Yer Bilgisi: İzmir Katip Çelebi Üni./ Sosyal Bilimler Ens./ Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
Konu: Uluslararası İlişkiler
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 180 s.
NATO’nun Kosova müdahalesi ile Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, Soğuk savaş sonrası dönemde Rusya ve Batı bloku arasında yaşanan en büyük meydan okumalardan ikisi olmuştur. Rusya tarihsel nüfuz alanı olarak gördüğü Kosova’da, NATO müdahalesine karşı proaktif bir dış politika izleyememiştir. NATO’nun Kosova müdahalesinden 15 yıl sonra, tarihsel nüfuz alanı olarak gördüğü bir diğer bölge olan Kırım’da, Ukrayna’nın olası bir NATO üyeliğine karşı proaktif bir politika izleyerek bölgeyi ilhak etmiştir. Buradan hareketle bu tezin araştırma sorusu, Rusya’nın neden Kosova vakasında pasif bir tutum sergilerken Kırım vakasında proaktif bir dış politika izlediğine dair olmuştur. Bu dış politikadaki tutum farklılığını oluşturan faktörler neler olmuştur? Kırım’ı Kosova’dan ayıran noktalar neler olmuştur? Bu sorulara yanıt bulmak için neoklasik realizm teorisi kullanılmıştır. Tezin birinci bölümünü oluşturan literatür taraması bölümünde, Kosova ve Kırım vakalarının literatürde hangi bağlamlarda karşılaştırıldığı incelenmiş ve Kosova ile Kırım vakalarına geniş bir pencereden bakılarak bu vakalar hakkında bir literatür taraması yapılmıştır. Tezin ikinci bölümünü oluşturan teorik kısımda, neoklasik realizm teorisi detaylı bir biçimde açıklanmıştır. Tezin üçüncü bölümünde neoklasik realizm teorisi iki vaka üzerinde ayrı ayrı uygulanmıştır. Tezin sonuç bölümü hem iki vakanın karşılaştırmalı analizini hem de neoklasik realizm teorisinin bu vakaların açıklanmasına katkıları ile kısıtlarının kısa bir tartışmasını sunmaktadır.
Kırım Hanlığı’nda Kalgaylık ve Nureddinlik üzerine bir inceleme
Yazar: Furkan Cem TOSUN
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ŞEN
Yer Bilgisi: Ege Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Tarihi Ana Bilim Dalı / Tarih Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 76 s.
Kırım Hanlığı, Altın Orda’nın zayıflamasından sonra Borjigin sülalesinden gelen Gıyaseddin oğlu Hacı Giray’ın kurduğu ve dolayısıyla Giray olarak anılan sülalenin hüküm sürdüğü bir hanlıktır. Bu hanlığın diğer Türk devletlerinden ve soylarının geldiği Moğollardan ayrılan özellikleri mevcuttur. Yazımız da bunlardan belki de en net olan Kırım Hanlığı veraseti üzerine çıkan makam veya unvanlar olan “kalgaylık” ve “nureddinlik” üzerinde durulmaktadır. Daha önceki Türk ve Moğol hanlıklarında bulunmayan bu konumlar uygulanışı itibariyle kaynağını geçmişten alıyor olsa dahi, geçmişinden ayrılan farklı birtakım özellikleri de bünyesinde barındırmaktadır. Kısaca kalgay, Kırım Hanı’nın resmi veliahtı olurken, nureddin ise Kırım Hanı’nın ikinci resmi veliahtıydı. Nureddinlik aynı zamanda kalgayın da veliahtı anlamına gelen ve kalgaylıktan daha sonra çıkmış bir mevkiiydi.
Henry Danby Seymour’un “Russian on the Black Sea and Sea of Azof” adlı seyahatnamesinin Kırım tarihi açısından tarihsel olarak değerlendirilmesi
Yazar: Ceren ÜSKÜNER
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ŞEN
Yer Bilgisi: Ege Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Tarihi Ana Bilim Dalı / Türk Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 316 s.
