KIRIM’DA 1991 REFERANDUMU: 2014 İŞGALİNİN HABERCİSİ

KIRIM’DA 1991 REFERANDUMU:
2014 İŞGALİNİN HABERCİSİ

Refat ÇUBAR

Bugün, geçici olarak işgal edilen Kırım’da Rus işgalciler ve yerel işbirlikçiler 20 Ocak 1991 tarihinde yapılan Kırım referandumunun 34. yıldönümünü kutluyor. Bilahare[1] Kırım Özerk Cumhuriyeti Verhovna Rada’sı 20 Ocak’ı Kırım Özerk Cumhuriyeti Günü olarak kabul etme kararı aldı. Kırım’ın Rusya tarafından işgalinden sonra 20 Ocak “Kırım Cumhuriyeti Günü” olarak kabul edildi.

***

Ukraynalı siyasetçiler arasında da toplumun “bayramını” kutlamaktan mutluluk duyacakların olacağını göz ardı etmiyorum.  Ne de olsa Ukrayna siyasetinde çok sayıda kullanışlı aptal var.

SSCB’nin varlığının sona erdiği 20 Ocak 1991’de yapılan “Kırım’ın devlet ve hukukî statüsüne ilişkin” referandumun özünü açıklamak için Kırım’ın tarihinde kısa bir gezinti yapmak yerinde olacaktır.

1. Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, 18 Ekim 1921’de kuruldu, 30 Haziran 1945’te SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu’nun “Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin RSFSC’nin Kırım Oblastı’na dönüştürülmesi hakkında” Kararnamesi ile tasfiye edildi.

“Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kaldırılması ve Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kırım Oblastı’na dönüştürülmesini” onaylayan 25 Haziran 1946 tarihli ‘Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kaldırılması ve Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kırım Oblastı’na Dönüştürülmesi Hakkında’ Rus SSC Kanunu, tasfiye nedeni olarak ‘birçok Çeçen ve Kırım Tatarının Almanlar tarafından organize edilen gönüllü birliklere katıldığını ve Alman birlikleriyle birlikte Kızıl Ordu birliklerine karşı savaştığını’ belirtmiştir.

Rusya Federasyonu’nun 25 Haziran 1946 tarihli “Çeçen-İnguş ÖSC’nin kaldırılması ve Kırım ÖSC’nin Kırım Oblastı’na dönüştürülmesi hakkında” kanunu, “Çeçen ve İnguş ÖSC’nin kaldırılması ve Kırım ÖSC’nin Kırım Oblastı’na dönüştürülmesi”ni onaylamıştı ve bunların ortadan kaldırılmasının nedeni olarak, “birçok Çeçen ve Kırım Tatarının Almanlar tarafından örgütlenen Gönüllü birliklerine katıldığını ve Alman birlikleriyle birlikte Kızıl Ordu’nun bazı kesimlerine karşı silahlı mücadele yürüttüğünü, … Çeçen-İnguş ve Kırım ÖSC nüfusunun büyük çoğunluğunun bu Vatan hainlerine karşı çıkmadığını, … bununla bağlantılı olarak Çeçenler ve Kırım Tatarlarının SSCB’nin diğer bölgelerine nakledildiğini” belirtmişti…”.

Dolayısıyla Kremlin’in mantığı açıktı: bu topraklarda yerli halklar yok -çünkü sürüldüler- öyleyse özerklik de yok.

2. Kırım Tatar halkı, 11 Kasım 1989 tarihinde SSCB Yüksek Sovyeti’nin “Zorunlu İskâna Tâbi Tutulan Halklara Yönelik Baskıcı Eylemlerin Yasadışı ve Suç Olarak Kabul Edilmesi ve Haklarının Güvence Altına Alınması Hakkında” Deklarasyonunun kabul edilmesine kadar özel iskân yerlerinde zorla alıkonuldu.

SSCB’deki en büyük ulusal demokratik hareketlerden biri olan Kırım Tatar millî hareketi, sürgün döneminde taleplerini ve eylemlerini birbiriyle ilişkili iki hedefe ulaşmaya odakladı: Kırım Tatar halkının anavatanlarına geri dönmesi ve millî ve bölgesel (teritoryal) özerkliklerinin yeniden tesis edilmesi. Bu hedeflere ulaşmak için Kırım Tatar halkı ve millî hareket üyeleri kendilerini feda ettiler, Sovyet hapishanelerinin ve kamplarının zorluklarına ve yoksunluklarına cesaretle katlandılar ve otoriter rejime açıkça karşı çıktılar.

3. Kırım Tatarlarının 1987 yazında Moskova’daki Kızıl Meydan’da Kırım’a geri dönmeleri ve millî özerkliklerinin yeniden tesis edilmesi talebiyle düzenledikleri ve dünyanın dikkatini Kırım Tatar halkının trajedisine çeken kitlesel gösteriler, SSCB’nin siyasî liderliğini Kırım Tatar halkının sürgün edilmesini fiilen haklı gösteren tutumunu açıkça ifade etmeye zorladı.

