BASKILARA KARŞI KIRIM TATARLARININ ŞİDDETSİZ MÜCADELESİ
Lütfiye ZUDİYEVA
2014 yılında Kırım’ın ilhakından sonra yarımadanın durumu ile ilgili BM kararları ve diğer uluslararası kuruluşların açıklamaları mevcuttur. 7 yıllık kronik aramalardan, tutuklamalardan, para cezalarından sonra, Kırım sakinleri, asıl olarak tek başına bırakıldığında, medeni dünya ise duyarsız kaldığında, insanlarda bu karar ve anlaşmaların etkinliğine karşı bir bağışlık sistemi oluştu. Farklı ülkelerdeki insanlar arasında olan dayanışma en büyük umut ve savaş ve saldırganlığına karşı protesto biçimi oldu.
“Adaletsizliği ancak birlikte yenebiliriz.” Kırım’daki dayanışma
7 yıl süren işgal boyunca, Rus hükümeti Kırım’daki insanlara karşı geniş çaplı zulüm yöntemleri geliştirdi. Farklı gruplar baskıya maruz kalıyor ancak devlet tarafından yönetilen güvenlik güçlerinin asıl hedefi, tarihsel olarak yarımadanın vefasız bir nüfus parçası haline gelen – Kırım Tatarları.
2014 yılında büyük bir çoğunlukla yarımadanın Moskova’nın kontrolü altına geçişine karşı şiddet içermeyen ve açık protesto ile çıktılar. Kırım Tatarları, Kırım’ın Rusya’ya bağlanma referandumuna katılmadılar, tekli grevler ve mitinglerle çıktılar, yol kenarlarından boyunca yan yana durup canlı bir insan zincirini oluşturdular. Bu kesinlikle onların feci tarihinden ve ortak anılarından kaynaklanmaktadır. Yerli halk iki kez yok olma eşiğindeydi – önce Çarlığa, sonra Rusya’nın Sovyet rejimine karşı mücadelede.
Kırım Tatarlarının iç yatay ilişkiler arzusu, Rus hükümeti için her zaman bir kuşku yaratıyordu ve kontrol altına alınmaya ve bastırılmaya gereken kronik bir tehlike gibi görünüyordu.
2014 yılı onları geçmişe götürdü. Kırım Tatarları, devasa askeri bir devletle yine yalnız kaldı. Aylık olarak yapılan ev ve camilerin aramaları, siyasi sebeplerden açılan yüzlerce siyasi dava, aşırılık ve terörizmde uydurma suçlamalar. Babasız büyüyen ve yaklaşık 200 çocuk ve erkeklerin olmadığı “Kadın sokakları” olarak adlandırılan sokaklar.
“Kendi gönlüne göre inanma ve fikir yürütmenin, öz siyasi tutumun bedeli çok yüksek”, – insan hakları savunucusu ve avukat Emil Kurbedinov diyor.
Emil Kurbedinov, 2016 yılında “Kırım Dayanışması” halk hareketinin oluşmasını başlattı. Tutuklananların akrabalarını, avukatları ve aktivistleri birleştiren siyasi mağdurların korunması için gayri resmi bir organizasyondur. Çağdaş koşullarda, siyasi mahkumların baskıcı devletle tek başına kalmamasına izin veren ancak dayanışmanın olduğuna inanıyor. Kırım Tatarları, yurttaşları hakkında incelenen davalar ile ilgili mahkemelere sadece Kırım’da değil, Rostov-na-Donu’da da ve Moskova’daki mahkemelere bile toplu halde geliyorlar.
Şu anda toplumsal hareketinde, siyasi sebepli davalarda yer alanları ile dayanışma içinde olan ve şiddet içermeyen yöntemlerle adalete ulaşmak isteyen herkes yer almaktadır. Mahkumlara, avukatlar ve mühendisler, öğretmenler ve ekonomistler, bilgisayar mühendisliği alanındaki uzmanlar ve tercümanlar, satıcılar ve doktorlar, girişimciler yardım etmektedir.
