Vefatının 1. yılında:
FİKRET “KIRIMLI” YURTER
(23 Ekim 1932 Kırım- 1 Mayıs 2020)
Hatice Altan YURTER
“Neden korkayım ki? Vatanımız Kırım’ı kaybettik. Bundan kötü ne olabilir ki?” F.K.Y.
23 Ekim 1932’de Vatan Kırım’ın Sudak iline bağlı Ayserez köyünde doğdu. Fikret Kırımlı Yurter dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Abdullah hocanın (1899-27 Haziran 1958) öğretmenlik yaptığı Seyitler ilinin Nogayçı Ahmat köyünde ilkokulu okudu. 1941 yılında Kırım’ı Almanlar işgal etti. Savaşın sonlarında ailesi ile Şubat 1944’te Kırım’dan ayrılıp Avrupa’ya kamplara götürülmüş ve Avusturya’nın Alberschwende kasabasında Landeck toplama kampına yerleştirilmişlerdi. Burada Almanlar tarafından Doğulu İşçi (Ostarbeiter) olarak Kırım’dan götürülen, savaş esnasında Kırım’ı terk eden Kırım Tatarları toplanmıştı. Onlardan bir bölümü de Almanya’da Mittenwald toplama kampında bulunuyorlardı. Kamplarda çok faal ve hareketli olan Fikret Yurter izcilik, kış sporları, futbol ve resim dersleri alarak zamanını değerlendirirken, aynı zamanda okula da devam ediyordu. Dört senelik kamp hayatı döneminden sonra 1948 yılında ailesiyle Türkiye’ye göç ettiler[1] ve Konya Ereğlisinin Ayrancı köyüne yerleştiler.
Fikret Yurter Konya’da ilkokul bitirme sınavına tabi tutularak, ortaokulu ve liseyi de bu şehirde tamamladı. Orta okulda okurken Konya İdman Yurdu futbol takımının antrenmanlarını seyrederken, önüne gelen topla hevesle oynayınca onu da oyuna alırlar. Ondaki yeteneği gören Galatasaray’da top oynamış takımın antrenörü Yandan Arif, kimsin diye sorduğunda Kırım Tatarıyım der. Hocası ve arkadaşları ona Kırımlı diye hitap etmeye başlar ve kısa zamanda Kırımlı lakabıyla kendini tanıtmış, 1955 yılına kadar bu takımda futbol oynamıştır. Kırımlı orta adını daha sonra Amerika’da vatandaş olduğu zaman resmen almıştır.
Ailesine maddi destek olmak isteyen Fikret Yurter derslerinden sonra çalışıyordu. O dönemde onunla sınıf arkadaşı olan rahmetli Güney Ertopçu sonradan; “ Biz ders bitince dışarı çıkar oyunlarımızı oynar, bisikletimize binerdik. Fakat Fikret ağabey ortadan kaybolurdu. meğer işe gidermiş” diye anlatırdı. Kamptaki eğitimi sayılmayıp Ortaokulu tekrarladığı için okulda herkesin ağabeyi idi. Resim yeteneği de vardı. Yaptığı bir Atatürk resmi çok beğeniliyor ve 19 Mayıs Spor Bayramı’nda teşhir ediliyor. Üniversite hayatını Almanya’nın Aachen şehrinde sürdürdü. Kendisinden önce Necmettin Erbakan’ın okuduğu Aachen Teknik Üniversitesi makine mühendisliğini bitirdi ve üniversiteyi bitirince Almanya’da bir süre çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüş yaptı. İki sene yedek subay olarak Erzurum’da askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, bir süre iş hayatına devam etti.
1970 yılında Amerika’ya daha önce Almanya ve Avusturya’daki kamplarda beraber kaldıkları birçok Kırım Tatarının göç ettiği New York’a gitti. Aynı yıl Hatice Altan ile evlenerek bu ülkeye yerleşti. Hatice hanımla bir ömür boyu süren evlilikten biri oğlan biri kız iki çocukları dünyaya gelmiştir. Oğluna Kırım Hanı Bora Gazi Geray’dan ilhamla Bora adını, kızına ise Vatan Kırım’da doğduğu köy olan Ayserez’i hatırlatması için Ayser adını vermiştir.
Fikret Yurter’in bütün hayali, emeli sürgünde olan kardeşlerine yardım etmek ve onların Kırım’a dönüp yaşamaları idi. Bilindiği gibi bütün Kırım Tatarları Stalin tarafından 18 Mayıs 44’te 15 dakika içerisinde evlerinden çıkarılıp hayvan vagonlarıyla Sibirya’ya ve Orta Asya’ya sürülmüşlerdi. Nüfusun yarısı yollarda ölmüştü. Evlendikten altı ay sonra New York’ta 1961 yılında kurulan Kırım Cemiyeti’ne başkan seçildi ve çok başarılı işlere imza attı.
Ailesinin geçimini 1970-1989 yılları arasında Nükleer Enerji Santralleri kuran ve işleten EBASCO firmasında, ardından 2008 yılında emekli olana kadar da Long Island Demiryolu şirketinde makine mühendisi olarak temin etti. Yoğun çalışma hayatı yanında cemiyet faaliyetlerini bir arada yürütmeye gayret etmiş, halkına ve Kırım’a faydalı faaliyetler, hizmetler yapmaya çabalamıştır. Asla mücadeleden uzaklaşmamıştır.
