PUTİN’İN UKRAYNA RÜYASI, KARABASANI OLDU
Zafer KARATAY
Putin’in Ukrayna rüyası, gerçek bir karabasanı oldu. “Dahi” Putin, üç günlük özel operasyon ile Kyiv’i ele geçirmek için kilometrelerce uzunlukta konvoylar halinde gönderdiği ve şehir merkezine 20 km kadar yaklaşan işgalci ordularının Ukrayna cumhurbaşkanlığı sarayına Rusya bayrağı diktikleri ve Zelenskiy’i ele geçirdikleri haberlerini hiçbir zaman alamadı. Kyiv bölgesinden gelen haberler ve görüntüler, onun Ukrayna rüyasını kabusa, karabasana dönüştüren gelişmelerin başlangıcı oldu. Putin, Hostomel, İrpin, Buça ve Kyiv’in diğer bölgelerinde aralarında en elit birliklerinin olduğu binlerce askerini, yüzlerce tank ve zırhlı askeri aracını kaybettiğini nasıl öğrendi? Ona cephedeki, onun için acı, insanlık için muhteşem, gerçeği kimler söylemeye cesaret etti? Bilemiyoruz. Rüyalarını sona erdiren gerçekleri öğrendiğinde sinir krizleri geçirdiğini tahmin etmek zor değil.
Ağır bir yenilgiye uğrayan, Kyiv’e saldırıyı sürdürdüğü takdirde kuşatılma ve yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalan Rus birlikleri, Kyiv bölgesinden ve ele geçiremediği Sumi, Çernihiv şehirlerinin etrafından kaçarcasına geri çekilmek zorunda kaldı. Elbette klasik Sovyet propagandasını sürdüren Rusya bu yenilgiye de cilalı bir kılıf uydurdu. Güya İstanbul’da düzenlenen Türkiye’nin arabuluculuk ettiği görüşme-ler için iyi niyet gösterisi olarak birliklerini çekmişmiş. Nasılsa Putin ve Putin Rusyasının yalanlarına ve propagandalarına kanmaya, inanmaya hazır “elverişli mankurtlar” ile Putin Rusyası gerçeğini bilmekten uzak “cahil ve bilgiç” uzmanların ülkemizde ve dünyada bol olduğu iyi biliniyor Kremlin tarafından.
Ukrayna halkı ve yöneticileri Rus ordusunun Kyiv’den geri çekilmek zorunda kalmasına, savaşın kaderini belirleyen zafere sevinemedi. Çünkü, İrpin ve Buça’da ortaya çıkan insanî manzara ve sivil katliamı, onları ve onlarla birlikte insanları, vicdan sahiplerini, dehşete düşürdü. Yenilerek çekilen Rus birliklerince rastgele öldürülmüş, infaz edilmiş siviller sokaklar boyunca yatıyorlardı. Putin Rusyası ve propagandistleri bunların Ukraynalılar tarafından yapılmış düzmece görüntüler olduğunu iddia etse de yağmacı ve tecavüzcü ordusunun, bu insanlık dışı dehşetli katliamının üstünü örtmeyi başaramadı. Kamera görüntüleri de sebepsiz sivil katliamlarını teyit etti. İrpin ve Buça’da gün geçtikçe ardı ardına toplu mezarlar bulundu ve birçok işkence odası ortaya çıkarıldı. İşgalden kurtarılır kurtarılmaz İrpin ve Buça’ya giden Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ve yetkililerin, bağımsız gazetecilerin yüzleri, gördükleri deh-şeti yansıtıyordu.
Ukrayna’ya destek veren, Kyiv’i peş peşe ziyaret eden ülke liderleri, dışişleri bakanları ve diğer yetkililer de Buça ve İrpin’e giderek, şehirlerdeki yıkımın ve bu vahşetin tanıkları oldular. Ukraynalı yetkililer, sadece Buça’da 1400’den faza sivilin katledildiğini, işkence, tecavüz, soygun gibi dokuz binden fazla insan hakları ihlali tespit edildiğini açıkladı. Benzeri katliamlar, sivil infazları, işkence odaları işgalden kurtarılan her yerde ortaya çıktı. Rusya işgalinden kurtarılan yerlerde ortaya çıkması neredeyse kesin gibi olan katliamlar ve işkence odalarının ne boyutta olacağı endişesi, Ukrayna halkı ve savaşı takip eden dış ülkelerdeki vicdan sahiplerinin savaş bitene kadar yüreklerinde kanayan yara olarak sürecek.
