“BELGESEL” PROPAGANDA: RUS TELEVİZYONU KIRIM’IN VE UKRAYNA’NIN DOĞU KISIMLARININ İŞGALİNİ NASIL TASVİR EDİYOR?

“BELGESEL” PROPAGANDA:
RUS TELEVİZYONU KIRIM’IN VE UKRAYNA’NIN DOĞU KISIMLARININ İŞGALİNİ NASIL TASVİR EDİYOR?*

 

Kostyantın ZADIRAKA, Orest SLIVENKO **

Türkçeye Çeviren: Özgür KARAHAN

 

Rus hükümeti işgal altındaki topraklarda yaşayanları “belgesel” filmler aracılığıyla etkilemeye çalışıyor.

 Ukrayna’nın işgal altındaki toprakları Rus bilgi akışının hakimiyetinde kalmaya devam ederken, bazı bölgeler on yılı aşkın bir süredir işgalcilerin medya etkisinin altındadır. Topyekûn işgalin ardından işgal edilen bölgelerde, Ukrayna medyasının yok edilmesi ve yerlerine kendi yayın organlarının kurulması işgalcilerin öncelikli hedefleri arasındaydı. Merkezî Rus kanallarını yayınlama acil görevi, bu bölgelerde yerel sakinleri işgalin var olmadığına ikna etmeyi amaçlayan ve bunun yerine “tarihî anavatanla yeniden birleşme” olarak tasvir eden birincil propaganda aracı haline geldi. Detector Medya Araştırma Merkezi, Kırım ve Doğu Ukrayna’daki sahte “referandumların” onuncu yıldönümüne ithafen Rus televizyonlarında yayınlanan iki “belgesel” mini diziyi analiz ederek Rus propagandasının Ukrayna topraklarının işgaline ilişkin anlatılarını nasıl desteklediğini ortaya koydu.

“Belgesel” Donbas: Referandum, Tahliye ve On Yıllık Sabır

Mayıs 2024’te Rusya’nın “Pervıy Kanal” adlı kanalı “Kurtarılmış Bölgeler – Yaşam Hattı” (“Osvobojdennıe territorii – liniya jizni”) başlıklı iki bölümlük bir “belgesel” yayınladı. Proje 2009 yılında kurulan Studiya İndigo tarafından hazırlanmıştı. Stüdyonun resmî web sitesindeki açıklamasına göre, “2007 yılında Birleşik Rusya partisi için başarılı reklamlar ve Merkez Seçim Komisyonu için bilgilendirme videoları üreten bir grup tarafından kuruldu.” Propaganda çalışmalarında böylesine “saygın” bir sicile sahip olan yazarlar, yeni yapımlarını 11 Mayıs 2014’te Donetsk ve Luhansk bölgelerinde düzenlenen sahte “referandumların” onuncu yıldönümüne adadılar.

“Kurtarılmış Bölgeler – Yaşam Hattı” filminden bir kare. Luhansk bölgesinin işgal altındaki topraklarının işgal idaresi başkanı Leonid Paseçnik Aleksandr Mozgovoy ile birlikte

Filmdeki ev sahibi rolleri üç propagandacı tarafından canlandırılıyor: Maryana Naumova, Semyon Pegov ve Aleksandr Mozgovoy. Naumova, doping testi pozitif çıktıktan sonra 2016 yılında diskalifiye edilen eski bir powerlifting sporcusu. Gençlik yıllarından beri “sportif-insanî misyonlar” kisvesi altında Rus propaganda etkinliklerine katıldı. 2014 yılında 15 yaşındayken Kuzey Kore’yi ziyaret etti, ardından defalarca Ukrayna’nın doğusundaki işgal altındaki topraklara gitti ve Suriye’deki Rus askerî tesislerini ziyaret etti. Rusya’nın geniş çaplı işgalinin başlamasının ardından “milblogger” [savaş bölgelerinde çalışan Rus propagandacılar için kullanılan bir terim] olarak Rus televizyonlarında düzenli olarak yer almaya başladı.

