“KIRIM TATARCA ANLIYORUM AMA KONUŞAMIYORUM”. BU KADERİMİZ MİDİR?

“KIRIM TATARCA ANLIYORUM AMA KONUŞAMIYORUM”.

BU KADERİMİZ MİDİR?

Özgür KARAHAN

Genellikle öğrenmeye çalıştığımız bir yabancı dilin bilinme seviyesi gündelik hayatta dile getirirken sıkça duyduğumuz bir ifadedir: “anlıyorum ama konuşamıyorum”. İngilizceyi anlıyorsunuz ama konuşamıyorsunuz. Yıllarca okulda Almanca öğrendikten sonra Almanca konuşan birisiyle karşılaştığınızda diliniz tutuluyor, karşınızdakinin ne demek istediğini anlıyorsunuz ama akıcı bir şekilde cevap veremiyorsunuz. Bu dili az buçuk biliyorum, demenin başka bir yoludur “anlıyorum ama konuşamıyorum”. Aynı zamanda mahcup bir durum tespitidir. Hafifçe utandırır insanı.

Kırım Tatarca gündeme geldiğinde de sıkça kullanılır. “Kırım Tatarca anlıyorum ama konuşamıyorum!”. Üstelik hem Vatan Kırım’da, hem de diasporanın herhangi bir köşesinde bu cümleye “ev sahibi” ülkenin dilinde ifade edilirken rastlayabilirsiniz. Başına bin bir türlü badire gelen Kırım Tatarca söz konusu olduğunda bu durumun sebepleri elbette çok çeşitlidir. Üstelik yaşanan bu hazin durum sonradan öğrenilen bir yabancı dilin karşısında çarptığımız duvardan farklıdır. Anlayıp konuşamadığımız dil, ana dilimizdir. Bu nedenle bu tespitten utanan ve aynı zamanda eksikliğini, nihayetinde de bu yoksunluğun acısını hissedenler için daha bir yaralayıcıdır vaziyet. 

Ancak bu durum kaderimiz midir? Bu yazıda Kırım Tatarcanın günümüzdeki durumuna Karadeniz etrafında şöyle bir turlayarak göz attıktan sonra bu soruya diaspora özelinde cevap vermeye çalışacağız. Ancak öncesinde durumun vahametini, bir dilin ölümünün acıklı manasını anlamak ve anlatmak gerekir.

Dillerin ölümü

‘bir dil artık konuşanı kalmamışsa ölür’ [1]

David Crystal

Dilbilim alanında dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan David Crystal dilin ölümünü kısaca bu şekilde tarif ediyor. Kırım Tatarca da konuşanı kalmadığı gün ölmüş olacak. Ama o gün bugün değil. O günün hiç gelmemesi için de bir ölüm-kalım mücadelesi süregidiyor.

UNESCO’nun Dünya Diller Atlası Projesi kapsamında kullanılan metodolojiye göre, hükümetler, kamu kurumları ve akademik topluluklar tarafından belgelenen, konuşulan veya işaret dili olan 8324 dil var. Bunların yaklaşık 7000’i farklı yaygınlık ve derecelerde de olsa hâlâ kullanımda. İyimser tahminler 21. yüzyılın sonunda bu dillerin yarısının ölmüş veya ölmek üzere olacağını gösteriyor. Daha kötümser ama daha gerçekçi tahminler ise bu yüzyılın sonuna kadar şu anda yaşayan dillerin %90-%95’inin neslinin tükeneceğini veya ciddi şekilde tehlike altında olacağını söylüyor.