Bu tezde Henry Danby Seymour’un 1844 ve 1846 yıllarında Kırım’a ve Güney Rusya’ya yapmış olduğu seyahatlerde gördüklerini ve incelemelerini anlatmış olduğu Russian on the Black Sea and Sea of Azov seyahatnamesi Türkçeye çevrilmiştir. Tezde kitabın Türkçe metniyle beraber kitapta anlatılan Kırım ve Rusya’nın bulunduğu Kuzey Karadeniz coğrafyasının tarihinin incelenmesi, 19. Yüzyıla gelinceye kadar bu coğrafyada yaşanan gelişmeleri ayrıntılı olarak ele almak amaçlanmıştır. Bu amaçla tezde Kırım tarihi ve coğrafyası incelenmiştir. Sonuç olarak hem Karadeniz’in kuzeyine yönelik olarak kapsamlı bir çalışmanın hem de Kırım araştırmalarında bir kaynak olarak kullanılabilecek olan bu seyahatnamenin Türkçesinin literatüre kazandırılmış olmasının önemli bir katkı olacağı değerlendirilmektedir.
Memlûk Türkçesindeki karışık dil unsurlarının Kırım Tatarcasındaki görünümü
Yazar: Mehmet Tuğrul ÖZTÜRKKAN
Danışman: Prof. Dr. Can ÖZGÜR
Yer Bilgisi: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı / Türk Dili Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 263 s.
Karışık dil, belli bir zaman ve belli bir çevrede yaşayan farklı ağız ve lehçelere sahip insanların oluşturdukları bir dilsel kavramdır. Söz varlığı, şekil (morfolojik), ses (fonolojik) bakımdan farklı kullanımları benimsemiş insanların bir arada yaşaması zamanla bu lehçelerdeki ses, şekil ve söz varlığı özelliklerinin birbirine geçmesine neden olur. Yani karşılıklı olarak dilsel özellikler ödünç alınmış olur. Memlûk Türkçesi de aynı coğrafyada farklı Türk lehçelerinin bir arada bulunması nedeniyle karışık dil özelliklerini yapısında barındırmaktadır. Çalışmada Memlûk Türkçesindeki söz varlığı Kırım Tatarcası söz varlığıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Karşılaştırmalı söz varlığı yönünden yapılan bu çalışma Memlûk Türkçesi söz varlığının Kırım Tatarcasında ne ölçüde yer aldığını ortaya koymaktadır.
51 numaralı, 1135-1136 (1722-1724) tarihli Kadıasker Defteri’ne göre Kırım’da sosyal ve ekonomik hayat
Yazar: Murat ALTIN
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ŞEN
Yer Bilgisi: Ege Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Tarihi Ana Bilim Dalı / Türk Dünyası Araştırmaları Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 306 s.
Yerel ve sosyo-ekenomik tarih incelemelerinde Şerʿiyye sicilleri araştırmacıların başucu kaynakları haline gelmiştir. Bu kayıtlardan bölge halkından herhangi bir ailenin sahip olduğu mallara, ailenin geçim kaynağına, alım gücüne ve hatta etnik mensubiyetine dair çıkarımlarda bulunmak mümkündür. Bunlardan başka bölgenin kaza, köy, mahalle ve sokak adlarını ortaya çıkarmak dönemin idarî, iktisadî ve içtimaî yapısı hakkında fikir edinmek için başvurulacak kaynakların başında yine Şerʿiyye Sicilleri gelmektedir. 51 Numaralı, 1135-1136 (1722-1724) Tarihli Kadıasker Defteri’nin incelendiği bu çalışmada söz konusu tarih aralğında Kırım Hanlığı’nın içinde bulunduğu sosyo-ekonomik vaziyetin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda 66 varak 132 sayfadan oluşan defter Latin harflerine transkribe edilmiş ve kayıtlardan hareketle Kırım’ın sosyo-ekonomik yapısı idarî teşkilat, sosyal ve etnik yapı, aile kurumu, maddi kültür varlıkları, suç unsurları, ekonomik yapı gibi başlıklar altında incelenerek ve ilgili literatürden faydalanarak değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Hibrit savaşta unutulmuş strateji: Hatay ve Kırım’daki beşinci kol faaliyetlerinin karşılaştırmalı analizi
Yazar: Mertcan KÜÇÜK
Danışman: Prof. Dr. Barış ÖZDAL
Yer Bilgisi: Milli Savunma Üni. / Atatürk Stratejik Araştırmalar Ens. / Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Ana Bilim Dalı / Güvenlik Araştırmaları Bilim Dalı
Konu: Uluslararası İlişkiler
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 128 s.