Semyon Pegov da 2014 yılından bu yana Rus silahlı kuvvetleriyle işbirliği yaptığı bilinen bir “milblogger”. Eski bir Ukraynalı gazeteci olan Aleksandr Mozgovoy[1] daha önce Ukrayna TV kanalı için çalışıyordu. 2015 yılında işgal altındaki bölgelere taşındı ve buradaki yerel propaganda ajanslarıyla işbirliği yapmaya başladı.

Film, sunucular ile filmin özneleri arasında çoğunlukla sokaklarda yapılan ve aralarına 2014’ten görüntüler serpiştirilen konuşmalar etrafında şekilleniyor. Filmde iki ana katılımcı grubu yer alıyor: yerel işgal yönetimlerinin temsilcileri ve sahte “referandumlar” düzenleme girişimlerinde yer alan sözde “Rus Dünyasının” sıradan destekçileri.

İşgal yönetimlerinin mevcut liderleri Denis Puşilin ve Leonid Paseçnik’e ekranda önemli bir zaman ayrılıyor. Bu arada, Rus yönetimini eleştiren işgal altındaki toprakların yönetimlerinin önceki liderlerinden bahsedilmiyor. Filmin büyük bölümü 2014 baharındaki olaylara odaklanmasına rağmen, terörist lider İgor Girkin (Strelkov olarak da bilinir) ya da yerel işbirlikçilerin başı Pavel Gubarev gibi isimler tamamen atlanıyor. Bunun yerine, Rus “küratörler” tarafından 2018 ve 2017’de görevlerine atanan Puşilin ve Paseçnik, filmin “halk protestosu” olarak tasvir ettiği şeyin kilit liderleri olarak sunuluyor. Bu yaklaşım, Rus propagandasının Kremlin’e sadık atamaların medyada öne çıkmasını sağlamaya yönelik kasıtlı bir girişimi gibi görünüyor.

Filmde yer alan ikinci grup ise, görünüşte ayrılıkçı harekete tabandan destek verildiği imajı yaratmak amacıyla, sahte “referandumların” daha az bilinen organizatörlerini ve katılımcılarını içeriyor. Propagandacılar, 2014’te Donetsk ve Luhansk’taki Rusya yanlısı “protestoların” sözde “spontane” olduğunu, “neredeyse hiç organizasyon olmadığını” vurgulayarak, “her şeyin doğal bir şekilde gerçekleştiğini” ve “insanların basitçe bir araya geldiğini” iddia ediyorlar. Örneğin, Vostok militan birliğinin eski lideri ve şu anda Donetsk bölgesinin işgal altındaki kısmında “Rosgvardiya Ana Müdürlüğü Başkan Yardımcısı” olan Aleksandr Hodakovskiy, filmde “referandumların” bile “bir şekilde kendiliğinden organize olduğunu” belirtiyor. (Gerçekte bu “referandumlar”, Ukrayna Güvenlik Servisi’nin 7 Mayıs 2014 tarihinde web sitesinde de belgelediği gibi, Rusya’dan koordine edilmiştir).

Kurtarılmış Bölgeler – Yaşam Hattı filminden bir kare. Donetsk bölgesinin işgal altındaki topraklarının işgal idaresi başkanı Denis Puşilin, Semyon Pegov ile birlikte

Filmin ana teması, Ukrayna’nın doğu Ukrayna’daki savaşı başlattığı ve sorumluluğu yerel ayrılıkçılardan ve daha da önemlisi Rusya’dan aldığı suçlamasıdır.