UNESCO’nun dünyaca kabul görmüş tasnifinde diller tehlike derecesine göre 6 kısımda değerlendiriliyor: 0-Ölü Dil, 1-Çok Ciddi Tehlikede, 2-Ciddi Tehlikede, 3-Belirgin Bir Şekilde Tehlikede, 4-Güvende Değil, 5-Güvende. Bu ölçek içinde Kırım Tatarca “genellikle anne baba ve yaşlılar tarafından kullanılan bir dil” olarak kabul edilip Belirgin Bir Şekilde Tehlikede olarak etiketlenmiş. Ne var ki güncel vaziyete dikkatlice bakılırsa bilhassa diasporadaki Kırım Tatarca “büyükanne/büyükbaba yaş grubu tarafından çok az konuşuluyor” diye tanımlanan Çok Ciddi Tehlikede dil olarak tasnif edilebilir. Diasporanın farklı koordinatlarında, farklı devletlerin sınırları içinde ibre yukarı aşağı az çok oynayacak ama bu ölçekte Kırım Tatarcanın tehlike altında bir dil olduğu gerçeği bugün itibariyle değişmeyecektir.

Antropolog Daniel Nettle ve dil bilimci Prof. Suzanne Romaine’in kaleme aldığı Vanishing Voices (Kaybolan Sesler: Dünya Dillerinin Yok Oluş Süreci) adlı kitapta dilin ölümü şöyle anlatılmış: “… Dil çeşitliliği kültür çeşitliliğinin göstergesidir. Dilin ölümü, kültürel ölümün belirtisidir: Bir dilin ölmesiyle bir yaşam biçimi ortadan kalkar. Dillerin yazgıları konuşucularının yazgılarına bağlıdır. Dil değiştirme ve dil ölümü, bir topluluğun uğradığı çeşitli türlerden -toplumsal, kültürel, ekonomik, hatta askerî- baskılara tepki olarak gerçekleşir. Bir dil ne zaman belli bir işlevi yerine getiremez olsa, yerini alan bir başka dile zemininin birazını bırakır. Ölüm bir dil bir başkasının yerini o dilin bütün işlev alanlarında aldığında ve analar babalar çocuklara o dili aktarmaz olduğunda gerçekleşir.”[2]

Bir dilin ölümü binlerce yıllık birikimini sözcüklere ve cümlelere kodlanmış olarak taşıyan o milletin çok büyük bir bölümü kayıt altına alınamayan kültürel birikimlerinin de yok olması anlamına gelmektedir.

Kırım Tatarca: Yok olma tehlikesi altında bir dil.

Kırım’da Kırım Tatarca

İşgal altındaki Kırım’da Kırım Tatarca Rusçaya karşı asimetrik bir güç dengesi içinde. Sözde resmî dil olarak ilan edilen Kırım Tatarca ile herhangi bir işgal kurumunda işinizi yürütemez, yasadışı olarak yargılandığınızda “resmî” anadilinizde savunma yapamazsınız. Rusça Rusya Federasyonu içindeki Türk dilleri üzerinde de baskın ve “yamyam” karakterini dayatıyor.[3] Yürürlüğe giren son yasalar Rusçaya tamamen bir “Katil dil” hüviyeti vermiş durumda.

İşgal öncesi, işgal sonrası Millî mektepler

2014 yılındaki işgal öncesinde Kırım’da resmî olarak nüfusun %13’ünü oluşturan Kırım Tatarlarının anadilinde eğitim verebilen 15 “millî mektebi” bulunuyordu. Okulların fizikî şartları ve nüfusa göre sayısı yetersizdi. Türkiye’deki diaspora ve diasporanın harekete geçirdiği Türkiye Cumhuriyeti’nin TİKA Başkanlığının çok önemli desteği ile okulların tamiratı, bazı ihtiyaçlarının karşılanması mümkün oluyordu. Öğretmen ihtiyacı çoğunlukla, yönetimi Kırım Tatarlarında olan Kırım Pedagoji ve Mühendislik Üniversitesindeki Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı bölümü mezunları ile karşılanıyordu. İdealist gençlerden oluşan bu öğretmenler çocukların hem akademik gelişimleri ile hem de gerektiğinde Kırım Tatar velileri seferber ederek okulun boyası badanası, tamiratı ile uğraşıyorlardı. Ders kitabı ve araç-gereç konusunda Rus okullarına göre daha geride olmalarına rağmen çocuklara iyi bir eğitim veriliyordu. Ne var ki Kırım Tatar çocuklarının yalnızca %10’dan daha az bir kesimi bu okullarda anadilinde eğitim alabiliyordu. Diğer bölgelerde ise yeterli sayıya ulaşılırsa ancak Kırım Tatarca dil derslerinin verildiği sınıflar oluşturulabiliyor fakat eğitimin kalanı Rusça devam ediyordu.