9 Temmuz 1987’de SBKP Merkez Komitesi Politbürosu’nun kararıyla kurulan ve SSCB Yüksek Sovyeti Prezidyum Başkanı A. Gromıko’nun başkanlığını yaptığı Devlet Komisyonu, bir yıllık “çalışmasının” ardından 9 Haziran 1988’de hem Kırım Tatarlarının Kırım’a dönüşünün imkânsızlığını ve uygunsuzluğunu hem de Kırım’ın bölgesel (oblast) statüsünün değiştirilmesine gerek olmadığını gerekçelendiren bir karar yayınladı.

Bu karar Kırım Tatar halkı arasında bir öfke patlamasına neden olmuş ve Kırım Tatarlarının anavatanlarına kitlesel fiilî dönüşünü başlatan bir tür tetikleyici görevi görmüştür.

4. Sovyet makamlarının resmî tutumuna rağmen başlayan ve her geçen gün yoğunlaşan Kırım Tatarlarının kitlesel geri dönüşünün yanı sıra SSCB’deki dinamik siyasî süreçler, özellikle de yukarıda bahsi geçen “Zorunlu İskâna Tâbi Tutulan Halklara Yönelik Baskıcı Eylemlerin Yasadışı ve Suç Olarak Kabul Edilmesi ve Haklarının Güvence Altına Alınması Hakkında” başlıklı deklarasyon, Kremlin ve Kırım Komünist Partisi yetkililerini, Kırım’ın yerli halkının kaçınılmaz geri dönüşünü ve millî ve bölgesel (teritoryal) özerkliklerinin yeniden tesis edilmesini engelleyebilecek yeni engelleri aceleyle dikmeye zorladı.

Moskova’yı, 1988 yılında A. Gromıko tarafından dile getirilen, Kırım’ın gelişmesi için mevcut bölgesel (oblast) statüsünün yeterli olduğuna dair önceki açıklamasını değiştirmeye zorlayan bir diğer etmen de Kremlin’in Ukrayna’nın bağımsızlığının habercisi olarak algıladığı Ukrayna’daki millî demokratik hareketin hızla büyümesiydi.

Yani, bu iki etmen;

1) Kırım Tatar halkının kitlesel geri dönüşü ve anavatanlarında millî-bölgesel özerklik şeklinde kendi kaderlerini tayin etme arzuları,

2) Ukrayna ulusunun Ukrayna’nın bağımsızlığı için duyduğu istek,

Moskova’yı Ocak 1991’de acilen “Kırım’ın durumu ve hukukî statüsü hakkında” bir referandum düzenlemeye sevk etti.

5. Moskova’nın doğrudan talimatları doğrultusunda, 20 Ocak 1991 tarihinde bir referandum düzenlenmesi kararı, 7-13 Eylül 1990 tarihlerinde gerçekleşen Kırım Oblastı Halk Temsilcileri Sovyeti oturumunda alındı. Aynı zamanda, referandumu başlatanların asıl niyeti -Kırım’da kendi kaderini tayin etme konusunu değiştirmek- kararda alaycı bir şekilde şu şekilde ifade edildi: “Kırım Oblastı Halk Temsilcileri Sovyeti, Kırım’ın devlet statüsünün belirlenmesinin Kırım halkının iradesine dayanması gerektiğine inanmaktadır”.

Aslında, SSCB’nin dağılmasından birkaç ay önce ve o zamanki Ukrayna SSC yönetiminin mutlak göz yummasıyla, gelecekte Ukrayna’yı kontrolü altında tutamaması halinde Moskova tarafından patlatılacak olan saatli bir bomba yerleştirildi.

Çoğu hâlâ sürgünde olan Kırım Tatar halkı, planlanan referandumu tamamen boykot ettiğini ilan etti ve o sırada Kırım’a dönmeyi başaran on binlerce Kırım Tatarından tek bir tanesi bile referanduma katılmadı.

Ancak, Kırım Tatarlarının, yerli halkın kendi toprakları üzerinde kendi kaderini tayin etme hakkının görmezden gelinmesine ve Kırım Tatar halkının sürgününden sonra yarımadaya yerleştirilen vatandaşların oylarıyla Kırım’ın statüsünün belirlenmesine yönelik utanmazlığa (kinizme) karşı güçlü protestolarına rağmen, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Verhovna Rada’sı 12 Şubat 1991 tarihinde “Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Yeniden İhdası Hakkında” bir karar kabul etti.

Böylece, Ukrayna’nın bağımsızlık ilanından birkaç ay önce, Kırım Tatar halkının ve etnik Ukraynalıların haklarının mutlak bir şekilde bastırılmasıyla Rus etnik çoğunluğunun tekelinin yasal olarak kurulduğu Ukrayna topraklarında Kırım Özerkliği oluşturuldu.

***

Bu nedenle, “tarihî 2014 yılının önsözünü” kutlamak için hiç acele etmeyin.  Gelin kutlamayı Kırım, Rus işgalcilerden kurtarıldığında Ukrayna’ya bağlı bir Kırım Tatar özerk bölgesi olacağı zaman yapalım.

[1]  2009’da [EMEL].

TAVSİYELER

ANKARA’DA BELGESELCİ GÖZÜYLE KIRIM KONFERANSI

Ankara Merkezli faaliyet gösteren Kırım Vakfı’nın aylık olarak düzenlediği Tarih Kültür Konferanslarının Mayıs ayı konuğu, …