İgor Girkin-Strelkov’un filmde yer almaması sadece Rusya’da tutuklu bulunmasıyla değil, aynı zamanda 2014 yılında Donetsk ve Luhansk’ta yaşanan olayları sadece “yerel madenciler ve işçiler” tarafından düzenlenen “tamamen barışçıl bir protesto” olarak çerçeveleyen elverişli bir anlatıyla da bağlantılı. Bir FSB albayının (“savaş için tetiği çektiğini” açıkça itiraf eden) liderliğindeki bir birim tarafından iki şehrin organize ve silahlı bir şekilde ele geçirilmesi filmin anlatısında dikkat çekici bir şekilde yer almıyor. Bunun yerine odak noktası, bir “darbe”, “Nazilerin iktidara gelişi” ve ayrılıkçıların “barışçıl protestolarının” başlıca nedeni olarak gösterilen 2013-2014 Yevromaydan olaylarına kaydırılıyor.

Ukrayna’nın terörle mücadele operasyonu duyurusu, Slovyansk’taki olayların atlanmasıyla birlikte, “cunta”nın ‘barışçıl protestoları” bastırma girişimi olarak sunuluyor. Film yapımcıları olayları, duygusal görüntüleri ve konuşmacıların yorumlarını Kremlin’in lehine bir anlatı oluşturmak için manipüle ediyor; Kremlin’in kendisi yok, geriye sadece “Donbas’ın ezilen halkı” ve “Kiev Nazileri” kalıyor.

Propagandacılar ana fikirlerini desteklemek için, anlatılarına uygun olmayan olayları görmezden gelmek ve bağlamından koparılmış alıntılar kullanmak da dahil olmak üzere, bilindik araçlardan oluşan bir cephanelik kullanıyorlar. Hatta Yuliya Timoşenko’nun “Donbas’ın etrafına dikenli tel çekilmesini” ya da “Ukrayna’daki Rusların nükleer silahlarla vurulmasını” savunduğuna dair 2004 tarihli memlere[2] atıfta bulunuyorlar.

Film, Başkan Volodımır Zelenskıy’e isnat edilen yanlış bir alıntıyla tavrını daha en başından belirliyor: “Donbas’ta yaşamaya devam etmek büyük bir hatadır.” Bu ifade, Zelenskıy’ın sanki Ukrayna’nın doğusunda yaşamayı kınadığı izlenimini yaratıyor. Gerçekte, tam alıntı şöyleydi: “Bugün geçici olarak işgal edilmiş Donbas topraklarında yaşıyorsanız ve ‘davamız haklıdır’, ‘biz Rusya’ya aitiz’, ‘biz Rus’uz’ diye düşünüyorsanız, Donbas’ta yaşamaya devam etmenin büyük bir hata olduğuna inanıyorum…

Film yapımcıları, 2014 yılında Ukrayna’ya karşı başlatılan savaşın Rusya’nın Kırım’ı ilhakından sonra toprak hakimiyetini genişletme çabalarından değil, daha ziyade “Maydan sonrası Kyiv yetkililerinin” “Donbas nefreti”nden kaynaklandığını savunmaya çalışıyor. Filmin konuşmacılarından biri olan ve “Donbas Tarihini Araştırma Enstitüsü Müdürü” olarak tanıtılan Vladimir Nosov’un, Rus işgali altında bulunan ve adı değiştirilen “Donetsk Devlet Üniversitesi”nin internet sitesinde 2013 yılında tarih alanında yüksek lisans derecesi aldığı ve halen kıdemli öğretim görevlisi olarak çalıştığı belirtiliyor. Nosov Kyiv’in “protestocuların” taleplerini “biz insan değiliz” diye görmezden geldiğini iddia ediyor. O ve filmdeki diğerleri, “halk devriminin” ve “Donbas halkının kendilerini Nazizm’den koruma arzusunun” başlıca nedenleri olarak dil ve tarihsel bellek çatışmalarını gösteriyor. Filmde adı verilmeyen bir kadın, “Bizi öldürmeye başladılar çünkü biz Donbaslıyız, madenciyiz, Ortodoks Hıristiyanız” diyor.

