ENDONEZYA MÜSLÜMANLIĞINDA KIRIMLI ETKİSİ: SÜLEYMAN EL-KIRIMÎ[1]
Mykhaylo YAKUBOVYCH[2]
Çev: Levent Edige ÖZDEMİR
Genellikle Endonezya’nın, toplam iki yüz elli milyondan fazla nüfusa sahip Müslüman ülkeler listesinin üstlerinde yer aldığı bilinmektedir. Geç orta çağda bazı bölgeleri İslamlaştırılmıştır ki bunda ilkin Orta Doğu ülkeleri ve Hindistan ile ilişkiler önemli etkendir. Ve çoktan 17-18. yüzyıllarda Müslümanların sayısı, diğer inanırların sayısını geçmişti. Malay Sultanlığı gibi Müslüman devletler geç orta çağda Endonezya civarında var olmuştu. Sonra sömürge döneminde İslam, Portekiz ve Hollanda işgallerine karşı koymaktaki ideolojilerden biri oldu. On dokuzuncu yüzyılda iken Müslüman dünyanın uyanışı sırasında (sözde nehda dönemi, Müslüman uyanışı), İslami hareketler bu bölgede önemli gelişim gösterdi. Hem Hz. Muhammed zamanı pür İslam’a dönüş fikri hem de sabit kurumların geliştirilmesi bu hareketlerde kullanılmıştır.
Endonezya’da tasavvuf çağdaş formlarıyla önemlidir. Öncelikle Halid el-Bağdâdî (1776-1827) olarak bilinen Osmanlı sufisi Ziyâüddin Hâlid eş-Şehrezûrînin faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan Nakşibendî-Halidî Tarikatı hakkında söz etmek gerekir. Kürt kökenli olup Mecd-i Talid – Şemsü’ş-Şümus gibi pek çok çalışmanın yazarı olan bu Müslüman figür Küçük Asya ve Hindistan’da hemen her yeri gezdi (aslında Klasik Nakşibendiliği Şeyh Abdullah Dehlevîden orada (Hindistanda) öğrenmişti.). On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında çoktan Halid el-Bağdâdî’nin manevi mirası, Endonezya’nın da aralarında olduğu İslam dünyasının en uzak bölgelerine kadar ulaştı.
Hâlâ Güneydoğu Asya’da ve İslam dünyasının diğer bölgelerde popüler olan Nakşibendiyye tarikatının Kırımlı Süleyman el-Kırımî’nin büyük katkısıyla yayılmış olması ilginçtir. Ne yazık ki yaşamı hakkında az miktarda bilgi vardır ama bu şeyhin söz edilmesi (ayrıca Süleyman Efendi olarak da bilinir) tarikatın ilgili kaynaklarında bulunabilir. Endonezyalı bilgin Arrazy Hasyim tarafından keşfolunan on dokuzuncu yüzyıla ait el yazmaları Necâtu’s-Sâlikin ve Ta’lim at-Tarik, Endonezyalı Müslümanların Süleyman el-Kırımî’ye dinî gelişimlerindeki rolü dolayısıyla büyük değer verdiklerini ortaya koydu.
Süleyman Kırımî, Kırım’da doğmuş, Rusya İmparatorluğunun adayı işgal etmesinin ardından on dokuzuncu yüzyılda buradan ayrılmıştır. Bir süre Halid el-Bağdadî’nin müridi ve halifesi olan Abdullah el-Erzincanî’den ders almıştır. Bu alim, 1826 civarında tarikatın İslam dünyasının hemen her yerinden pek çok takipçisinin toplandığı bir zaviyeyi Mekke’deki Ebu Kubeys Dağı’nda kurmuştur. Yaklaşık yüz yıl yani Necd ve Hicaz Krallıklarının bölgede birleştikleri (gelecekte Suudi Arabistan) 1926 yılına ve bu sufi tarikatının faaliyetlerini gizli sürdürmeye başlamasına kadar varlığını sürdürmüştür.