İşgal sonrasında bu okulların tüm müfredatı Rusya Federasyonu’na göre düzenlenmek zorunda kaldı. 10. sınıf Kırım tarihi ders kitabında Kırım Tatarlarının Nazilerle işbirliği yaptığını iddia eden Stalin döneminden kalma basmakalıp yalanlara ve nefret söylemine yer verildi.

İşgalden hemen önce Kırım Tatarca basın

2005 yılında Kırım’da FM bandından yerel yayın yapan Radyo Meydan, 2006’da ATR televizyonu, 2013 yılında 0-16 yaş grubu çocuklara hitap eden Lale TV yayına başladı. Kırım Tatarca, Ukraince ve Rusça içerik yayınlayan bu kanallar işgalden sonra yasaklandı. Yerine Rusya güdümündeki “Millet” adlı TV kanalı çalışmaya başladı.

1957’de sürgünde sansürü aşmak için Lenin Bayrağı adıyla çıkmaya başlayan gazete Vatan’a dönüş sonrasında Yañı Dünya adıyla devam etti. Qırım gazetesi ve iki dilli yayın yapan Avdet gazetelerinden başka Yıldız ve Nenkecan adlı edebî dergiler Kırım Tatarca içerikleri ile ayakta durmaktaydı. Avdet Kırım’da yasaklandı. Sadece Nenkecan dergisi Latin alfabesi ile çıkarken diğer yayınlar Kiril alfabesinde hayatını sürdürmeye çalışıyorlar.

Alfabe meselesi

Geçmişte Arap, bir dönem Latin (1928-1938) ve zorla Kiril (1938-1992) olmak üzere üç farklı alfabe deneyimi olan Kırım Tatarları 1991’deki 2. Kırım Tatar Millî Kurultayında Latin alfabesine geçme kararı aldılar. 1992’deki konferans ile 31 harften oluşan yeni Kırım Tatar Latin alfabesi teşkil oldu. Böylece Kırım Tatarcanın fonetik özelliklerini en doğru şekilde yansıtan alfabe kabul edildi. Türkiye Türkçesi alfabesine “Q” ve “Ñ” harflerinin eklenmesi ile oluşturulan alfabe Türk Dünyası entegrasyonu için de çok önemli bir adım oldu. Ukrayna Bakanlar Kurulu ise 30 yıl sonra, 22 Eylül 2021 tarihinde düzenlenen toplantıda “Latin harflerine dayalı Kırım Tatar Alfabesinin kabul edilmesine dair” başlıklı kararı kabul etti.

Diasporada Kırım Tatarca

Dobruca (Romanya, Bulgaristan)

Romanya’daki resmî nüfusu 18.000 civarında olan Kırım Tatar azınlığı için dilin korunumu son derece önemli[4]. 1972’ye kadar devlet okullarında Kırım Tatar sınıfları da olan Romanya’da artık bu alanda eğitim verilmiyor.

Kırım Tatarca sadece aile içinde maruz kalınan bir dil ve gittikçe kullanım alanı daralıyor. Kırım Tatarca konuşabilme yaşı 50’lerin üstüne çıktı. Vaziyet giderek kötüleşiyor.

