Mubeyyin Batu ALTAN.
DREAM LAND – Rüyaların (Hayaller) Ülkesi
Yazar: Lily Hyde
Basımevi: Walker Books, Ltd. 278 Sahife ISBN 978–1–4063-0765–8
“Anay! Babay! Lütfi, çabuk yetişin!’ Buldozerden başkası gelmedi.”
Buldozer, üzerinde sağa sola haykıran 5 sarhoşla yaklaşıyordu. Onu arkadan takib eden arabalar birden durdular ve birçok adam daha çıktı ortaya. Safinar bunların çoğunu tanıyordu. Buldozer eve daha da yaklaşmağa başladı ve üzerindeki sarhoşlar bütün gürültüye rağmen haykırmağa devam ediyorlardı… ‘Babay!’ diye bir çığlık atan Safınar, ormandan buldozerin önüne doğru koşmağa devam ediyor ellerini havaya kaldırarak ‘durun, lütfen çekilin buradan!’ diye haykırıyordu. Buldozer eve doğru yoluna devam ediyordu ve üzerindeki adamlar Safinarı görecek durumda değillerdi, kör-kütük sarhoş idiler. Birden buldozerin keskin bıçağı Safınar üzerinde idi, o durmayacak…
Buldozer büyük gürültü ile eve çarptı ve duvarların çatladığı ve ayrıldığını görüyoruz. Çatı da iyice sarkmağa başladı. Bu artık buldozer ile ev arasında bir ölüm kalım mücadelesi idi. Neticede bu mücadeleyi buldozer kazandı ve ev çimento ve taşların devrilmeleri ile tamamen çöktü…” (Sahife 234–235.)
Safinar’ın büyük zorluklarla ve özveriyle yaptıkları evlerini kurtarma çabasıyla kendini buldozerin önüne atması bize 1992 yılında mahalli Sovyet yetkililerinin teşvikiyle şovenistlerin Aluşta da Kırım Tatarları’nın yerleşim yerlerine buldozerlerle yaptıkları saldırıyı, “Aluşta Olayları”nı hatırlatıyor.
Özbekistan’ın Semerkant şehrinden 1992 de Kırım’a dönüş yapan 12 yaşındaki Safınar İsmailova ve ailesi’nin anavatanları Kırım’a yerleşebilmek için verdikleri mücadelenin öyküsü bu. “Dream Land- Rüyalar(Hayaller) Ülkesi” ni Safinar’ın öyküsü olarak dile getirmekle İngiliz yazar Lily Hyde, bütün Kırım Tatar halkı’nın vatana dönüş mücadelesini sade ve akıcı bir üslupla genç okuyucularına tanıtıyor bu eserinde.
Baskı öncesi nüshasında “Crimean Salt- Kırım’ın Tuzu” başlığını kullanan yazarın eserin başlığını ‘Dream Land” olarak seçmesi Kırım Tatar meselesini çok iyi anlamış olduğunu gösteriyor.. .
Ayrıca yazarın bu eserini bütün Kırım Tatar halkına ithaf etmesini de takdirle karşılamak gerek.
278 sahifelik, 25 kısa bölümlerden oluşan bu eserinde yazar Kırım Tatar Milli Mücadelesi’nin halen devam etmekte olan problemlerini, toprak meselesi, eğitim problemi, ev kuruculuğu gibi güncel meseleleri de gayet ilginç şekilde takdim ediyor.
Safınar ve ailesi 1992 de dedeleri İsmail ağanın köyü olan Bahçesaray’ın Mangup Kale yanında Adım-Çokrak köyüne yerleşmek, orada ev kurmak için başlattıkları “yerleşme” sürecini de çok ilginç bir şekilde anlatıyor. Her ne kadar aile kanunsuz olarak ev kurmağa devam etse de kendileri’nin Bahçesaray yetkililerine propiska- yerleşme müsaadesi- için defalarca gittiğini, fakat yetkililerin kendilerini aylarca oyaladıkları da açıkça söyle anlatılıyor:
“…Baba(m) , Mehmed, Mehmedin kardeşi İbrahim ve kuzenleri Refat, dedemin köyü olan Adım’Çokrak dan kendilerine arazi verilmesi için Bahçesaray yetkililerini müracaat ederek aylarca beklediler. ( Kesin bir cevap alamayınca) artık babam arkadaşlarının yardımı ile Mangup de ilk evi kuracak ve sonra beraberce arkadaşlarına da evler kurarak ailelerini getirecekler…” (Sahife 50)
Lily Hyde Kırım Tatar gençleri’nin okul problemlerine de değinerek Safinar’ın ne şartlarda okula başladığını yine ilginç bir üslupla anlatıyor. Safinar’ın Tarih öğretmeniyle tartışması[1] Kırım Tatarlarının İkinci Dünya Harbinde Almanlara karşı mücadelelerde gösterdikleri kahramanlıkların tarih kitaplarına alınmadığı, okul arkadaşlarının ve diğerlerini kendisine karşı gösterdikleri ayrımcılık gibi, Kırıma yerleşmeğe çalışan birçok Kırım Tatar ailesinin yaşadığı olayları ilginç bir hikaye olarak iletiyor.