“Adaletsizliği ancak birlikte yenebiliriz. Bizimle hem yaşlılar hem gençler çalışmaktadır. Bir dalı kırmak kolaydır, ancak binlercesi varsa, bizleri kıramazlar. FSB (Rusya Federal Güvenlik Servisi), Savcılık, Polis ve diğer kurumlarla işbirliğinde bulunarak, insan hayatların korunmasına değil baskı zincirine dönüşen Kırım’da gerçekte olan “adalet” resmini gösteriyoruz”, – Emil Kurbedinov emin.
“Aksi takdirde yarın çocuklarımız ağlayacak”. Ukrayna’daki dayanışma
Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın sekizinci yılında, acı veren siyasi baskı konusunda insanların dikkatini odaklamak çok zor. Siyasi mahkumlar listesi 116 kişiye yükseldi. Son “büyük” mahkum değişimi ülkeler arasında 2019 yılında gerçekleşti. Ukraynalı insan hakları savunucuları düzenli olarak Kırım’da vatandaşlarını savunmak için bilgilendirme kampanyaları ve tartışmalar yürütmektedirler. Ama kendi çaresizliğini hisseden toplumun dikkati ister istemez düşüyor. Son olarak, Ukrayna’nın anakarasındaki diğer bölgelere Rusya’nın istila etme riski, insanlarda yeni heyecanlar yaratarak vurguları tamamen değiştirmektedir.
“Kırım’da olan insan kaderinin tarihçesini haber ve makale formatında anlatmak gereklidir. Her gün. Ancak bunun yanında başka biçimlere, farklı bir dile ihtiyaç var”, – yakın zamanda Kırımlı siyasi mahkumlarına ithaf edilen “Kırım. Sabah 5” adlı uluslararası projesini başlatan Ukrayna Enstitüsü genel müdürü Alim Aliyev söylüyor. Bu, oyuncular, gazeteciler, müzisyenler gibi Ukrayna’nın ünlü ve etkili insanların katılımını içeren belgesel bir gösteri. Proje, siyasi mahkumlarının sorunun görünürlüğünü artırmayı hedefliyor. “Bu zaman, kara güçlerin herkesin uyuduğu eve gelebileceği, her şeyi alt üst edip baba, oğul ya da kocayı hapse atabileceği zamandır. Başlığın sembolizmi buradan kaynaklanmaktadır”, – açıkladı Aliyev.
Ukrayna Enstitüsü’nün yaratıcı müdürü Tatiana Filevskaya, bu tarz gösterilerin siyasi mahkumlar sorununa dikkat çekebileceğinden ve insanların tamamen serbest bırakılması için güçlü bir savunuculuk aracı olabileceğinden emin. “Çocuklarımız her sabah yatağımıza uykulu uykulu gelirler ve anne babanın kanatları altında uykunun son dakikalarını tatlı uyuyorlar. Bunlar günün en güzel anları, ortalık sevgiyle dolu. Ve aynı anda bizden birkaç yüz kilometre uzaklığında Kırım’da, aynı çocuklar korkudan ve babalarını kimin, nereye ve ne kadar bir süre için götürüldüğü belirsiz olduğundan ağlıyorlar. Bu 7 yıldır devam ediyor ve durmak bilmiyor. Bunu bilmeli, bunun hakkında konuşmalı, adalet için çabalamalıyız. Aksi takdirde yarın sabah bizim çocuklarımız ağlayacak”, – Tatyana Filevskaya diyor.
Yakın gelecekte, bu projenin Polonya’da ve ardından diğer Avrupa ülkelerinde gösterilmesi planlanıyor.
“Er ya da geç savaş bitecek”. Rusya’daki dayanışma
2014 olayları, Rus toplumunun hükümetin eylemleriyle sessiz kabulü ile büyük ölçüde mümkün hale geldi. Vladimir Putin’in siyasi planlarını etkilemek için Ukrayna ile savaşa ve Kırım’ın ilhakına karşı açık protestolarını dile getirenlerin sayısı oldukça azdı. Lakin bugün de onlar kendi tutumlarını tutarlı bir şekilde savunmaya devam ediyorlar.
Rus insan hakları örgütleri – “Memorial” ve “За права человека” (“For Human Rights”), Kırım’daki insanlara yönelik zulmü aktif olarak izliyor ve bunları Kırım Tatarlarının gerçek suç eylemleriyle değil, hükümetin siyasi amaçlarıyla ilişkilendiriyor. Her iki örgüt de yabancı ajan ilan edildi, insan hakları merkezi “Memorial”a baskı yapmak için Savcılık, kurumun tamamen yok edilmesi için dava açtı.