1930’da Dobruca’da çorak toprakları suya gark eden bir coşkunlukla yayına başlayan Emel dergisinin 11 yıl boyunca üstlendiği son derece yaşamsal sorumluluklardan biri de Kırım Tatarcanın korunması, yaşatılması, geliştirilerek ilerletilmesiydi. Bugün gerek Dobruca’daki Kırım Tatarcanın gerekse umumen Kırım Tatarcanın klasikleri arasında sayılan eserler Emel sayfalarında veya ayrı basım halinde Emel’in matbaasından çıkarak gün yüzü görmüşlerdi. Gaspıralı’nın yolundan giderek ilerlenen bu verimli dönem ikinci dünya savaşında derginin kurucusu ve sahibi Müstecib Hacı Fazıl Ülküsal’ın Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmasıyla sona erdi. Dil meselesi Kırım İstiklal Davasının önemli taşıyıcı sütunlarından biri olarak hep gündemde tutuldu. Ülküsal yalnız değildi. Din adamı ve öğretmen yetiştiren Mecidiye Müslüman Seminarı Emel’in beslendiği en önemli pınar oldu. Seminarın öğrencileri ve mezunları Emel’i okutmak ve yaygınlaştırmak, içerik oluşturmak noktalarında desteklediler ve taşıdılar. Öyle ki Emel nüshaları kutsal metinler gibi başucunda saklanan, içindeki Kırım Tatarca şiirlerin ve piyeslerin defalarca okunarak ezberlendiği mukaddes bir ana dil membaı haline geldi.

80’lerde Boztorgay, Bozcigit, Ayuw Kulak Batır, Renkler gibi kitap ve derlemeler; 90 ve 2000’lerde Yaşar Memedemin’in şiirleri, Altay Kerim’in şiir ve hikâye kitapları ile sözlük çalışması Romanya Dobrucasındaki Kırım Tatarcanın mühim eserleri oldular.

2007’den beri Romanya’ya verilen AB fonlarının bir kısmı devlet tarafından Romanya Demokrat Müslüman Tatar Türk Birliği (UDMTTR)’ye aktarılıyor. Dernek bu paraların bir kısmını Kırım Tatar kültürünü yaşatma maksatlı etkinliklere, bir kısmını da yayınlara ayırıyor. Romanya’daki rejim değişikliğinin hemen sonrasında 1989’da UDMTTR’nin yayın organı olarak çıkmaya başlayan Karadeniz gazetesi Romence, Kırım Tatarca ve Türkçe içeriğiyle en önemli ve en hayatî yayın olma sıfatını taşıyor. Kadınlar ve gençler özelinde kısımlar içeren Kadınlar Dünyası ve Caş isimli ilaveleri de var. 5 Mayıs tarihi Romen devleti tarafından kanunen Tatar Dili günü olarak kutlanıyor. Devlet bu alanda yapılan etkinliklere destek veriyor.

Bundan başka çeşitli kitap yayınları da var. 2000’li yıllarda Saim Osman Karahan’ın Kuzey Dobruca’daki şiveyi ve o zaman geçerli olan Latin alfabesini kullanarak hazırladığı kitaplar dernek tarafından peş peşe basılmıştı.

Dobruca Kırım Tatarcasının Kaşgarlı Mahmud’u Saim Osman Karahan

Saim Osman Karahan’ın üç dev ciltlik Dobruca Kırımtatar Ağzı Sözlüğü ise bir “tapu senedi” olarak kültür hazinemizdeki yerini aldı. 2016’da kaybettiğimiz Romanyalı Kırım Tatar Türkolog’u Prof. Dr. Enver Mahmut bir toplantıda bu çalışmayı takdim ederken “Dobruca Kırım Tatarcasının Kaşgarlı Mahmud’u Saim Osman Karahan’ın hazırladığı bu sözlük, dilimiz için Dîvânu Lugâti’t-Türk kadar önemlidir” ifadesini kullanmıştı.