Savaş ve çatışma yaklaşımlarına yönelik tarihsel değişimin yaşandığı bir çağdayız. 21. yüzyılda aktörlerin sahip olduğu geleneksel askeri kapasitelerin çeşitlenmesinin yanı sıra askeri olmayan yeteneklerden olan siyasi, ekonomik, sosyal, enformasyon ve altyapı gibi alanların araçsallaştırarak eş zamanlı olarak kullanıldığı hibrit savaş ön plana çıkmaktadır. Özellikle 2014’te hibrit savaş, müdahale ve toprak değişikliğine yol açacak şekilde Rusya Federasyonu tarafından kullanılmasıyla Savaş ve Güvenlik Çalışmalarında nirengi noktası haline gelmiştir. Bu bağlamda aktörlerin siyasi ve askeri hedeflerine ulaşmak için kullandıkları hibrit savaşta ihmal edilen bir yaklaşım olan beşinci kol faaliyetleri önem kazanmaktadır. Hibrit savaş kapsamında beşinci kol faaliyetlerinin netleştirilmesi ve rollerinin aydınlatılması temel amacı doğrultusunda tez çalışmasında tanımlayıcı, incelemeci ve tarihsel karşılaştırmalı vaka analizi araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Vaka analizinde ele alınan Hatay ve Kırım örneklerinin analizi sonucu iki temel bulguya ulaşılmıştır. İlki, hibrit savaşın yerel ve toplumsal ölçekli yansıması olan beşinci kol faaliyetlerinin kolaylaştırıcı, destekleyici ve meşrulaştırıcı etki ve role sahip olmasıdır. Diğeri ise Türkiye ve Rusya Federasyonu’nun toplumsal boyutta dış politik ve askeri hedeflerini şekillendirmek adına beşinci kol faaliyetlerine başvurduğudur. Bununla birlikte, söz konusu devletler benzer stratejiler benimsemiş olsa da uygulama açısından önemli farklılıklar tespit edilmiştir. Türkiye, Hatay’ın kendisine katılması sürecinde diplomasiyi öne çıkaran tutum benimserken RF’nin Kırım’ı ilhakında askeri yaklaşım dikkat çekmektedir.
Migrations from the Crimea and Caucasus to the Balkans (1860-1865) / Kırım ve Kafkaslardan Balkanlara Göçler (1860-1865)
Yazar: Mehmet ÇETİNKAYA
Danışman: Prof. Dr. Ömer TURAN
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Tarih Bilim Dalı
Konu: Sosyoloji; Tarih
Yüksek Lisans, İngilizce, 2022, 235 s.
Bu tez, 1860-1865 yılları arasında Kırım ve Kafkasyalardan Balkanlara yapılan göçleri Osmanlı arşivlerinde yer alan belgeler ve dönemin gazeteleri üzerinden incelemektedir. Kırım Savaşı sonrasında meydana gelen göç hareketinin yoğunluğu takip eden yıllarda artarak veya azalarak devam etmiştir. Göç hareketi 1864 senesinde Rusların Kafkas halkları için aldığı toplu sürgün kararından sonra zirveye ulaşmıştır. Tezin amacı göç hareketinin hangi sebeplerden kaynaklandığını, göç sürecinin nasıl ilerlediğini, Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda nasıl bir politika takip izlediğini ve bu politikaların çalışılan dönem içerisinde nasıl değiştiğini, göç sırasında ve sonrasında devletin ve göçmenlerin ne gibi problemlerle karşılaştığını incelemektir. Bu amaç kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda Osmanlı Devleti’nin göçmenler hakkında sabit bir politikası olmadığı, Balkanlar’da Anadolu’dakinden farklı bir iskân politikası benimsediği, iskân sırasında sağlık, asayiş ve kölelik problemleriyle karşılaştığı ortaya konmuştur.