İnsan hakları savunucusu Yevgeniya Litvinova, 2016’dan beri “Strateji-18”e katılıyor. Bu, Moskova ve St. Petersburg’da ilan edilen, tek grev şeklinde açık uçlu bir protesto eylemidir. İsim unutulmaz bir tarihle ilişkilendiriliyor: 18 Mayıs 1944’te Kırım’da Kırımtatar ailelerinin sürgünü başladı ve bu sırada birçok kişi sürgün yerlerine ulaşmadan öldü.
“Ekim ayında Vilnius’a Özgür Rusya Forumu’na gittim ve orada Kırım Tatarlarının kaderi hakkında konuşmaya başladılar. O vakitte Kırım Tatar siyasi mahkumlarını desteklemek için süresiz aylık sokak eylemi fikri doğdu. Eyleme ilk olarak Kasım 2016’da St. Petersburg’da girdik. Bir ay sonra Moskova, St. Petersburg’a katıldı”.
Kadın, bu tür faaliyetlerin hükümeti rahatsız ettiğini anlıyor. Bu nedenle riskleri en aza indirmeye çalışıyor. “Tanımlaması zor bir yerde fotoğraf çekiyorum, sonra Kırım Tatarlarını destekleyen bir paylaşım yazıyorum. Yoldaşlarım (Olga Smirnova, Vladimir Şipitsın, Asan Mumci) resmi olarak hiçbir şekilde yasayı ihlal etmemelerine rağmen çok daha fazla risk alıyor. Eylemlerinin yasal olmasına rağmen, onları idari sorumluluğa getirmek için çeşitli girişimlerde bulunuldu. Şimdi Aşırılıkla Mücadele Servisi’nin çalışanları, Olga Smirnova’yı cezai sorumluluğa çekmeye çalışıyorlar. Ekim ayında onun ikamet ettiği yerde arama yapıldı. Olayların daha nasıl gelişeceğini söylemek zor. Ama hiçbirimiz suç işlemiyoruz. İnançlarımızın bize söylediklerinden neden vazgeçelim?”, – inisiyatif hakkında insan hakları savunucusu diyor.
Muhtemel zulme rağmen, Yevgenia Litvinova süresiz eyleme katılımını durdurma niyetinde değil ve sürgün edildikten sonra Kırım’a geri dönme hakkını talep eden Kırım Tatarlarının muhalif hareketini destekleyen akademisyen Andrey Saharov ve General Pyotr Grigorenko’nun rolleriyle, Sovyetler Birliği ile tarihsel bir paralellik kuruyor: “İlk olarak, Rus aydınlarının Kırım Tatarlarını destekleme geleneğini sürdürmek bana önemli görünüyor. İkincisi, Kırım Tatarları 20 yıldan fazla bir süre başka bir devlette yaşadılar, sonunda normal yaşadılar. Ve kendi iradeleri dışında başlarına gelen trajik değişikliklerden kendimi sorumlu hissediyorum. Bu kadar zor bir durumda bile Kırım Tatarları şiddetsizliği seçiyor”, – diyen aktivist düşüncelerini paylaşıyor.
Moskova’da, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşa, Kırım’daki baskılara karşı doktor ve aktivist Olga Mazurova tekli grevlere birkaç yıldır çıkıyor.
“Mesleğimin kendisi insanların korunmasını gerektiriyor. Çocuklar ve torunlarımın, anne babamın hatırası önünde utanmak istemiyorum. Bu sorun, Rus-Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana özellikle akut hale geldi. Bu olayları durduramadığımız için utanç ve sorumluluk duygusu var”, – sesindeki heyecanla diyor kadın.
Rus muhalif eylemci Konstantin Kotov, Kırım’daki siyasi mahkumları desteklemek için Moskova ve Rostov-na-Donu’daki duruşmalara geliyor. Eylemci, Ukraynalı siyasi mahkumları desteklemek için defalarca tekli grevlerle çıktı. Mart 2019’da Konstantin Kotov, Kırım’ın Akmescit (Simferopol) bölgesinde toplu aramaların ardından 23 Kırım Tatarının tutuklanmasına karşı Moskova’nın merkezinde tekli greve çıkmıştı. Ayrıca aktivist, Temmuz 2019’da Moskova’daki Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi binasına geldi. Kırktan fazla Müslüman Kırım Tatarı orada gözaltına alındı ve “Meşçanskiy” ve “Taganskiy” Polis karakollarına götürüldü. Eylemci onlar için gıda kolileri düzenledi ve herkes Polis binasını terk edene kadar Kırım Tatarlarına destek verdi.