Kırım Tatarları’nın mücadelesi ile yeni tanışan bir yabancı yazar Kırım Tatar Soykırımını genç okuyucularına nasıl tanıtacak? Bütün bir halkın topyekün bir gecede uykularından uyandırılarak evlerinden ve yurtlarından sürülmelerini kendileri’nin (Sovyet yetkililerinin) de sonradan doğru olmadığın kabul ettikleri “Almanlarla işbirliği yaptılar” bahanesi nasıl işlenecek ve okuyuculara nasıl izah edilecek? Eserin 10 uncu bölümünde, İsmail ağa’nın kuzeni Hatice’nin Partizanlara katılma hikayesi ve diğer ilginç misallerle yazar bu hassas konuya da gerekli yanıtı veriyor. Hatice’nin Nazi ordularına karşı nasıl kahramanca çarpıştığını söyle özetliyor yazar:
“…O köprülerin patlatılmasında , Sevastopol (Akyar) ün hemen dışında Alman bölükleri’ne saldırılarda yardımcı olmuştu. Esir düştüğünde ise düşmana tek bir itirafta bulunmadı. Onu sonunda astılar…( Sahife 112)
Alım Aydamak[1] Kırım Tatar Robin Hood’unun efsanesiyle (13 üncü Bölüm) Kırım Tatar halk hikayelerinden en popülerini okuyucularına takdim eden Lily Hyde, kahve’nin Kırım Tatar kültüründe olan önemini de Safinar’ın dedesinin anlattığı Kahve değirmeni ve cezve hikayesiyle cazip bir şekilde dile getiriyor.
Kırım Tatar davası ile yeni tanışan okuyucularına yazar 18 Mayıs Sürgünü’nün Kırımda nasıl anıldığını, (20 nci Bölümde)[1] Kırım Tatarları’nın haklarını aramak için giriştikleri eylemleri de (23 üncü ve diğer bölümlerde) yine sade ve ustalıkla dile getirmiş. Kırım Tatar Sürgünü’nün az bilinen olaylarından Arabat Olayı”nı (21ci bölüm sayfa 221), Zincirli Medrese’nin bir akıl hastahanesi olarak kullanıldığını (3 üncü bölüm Sahife 34–36) da ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.
Yine ilginç olaylarından biri Kırıma dönüş yapan, fakat orada gördüğü haksızlıklara dayanamayarak ailesini terk edip tekrar Özbekistan’a dönen bir Kırımlı’nın geride bıraktığı eşinin dramını da Zarema’nın hikayesi olarak naklediyor bize yazar. Kırımda sürgün öncesi hayatın çok daha rahat olduğunu, herkesin birbiriyle dost olduğunu anlatmağa çalışan[1] Kırım Tatarcasını Kırım Tatarlarından da iyi konuşan bir Rus olan Arkady Yakubovich’in hikayesi de “Dream Land”in ilginç hikayelerinden biri.
Lily Hyde “Dream Land”in girişinde “ Kırım Tatarları Kırım’ın anavatanları olduğunu hiçbir zaman unutmadılar” diyor ve Safinar’ın öyküsüyle ne kadar zorluk çekseler de bu inancı hiçbir zaman kaybetmediklerini okuyucularına anlatıyor. Safinar’ın babası büyük zorluklarla ve kaçak olarak yaptıkları evin çayhanesi bitince “Şimdi artık vatanda olduğumuzu anladım. Çünkü bugün kendi çayımızı kendi toprağımızda, kendi çayhanemizde demledik içiyoruz! (5 inci bölüm) diyerek vatan’a dönmenin önemini basitçe bildiriyor. Adeta her cümlesiyle, her paragrafıyla ve her bölümüyle Kırım Tatarlarının anavatanları, onlar için “Rüyalar (Hayaller) Ülkesi” olan Kırım’a bağlılıklarını ve sevgilerini açıklayan bu eserin en güçlü ifadelerinden birini Safinar’ın dedesinden dinleyelim:
“…Sovyet askerleri 1944 de bizleri evlerimizden alıp gittiklerinde ne yaptıklarının farkında değillerdi… Bizim için ‘vatana ihanet ettiler’ dediler, fakat asıl Kırım’a (vatana) ihanet eden onlardı. Tatarları Kırım’dan sürmekle Kırım’ın ruhunu söküp attılar. Fakat biz bu zamana kadar ‘Kırım Ruhu’nu koruyarak hayatta kaldık…”(3cu bölüm, Sahife 38-39)
Lily Hyde’a “Kırım Ruhu”nu dünya gençliğine tanıtmak için yazdığı bu değerli eseri için ve “Amnesty International” a da bu esere destek verdiğinden dolayı içtenlikle teşekkür ediyorum. “Dream Land- Rüyalar (Hayaller) Ülkesi” nin UNESCO yardımıyla değişik dillere tercüme edilerek bütün dünya gençliğine bundan 65 yıl önce soykırım’a uğratılan küçük bir milletin bugüne kadar var olabilme ve ellerinden zorbalıkla alınan insan haklarına yeniden kavuşabilme mücadelesinin tanıtılmasını diliyorum.
“Dream Land- Rüyalar (Hayaller) Ülkesi” nin öncelikle Kırım’da, Türkiye’de, Türk-İslam dünyasında ve bütün dünyada orta okul ve liselerde “Okunacak Kitaplar” listesine alınması en büyük dileğim ve arzumdur.