Yazan: N.A. ZİNÇENKO-KEFELİ . Türkçeye Çeviren: Hakan KIRIMLI.
Uzun dönemler boyunca Kırım ile Türkiye arasında siki diplomatik, ticarî- ekonomik ve dinî münasebetler mevcut olagelmiştir. Bu münasebetlerin mahiyeti, Kırım’daki etnik grupların ve dinî cemaatlerin aralarındaki ortama ve Kırım’ın Rusya’ya ilhakından sonra da Türkiye ve Rusya arasındaki devlet seviyesindeki ilişkilere sıkı bir şekilde bağlı olmuştur.
XX. yüzyılda Rusya diplomasisi Türkiye ile olan ilişkilerinde, mümkün mertebe önceki tarihî dönemin tecrübe ve yanılmalarını nazari dikkate alarak, yalnızca ticarî-ekonomik menfaatler esasında kurulmuş bağlantılara değil, etno-dinî mensubiyetler temelindeki muhtelif aktif temaslara da pek mani olmamaktaydı. Bu şekilde, Kırım’ın sözü geçen millî cemaat şahsiyetlerini âzamî ölçüde Rusya’ya “bağlamak” amaçlanmaktaydı.
Kırım’da inkılâp öncesi dönemde az olmayan sayıda Türkiyeli Türk ve bu meyanda Türkiye tebaları da yaşamaktaydı. Bunların sayıları ilkbahar ve güzde balık avı mevsimlerinde, yazın da ticaret döneminde kayda değer şekilde artardı.
Kırım’ın başlıca şehirlerinde bulunan Türkiye konsoloslukları, diğer fonksiyonlarının yanı sıra Türkiye uyrukluların işleriyle meşgul olurlardı. Bu konsolosluklar iki devlet arasındaki ilişkilerin güçlenmesinde büyük rol oynamıştır. Kaide olarak, konsolosluk görevlileri Kırım’ın ve Türkiye’nin özelliklerini gayet iyi bilirlerdi. Bu faaliyetlere daima Kırım Karaim Türkleri (Karaylar) de katılırlardı. Su cümleden olarak, bu yüzyılın başlarında Akmescit, Gözleve ve Kefe’deki Türk konsolosluklarında Karaimler de görev almışlardı. Karaimlerin bu tür görevlere iştirakleri, kökü Kırım Hanlığı’na kadar giden eski bir geleneğe dayanmaktaydı.
Çeşitli dönemlerde Rusya-Türkiye münasebetlerinin güçlenmesinde Karaim cemaatinin ruhanî ve dünyevî liderlerinden olan Baboviç ve Pampulov önemli roller oynamışlardır. Muhtelif göç dalgalarıyla Kırım’dan ayrılmış olan ve Kırım’da kalanların kendileriyle aktif iktisadî bağlarını muhafaza ettikleri muhacirler arasında Kırım Karaimleri de vardı ki, bu gibi ekonomik ilişkiler meyanında, meselâ, tütüncülük gibi (hammadde ile nihaî ürün arasında daimî mübadele yapılan) önemli bir kol da bulunmaktaydı. Stambolidi ve Hasköylü gibi Türkiye’den gelen bazı Karaim ailelerin kökeni de bu ise dayanmaktadır.
İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde Rusya’nın güneyinden çıkarak Türkiye üzerinden mukaddes mahallere giden hacıların seyahatleri de önemli role sahipti. Kırım’dan ayrılmak mecburiyetinde kalışını müteakip, Karaim Hahambaşı Hacı Seraya Şapşal Türkiye’ye sığındı (Şapşal, Kemal Atatürk ile görüştü, İstanbul Üniversitesi’nde ders verdi ve orada Kırım Karaim Türkleri hakkında kitap yazdı.*).
XX. yüzyıl başlarında Kırım Karaimleri tarafından devlet ve şahıs seviyelerinde yürütülen Kırım ve Türkiye arasındaki aktif temaslar, bu bölgelerde yasayan etnik gruplar ve dinî cemaatler arasındaki münasebetlerin güçlenmesine ve devletler arasındaki ilişkilerinde düzelmesine vesile olmuştur. Bu hususta bir çok somut örnekler vardır.
Ne yazık ki, Sovyet hakimiyetinin başlangıç dönemini müteakip bu ilişkilere Sovyetler Birliği’ndeki “yeniden inşa” (perestroyka) devrine kadar sürecek olan uzun bir ara verilmiştir. Halen kesilmiş olan bu ilişkilerin tedricen de olsa her iki tarafın da menfaatine olacak şekilde yeniden kurulmaktadır. Bu tebliğin yazarının yayınları ve şahsî intibaları bunu göstermektedir.
* Rusça aslından Türkçe’ye çevirdiğimiz bu metnin asli 26 Mayıs 1995’de Akmescit’de düzenlenen “XX. Yüzyılda Kırım’da Milliyetlerarası ilişkilerin Meseleleri” konulu ilmî konferansa tebliğ olarak sunulmuş ve söz konusu konferans tebliğlerinin toplu olarak yayınlandığı Problemi politiçeskoy istorii Krima, Bölüm: I (Akmescit, 1996) adli kitabin 6.-8. sayfaları arasında derc olunmuştur (Çevirenin notu).
* Hacı Seraya [Süreyya] Şapşal Türkiye’de bulunduğu yıllar içinde Karaimler (Karaylar) hakkında müstakil kitap yazmamış, ancak 1928’de İstanbul’da yayınlanan Türk Yılı. 1928 adlı derleme kitapta onun tarafından kaleme alınan “Kırım Karay Türkleri” başlıklı uzun bir makale yer almıştır (Hakan Kırımlı).