Doğumunun 160. yılında rahmetle anıyorum….
20 Mart 1851’de Kırım’da Avcıköy’de doğdu.
“Doğmuşum Avcı köyde binseküzyüz ellibirde.
Mekânım Bahçesaraydır, mezarım kimbilir nerde”
Gerçekten de 18 Mayıs 1944’de Kırım Türkleri sürgün edildiğinde Zincirli Medrese haziresinde olan mezarı yok edilmişti. Ama onun torunları yok olmadı. Geri döndüler. Anıt mezar yaptılar.
Doğduğu dönem hem Kırım Türkleri hem de Rus Çarlığının işgali altında yaşayan Türk ve Müslüman halkların en karanlık dönemiydi.
Slav milliyetçiliğinin zirvede olduğu, Osmanlıya karşı isyan eden Sırpların yoğun olarak desteklendiği bir ortamda Moskova’da askeri okulda okudu.
Arkadaşı Mirza Davidoviç ile Osmanlı ordusuna katılmak istedi.
İstanbul’u, çeşitli Avrupa şehirlerini gezdi, Paris’de yaşadı. Rus Çarlığının esareti altındaki Müslümanlar ile Avrupa’daki halkların arasındaki muazzam farkı gördü.
Esaret ve geri kalmışlıktan kurtulmanın çaresini eğitim de olduğunu anladı.
Bir dil birliğinin olması gerektiğini idrak etti.
Bir ideal birliğinin olması gerektiğini biliyordu.
Sorunu teşhis ve tespit etmenin yeterli olmadığını gördü. Eyleme geçilmeliydi.
Geçti de.
“Dilde Fikirde İşde Birlik”
Sadece fikir ortaya koymadı.
“Milletine hizmet etmek istiyorsan elinden gelen işle başla!”dedi. Hiç beklemedi.İşe de hemen başladı.Hem de ne başlama. Ölene kadar.
Bir tarafta Çarlık Rusyası’nın inanılmaz baskısı ve sansürü vardı.
Bir tarafta cehalet içerisinde bırakılmış halkı.
Çok az bir imkân.
Ama muhteşem bir azmi vardı.
Ama peygamber sabrı vardı.
Son derece gerçekci, sağduyulu ve uzak görüşlü idi.
Çalıştı. Çalıştı. Çalıştı.
24 Eylül 1914’te Bahçesaray’da 63 yaşında öldü.
Ve bize muhteşem bir miras bıraktı.
Gazeteci idi.
1883 yılında neşretmeye başladığı Tercüman Gazetesi, Kaşgar’dan, Balkanlara, Kahire’den İstanbul’a, Kazan’dan Hindistan’a büyük bir coğrafyada okunuyordu.
Düşünün, 19. asırın sonlarında 20. yy başlarında, binlerce kilometre yol kat etti.
Gazetesi yüz binlerce kilometre karelik bir alanda tesirli oluyordu
Böyle bir başarıyı Türk Dünyasında bir daha hiçbir gazete sağlayamadı.
Usûl-ü Cedid Okulları kısa zamanda Kırım’dan Kazan’a, Taşkent’ten Kaşgar’a kadar yüzlerce sayıya ulaştı.
Fikirleri hâlâ cap canlı…
Türkiye Gazeteciler Cemiyetleri hâlâ bu büyük Gazeteci ile ilgili bir şey yapmadılar.
Gazeteciler cemiyeti müzesinde tek bir resmi, Tercüman’dan tek bir kopya yok….
Kadınlar için ilk dergiyi çıkardı. Başına da kızı Şefika Gaspıralı’yı koydu.
Onun çalışmaları sayesinde Kırım Tatar kadınları, 1917 senesinde seçme ve seçilme haklarını kazandılar.
1917 senesindeki Kırım Tatar Millî Kurultayı’nda 13 Kırım Tatar kadını delege seçilmişti…
Bakın Avrupa’daki kadın haklarının gelişimine, önemini anlarsınız.!
Artık İsmail Bey Gaspıralı’yı bilmemek, tanımamak, onun hakkında bir şey okumamak mazeret olamaz.
Prof. Dr. Yavuz Akpınar ve arkadaşları, onun seçme eserlerini üç cilt olarak Ötüken Neşriyat’ta yayınladılar.
