İHANET

İhanet

Tercüman Gazetesinin 5 Temmuz 1980 tarihli nüshasında, Sayın Ergun Göze’nin “şahsî ihtiras ve menfaat” başlığı altında “Köşebaşı” yazısı çıktı. Bu yazısında Sayın Göze: “Tarih çok kere şahsî ihtiras ve duyguların, içtimaî ve iktisadî hadiseleri, hatta millî menfaatleri aştığını gösteren misallerle doludur.) Sözleriyle başlayan yazısında: “Türk tarihinin en büyük felâketlerinin başlangıcı olan ikinci Viyana Muhasarasında büyük bir ihanet vardır. Yoksa Türk Ordusunun, Türk Devletinin zaafı bu meseleyi doğurmuş değildir.” cümleleri yer alıyor ve ihanet suçunu, Kırım Hanı Murat Giray Han’ın işlediğini, o tarihte söylenmiş beğendiği bazı sözleri de kaydetmek suretiyle, ileri sürüyor ve büyük bir taşkınlıkla da Murat Giray’a: “Soysuz temsilci, o alçak hain, Türk düşmanlığı ile Tatar milliyetçiliği taslayan, Türk Devletine kahpece ihanet etmiş, hanlık şeref ve namusunun icabını yapmayan, Türk tarihinin hiç bir zaman affetmeyeceği ve dâima lanetle yad edeceği bu aşağılık hain…” gibi çok ağır sözlerle hücum ediyor.

Biz, Viyana bozgununda bir ihanet var mıdır, yok mudur? Varsa bu ihaneti kim işlemiştir? Sebebi nedir? gibi sualler sorarak bu tarihî hadisenin tartışmasına girişmeyeceğiz. Her hadise kendi şartlan içinde oluşur ve değerlendirilir. Biz ikinci Viyana Muhasarasının şartları ve bugünkü kıymet ölçüleri içine kendimizi sokamayacağımız için bu meseleyi çözme ve hükme bağlama gücünü kendimizde göremiyoruz. Yalnız o tarihteki hadiseleri, ihanetleri, suçları, kabahatleri, kusurları ve şahıslan en iyi değerlendirme durumunda olan padişahın kararını göz önünde tutmanın en doğru yol olduğuna inanıyoruz.

Padişahın kararı: “Kara Mustafa Paşa’nın idamı”’dır. Padişahın kararı neden böyle tecelli etti? Bu neticeye biraz açıklık getirmek, hem de Sayın Ergun Göze’nin “Köşebaşı”’nda yer darlığı sebebiyle alamadığını tahmin ettiğimiz bazı tarihî hadiseleri, bu meseleye hassasiyet gösteren okuyucularımızdan aldığımız mektuplar üzerine, gözden geçirmek için, Emel Mecmuasının, Romanya’nın Pazarcık şehrinde çıkan, Nisan 1935 tarihli, 6. yıl, 4. sayısında, rahmetli Kırımlı Abdullahoğlu Hasan’ın “Viyana Önünde Kırım Süvarileri” başlıklı, eski harflerle basılmış yazısını aynen yayınlıyoruz. Yazının anlaşılabilmesi için gerekli yerlerini bugünkü konuşma diline çevirmeye çalıştık. Çevirme sırasında inşallah bir hata işlemedik. Hata varsa bağışlansın.

Yazı görüleceği gibi rahmetli Kırımlı Abdullahoğlu Hasan’ın bir araştırma mahsulüdür. Kendi fikirlerini de ihtiva etmektedir. Biz, yazı içindeki bu fikirlerin yazara ait olduğunu kaydederek, yalnız tarihî hadise ve konuşmalara dikkatinizi çekiyoruz.

Bu arada zihnimize takılan bir soruyu da ifade etmekten kendimizi alamıyoruz. Yakın tarihimizde pek çok ihanet örneği varken, şu sırada durup dururken, 300 sene evvel yaşamış Murat Giray Han neden ele alınmıştır? Neden ona kin ve nefret dolu çok ağır küfürler yağdırılmıştır? Bu saldırı hiç de münasip olmayan bir zamanda neden yapılmıştır?

“Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öpmüştür?.. .”

Bu makale Emel Dergisi’nin Temmuz-Ağustos 1980, 119 numaralı sayısının 4. sayfasında yayınlanmıştır

TAVSİYELER

MÜSTECİB ÜLKÜSAL’I KABRİ BAŞINDA ANDIK

Emel dergimizin kurucusu, başyazarı, Kırım Milli Kurtuluş Merkezi Başkanı, Emel Kırım Vakfımızın kurucusu ve 10 …