İşgalci Rus ordusunun Ukrayna’da ve daha önce işgal ettiği Kırım, Donetsk ve Luhansk’ta işlediği savaş ve insanlık suçlarını, katliamların tespiti ve suçluların tespit edilmesi çalışmalarını yürüten Ukraynalı yetkililer, bu çalışmalara uluslararası bağımsız yargıç ve soruşturmacıları da davet ettiler. Yavaş yavaş bu katliamlardan, tecavüz ve işkencelerden sorumlu olan Rus birlikleri ile subayların, askerlerin kimlikleri tespit edilmeye başlandı ve sorumlularının er geç adalet karşısına getirilmesi için hazırlık ve çalışmalar yürütülmekte. Öte yandan 2014’te Rusya’nın işgal ettiği Kırım’da başta Kırım Tatarları olmak üzere, işgale razı olma-yan kişilere karşı işlenen suçlar ve bunları işleyen suçlular Ukrayna Baş-savcılığı bünyesinde kurulan Kırım Savcılığı tarafından tespit edilip gerekli yasal işlemler yürütülmeye devam ediyor. Kırım Tatar Milli Meclisi’nin yasaklanması dahil birçok suç ve insan hakları ihlalleri uluslararası yargıya, Lahey adalet divanına taşınmış durumda.
Putin Rusyası’nın Nazi Almanyası’ndan ve Stalin Sovyetlerinden miras aldığı ve KGB elemanı Putin ve St. Petersburg çetesinin, dış ülkelerde satın alınmış elemanlarını da kullanarak ve milyonlarca dolar harcayarak yıllardır yürüttüğü propaganda Ukrayna işgali zamanında da başarılı olabilirdi. Aslında Rusya saldırmadan hemen önce ve saldırısının ilk aylarında bu propaganda belli derecede başarılı oldu da. Ancak totaliter rejimli Rusya’yı yönetenlerin ve ülke dışındaki propagandist elemanlarının hesap edemediği, akıllı cep telefonları, evlerde, işyerlerinde, sokaklarda, eski Sovyet ülkelerinde çok rağbet gören ve kullanılan araçlardaki kameralar ve internet, bu propagandanın etkisini yok eden unsurlar oldu. Ukrayna’nın işgal altındaki her yerinde sıradan insanlar tarafından cep telefonlarıyla çekilen görüntüler, Putin Rusyası’nın ve onun ordusunun gerçek yüzünü bütün çıplaklığıyla ortaya serdi. İlk önce, savaş başlarken, muazzam asker sayısı, muazzam askerî araç-gereç, mühimmat, vb. sayısıyla korkutan, ürküten Rus ordusunun, nasıl bir kağıttan kaplan olduğu ortaya çıktı. İkincisi Putin’in ordusunun, asıl korkulması gereken yönünün askerî tarafı değil, aksine hiçbir kural tanımayan, eski çağlardaki barbarlıklarla yarışan, yağmacı, tecavüzcü, işkenceci ve sivil katliamını gözünü kırpmadan gerçekleştiren yönü olduğu anlaşıldı. Mertlik yerine kahpelik, evrensel savaş hukuku yerine her türlü hukuksuzluğu kullanma ve sıfır vicdan Rus ordusuna hâkim olan zihniyetmiş. Böylece bu ordu caniler sürüsü olarak adlandırılmaya başlandı. Bu canilerin yaşlı kadın, çocuk, hamile ayırımı yapmadan işledikleri insan hakları ihlalleri, tecavüze uğrayan kurbanların yaşadıklarını anlattıkları video kayıtları, işgale ettikleri köylerde, rastladıkları çiftlik hayvanlarını katletme ve onlara tecavüz etme görüntüleri sosyal medya vasıtasıyla hür dünyanın gözlerinin açılmasına, bu Rusyanın insanlık için ne kadar tehlikeli olduğunun anlaşılmasına yol açtı. Gelen kimi görüntüler gerçekten iğrençti. Üstelik bu canilikler, suçlar ve işkenceler, savaşın başında utanmazca “aynı dinden aynı halkız, sizi nazilerden kurtaracağız” diyen Putin’in adamlarınca işgal edilen bölgelerde ekseriyetle Rusça konuşan masum sivil insanlara karşı işlendi. Acaba bu Rus ordusu Slav olmayan bir ülkeyi, örneğin fırsatını bulur bulmaz işgal etmek istediği Kazakistan, Azerbaycan veyahut Türkiye’yi işgal etseydi, bu caniliklerin boyutu ne olurdu?