Abdullah el-Erzincanî’den sonra Şeyh Süleyman el-Kırımî bu tekkenin yükünü omuzlamıştır. O hicrî takvimle 22 Zi’l-hicce 1275 tarihinde (23 Temmuz 1859) ölümüne kadar Mekke’de yaşamıştır. Ve İsmail el-Minankabavî’ye Ebu Kubeys Dağı’ndaki bu tekkede ders veren Süleyman el-Kırımî’ydi. İsmail el-Minankabavî, Batı Sumatra’dan geldi ve 1850’lerde tarikatın faaliyetlerine başladığı memleketine döndü. Sonra Süleyman el-Kırımî’nin diğer talebesi olan İbrahim Fethi Kumpulan (ö. 1914) bu faaliyetlere katıldı. Dahası bazı kaynaklar Süleyman el-Kırımî’nin İbrahim Fethi’ye tarikatın bazı eserlerini yerel dile (Minangkabau) çevirmesi konusunda icazet verdiğini bildirmektedir. Diğer bir deyişle o, tarikatın öğretilerinin müridinin memleketinde yayılması amacıyla onu yetkilendirdi.
İlginç olan bir diğer nokta ise tarikatın öğretilerinin Sumatra Adası’nda 1824’ten 1911’e kadar hüküm sürmüş bir devlet olan Riau Sultanlığı tarafından kabul edildiğidir. Sosyal sistemi İslamlaştırmayı amaçlayan reformlar (kumar yasağı, toplumsal etik normlarının sıkılaştırılması, zorunlu hicab vb.) Raji Ali’nin sultanlığı (1844-1857) süresince gerçekleştirildi. Süleyman el-Kırımî’nin iki öğrencisi Süleyman el-Zühdî ve Ali Rıza, Mekke’yi ziyaret eden Endonezyalı hacıları tarikata davet etmekteydiler. Ahmed el-Bakır da onların arasında bulunuyordu. Sonrasında o tarikat öğretilerini memleketi olan Negeri-Sembilan’da (şimdiki Malezya bölgesi) buranın yerlileri arasında yaydı. Görünüşe göre Ebu Kubeys Dağı’ndaki tekkede, Güneydoğu Asya gölgesinde iletişim için kullanılan bir dil olan Minankabau dilini bilen biri vardı. Sonuç olarak, bu tarikatın Endonezya’da ve kısmen Sumatra’daki silsilelerinin neredeyse tamamında silsilenin başında Halid el-Bağdadî olduğu halde Süleyman el-Kırımî yer almaktadır.
Görünüşe göre Süleyman el-Kırımî’nin modern Endonezya topraklarını hiç ziyaret etmemesine karşın o kesinlikle bu bölgenin Müslümanlarına odaklanmıştır. Yirminci yüzyılın başlarında Endonezya’nın özgürlük mücadelesinde sufi tarikatlarının önemli bir rol oynadığı düşünüldüğünde bu uyanışın bir parçasının da bir dereceye kadar Kırım’ın yerlileri olduğu söylenebilir.
Belki de İslam mirasının dijital olarak görüntülendiği ve el yazma arşivlerinin yeniden kataloglandığı çağda ortaya çıkan yeni el yazmalar Süleyman el-Kırımî’nin şahsiyeti ve Endonezya’daki İslamî dirilişe katkısına dair daha fazla bilgiye ulaşabileceğiz.
[1] Makalenin orijinal adı şöyledir: “Crimean Trace in Indonesian Islam: Sulaiman Al-Qirimi”. http://islam.in.ua/en/islamic-studies/crimean-trace-indonesian-islam-sulaiman-al-qirimi
[2] Mykhaylo Yakubovych (d. 1986) Ukrayna asıllı İslam araştırmacısı ve tercümandır. Doktora eğitimini Ostroh Ulusal Üniversitesi Akademisi’nde tamamlamış ve İslam dini, Doğu Avrupa’da İslam vb. alanlarda araştırmacı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. https://uni-freiburg.academia.edu/MykhayloYakubovych (erişim tarihi: 26.09.2024).