“Masumları her yerde desteklememiz gerekiyor. Duruşmalar da dahil. Şimdi onlara girmemize izin verilmemesine rağmen. Umarım görünmez varlığımız bile insanların bu zorlu sınav günlerini atlatmasına yardımcı olur. Ne de olsa Kırım Tatarları terörist değil. Bunu Moskova sokaklarında söylüyoruz. Ve şimdi bunu Rostov-na-Donu’daki Askeri Mahkemenin önündeki sokaktan söylüyorum”, – diyor Konstantin.
Kotov’un kendisi, 2019’da sözde “Dada” maddesinin çerçevesinde hüküm giymişti. Kamusal olayların kurallarının tekrar tekrar ihlali nedeniyle 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı (Rusya Federasyonu Ceza Kanunu’nun 212.1. Maddesi), o zamanda Moskova’da adil seçimler için bir mitinge gitmişti.
Ukraynalı insan hakları aktivisti, Sivil Özgürlükler Merkezi başkanı Aleksandra Matviyçuk, insan hakları savunucuları ile Ukrayna ve Rusya aktivistleri arasındaki dayanışmanın taktik ve stratejik olarak önemli olduğuna inanıyor.
“Savaş sırasında Ukrayna ve Rusya’daki insan hakları toplulukları arasındaki iletişimi ve temasları sürdürmek başlı başına önemli bir görevdir. Birincisi, taktikseldir, çünkü birçok kez artan insan hakları ihlalleri, ortak çabalar gerektirir. Kırım’da siyasi zulüm söz konusu olduğunda, durumu etkilemek için elimizdeki araçlar artık tükenmişken, yardım için düzenli olarak Rus insan hakları savunucularına başvuruyorum. İkincisi, stratejik, er ya da geç savaş sona ereceğinden, uluslararası hukuku yeniden tesis etmek için çaba gösterilmesi gerekecek ve bu gelecekteki süreçte kilit olacak taraflar arasındaki güvene dayalı ilişkileri korumak önemlidir. Genel olarak, pek çok şeyin ulusal sınırları yoktur ve biz, Rus insan hakları savunucularıyla birlikte birçok olayı ve süreci aynı insan hakları prizması üzerinden değerlendiriyoruz”, – diyor Aleksandra.
“Uluslararası kurumların etkin çalışmasını görmek önemlidir”. Uluslararası dayanışma
Uluslararası toplumun dikkatini çekmek için, Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Rusya tarafından yasadışı olarak hapsedilen sivil gazeteciler üzerinde kamuda bilinen yabancı kişiler tarafından savunuculuk danışmanlığı projesini geliştirdi. Girişimin konsepti, her sivil gazetecinin, etkili yabancı politikacılar ve yetkililer, insan hakları savunucuları, gazeteciler veya yazarlar arasından bireysel bir danışmandan kamu desteği alacaktır.
Kırım sivil gazetecilerinden altı siyasi mahkumda dünyanın farklı ülkelerinden danışmanları var artık. Diğer mahkumları için danışman arama süreci devam ediyor. Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Emine Ceppar bunu anlattı. Bu tür bir işbirliğinin bir fark yaratabileceğine inanıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nden Amerikalı filozof ve siyaset bilimci Francis Fukuyama, Osman Arifmetov’a destek verdi ve onun danışmanı oldu. İtalyan siyaset bilimci Antonio Stango, Kırım Tatarı Amet Süleymanov’un danışmanı oldu ve “La Republica” önde gelen baskısında Kırım’daki durum hakkında bir makale yayınladı. Politikacı, Süleymanov’un ve Rusya Federasyonu’ndaki diğer tüm siyasi mahkumların serbest bırakılmasını talep eden İtalya İnsan Hakları Savunma Federasyonu’ndan resmi bir çağrı gönderdi ve İtalyan Senatosu basın merkezinde Amet Süleymanov’u desteklemek için halka açık bir etkinlik düzenledi. ABD’nin eski Ukrayna Büyükelçisi William Taylor, “Grani.ru” ve “Kırım Dayanışması”nın gazetecisi Remzi Bekirov’un danışmanı oldu. Marlen (Süleyman) Asanov, Polonya Mareşal Yardımcısı Malgorzata Gosewska tarafından desteklenecek. Polonya’dan Avrupa milletvekili Anna Fotyga, Server Mustafayev’in danışmanı oldu. Anna Fotyga sosyal medyalardaki sayfalarında Kırım’daki baskılardan bahsediyor. Rüstem Şeyhaliev’in danışmanı olan Alman politikacı Ruprecht Polenz, sivil gazeteciye tutukevine mektup yazdı.