Ebu’l-Bekâ el-Kefevî ve el-’Udde ‘İnde Kulli Şidde adlı eseri (İnceleme-tahkik)
Yazar: Büşra YILDIRIM KÖKSAL
Danışman: Prof. Dr. Abdullah KIZILCIK
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Doğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı / Arap Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
Konu: Doğu Dilleri ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 341 s.
Çalışmamız, Ebu’l-Bekâ el-Kefevî’nin El-’Udde ‘İnde Külli Şidde fî Şerhi Kasîdeti’l-Bürde isimli eserinin tahkikidir. Kefe’de doğduğu, uzun yıllar burada yaşadığı ve aslen de Kefeli olduğu için “Kefevî” nisbesini alan müellif, XVII. yüzyıl Osmanlı döneminde yaşamış Kırım Türkü bir âlimdir. İlk olarak Kefe’de müftülük yapmış sonrasında ise çeşitli beldelerin yanında İstanbul’da da kadılık yapmıştır. Bazı kaynaklar müderrislik yaptığından bahsetmiştir. Ebu’l-Bekâ özellikle Hanefî mezhebi olmak üzere fıkıh alanında geniş bilgiye sahipti. Geniş bilgisi sebebiyle kendisine ilmiye teşkilatının en üst mertebesi olan Mevlevi (Molla) kadısı unvanı verilmişti. Bunun yanında Arap dili alanında büyük bir bilgi birikimine sahip olduğu bilinmektedir. Nitekim günümüzde hâlâ geçerliliğini koruyan ve birçok tefsir yazarının başvurduğu bir kavram sözlüğünün sahibidir. Tahkikini yaptığımız bu eserde müellif, Kasîde-i Bürde’yi sözlük, sarf, nahiv, belâgat ve dinî ilimler çerçevesinde sade bir dil ile açıklamaktadır. Yapılan bu çalışmayla eser tanıtılmış, nüshalardaki hatalar düzeltilip eksiklikler tamamlanarak okuyucuya eksiksiz bir metin sunulmaya çalışılmıştır.
Cengiz Dağcı’nın romanlarında mekân-insan ilişkisi
Yazar: Eneshan ÇALIŞKAN
Danışman: Doç. Dr. Sema ÖZHER KOÇ
Yer Bilgisi: Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı / Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 98 s.
Dağcı’nın romanlarında mekân-insan ilişkisi, mekâna salt anlamının ötesinde değerler kazandırmıştır. Kırım Türklerinin uğradığı asimilasyonun mekânsal boyuttaki yansımalarını anlatan Dağcı; ev-yurt özdeşliğiyle hafıza mekânları oluşturmasının yanı sıra, bireyin benliğini kurmaya; kendini bulmaya çalışırken sığındığı mekânlara yer vermiştir. Çalışmada sosyoloji, psikoloji, felsefe, mitoloji gibi farklı kaynaklardan yararlanılmış ve mekân-insan arasındaki etkileşim algısal mekân çerçevesinde sunulmuştur. Yapılan çalışmada Dağcı’nın romanlarında insan psikolojisi, insanın mekâna yüklediği kimlik ve mekânın kahramanlarda oluşturduğu algılar irdelenmiştir. Dört bölümden oluşan çalışmada, Dağcı’nın; Korkunç Yıllar (2006), Yurdunu Kaybeden Adam (2021), Badem Dalına Asılı Bebekler (2018), Üşüyen Sokak (2016), O Topraklar Bizimdi (2014), Onlar da İnsandı (2019) romanları üzerinde çalışılmıştır. Birinci bölümde Cengiz Dağcı’nın hayatı, eserleri ve edebî kişiliği; ikinci bölümde romanda mekân kurgusu ve algısal mekânın özellikleri; üçüncü bölümde mekân-insan etkileşimi okumalardan yola çıkarak kimlik, hafıza, aidiyet gibi sosyo-kültürel yapıda ve bireysel perspektifte incelenmiştir. Son bölümde kaynakçaya yer verilmiştir.