Film, Donetsk’teki Ukrayna protestoları, bu protestolara yapılan saldırılar, Rus “turistlerin” 2014 baharındaki olaylara karışması ve ardından Rus ordusunun savaşa doğrudan dahil olması konusunda sessiz. Rusya filmde sadece kısa bir süre ve sadece filmin sonunda yer alıyor, bir kurtarıcı ve “Donbas halkının” Ukrayna’nın bağımsızlığı boyunca özlemini çektiği iddia edilen nihaî hedef olarak tasvir ediliyor. Rusya’nın geniş çaplı işgalinden ve bunun Doğu Ukrayna’daki sonuçlarından sadece üstünkörü bahsedilirken, Kremlin’in işgal altındaki bölgeleri “kendi toprakları” olarak tanıması bir kutlama, kaderin bir hediyesi ve Vladimir Putin’in kişisel bir zaferi olarak sunuluyor.

Bununla birlikte, bazı anlar genel anlatıda öne çıkıyor. Örneğin Puşilin 2014 yılında “Vladimir Putin’i o dönemde zaten liderimiz olarak görüyorduk” diyor. Bu arada, bir madenci Rusya’ya katılmak için yapılan fedakarlıklara değip değmediği sorulduğunda “evet” diyor ama sonra garip bir şekilde “Donbas”ın katlandığı iddia edilen “on yıllık sabırdan” bahsediyor. Sahte referandumlar ile “yeni bölgelerin Rusya’ya resmen kabulü” arasında sekiz yıl geçtiği göz önüne alındığında, bu madenci neden iki yıl daha sabretmek zorunda?

Askerî saldırganlık propagandasında çocukların kullanılması, Rus propagandasının hiç tereddüt etmeden uyguladığı en alaycı taktiklerden biridir. Propagandacı Mariya Naumova, filmin hemen başında, bir giriş olarak Avdiivka’dan Dmıtro adında bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Topyekûn işgalden kısa bir süre önce doğan çocuk, Şubat 2024’te dört yaşına girmiştir. Anlatıya göre, Dmıtro’nun ailesi tahliye edilmeyi reddetmiş ve Dmıtro iki yılını “bombardıman altında” geçirmiş (şehir cephe hattında olduğu ve topyekûn işgalin ilk günlerinden beri saldırı altında olduğu için). Ebeveynlerin, Avdiivka kuşatmasının son aylarında bile çocuklarını ciddî tehlikeden uzaklaştırmayı reddetmeleri, Ukraynalı yetkililerin çocukların zorunlu tahliyesi çağrılarına karşı bir direnç ve dayanıklılık örneği olarak gösteriliyor. Film, Dmıtro’nun Ukrayna polisinden ve gönüllülerden “bir bodrumda saklandığını” iddia ediyor (Sanki Avdiivka bodrumlarında saklanmaları Rus bombalarından ötürü değilmiş gibi). Film, sivillerin tahliyeye çağrıldığı duygu yüklü görüntüleri kullanarak, bunları Ukrayna’nın “çocukları alıp götürdüğünün” kanıtı olarak sunuyor. Kritik ayrıntıları atlıyor: tahliye sadece en az bir ebeveyn ya da yasal vasi ile gerçekleştiriliyordu ve zorunlu tahliye kararı, acımasız Rus bombardımanının yarattığı aşırı tehlikeye karşı alınmış bir tedbirdi. Film, son çatışmalarda Avdiivka’ya kaç ton patlayıcı atıldığını ve bu yıkımdan tam olarak kimin sorumlu olduğunu belirtmeyi ihmal ediyor. Rus ordusu hikâyede sadece çocuğun bombalanan ve işgal edilen şehirden tahliyesi sırasında ortaya çıkıyor ve Dmıtro’ya çikolata ikram eden bir asker-şoför tarafından canlandırılıyor. Dmıtro’nun hikâyesinin sonuna doğru Naumova çocuğun annesine neden tahliyeyi reddettiğini ve çocuğuyla birlikte bir bodrum katında bir yıl geçirdiğini sorar. Kadın önce “Orada kimsenin bize ihtiyacı yok” diye cevap veriyor ama sonra kurgulanmış görüntülerle, kekeleyerek, propagandacıların istediği gerekçeyi sunuyor: “Orada eğitim almasını ve Nazizmin ona empoze edilmesini istemediler.”

