BİR EMEL YOLCUSU EŞREF BENGİ ÖZBİLEN
(17 Aralık 1946-13 Şubat 2021)
Zafer KARATAY
13 Şubat 2021 günü aramızdan ayrıldı ve sokağa çıkma yasağının olduğu 14 Şubat 2021 gününde sessiz sedasız son yolculuğuna uğurlandı. Birçok kişi Eşref Bengi Özbilen’in kim olduğunu sorabilir? Onu popüler kültür meraklıları bilmezler. Vatanseverliği ve milliyetçiliği hamaset çizgisi ve sloganların ötesine taşıyamayanlar bilmezler. Onu kitap sevdalıları bilir. Türk tarihine ve kültürüne ilgi duyanlar bilir. Yabancı dilde yazılmış ve Türkçeye tercüme edilen bir eseri eline alıp okuduktan sonra bu eseri bu kadar güzel, akıcı olarak Türkçeye kim tercüme etmiş diye merak edenler bilir. Onu yakından tanıyanlar onun gerçek bir Türk aydını olduğunu, ekmeğini bambaşka sahada en iyi şekilde yerine getirerek kazanırken, kalan bütün zamanını Türk insanına çok çok önemli eserleri okuyabilmeleri için Türkçeye tercümeye harcadığını bilirler.
Ben onun adına ilk defa Emel dergimizin sayfalarında rastladım. Prof. Dr. Alan Fisher’in Crimean Tatars (Kaliforniya, 1978) adlı eseri İngilizceden onun çevirisi ile Kırım Tatarları adıyla 1980 yılında 117. sayıdan itibaren yayınlanmaya başladı. Bu çok kıymetli eseri 2009 yılında Selenge Yayınları da kitap olarak bastı. Eşref Bengi Özbilen Dr. Edige Kırımal’ın muhteşem eserini de Almancadan tercüme etmeye başladı ve bu eser de Kırım Türklerinin Millî Mücadelesi adıyla 1981 yılında Emel dergimizin 124. sayısından itibaren yayınlandı. Ne yazık ki Kırım tarihinin en önemli dönemine ait bu çok ama çok kıymetli eser henüz kitap olarak neşredilemedi bir türlü.
Ankara’da biz 1983 yılından itibaren Emel dergisinin sorumluluğunu genç omuzlarımızın üstüne alıp çıkarmaya hazırlandığımız zaman, sanırım 1982 yılında, İstanbul’a geldiğimizde Eşref Bengi ile tanıştım. Gıyaben tanışıyorduk. Tercümeleri yayınlandığı için Müstecib Ülküsal bize onun hakkında bilgi vermiş, övgüyle bahsetmişti; “Çok milliyetçi bir genç, Emel’e, bizlere gönüllü olarak yardım ediyor, kendisi geldi bizi buldu. Çok beyefendi, çok okuyan aydın bir genç. Onunla iyi anlaşacaksınız eminim” dediğini hatırlıyorum. Ev telefonunu da vermişti. Kısa zamanda kaynaştık. Saatlerce kitaplardan, tarihten konuşurduk. Bir gün Rumelihisarı’nda bir lokantada yemek yerken o kadar koyu sohbete dalmışız ki, bir garsonun telaşla “ağbi çabuk dışarı çıkın gemi geliyor!” uyarısıyla kafamızı kaldırdık. Dümeni kilitlenmiş devasa bir yük gemisi üzerimize doğru geliyordu. Az önce dolu olan lokantada bizden başka kimse kalmamıştı. Cam kenarında olduğumuz için bir garson fark etmiş, koşarak gelip bizi uyarmış da dışarı çıkmıştık.
Üniversite eğitimini bambaşka sahada yapmış, benim gibi kimya mühendisi olmuştu. Ancak bütün bunların yanında cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden olan annesinin ona aşıladığı kitap sevgisi sayesinde çok iyi bir okuyucu olan Eşref Bengi Özbilen, çocukluğundan itibaren Türk tarihine büyük ilgi duymuş, dolayısıyla okumalarına tarih sahasında ağırlık vermiş, zengin bir kütüphane oluşturmuştu. Türkiye dışında yayınlanan Türk tarihi ile ilgili, Türkiye’de okuyuculara yararlı olacağını düşündüğü eserleri hemen satın alır getirtirdi.