1970 yılında başkan seçildikten sonra ilk işi cemiyete bir bina kazandırmak olmuştur. New York şehrindeki Kırım Türkleri Amerikan Birliği’nin Brooklyn semtindeki cemiyet binası onun başkanlığı döneminde satın alınmıştır. Bir dikiş fabrikası olan bu bina cemiyet mensuplarının elbirliği ile onarılıp, cemiyet idarehanesi, yemek ve toplantı salonu, hafta sonları çocukların katıldığı İsmail Gaspıralı okulu, halk oyunları çalışma salonu ve cami ile gasilhanenin yer aldığı bir merkez olarak halkın hizmetine sunulmuştur.
Sovyetler Birliği’nde sürgünden dönmek için mücadele eden, baskı altında tutulan kardeşlerinin mücadelesini ve sesini duyurmak, destek bulmak için ABD devleti yetkilileri ve uluslararası kuruluşlara, ülke yetkililerine müracaatlar, mektuplar yazarak, fırsat buldukça görüşmeler yaparak onların durumu hakkında bilgi vermiş ve destek istemiştir.
1976 yılında Mehmet Sevdiyar ve Mübeyyin B. Altan ile birlikte “Sürgündeki Kırım Tatarlarının Öz Vatanlarına Döndürülmesi Komitesi”ni kurdular ve yine aynı yıl Kırım Fonu’nu kurarak Kırım mücadelesini sürdürdüler. Kırım Fonu (Vakfı) adına Türkçe, İngilizce Rusça kitaplar ve bir çok broşürler basarak sürgündeki Kırım Tatarlarının mücadelesini dünyaya duyurmaya çabaladılar. Özbekistan’dan dönen Kırım Tatarlarına yapılan baskıları ve mücadeleyi anlatan gizli belgeleri Mehmet Sevdiyar’ın yardımıyla kitap olarak yayınladılar. Birlik mecmuasını neşrettiler.
Plan ve tasarımını bizzat yaptığı 18 Mayıs 1944 Sürgün anıtını, bazı soydaşlarımızın maddi yardımları ile Long Island’daki Kırım Tatar mezarlığına dikilmesini sağladı. 1986 yılında açılan bu sürgün anıtı dünyada ilk Kırım Tatar Sürgün abidesidir. Elbette bütün bunlar hep halkın yardımıyla desteğiyle olmuştu, sağ olsunlar.
Kırım mücadelesine ve faaliyetlerine hiç ara vermeyen Fikret Kırımlı Yurter, insanların komünistlerden korkup konuşmaya çekindikleri zamanlarda, Sibirya’da Yakutistan’da sürgünde çalışma kampında olan lider Mustafa A. Kırımoğlu (o dönemde Cemiloğlu ) ve Özbekistan’daki milli mücadelenin önderleriyle uzun uğraşlarla telefonla konuşuyor ve mektuplaşıyordu. Onlara maddi ve manevi yardım göndermekten çekinmiyordu. Kırım Tatarlarına büyük destek veren, haklarını savunan eski Kızıl Ordu generali Ukraynalı Pyotr Grigorenko ABD’ye geldiğinde Fikret Kırımlı Yurter ve Kırım Tatarlarınca karşılanmış, onun yerleşmesine ve geçimine yardımcı olmuşlardı. Bu kısa hayat hikayesinde yaptığı hizmet ve fedakarlıkların hepsini yazmak mümkün değil.
Sovyet rejimi tehditi ya da diğer tehditler, eleştiriler, iftiralar vs. hiçbir şeyden korkusu yoktu. “Neden korkayım ki? Vatanımız Kırım’ı kaybettik. Bundan kötü ne olabilir ki?” der mücadelesini sürdürür, faaliyetlerine devam ederdi. Çok sevdiği vatanı Kırım’a da Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra gitmiş, ilk önce Ayserez’deki eski çeşmeyi tamamen yenilemiş, daha sonra doğduğu köyde ev yaptırmış, son yıllarda 2014 yılındaki Rusya işgaline kadar yaz aylarını burada geçirir olmuştu.
2008 yılında 76 yaşında emekli olduktan sonra hatıralarını da yazmaya başlamış, ancak birkaç yıl geçtikten sonra unutkanlık problemleri başlamış ve bu hatıralarını tam olarak bitirememiştir. Kırım sevdasıyla ve mücadelesiyle geçen ömrü 1 Mayıs 2020’de sona erdi. Ruhu şad, mekanı cennet olsun
[1] II. Dünya Savaşı zamanında Almanya ve Avusturya’daki kamplarda kalan ve büyük çabalarla Türkiye’ye getirilen bu insanların hikayesi için bkz. Neşe Sarısoy Karatay, Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında Türkler, Ankara, Sinemis Yayınları 2011; Patrick von zur Mühlen, Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında Sovyet Doğu Halklarının Milliyetçiliği (Türkçeye çeviren Eşref Bengi Özbilen), Ankara, Mavi Yayınlar, 1984. (EMEL)