Güney Dobruca’da Kırım Tatarca

Bulgaristan’da 6.500 civarında Kırım Tatarı kaldığı tahmin ediliyor[5]. Güney Dobruca’da Romanya’daki gibi bir devlet desteği bulunmuyor. Aynı zamanda Bulgaristan’daki sivil toplum kuruluşlarımız da o kadar güçlü değiller. Aile içinde Kırım Tatarca konuşulması gittikçe azalıyor. Kamusal alanda zaten kendine yer bulamayan Kırım Tatarcanın kullanımı gün geçtikçe azalıyor. Dilin bayraktarlığını yapabilecek bir yayın da ne yazık ki mevcut değil. Oysaki Emel dergisinin yayınına başladığı Güney Dobruca’daki Hacıoğlu Pazarcık kasabası (bugünkü Dobriç) o dönemde Kırım Tatarları için önemli bir kültür merkezi idi.

Türkiye

Türkiye ve Dobruca’da Kırım Tatarcanın Çöl Şivesi hâkimdir. Dil, çoğunlukla Gaspıralı aydınlanmasının çok öncesinde başlamış göçlerle Kırım’daki yaşam alanından çıkıp göçülen topraklara taşınmıştır. Kezlev’den (Gözleve) çıkanlar Eskişehir’in Mesudiye köyüne geldiklerinde aynı şiveyi konuşmaya devam ettiler. Kerç’ten göçe kalkanlar Polatlı’nın Sakarya köyüne yerleştirildiklerinde doğal olarak evlerindeki Kırım Tatarcayı da birlikte getirdiler. Başka ne olabilirdi ki?

Kırım’dan Aktopraklara göçlerin kuzeydeki “çöl”den güneye doğru artarak devamı neticesinde Çöl Şivesi, Orta Yolak ve Yalıboyu şiveleri anılan sıra ile Anadolu’ya taşındı. 1970’lere hatta 1980’lere kadar Anadolu’daki Kırım Tatar yerleşim yerlerinde kapalı bir ortamda kendini muhafaza etti. Öyle ki çocuklar ilkokula başlayınca veya örneğin Eskişehir merkezine gittiklerinde dünyada kendi anadillerinden başka bir lehçenin varlığı ile tanıştılar. Türkiye’deki şehirleşme içe kapalı köy yaşantısını kasaba ve şehirlere doğru açtı. Türkiye’nin her coğrafî bölgesine dağılmış Kırım Tatar köyleri de bunun dışında kalmadı.[6] Köy nüfusu kentlere akmaya başladı. Uzun yıllar Kırım’dan (yahut dolaylı olarak Kırım-Dobruca-Aktopraklar rotası üzerinden) geldiği haliyle korunmuş ana dil, kamusal alanda hâkim Türkiye Türkçesi ile tanışarak etkileşmeye başladı. Tabiatıyla daha az işlenmiş ve kullanım alanı neredeyse o köy ve komşu köylerin hudutları ile çizilmiş günlük konuşma dili olan Kırım Tatarca zayıflamaya başladı.

Müstecib Ülküsal’ın Türkiye’ye göç etmesinden yıllar sonra, 1960’tan itibaren Türkiye’de çıkmaya başlayan Emel dergisi bu sefer Aktopraklar’da Kırım Tatarcanın en önemli ve uzunca bir dönem de tek sesi, soluğu olmuştu. Bilahare 1990’lardan itibaren çıkmaya başlayan Bahçesaray, Kalgay, Kırım gibi dergiler ile dönem dönem yayınlanan muhtelif dernek bültenlerinde de Kırım Tatarca içerik önemli bir yer tutuyordu

Anadili neden öğrenilmeli?

Dil öğrenebilmek için her şeyden önce kişinin güçlü bir öğrenme sebebinin olması gerekir. Kişinin kimliğinin bir parçası olarak anadili son derece merkezî bir noktada yer alıyor. En güçlü ve doğal öğrenme sebebi bireyin kimlik inşası ve iletişim ihtiyaçlarından besleniyor.

