Zafer KARATAY.
“Kırım Tatar soykırımı” olan 18 Mayıs 1944 Sürgününün 65. yılını anma mitingi ve ardından 19-22 Mayıs 2009 günlerinde yapılan I. Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi ile Vatan Kırım’da tarihî günler yaşadık. Bu tarihî günlerin Kırım Tatar Millî Hareketinde, Kırım İstiklâl Davasında gerçek bir dönüm noktası, gerçek bir tarihî dönemeç olarak kaydedilebilmesi için diaspora diye adlandırılan, muhaceretteki Kırım Tatarlarına büyük bir sorumluluk düşüyor. Bundan sonra onların çok daha fazla aktif olmaları, bu zamana kadar yeterince ve gereği kadar yerine getiremedikleri Vatan Kırım’a ve mensubu oldukları Kırım Türklüğüne karşı sorumluluklarını ve görevlerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Vatan Kırım’da yapılan 1. Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi’ne katılan muhacerette yaşayan Kırım Türkleri ve Kırım ile ilgili sivil toplum kuruluşları ile yöneticileri artık daha fazla sorumluluk alacaklarını beyan etmiş olmaktadırlar. Bu sorumluluklarını, görevlerini ne şekilde yerine getireceklerini, Kırım tarihine “tamgalarını” vurup vuramayacaklarını zaman gösterecektir. Vatan Kırım’da yaşayan kardeşlerimiz bundan sonra, Türkiye’den, ABD’den, Almanya’dan, Romanya’dan gelip söylenen sözlere değil, yapılan işlere bakacaktır. Onlardan hizmet bekleyecektir. Bu en doğal haklarıdır. Bizler, yani muhacerette yaşayan Kırım Türkleri, Vatan Kırım’daki kardeşlerimize minnettarız. Onlara çok şey borçluyuz. “Çok şey” sözcükleri bile borcumuzu tarif etmeye yeterli değildir. İnanılmaz bir mücadeleyle Vatan Kırım’ı hayalden gerçeğe çevirdiler. Tarihten günümüze, Kırım Tatarı, Kırım Tatar Türkü, Kırım Tatar Türkleri, Kırım Türk Tatarları, Kırımlı adlarıyla tarif edilen bizlerin, bir halk olarak, geleceğimizin olması, Kırım’da varlığımızın olmasına, varlığımızın capcanlı olarak sürmesine bağlıdır. 18 Mayıs 1944 sürgün faciasından bugüne kadar geçen 65 yıl içinde, sürgün felâketine maruz bırakılan masum kardeşlerimiz destan yazdılar. Vatan Kırım’a dönerek, Vatan Kırım’da yeniden söz sahibi olmada büyük mesafeler alarak, bugün bizlere, muhacerette yaşayan kardeşlerine, Vatan Kırım’a olan borcumuzu ödeyebilme, milletimize hizmet edebilme fırsatını altın tepside sunuyorlar. Artık muhacerette yaşayan Kırım Tatarlarının hiçbir mazeretleri olamaz. Totaliter Sovyet rejimi yok, bizleri ayıran Demir Perde yok. En azından son on yıldır, Ukrayna yönetimi tarafından açıkça yapılan bir engelleme yok. Kırım’ın Çarlık Rusyası tarafından işgal edildiği 1783 yılından bu zamana kadar, muhaceretteki Kırım Türklerinin Vatan Kırım’a hizmet edebilmeleri, borçlarını ödeyebilmeleri için en uygun yılları yaşıyoruz. Bu yıllar, bu dönem, bu fırsatlar kaçırılmamalı, zaman boşa harcanmamalıdır. Kırım’ı geniş kitlelere sevdiren büyük yazarımız Cengiz Dağcı ile Kırım’a yola çıkmadan önce şöyle bir telefon konuşmamız oldu: “ Cengiz Aga, bir saat sonra Kırım’a uçuyorum. – Aman Allahım! Ne mutlu sana! – Yarın sürgünün 65.yılını anma mitingine katılacağım. Kırım’daki soydaşlarınıza, kardeşlerinize bir selâmınız varsa söyleyin, teybe kaydediyorum. -Aman Allahım! Beni tanıyan tanımayan herkese selâmım var. Ama vallahi, Zafer kardeşim, ben onlara ne söyleyebilirim ki. Bizim en kıymetli insanlarımız 40 seneden fazla Kırım’ın uzağında doğup büyümüşler ve Kırım’ı unutmamışlar. Ana babalarının vatanına geri döndüler. Onlardır, en kıymetli insanlarımız onlardır. Ne diyebilirim onlara. Ben yalnızca teşekkür edebilirim onlara….” 