“Kırım Bizimdir. Başka Kimin Olabilir?”

Kırım’ın ilhakının -ya da Rusların deyimiyle “yeniden birleşmesinin”- yıldönümü münasebetiyle Rus devlet kanalı 1. Kanal, Kırım Göğünün Altında (Под небом Крыма) adlı sözde bir belgesel mini dizi yayınladı. İki saat boyunca Ukrayna yarımadasının “gerçek” tarihini yeniden anlatan dizi, Kırım’ın Rusya ile “barışçıl bir şekilde yeniden birleşmesine” yol açan sözde koşulları açıklıyor.

Açılış dizinin tanıtımında da kullanılan şu ifadeyle başlıyor: “2014, yarımadanın yeni hayatının başlangıç noktasıdır. Kırım Rusya’nın bir parçası oldu. Bu bir katılım değil, Kırımlıların uzun süredir devam eden anavatanlarına dönme arzusunun neden olduğu bir yeniden birleşmeydi.” Dizi boyunca “Kırımlılar” terimi yalnızca Ruslar ve Rusya’nın “çok etnili” kültürü için kullanılıyor. Yerli Kırım Tatarları anlatıda hiçbir şekilde yer almıyor.

Televizyondaki meslektaşlarıyla birlikte Kırım’ın tarihini “araştıran” dizinin ana karakterlerinden biri, Harikalar Diyarı (Поле чудес) programının Rus TV sunucusu Leonid Yakuboviç. Diziye, Kırım’da denizi, “Rus denizini” ilk kez gördüğü anı anlatarak başladı. Sözlerine şöyle devam etti:

‘Kırım Bizim’dir[3]. Başka ne olabilir ki? Uğruna bu kadar çok canın feda edildiği, bu kadar çok insanın kanını döktüğü Kırım başka kimin olabilir?

Dizide sıklıkla Rus izleyicilerin aşina olduğu ünlüler yer alıyor. Kremlin, kamuoyunu etkilemek ve Rus propagandasını yaymak için bu ünlülerin popülaritesinden yararlanıyor. Geniş takipçi kitlesine sahip bu sanatçılar, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askerî saldırganlığını alenen destekliyor ve hem Rusya içinde hem de geçici olarak işgal edilen Ukrayna topraklarında propaganda etkinliklerine katılıyorlar. Programda hep bir ağızdan Kırım’dan “bizim”, Putin’den de “bizim başkanımız” diye bahsediyorlar.

Ünlü sunucular arasında aktris Kseniya Alfyorova, Pervıy Kanal (1. Kanal) sunucusu Aleksandr Smol, aktris Yekaterina Strijenova ve sanatçı Edgard Zapaşnıy gibi genellikle Rus medyasında siyasî konularda “uzman” olarak yer alan isimler de bulunuyor.

Dizideki bir katılımcı “18 Mart bayramının” (Rusya’nın Kırım’ın ilhakını resmen ilan ettiği tarih) ailesi için o kadar önemli olduğunu iddia ediyor ki “Tüm kutlamalarımızı -doğum günleri, diğer yıldönümleri- birleştirdi. 18 Mart ve 9 Mayıs [Zafer Günü] belki de tartışılamaz olan yegâne bayramlardır.

Dizinin konusu yarımadanın 2014 öncesi ve sonrasını karşılaştırıyor. Elbette propaganda kanalı yarımadayı Rus kontrolü altında “gelişen ve başarılı” olarak tasvir ediyor. Propagandacılar eğitim, iş dünyası, sağlık, sanayi ve inşaat gibi hayatın çeşitli alanlarına vurgu yaparak Kırım’ın artık “eskisinden çok daha iyi durumda” olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.