1989 sonrası Romanya’daki değişim ve Dobruca Tatarlarına yansımaları
Yazar: Ömer KESME
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Mithat ATABAY
Yer Bilgisi: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Bölgesel Araştırmalar Ana Bilim Dalı / Balkan Araştırmaları Bilim Dalı
Konu: Siyasal Bilimler; Uluslararası İlişkiler
Türkçe, 2022, 120 s.
1989 yılında gerçekleşen Çavuşesku devriminden sonra Romanya artık yönünü Batı’ya çevirmiştir. Devrimden hemen sonra azınlık hakları genişletilmiş ve onlara siyasal temsil hakları verilmiştir. Tatarlar Romanya tarihinde neredeyse sorunsuz bir azınlık grubu olup her zaman Romen devletine sadakatle işlerini yapmışlardır. Azınlıklara verilen bu haklar ile Romanya Avrupa Birliği devletleri arasında en sorunsuz bir devlet olduğunu ifade edebiliriz. AB-Romanya ilişkileri Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, birlik siyasal politikalarını Sovyetlerin çekildiği alanları doldurmak amacıyla Doğu Avrupa’ya yöneltmiştir. Romanya ile AB arasında 8 Şubat 1993 yılında Avrupa Anlaşması imzalanmış fakat bu antlaşma 1 Şubat 1995’te yürürlüğe girebilmiştir.
Tercüman Gazetesinde Japon algısı
Yazar: Fatmana CERAN
Danışman: Doç. Dr. Erkin EKREM
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniv. / Sosyal Bilimler Ens./ Tarih Ana Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans, Türkçe, 2022, 139 s.
İsmail Bey Gaspıralı’nın uzun süre yayınladığı Tercüman gazetesinde uzak doğudaki Asya kıtasının yeni gücü olan Japonya’nın geçirdiği hemen hemen bütün süreçlerinden bahsedilmiştir. Bu sayede Tercüman gazetesi Meiji öncesi, Meiji döneminin kültürel, sosyal, siyasi birçok yönleri inceleme olanağı sağladı. Gaspıralı bilhassa Rus Japon Muharebesindeki ahvali hem Rusya topraklarındaki hem de Japonya topraklarındaki yankılarını olayın sıcaklığı ile okuyucularına aktarmıştır. Artık bu muharebeden sonra Tercüman gazetesinde Japonya ile ilgi haberlerde artış görülüyor. Japonya hakkında bize zengin bir bilgi kaynağı sunmuştur.
İsmail Gaspıralı’nın Dil Anlayışı
Yazar: Mediha BALA ENSARİ
Danışman: Doç. Dr. Gökçe YÜKSELEN PELER
Yer Bilgisi: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Avrasya Araştırmaları Ana Bilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Türkçe, 2022.
Bu çalışma Rusya Müslümanları başta olmak üzere tüm Türkistan’da “ceditçilik” adıyla büyük bir eğitim ağı kuran İsmail Gaspıralı’nın dil anlayışını konu edinmektedir. İsmail Gaspıralı Çarlık ve Sovyet Rusya’nın Türk halklarının dilini parçalamaya yönelik politikalarına karşı Usul-i Cedid adı verdiği okulları ve Tercüman gazetesi başta olmak üzere çıkardığı yayın organları ile Türk Dünyasında etkisini hâlâ gösteren büyük bir karşı koyma hareketi başlatmıştır. “Dilde birlik, işte birlik, fikirde birlik.” sloganıyla çıktığı yolda bütün Türklerin ortak bir edebi dilde uzlaşması ve onu kullanarak anlaşmalarını amaçlamıştır. Çünkü milli hafızanın korunması ve milletin ortak değerlerinin oluşturulmasında dil önemli bir konuma sahiptir. İsmail Gaspıralı’nın dil anlayışının günümüzde iyi bir şekilde analiz edilmesi çağdaş Türk lehçelerinin ortak bir üst dilde birleştirilmesi fikirlerine de yol gösterici olacaktır. Çalışmada kaynak tarama, tasnif, tahlil, terkip yöntemleri kullanılacaktır.
* Bilgiler Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi adresindeki Ulusal Tez Merkezi veritabanından sorgulanarak elde edilmiştir. Yazarlarının yayımına izin verdiği tezlerin PDF dosyaları erişime açık olup bu adresten indirilip okunabilmektedir.