18 Mayıs 2009 günü aşırı sıcağa rağmen, Cengiz Dağcı’nın “bizim en kıymetli insanlarımız” dediği halkımızdan 30 bin kişiden fazlası Akmescit meydanını doldurdu. Miting boyunca bu insanların arasında dolaştım. Mitingde yapılan konuşmaları dinlemelerini, verdikleri tepkileri gözlemledim. Her 18 Mayıs’ta meydanı dolduranlara yukarıdan bakınca, bu kahraman insanları başarıya götüren, haklı mücadelelerinde sonuç almalarını sağlayan muhteşem birliklerini görüyorsunuz. Birlikten doğan o inanılmaz kitlesel mücadeleyi kavrayabiliyorsunuz. Aralarında dolaşırken ise Kırım Tatar Millî Hareketi’nin mücadele ruhunu bütün benliğinizle hissediyorsunuz. Kırım’da mücadele sürüyor. 18 Mayıs sürgününden sonra başlayan mücadelenin Vatan Kırım’a dönme olarak belirlenen ilk hedefi büyük ölçüde gerçekleştirildi. Bu ilk hedefin tam olarak gerçekleşebilmesi için başta Özbekistan olmak üzere, eski SSCB ülkelerindeki sayıları 150.000 olarak tahmin edilen Kırım Tatarlarının Vatan Kırım’a dönmeleri gerekiyor. Brejnev ile arasındaki tek ciddi fark adı olan İ. Kerimov rejimi varoldukça veya anlayışını tamamen değiştirmedikçe Özbekistan’daki Kırım Tatarlarının toplu göçleri çok zor gerçekleşecektir. Kırım Tatar Millî Hareketi Vatan Kırım’da halkımızın millî medeniyetini yeniden canlandırma ve dinî, millî ve insan haklarını tam olarak elde etme mücadelesini sürdürmektedir. Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi’ne Vatan Kırım dışından katılanlar, bu mücadeleyi, mevcut sorunları, beklenen hizmetlerin ne olduğunu birinci ağızlardan dinlemişler, Kırım’da dolaşarak bir çok şeye kendi gözleriyle tanık olmuşlardır. Kırım Tatarlarının Kırım’da varolmasını istemeyen güçlerin yok etmeye, gücünü zayıflatmaya çalıştıkları, haksız eleştirilere muhatap olan Kırım Tatar Millî Meclisi’nin ve onun yolbaşçılarının ve halkımızın ne kadar sağduyulu, demokratik olduklarını da görme fırsatı buldular. Öyle ki Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi’nin yapıldığı yerlerde, bu Kongre’ye katılmayı reddeden, Millî Meclis’i tanımayan küçük grupların mensupları, istedikleri kişilerle görüşmüşler, görüşlerini içeren broşür, gazete vb. basılı malzemeyi dağıtmışlardır. Kongre süresince zaman zaman sert ama medeni tartışmalar yaşanmıştır. Kongre delegeleri sürenin elverdiği ölçüde konuşmuşlar, duygu ve düşüncelerini ifade etmişlerdir. Farklı ülkelerden gelen farklı tecrübeler ile ortaya konulan fikirler ile, Vatan Kırım’da mücadelenin tam ortasındaki, başta Kırım Tatar Millî Meclisi mensupları ve Kırım’daki bir çok sivil toplum teşkilâtının fikir ve düşünceleri harmanlanmış, karşılıklı olarak istifade edilmiştir. Karşılıklı olarak, yani Vatan Kırım’da yaşayanlar ile Vatan Kırım dışında muhacerette yaşayanlar arasında olumlu bir etkileşim olmuştur. Bu olumlu etkileşim, Kırım Tatar Millî Hareketi’ne yeni bir enerji, yeni bir güç olarak yansıyacaktır. Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi gerek katılım ve ilgi yönünden, gerekse dost ve düşman dünyaya verdiği mesaj yönünden çok başarılı olmuştur. Ayrıca böylesine büyük bir organizasyon, eldeki imkanlara göre mükemmel gerçekleştirilmiştir. Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi’nin görünen yararları kadar, hemen ortaya çıkmayacak bir çok yararları olduğuna da hiç şüphe yoktur. Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi’nde dile getirilen en önemli meselelerden biri Ana Dili meselesi oldu. Öncelikle herkesin bu konuda kaygı duyması ve çaba göstermesi sevindiricidir. Kırım’da on-onbeş yıl evvel yapılan toplantılarda konuşmaların çoğunluğu Rusça olurdu. 1991 yılında Millî Meclisimizin kurulduğu Kurultay’da yalnızca millî yolbaşçımız Mustafa A. Kırımoğlu ve rahmetli Prof. Dr. Sabri İzzedin konuşmalarını ana dilde yapmışlardı. Aradan geçen süredeki gelişme sevindiricidir, ama yeterli değildir. Aslında ana dili problemi sadece eski SSCB topraklarında yaşayan Kırım Tatarlarına özgü bir problem değildir. Şimdilik Romanya ve Bulgaristan hariç olmak üzere, Türkiye’de, ABD’de, Almanya’da, Polonya’da, Litvanya’da, Kanada’da ve diğer bütün ülkelerdeki Kırım Türklerinin problemidir. Muhaceretteki Kırım cemiyetlerinin idarecisi ve mensubu olarak Kırım Tatar Türkçesini bilmeyen, kürsüye çıkıp kısa bir konuşma dahi yapamayan birinin, sürgünde doğmuş büyümüş ve Vatan Kırım’a dönmüş birini Rusça konuşuyor diye eleştirme hakkı yoktur. Dünya Kırım Tatar Kongresinde gönüllü olarak görev alan Bizim Qırım ve Qardaşlıq adlı Kırım Tatar gençlik teşkilâtlarının üyelikle ilgili temel şartlarından birinin kendi aralarında ana dilde konuşma olması da çok önemlidir. Üstelik bu gençlerin, Kongre boyunca, katılan delegeler ve misafirlerle canla başla ilgilenmeleri, ana dilimizde iyi konuşmaları da sevindirici ve gelecek açısından umut vericidir. Bu kongreye Vatan Kırım’dan katılan sivil toplum örgütlerinin bir çoğunun, hazırladıkları tanıtım broşürlerini ana dilde, daha da önemlisi Latin alfabesinde hazırlamış olmaları da dikkat çekici, olumlu bir husustur. Dünya Kırım Tatar Kongresi’ne katılan misafirler ve delegeler kongrenin üçüncü günü Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi’ni ziyaret ettiler. Akmescit’in ortasındaki bu bina çok değil 15 yıl önce askerî kışlaydı. Buradaki askerî arabalardaki askerler, Kırım Tatarlarının çadır şehirlerini yıkmak, Kırım Tatar yerleşimini engellemek için harekete hazır bir şekilde beklerlerdi. Prof.Dr.Fevzi Yakup olağanüstü bir mücadeleyle burasını Kırım Tatarları için korkulan, endişe kaynağı olan bir askeri kışladan, halkımıza aydınlık saçan bir ilim ve irfan yuvası haline getirdi. Kürsüde, her zamanki gibi heyecanla, hizmet aşkıyla konuşan Fevzi Yakup’u dinlerken ve arkasından Üniversitedeki müzisyen ve sanatçıların muhteşem gösterilerini seyrederken gururlanmamak mümkün değildi. Bu üniversitede muhacerette yaşayan her bir Kırım