Putin ve kurmayları bu üniformalı, resmî ordusundaki caniler yetmezmiş gibi, cepheye sürülmek üzere, Afrika başta olmak üzere birçok yerlerde illegal işlerde kullandığı Prigojin liderliğindeki Wagner adlı paralı katiller ordusuna takviye olarak Rusya hapishanelerindeki katillerin, azılı suçluların da, af vaadiyle ücretli asker olarak devşirilmesine izin verdi. Prigojin de hapishane hapishane dolaşarak propaganda yaptı ve devşirdiği katiller ve azılı suçluları, kısa bir eğitimden sonra Ukrayna’ya cepheye sürdü. Bu katiller ve azılı suçlulardan devşirilmiş ‘askerciklerden’ zaten askerî bir başarı beklemedikleri açıktı. Prigojin özellikle aylardır saldırmasına, neredeyse her metre karesinin Rus ordusunca bombalanmasına rağmen bir türlü ele geçiremediği küçük Bahmut kasabasında onları top yemi olarak kullanmaya başladı. Bu “askercikler” hem Ukrayna birliklerini yormakta, hem de onların yerlerinin tespit edilerek bombalanmasında elverişli sarf malzemesi oldular. Aynı zamanda Putin Rusyası bir kerede hepten bu katiller ve azılı suçlulardan kurtulmuş oluyordu.
“Güçlü ve dahi lider” Putin, propaganda ve algılarla yaratılan ve bir bölümü de Sovyetler Kızıl Ordusunun imajından miras kalan “güçlü”, “durdurulamaz” Rus ordusu algısı yıkıldı. Rus ordusu ve silah teknoloji-sine, Türk SİHA”ları Bayraktarlar zaten Libya ve Karabağ’da Rus savunma sistemlerini kolaylıkla ve başarıyla ıskartaya çıkartarak, büyük bir darbe vurarak değersizleştirmişti. Bunu savaşın başında da Ukrayna’da teyit edip pekiştirmişti. Şimdi gelinen noktada, kumanda edilemeyen, kural tanımayan yağmacı ve tecavüzcü ve sürekli savaş ve insanlık suçu işleyen bir katiller topluluğu olarak görülen bir ordu oldu.
Putin Rusyası ve ordusu işgal ettikleri yerlerde işledikleri birçok savaş suçuna, çocuk hırsızlığını da ekleyerek tarihe geçtiler. İşgal ettikleri yerlerden yüzlerce çocuğu Rusya’ya ve Rusya içlerine götürerek onları güya eğitime tabi tutmaya, gerçekte beyin yıkamaya, kendi ana baba ve vatanlarına düşman olarak yetiştirme faaliyetlerine başladılar.