Doç. Dr. Hakan Kırımlı’dan Prof. Dr. Nadir Devlet’e kadar birçok bilim adamı kitaplar neşrettiler. Neşrediliyor. Asırlık yaşına rağmen Kırım Millî Davasına hizmet etmeyi sürdüren Sabri Arıkan’ın Tercüman gazetesinden hazırladığı haberler Türk Dünyası Tarih Dergisi’nde yayınlandı. Prof. Dr. Turan Yazgan hocamız bunları iki kitap olarak neşretti.
Emel Kırım Vakfı’nın www.ismailgaspirali.org sitesinde günlerce okuyabileceğiniz, yaralanabileceğiniz bilgiler ve kaynaklar mevcut.
Doğumunun 150. yılında Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezimizin TÜRKSOY’un desteğiyle düzenlediği milletlerarası sempozyumdaki bildiriler ve daha önce yayınlanmış birçok kıymetli makaleyi Hakan Kırımlı ve Bülent Tanatar çok titiz bir çalışma ile Genel Merkez yayını olarak neşrettiler.
İsteyen okullar, isteyen kütüphaneler bunu temin edebilirler.
Artık mazeret yok. Kırım İstiklal Davasının büyük mücadele adamı rahmetli Cafer Seydahmet Kırımer’in 1934 yılında neşrettiği İsmail Gaspıralı kitabından başka ciddi bir eser Türkçe’de uzun seneler boyunca yoktu.
Artık var.
Okumak isteyene var. Araştırma yapmak isteyene var.
Türkiye’de binlerce Kırım Tatar öğretmen var. Kaç tanesi okullarında İsmail Bey Gaspıralı’yı kazandırdı?
TRT için hazırladığımız İsmail Bey Gaspıralı belgeseli var. Kaç okulda bu öğrencilere seyrettirildi?
Haklarını yemiyelim. İstek Vakfı Oğuz Kaan Okullarının öğretmen ve öğrencileri bu belgesele yılın belgeseli ödülü vermişlerdi.
İstanbul’da Küçükçekmece Anadolu Lisesi ve birkaç okul daha etkinlik düzenlemişti.
Kaç insanımızın evinin bir köşesinde İsmail Bey Gaspıralı’nın bir küçük resmi var?
İsmail Bey Gaspıralı 160. yılında layıkıyla anılmalı. Hak ettiği gibi hatırlanmalı.
Bunda da görev Milli Eğitim Bakanlığına, okullarımıza, öğretmenlerimize ve biz “gazetecilere” görev düşüyor….
İsmail Bey Gaspıralı belgeselinde onun hakkında değerli bilim adamlarımızın söylediklerinden seçmeler;
Prof.Dr.Halil İNALCIK (Bilkent Üniversitesi)
Türk Dünyası’nın kurtuluş yolunu modernizasyonda, modern ilmin ve teknolojisinin alınmasında bulan büyük mütefekkir, büyük Türk lideri olarak İsmail Gaspıralı’yı görüyorum. Türkçülük zaten onun Tercüman gazetesiyle İstanbul’da, onun telkinleriyle başlamıştı.
Prof.Dr.Yavuz AKPINAR (Ege Üniversitesi)
Her konuda aşağı yukarı modernleşmenin ortaya çıkardığı her konuda çok dikkatli söylenmiş fikirleri var ve ben bu fikirlerin günümüzde de değer taşıdığına inanıyorum.
Onun için Gaspıralı külliyatı neşredilirse Türk dünyası Gaspıralı’yı yeniden keşfedecek ve onun üzerine düşünmeye başlayacak. Ben bu fikirlerin toplumda çok derin yankılar uyandıracağına ve Türk Dünyasında yeni yeni oluşmaya başlayan siyasi partilerde de ideoloji için bir zemin teşkil edeceğine kesinlikle inanıyorum.