Hepimizde olan ortak kitap ve tarih sevgisi ile yayıncılık yapmaya karar verdik. Elbette tecrübesiz ve sermayesizdik. Birlikte dört arkadaş, ben, Eşref Bengi Özbilen, Mükremin Şahin ve Ünsal Aktaş, ortak olarak Ankara merkezli Mavi Yayınları’nı kurduk ve onun tercüme ettiği Patrick Von Zur Mühlen’in doktora çalışması olarak hazırladığı Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Sovyet Doğu Halklarının Milliyetçiliği (Ankara, 1984) kitabını ve Aleksandr Bennigsen’in SSCB’de Müslümanlar (Ankara, 1984) eserini rahmetli Selim Taygan’ın[1] tercümesiyle neşrettik. II. Dünya Savaşı’nda Stalin ve Hitler arasında kalmış yüzbinlerce Türk ve Müslümanın yaşadıklarını anlatan bu Gamalı Haç kitabı gelecekte Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında adıyla Neşe Sarısoy Karatay’ın TRT için hazırladığı belgeselde temel kaynak olacaktı.[2]
Emel dergisinin yayınını 1983 yılı 136. sayıdan itibaren Ankara’da sürdürmeye başladığımızda hem Edige Kırımal’ın hem Alan Fisher’in eserinin tercümelerini düzenli olarak yapıp yollardı. Hiç aksatmazdı. Çok güzel ve karakteristik bir el yazısı vardı. Tercümeleri kurşun kalemle el yazısıyla yazdığı kâğıtları ya postayla veya o dönemde Ulusoy otobüs firmasının başlattığı mektup, küçük kargo hizmeti ile gönderir, gidip oradan alırdık. Bu el yazıları ile yapılmış tercümeleri ya ablam Zübeyde veyahut kız kardeşim Aytül daktilo eder Emel’de basılmak üzere matbaa için hazırlardı.
Eşref Bengi Özbilen aynı zamanda rahmetli Turan Yazgan hocamızın kurduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’na da gider ve tercümelere yardımcı olurdu. Böyle tercümeler için hiç bir ücret almaz, zevkle, gönüllü olarak bu işleri yapardı. Onun tercüme ettiği dört kıymetli eseri de Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı yayınladı.
Eşref Bengi Özbilen, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın öğretmenlerinden merhume Fatma Doğdaş ve merhum Mehmet Nihat Özbilen’in, ablası Ayla’dan sonraki ikinci çocuğu olarak Çanakkale’de doğdu. İlkokul dördüncü sınıftan sonra annesinin tayininin çıkması üzerine ilkokul 5. sınıfı Rami İlkokulu’nda tamamladıktan sonra orta okul ve liseyi Alman Lisesi’nde tamamladı. Okulu başarıyla tamamlayan ilk üç öğrenciye Almanya Darmstadt Teknik Üniversitesi’nin verdiği bursla bu okuldan yüksek kimya mühendisi olarak mezun oldu. Almanya’da ve bilhassa Türkiye’de ilaç sanayiinin en önemli şirketlerinde üst düzey görevlerde bulunmuştu. İlaç sanayiinde üst düzey yönetici olarak yoğun çalışma dönemlerinde bile okumaya ve tercümeye zaman ayırırdı ve bu sahada dünyanın mühim âlimlerinin eserlerini İngilizce ve Almancadan tercüme etmeye başlamıştı. Emekli olduktan sonra neredeyse masadan kalkmadan yoğun tercüme işleriyle meşgul olmaya başladı. Tercüme ettiği makale ve kitapların toplamı on binlerce sayfayı bulmaktadır. İş Bankası Yayınları dâhil, çeşitli yayınevleri onun tercüme ettiği eserleri basmıştır. Bir genç kardeşimiz umarız bir gün onun tercüme ettiği eserlerin tam bir listesini hazırlar.
Eşref Bengi Özbilen,1986 yılında kurulan Emel Kırım Vakfı’mızın kurucuları arasındaydı. Türklük için yaşamış, bir Türk milliyetçisinin nasıl olması gerektiğini şahsında, kişiliğiyle, davranışlarıyla, muhteşem hizmetleriyle göstermiş biriydi. Alçak gönüllü, kibar, çevresindeki insanlara, hangi yaş grubunda ve sosyal konumda olursa olsun saygı ve sevgisini aynı derecede gösteren bir ülkücü, gıpta edilecek bir kültür adamıydı. Adam gibi adamdı. Onun gibi sessiz fakat kaliteli iş yapanlarımızın sayısı gittikçe azalıyor ne yazık ki. O iyi ve güzeli, doğruyu yaşantısıyla gösteren bir ağabey, dost ve ülküdaştı. Türk kültürü çok kıymetli bir değerini kaybetti.
Mekânın cennet olsun Eşref Bengi Özbilen.
[1] Selim Taygan’ı da burada rahmetle anmak isterim. Kırım’dan göç etmiş olan Selim Taygan İstanbul Beyoğlu’nda meşhur Rus lokantası Rejans’ın işletmecilerinden biri idi. Çok iyi Rusça biliyordu. Çok aydın bir büyüğümüzdü. Bennigsen’den yayın iznini bizzat kendisi almış ve eseri bize ücretsiz olarak tercüme etmiş, bizleri destekleyip teşvik etmişti.
[2] Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler Belgeseli, 8 Bölüm, ilk yayın TRT 2006, yönetmen Neşe Sarısoy Karatay. Bkz. http://www.gamalihac-kizilyildiz.com/. Neşe Sarısoy Karatay, bu belgesel için bu savaşta yer almış, Almanya’da toplama kamplarında kalmış tanıklarla yaptığı röportajları, belge ve fotoğraflarla genişleterek, belgeselin metnini kitap olarak neşretmiştir. Neşe Sarısoy Karatay, Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında Türkler, Sinemis Yayınları, 2011.
Emel 274, Ocak-Şubat-Mart 2021