Putin ve adamlarının işlediği bilinçli ve bir strateji olarak uyguladığı bir başka büyük savaş suçu da, Rus ordusunun Çeçenistan’da başlayıp, Suriye’de sürdürdüğü ve milyonlarca mültecinin Türkiye’ye doluşmasına yol açan, okul, hastane dahil sivil yerleşimlerin bombalanması ve sivil katliamlarıdır. Rusya aynı bilinçli stratejiyi Ukrayna’ya topyekûn saldırı başlatmasından beri uygulamaktadır. Başta Kyiv olmak üzere artık cephenin çok uzağında olan şehirlerdeki sivil yerleşim yerlerini, elektrik ve içme suyu alt yapı tesislerini uzun menzilli füzelerle bombalayarak Ukrayna halkını yıldırmaya çalışmakta. Rusya açısında Çeçenistan ve Suriye’de başarılı olan bu strateji Ukrayna’da başarılı olamadı. Avrupa’ya akın eden milyonlarca Ukraynalı, Çeçenistan ve Suriye’de sivillerin vurulmasına büyük ölçüde kayıtsız kalan Avrupa’daki halkı harekete geçirdi. Oluşan kamuoyu tepkisi, ülke liderlerinin de Ukrayna’ya destek ve yardım konusunda harekete geçmelerini, daha hızlı ve kararlı hareket etmelerini sağladı. İşgalci Rus ordusu Kyiv ve civarından çekilir çekilmez, bu bölgelerden giden Ukrayna halkının çoğunluğu hemen ülkelerine döndüler. Ayrıca eğitim seviyeleri yüksek Ukrayna halkının bu mültecileri, gittikleri ülkelerde yoğun tanıtım faaliyetleri yaparak Ukrayna lehinde bir kamuoyu oluşmasına çabalamaktalar.
Bu vesileyle şunun da belirtmek, altını çizmek gerekir. 2014 yılında Rusya işgaline karşı direnen Kırım Tatarlarının işgalci Rusya’ya karşı mücadelesinin önemi Ukrayna yetkilileri ve halkı tarafından daha iyi anlaşıldı ve takdir görmeye başladı. Birçok Ukraynalı, Kırım işgal edildiğinde bunu pek önemsemediklerini, işgalden büyük rahatsızlık duymadıklarını, hatta Kırım Tatarlarının niçin Rus işgaline bu kadar güçlü duruş sergilediklerini anlayamadıklarını, çünkü 1954 yılında Ukrayna’ya bağlanan Kırım’ı o dönemde pek de kendi vatanları olarak görmediklerini belirtmektedirler. Aynı Ukraynalılar, 2022 yılı Şubat ayında ülkelerinin bu kez baştan aşağı işgal girişimiyle birlikte karşılaştıkları Rus Dünyası gerçeğinin, Kırım Tatarlarının Rusya işgaline karşı direnmekte ne kadar haklı olduklarını gösterdiğini ve onların mücadelesinin Ukrayna halkına da ilham verdiğini söylemektedirler.
Uzun menzilli füzelerle Ukrayna şehir ve kasabalarının vurulması, işgal ettikleri yerlerdeki zulüm Ukrayna halkını yıldırmayacaktır. Kırım Tatarları yıllardır zaten yılmadı. Artık Ukrayna Putin’in gerçek bir “karabasanı”dır. Rus ordusu Kyiv, Harkiv, Sumi gibi yerlerden geri çekilirken Karabasan da Ukrayna düşünün yerini almak üzere Kremlin’e doğru yola çıkmıştı. 13 Nisan 2022 günü sabaha karşı Putin’in Rüyası yerini Karabasana terk etti. Ukrayna, Rusya’nın Karadeniz filosunun amiral gemisi “Moskva”yı uzun menzilli Neptün füzesiyle vurarak batırdı. Pu-tin’in Ukrayna rüyası da “Moskva” ile birlikte Karadeniz’e gömüldü. Ruslar, işgal ettikleri Kırım’da Akyar’daki üste bulunan savaş gemilerini, uzaklara Soçi ve Novorossisk bölgesine kaçırmak zorunda kaldılar.
Putin için rüyadan karabasana dönüşen Ukrayna savaşı, hiç beklenmedik zamanda Putin rejiminin sonunu da getirirse şaşırmamak gerekir. Putin rejiminin sonu, Putin, Savunma Bakanı Şoygu, Genelkurmay Başkanı Gerasimov ve diğer üst düzeyli yetkililerin Rus ordusunun Ukrayna’da işlediği savaş suçları ve insan hakları ihlallerinden dolayı Lahey adalet divanında yargılanmalarını kolaylaştıracaktır. Hesap vermekten kurtulamayacaklardır.
Bir daha vurgulayalım. Ukrayna’nın kazanması, Kırım’ın Donetsk ve Luhansk’ın özgür olması demek, Türk Dünyasının Rus tahakkümünden kurtulması ve tam bağımsız olması demektir.