2021 yılında RFE/RL’nin Crimea.Realities programındaki gazeteciler, Kırım’ın sadece Rus federal bütçesinden gelen doğrudan finansman sayesinde ayakta kalabildiğini ortaya koydu. Şimdiye kadar yarımada, istihdamdan istenen getiriyi sağlamadı. Avrupa ve Asya bölgeleri hakkında analizler yayınlayan Eurasianet’in gazetecileri, Kırım’ın Rus bölgelerine yapılan tüm desteğin %21’ini tükettiğini bildirdi.

Dizide Kırım’ın sözde refahını göstermek için “Rusya ile omuz omuza” yaşamlarını kutlayan bir aile gösteriliyor:

Dizinin karakterlerinden biri “Rusya’ya katıldığımızda yoksulluğumuz sona erdi, görüyorsunuz, yoksulluğumuz ve sefaletimiz sona erdi” diyor.

En yaygın olanı tarihî gerçeklerin çarpıtılmasıydı. Basitçe söylemek gerekirse, Rus yazarlar Ukrayna’nın bağımsızlığının başlangıcından 2014’e kadar olan tarihini silmişlerdir. Dizide 2014’e kadar olan olaylar kesintisiz bir “kâbus” olarak tasvir ediliyor. Rus işgali büyük ölçüde geçiştiriliyor, savaşın “oralarda bir yerde” olduğundan ama kesinlikle Kırım’da olmadığından sadece kısa bir süre bahsediliyor. Savaştan yalnızca “silahlı çatışma” ya da “SVO” (Özel Askerî Operasyon)[4] olarak bahsediliyor. Ve yarımada Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olarak, güvenli ve Moskova’nın tüm Kırımlılar için “güvenliği garanti ettiği” bir yer olarak betimleniyor. Örneğin, dizide gösterilen Rus “gönüllüler” “SVO bölgesine” insanî yardım

Kırım Göğünün Altında filminden bir kare: Kızıl Yelkenler Anaokulu.

ulaştırma çalışmalarından bahsediyorlar. Bunun ötesinde, konu ne derinlemesine inceleniyor ne de genişletiliyor.

Ukrayna yoksulluğunun” üstesinden gelme teması dizinin ana motiflerinden biri. İddiaya göre, işgalden önce Kırım’da para, iş ve temel altyapı yoktu; insanlar harap apartmanlarda yaşıyordu ve Kırlangıç Yuvası gibi simgesel yapılar kelimenin tam anlamıyla dökülüyordu. Sağlık hizmetleri o kadar pahalıydı ki, bir karakterin anlattığına göre, kızının zatürre tedavisini karşılayamıyordu. Ancak 2014’ten sonra Kırım’ın “tam bir refah” dönemine girdiği, ailelerin yeni daireler, evler için arsalar, yeni inşa edilen anaokulları ve sanat okulları, yeniden inşa edilen yollar ve restore edilen simgesel yapılara kavuştuğu anlatılıyor. Bunların hepsi masrafları hükümet tarafından karşılanarak, yani “ücretsiz” olarak sağlanıyormuş.

Kırım’da “yeni bir hayat” anlatısını yaymak için dizide çocuklar da araçsallaştırılıyor. Neredeyse her bölümde, “ihtiyaç duydukları her şeyin devlet tarafından sağlandığı” şeklinde tasvir edilen neşeli çocukların zorunlu sahneleri yer alıyor. Dizinin son bölümü tamamen Artek[5] çocuk kampına ayrılmış durumda. Diğer iddiaların yanı sıra, çocukların girişimiyle kampa “Ölümsüz Alay”a[6] adanmış bir anıt panosu ve Ukrayna’ya karşı savaşta öldürülen Rusların anısına bir başka pano yerleştirildiği söyleniyor.

Kırım Göğünün Altında filminden bir kare: Artek Çocuk Kampı.