Dil, insanlar arasında iletişim kurmanın temel aracıdır. Diasporada yaşayan Kırım Tatarları, kendi dillerini öğrenerek aileleriyle, toplumlarıyla ve dünyanın her yerindeki Kırım Tatarlarıyla iletişim kurabilirler. Dilin korunması, bir topluluk içindeki iletişimin güçlendirilmesine yardımcı olur ve sosyal ilişkilerin devamını sağlar. Böylece bireyler kültürel miraslarını sürdürebilir ve nesiller arası geçişini sağlayabilirler. Anadili öğrenimi Kırım Tatarları arasındaki tarihî ve kültürel bağları güçlendirir ve aralarında birlik ve dayanışma duygusu yaratır. Diasporada yaşayan ailelerde aile büyükleri halen aktif bir şekilde anadillerini konuşmaya devam ediyorlar. Nesiller arasındaki bağın kuvvetlendirilmesi için Kırım Tatarca birincil araçtır.

Dil, bir topluluğun kültürel kimliğinin ve bağlılığının temel bir unsuru olarak kabul edilir. Son yıllarda daha çok kabul gören evrensel değerler kültürel çeşitliliğin önemini ve değerini artırmaktadır. Her dilin korunması, dünya çapında dillerin ve kültürlerin çeşitliliğini koruma çabalarının bir parçasıdır. Her dil, benzersiz bir bakış açısı ve dünya görüşü sunar. Kırım Tatarca da bu anlamda benzersizdir. Kendine has deyimler ve atasözleri, deyişler, hatta ünlemleri ile Kırım Tatarca evrensel kültürün önemli bir parçasıdır.

Anlıyorum ama konuşamıyorum. Bu kaçınılmaz bir kader midir?

Hayır. Tek kelime ile hayır. Bu durumu değiştirebilmek için elimizde yeteri kadar araç mevcut. Yeter ki güçlü bir öğrenme sebebimiz olsun.

Şimdi yakınmayı bırakıp yukarıda ana hatlarını gördüğümüz olumsuz manzarayı nasıl olumluya çevirebileceğimize, aşılmaz denen engelleri nasıl aşabileceğimize bakalım.

Türkiye Türkçesi bilen bir kişinin Kırım Tatarca öğrenmesi kolay mı?

Sadece Türkiye Türkçesi değil, görece uzak kalan Hakas, Tuva, Saha gibi Güney Sibirya lehçeleri ile Çuvaşçayı biraz kapsam dışı bırakırsak neredeyse tüm Türk lehçelerinin konuşurları Kırım Tatarcayı kısa süre içinde çok rahatlıkla anlayabilir. Kırım Tatarcanın Kıpçak ve Oğuz unsurları taşıyor olması, tarihsel süreçteki zengin etkileşimleri onu Türk Dili ailesinin anahtarı konumuna getiriyor. Burada “anlamak” kelimesini “gündelik konuşmayı anlamak” şeklinde “anlamalı”yız. Elbette yazılı dil ve edebiyat için hem alfabe farklılıklarını aşmak hem de biraz daha çaba sarf etmek gereklidir. Ancak bu çaba hiçbir zaman bir İngilizce, bir Almanca gibi Hint-Avrupa dil ailesindeki dilleri, Arapça ya da Uzakdoğu dillerinden birini öğrenmekle kıyaslanamaz. Birkaç ay içerisinde dile gayet iyi derecede hâkimiyet sağlanabilir. Yani Türkiye Türkçesini bilen bir kişi daha ilk dakikadan itibaren “Kırım Tatarcayı anlıyorum ama konuşamıyorum” seviyesindedir. Bu da diasporanın başka bir dil ailesi ortamında, örneğin bir Avrupa ülkesinde, Amerika’da hatta Rusya’da yaşayan Kırım Tatarlarına göre Türkiye’dekileri Kırım Tatarcayı öğrenme hususunda daha avantajlı kılar.

Türkiye’de yaşayan Kırım Tatarları aileleri dışında, kurumsal bir ortamda nasıl formel bir eğitim alabilirler? Bu alanda Kırım Derneklerinin son yıllarda sonuç alan teşebbüsleri var ve devam ediyor.