Yrd.Doç.Dr. İsmail Türkoğlu ( Marmara Üniversitesi)
Gerçekten de Gaspıralı bahtiyardır. Çünkü yaşadığı dönemde kıymeti bilinen aydınlardan birisidir. Rusya müslümanları Tercüman’ın 25. yıl kutlamaları ki Bahçesaray’da yapıldı bu kutlamalar, her taraftan Gaspıralı’ya hediyeler yağıyor. İran şahı hediyeler gönderiyor, Buhara emiri hediyeler gönderiyor, İdil-Ural bölgesinde pek çok okula Gaspıralı’nın ismi veriliyor. Onun anısına kitaplar çıkartıyorlar. Bunlar Gaspıralı’nın yaşadığı dönemde oluyor. Yani Gaspıralı’nın yaşadığı dönemde Çarlık Rusya’sındaki müslümanlar onun kıymetini çok iyi biliyorlardı ve ondan her zaman hürmetle bahsediyorlardı
Mustafa A.KIRIMOGLU (Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı)
1991′de Taşkent’te bu Ali Şir Nevai Kütüphanesi vardı. Orada kütüphanede bu gazetelere baktım, eski gazetelere. Tesadüf olarak orada bir kart gördüm “Tercüman gazetesi” Bahçesaray’da çıkmış ve aldım o gazeteyi. Yarısı Rus dilinde yarısı Arap harfi. O zaman bizim ana babalar eski adı Mirzaçöl olan Gülistan şehrinde yaşıyorlardı. Ozaman babama sordum, “ bu Tercüman gazetesi nasılbir gazete? “O da nereden duydun, dedi. Kütüphanede var dedim . Babam o kadar heyecanlandı ki o gazeteyi görmeyi çok istedi… Ben de o zaman gizli olarak bir sayfasını koparıp getirdim babama gösterdim . O zaman babam anlatmıştı bana İsmail Gaspıralı’nın kim olduğunu, bizim milletimiz için ne kadar önemli bir insan olduğunu…
Prof.Dr.Turan Yazgan (Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı)
Bana göre İsmail Gaspıralı Türk tarihinin yetiştirdiği, Türk milletinin istikbalinin tespit edilmesinde en doğru idealleri tespit etmiş olan çok büyük bir kültür, siyaset ve fikir adamıdır. Bunu şu bakımdan bu şekilde değerlendiriyorum. Tarihimizde türklüğü esas alan iki siyaset adamımız vardır. Bunlardan birisi Bilge kağan, birisi Mustafa Kemal Atatürk. Türklüğü istikbale dönük olarak siyasi hayatın ideali haline getirmek bakımından çok sağlam umdelere, çok sağlam ilkelere bağlıyan ilk Türk fikir adamı bence Gaspıralı İsmail’dir.
Prof.Dr. Kamil Nariman Velioglu (Bakü Avrasya Araştırma Merkezi Başkanı)
Özellikle bunu vurgulamak isterim ki İsmail Gaspıralı bugün bizim için daha büyük ehemmiyet taşımaktadır. Çünkü Yeni Avrasyacılık terimini başlatan kişilerden biri İsmail Bey Gaspıralı’dır. Onun mefkûre hayatında ulus ve Türk dilinin, kültürünün ve tarihî ilişkilerinin yeni boyutlarının açıklanması ve zamanına göre bunların uygulanması bizim için çok ehemmiyetlidir. Bunun yanısıra, şimdi dilde, fikirde, işte birlik konseptinin uygulanmasında çağdaş Türk dünyasının oluşmasında bizim için pusula rolünü oynayan İsmail Gaspıralı’nın fikirleridir.
Prof.Dr.Mirkasım OSMANOV (Kazan Devlet Üniversitesi)
İsmail Gaspıralı, hem politik, hem fikir adamı, filozof, hem de edebiyatçı, hem pedagog, hem gazeteci, organizatör, idareci. Hepsi bir adamın yüzünde, bir adamın elinde bir insanın ömründe olmuş. Büyük adamlar tarihte seyrek olur. Hem İsmail Gaspıralı’da bunun gibi seyrek büyük zatlardan biridir
Doç Dr. Hakan KIRIMLI (Bilkent Üniversitesi)
İsmail Bey Gaspıralı herşeyin temelinde, toplumun kendini tanımasının, tanımlamasının ve geleceğe yönelik nesillerini hazırlamasının aslî aracı olan maarifi görüyordu. Hâlbuki tarihte çok ileri seviyelerdeki bilim ve öğretim kurumlarının sahipleri Türk halkları yahut daha geniş bir zeminde Müslüman toplumlarının elinde, özellikle de sömürgeleşme şartlarında, âdetâ bütünüyle fonksiyonlarını kaybetmiş ve çağın hiç bir ihtiyacına cevap vermeyen eğitim müesseleri kalıntıları kalmıştı.
Emel 234. Ocak-Şubat-Mart 2011.