Ancak en bariz tarihsel çarpıtma 1991 referandumlarının yeniden yorumlanmasıyla ilgilidir. O yılın Ocak ayında Kırımlılar özerk bir cumhuriyet kurulması yönünde oy kullanmış, Aralık ayında ise Kırımlı seçmenlerin %54.19’u Ukrayna’nın bağımsızlığını desteklemiştir (Sivastopol’de bu oran %57.07 ile daha da yüksektir). Ruslar, SSCB’nin çöküşü sırasında “Rusya’ya katılma konusunda” sadece bir referandum yapılmış ve Kırımlıların çoğunluğu sözüm ona bunu “kabul etmiş” gibi gösterdiler. Aslında, bu Mart 1991’de “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin eşit egemen cumhuriyetlerden oluşan yenilenmiş bir federasyon olarak korunması” konusunda yapılan referanduma atıfta bulunulurken, Ukrayna’nın bağımsızlığına ilişkin referandum daha sonra yapılmıştı.

Diziye göre, Ukrayna hükümeti Kırım’ı terk etmeyi reddetti ve bu da Moskova’nın yerel halkı kazanmak için yıllarını harcamasına neden oldu. Dizinin iddiasına göre bu durum nihayetinde Kırım’ın 2014’te ilhak edilmesine yol açtı. Yarımadanın ele geçirilmesinde Rus ordusunun rolü tamamen göz ardı ediliyor ve övgü yalnızca “Vladimir Putin’in şahsına” yapılıyor.

Propagandacılar, Rus izleyicilerin duygularını manipüle ederek bu “bölgelerin nihayet anavatana döndüğünü” ve tüm bölge sakinlerinin “Ukrayna boyunduruğundan kurtarıldığını” iddia ediyor. Bu anlatı gerçekliği çarpıtmayı ve Rusya’nın saldırgan, barbar ve kanlı eylemlerini gizlemeyi amaçlamaktadır. Sözde “belgesel” sadece “topraklarını geri almaktan” bahsediyor ve herkesin artık “barış ve uyum içinde” bir arada yaşayacağı yanılsamasını yaratmaya çalışıyor.

Her iki televizyon ürününün analizi, işgal altındaki topraklarla ilgili Rus “belgesel” propagandasının genellikle tanıdık bir iddia cephaneliğine ve manipülatif tekniklere dayandığını ortaya koymaktadır. Propagandanın tekrar eden doğası, klişe yaklaşımı ve hatta monotonluğu, yaratıcılarının kasıtlı taktikleri gibi görünüyor. İzleyicileri aynı mesajlarla tekrar tekrar bombardımana tutarak, bu fikirleri kelimenin tam anlamıyla izleyicilerin zihinlerine kazımak amaçlanıyor. Bu strateji sürekli enformasyon hakimiyeti gerektirdiğinden Kremlin işgal altındaki topraklardaki medya ortamını, başta televizyon olmak üzere merkezî kanallar aracılığıyla ele geçirmeye bu kadar önem veriyor.

Ukrayna’nın doğusu ve Kırım hakkındaki “belgeseller” temel anlatılarında farklılık gösteriyor. Her ikisi de görünürde aynı temalara -2014 baharı, sahte “referandumlar” ve Rusya’nın toprak ilhakları- odaklansa da işgalin tasviri farklılık gösteriyor. Doğu Ukrayna örneğinde, ana anlatı işgalin başlangıcı ve 2014 olayları etrafında dönüyor. İşgalden sonraki yaşamdan neredeyse hiç bahsedilmiyor ve “on yıllık sabır” gibi kısa bir ifadeyle özetleniyor. Buna karşılık Kırım, işgalden bu yana yarımadada “hayatın ne kadar iyi olduğuna” odaklanılarak tasvir ediliyor. Bu fark, Rusya’nın “resmen tanınan” toprakları olan Kırım’a önemli miktarda kaynak aktararak belirli bölgelerde medya dostu sonuçlar elde etmesini sağlamasından kaynaklanıyor. Bu arada, Donetsk ve Luhansk bölgelerinin işgal altındaki alanlarında gözlemlenebilen tek sonuç, bu bölgelerin yıkıcı bir şekilde gerilemesidir. Rus propagandacılar bile Ukrayna’nın doğusundaki işgalden kaynaklanan somut faydalara ilişkin anlatılar uydurmaya cesaret edememiştir.