Uluslararası insan hakları örgütü Uluslararası Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü), siyasi nedenlerle özgürlükleri kısıtlananları savunmak için bilgilendirme kampanyaları yürütüyor, vicdan tutukluları olarak kabul ettiği genel listesi arasında Kırım mahkumlarının birkaç ismi var. Bir diğer uluslararası insan hakları örgütü olan Human Rights Watch raporlarına Kırım hükümetinin baskısını yansıtıyor ve yasadışı olarak gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını talep ediyor.
“Tutuklamalar ve aramalar devam ettiği sürece, siyasi mahkumların sayısı artıyor ve pratikte görüldüğü gibi mahkum değişimi geçici bir etkiye sahip. Çok hızlı bir şekilde yeni mahkumları alıyorlar. Çünkü yasalar var, bir iktidar aygıtı var, dikey bir siyasi çizgi var. Aynen bu noktada kafada değişiklikler yapılmalı. Beyan edilen değerlerle orantılı olacak uluslararası kurumların etkin çalışmasını görmek önemlidir. Ancak şu ana kadar bu araçlar yeterince etkili çalışmıyor”, – diyor avukat Emil Kurbedinov.
Kırım Tatarı Reşat Ametov, 2014 yılında Kırım’ın Rusya’ya ilhakına karşı Kırım Bakanlar Kurulu binası yakınlarında tek kişilik bir grevle çıktı ve vahşice işkence gördü ve öldürüldü. Ardından Kırım Tatar TV kanalı ATR, grevin sona ermesinden sonra, sözde Kırım güvenlik güçlerinin kıyafetinde olan üç kişinin Ametov’a yaklaştığını, onu yakaladığını ve güç kullanarak arabaya bindirdiğini kaydetti. 15 Mart’ta Reşat Ametov, Belogorsk bölgesi Zemlyaniçnoye köyündeki bir tarlada ölü bulundu. Vücudunda şiddetli işkence izleri vardı (tüm vücut morluklarla dolu ve bıçaklanmıştı, eller kelepçeli, gözler oyulmuş, ağız bantla sarılı, kafasına plastik torba geçirilmiş). Ölüm nedeni, gözüne bıçakla delen bir bıçak yarasıydı.
Dünya Kırım Tatarları Kongresi Yürütme Konseyi üyesi ve Bahçesaray Bölgesel Meclisi üyesi Ervin İbragimov’un akıbeti hakkında şu ana kadar hiçbir şey bilinmiyor. İnsan hakları örgütü Krymsos’tan meslektaşlarımıza göre, yarımadada 44 kişi kaçırıldı, 15’i hala kayıp. 2014-2016’da kaçırılan altı kişi ölü bulundu. Ancak, zorla kaybetmeler, Kırım Tatarlarını fiziksel olarak mahvetme ve korkutmanın tek aracı değildir.
2016 yılında Rus makamları, yargı kurumlarının yardımıyla, Kırım Tatarlarının temsil organı olan Meclis’i aşırılıkçı bir örgüt olarak yasakladı ve liderlerinin yarımadaya girmesi yasaklandı. Mustafa A. Kırımoglu ve Meclis Başkanı Refat Çubar’ın Kırım topraklarına girmeleri yasaklandı, ardından haklarında ceza davası açıldı. Eylül 2021’de Milli Meclis Başkan Yardımcısı Nariman Celal sabotaj suçlamasıyla tutuklandı.