Tatar cemiyetinin bir emeği mutlaka olmalı. Bu üniversiteye mutlaka bir faydası dokunmalı. Muhaceretteki Kırım Tatarlarının eskiden beri en büyük şikâyetleri, Kırım’dan, Kırım Tatar Millî Hareketinden, gelişmelerden haber alamamaktı. Kongrenin akabinde Kırım Tatar Drama Tiyatrosunda 3. kuruluş yılını kutlayan Kırım Haber Ajansı (QHA) bu boşluğu büyük ölçüde ortadan kaldırdı. İsmet Yüksel ve Gayana Yüksel, TİKA’nın desteğiyle başlattıkları bu önemli görevi başarıyla sürdürmekteler. Bilgiyi ve haberi anında dünyanın neresinde olursa olsun yaşayan herkese sunuyorlar. Bu sahada büyük bir boşluğu dolduran Meydan Radyosu’nu da unutmamak gerek. Yolda giderken dolmuşlarda, arabalarda Meydan dinlemek Vatan Kırım’da olduğumuzu hissettiren en önemli olgulardan biri haline gelmiş. ATR televizyonu ve Kırım Devlet Televizyonu Kırım Tatar yayınları, Yıldız Dergisi, Qırım, Yañı Dünya ve Hidayet Gazeteleri göz ardı edilmemeli. Millî Meclis, siyasî mücadele, millî mektepler, üniversitemiz, haber ajansı, televizyon, radyo, sivil toplum örgütleri, gençlik teşkilâtları Vatan Kırım’da işbirliğine hazır bekliyorlar. Dünya Kırım Tatar Kongresi’nin Vatan Kırım’da toplanması ve kuruluş kararı alması büyük bir ileri adımdır. Bu Kongre özellikle sivil toplum kuruluşlarının koordinasyonunu, işbirliğini arttıracak, senelerdir Kırım Tatar Millî Meclisi’nin sırtında bulunan bir çok yükü hafifletecektir. Kongre elbette Millî Meclisimizin ve Millî Kurultayımızın bir alternatifi değildir. Kongre düzenleyicileri ve delegeler, Kırım Tatarsız bir Kırım arzu eden, Kırım Tatarlarına düşman olan güçlerin beklentilerini boşa çıkardılar ve Millî Meclisimizin, halkımızın Millî Mücadelesinin yanında ve arkasında olduklarını ilan ettiler ve büyük bir birlik mesajı verdiler. Kongre başkanlığına seçilen Refat Çubar ve koordinasyon kurulu üyelerini tebrik eder, başarılar dileriz Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı sayın Mustafa A. Kırımoğlu da çok, çok önemli mesajlar verdi. Kırımoğlu sadece 18 Mayıs miting konuşmasında değil, Bahçesaray’da Hansaray’da yapılan Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi’nin açılışını ilan ettiği konuşmasında ve kongrenin ilk oturumunda yaptığı uzun konuşmasında da çok önemli mesajlar verdi. Bu konuşmaların bir kere daha dikkatle okunması, herkesin bu konuşmalardan sonuçlar çıkarıp, gelecekteki hizmetlerini, stratejilerini, alacakları tutumları bu konuşmaların ışığında belirlemesi gereklidir. Akmescit’e gelemeyenler bulundukları şehir merkezlerinde de ayrı anma toplantıları düzenlediler. Yalta yolundaki toplanma yerinde duayı okuyan ve açılışı yapan genç Kırım Tatar din adamı kardeşimiz konuşmasında altı çizilmesi gereken sözler söyledi: “Birlik pazardan satın alınan bir şey değildir. Birlik gökten zembille inen şey değildir. Birliği bizler meydana getirebiliriz. Birlik için bizler samimiyetle ve isteyerek çalışırsak başarabiliriz”.Etiketler:
TAVSİYELER
“Daima Bekleyeceğim Balam” fotoğraf sergisi ve konferansı İstanbul’da yapıldı
Emel Kırım Vakfı ve Kırım Türklerinin 90 yıllık sesi Emel dergisinin Rusya işgali altında Kırım’daki …