* Bu yazı ilk olarak 16 Kasım 2024’te Ukrayna medyasını takip eden Detector Media adlı internet yayın kuruluşunda Ukraince yayınlanmıştır. Tercüme makalenin İngilizcesinden yapılmıştır:

https://en.detector.media/post/documentary-propaganda-how-russian-television-depicts-the-occupation-of-crimea-and-parts-of-the-east-of-ukraine

** Kostyantın ZADIRAKA ve Orest SLIVENKO Dedektör Medya Araştırma Merkezi’nde medya analisti olarak çalışmaktadırlar.

[1] Bu durumda asıl ismi Ukrain dilinde Oleksandr Mozgovıy olmalı. [EMEL]

[2] İnternet mem’i, meme (İngilizce telaffuz: /miːm/;), İnternet geyiği ya da mem, İnternet üzerinde anonim olarak genellikle popüler resim, video, kelime ya da cümleler şeklinde yayılan ve geniş kitlelerce manası bilinen olgulara verilen isimdir. (EMEL)

[3] “Kırım Bizim” (Rusça: “Крым наш”, okunuşu: Krım Naş), Rusya’daki popüler bir siyasî ve toplumsal söylemdir ve 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra ortaya çıkmıştır. Bu ifade, hem Rus hükümetinin Kırım üzerindeki egemenliğini meşrulaştırma girişimini, hem de Rusya’daki geniş bir kesimin bu ilhaka duyduğu desteği ifade etmek için kullanılmaktadır. Aynı zamanda, Rus milliyetçiliği ve ülkenin uluslararası arenadaki pozisyonunu vurgulayan bir slogan haline gelmiştir. (EMEL)

[4] EsVeO diye okunur. Rusçası: CBO = Специальная военная операция: Özel Askerî Operasyon. Rus hükümetinin Ukrayna’yı işgalini tanımlamak ve “işgal” amacını örtmek için kullandığı resmî terimdir. (EMEL)

[5] Artek: Kırım’ın Yalıboyunda Ayudağ yakınında bir izci kampı. Artek Çocuk Kampı, Sovyetler Birliği döneminde ve günümüzde Rusya’nın ideolojik ve kültürel propagandasını desteklemek amacıyla kullanılmıştır. Kamp, çocukların eğitimi ve kültürler arası etkileşim alanında önemli bir rol oynarken, aynı zamanda Sovyet ve Rus devlet politikalarını tanıtmak ve benimsetmek için bir araç olmuştur. 2014 yılında Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesinin ardından, Artek Çocuk Kampı yeniden yapılandırıldı ve Rus hükümeti tarafından stratejik bir kültürel ve ideolojik propaganda aracı olarak kullanılmaya başlandı. (EMEL)

[6] Бессмертный полк (Türkçesi: Ölümsüz Alay), II. Dünya Savaşı’nda (Rusya’da “Büyük Vatanseverlik Savaşı” olarak anılır) savaşan veya bu savaştan etkilenen kişileri anmak için 2012’den beri düzenlenen bir yürüyüş etkinliği. Bu etkinlik Rusya’da 9 Mayıs’ta Zafer Günü kutlamalarının bir parçası olarak yapılır. Bazı eleştirmenler, hareketin Sovyetler Birliği’nin II. Dünya Savaşı’ndaki zaferinin abartılarak ulusal kimliğin güçlendirilmesi ve Rusya’nın uluslararası politikalarını desteklemek için propaganda amaçlı kullanıldığını savunmaktadır. (EMEL)

TAVSİYELER

MÜSTECİB ÜLKÜSAL’I KABRİ BAŞINDA ANDIK

Emel dergimizin kurucusu, başyazarı, Kırım Milli Kurtuluş Merkezi Başkanı, Emel Kırım Vakfımızın kurucusu ve 10 …