Ankara’da Kırım Tatarca dersleri anadili çalışmaları

Ankara’daki Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi anadili meselesini “dert edinen” ve öncelikli çalışma alanlarından biri olarak kabul eden kurumlarımızdan. Dönem dönem Kırım Tatarca dersleri düzenleyen dernek Kırım Tatarca okuma günleri, yarışmalar gibi etkinlikleri sürdürüyor.

2020 yılında dernek bünyesinde başlatılan “Tuvgan Til” internet sitesi de bu alandaki önemli faaliyetlerden. (tuvgantil.kirimdernegi.org.tr)

Tuvğan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar derneğin anadili konusuna yaklaşımını şöyle ifade ediyor:

“Biz Kırım Derneği Genel Merkezi olarak anadili meselesini çok önemsiyoruz ve bu konuda yapılan her çalışmayı destekliyoruz. Biliyoruz ki eğer dilimizi yok olursa millî benliğimiz de kaybolacak. Ana dilimizi korumadan kültürümüzü gelecek nesillere aktarmamız ve yaşatmamız mümkün olmayacaktır. Bu amaçla çeşitli dönemlerde  her yaş grubu için Kırım Tatarca dersleri düzenledik. Bu derslerde Kırım Tatarcayı edebî metinler, Kırım’da yayınlanmakta olan günlük gazeteler, şiirler ve elbette Kırım Tatar yırları aracılığıyla öğretmeye gayret ettik. Ayrıca Kırım’da yayınlanan eserlerin takip edilebilmesi amacıyla katılımcılara Kırım Tatarca’nın yanı sıra kiril alfabesi de öğretildi. Derslerimizi Kırım’da KİPU – Kırım Tatar Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi’nde eğitim almış hocalarımız verdi. Ancak bu çalışmalar zannedildiği kadar kolay olmadı. Destekleyenler kadar gereksiz olduğunu ve nafile bir çaba içerisinde bulunduğumuzu dile getirenler de vardı. Fakat zaman bizim haklı olduğumuzu gösterdi.  

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virus salgını döneminde evlerimize kapanınca çalışmalarımız sekteye uğradı. Biz ise bu dönemi internet üzerinde çalışmayı öğrenerek yararlı bir hale getirdik. Bunun en güzel örneği dünya üzerinde sadece Kırım Tatarca olarak faaliyetlerini sürdürmekte olan Tuvğan Til İnternet Sitesi’dir. Bu site bir kültür-sanat sitesi olarak planlandı. Çok önemli ve kıymetli akademisyen arkadaşlarımızla birlikte çalışıyoruz. Tek bir sayfa haber en doğrusunu bulmak ve hata yapmamak için günlerce çalışıyoruz. Amacımız bu sitenin tüm dünyada tanınan ve bilinen bir yayın kuruluşu haline gelmesini sağlamak. Başaracağımıza inancımız sonsuz. Zira bu siteyi faaliyete geçirirken de bizi destekleyenlerin sayısı bayağı azdı ama şu anda iyi bir noktada olduğumuzu düşünüyoruz. Bu internet sitesinde çalışan son derece donanımlı ve dile hakim bir ekibe sahibiz. Üçüncü yılımızı tamamlamış olmamız da bunun bir göstergesidir diye düşünüyoruz.

Aynı zamanda derneğimizde Kırım Tatarcayı masa başında ve ders notlarında bırakmayıp gündelik yaşamın doğal bir parçası haline getirdik. Binamızdaki mekanların, odaların, salonların Kırım Tatarca olarak adlandırılıp tabelalar asılması; dernek binamızdaki Qalaqay Kırım Tatar Mutfağı ve Fırını için hazırlanan tüm menülerin Kırım Tatarca olarak hazırlanması da bunun sade ama etkili bir örneğidir diye düşünüyoruz. Kimse anlamıyor bunları, Türkçe yazsanız iyi olurdu, diyenlere “Biz sabırla herkese tercüme ederiz, bunların hepsinin Kırım Tatarca olması bir inat değil bir prensip meselesi” diye karşılık veriyoruz.”[7]

İstanbul’da Kırım Tatarca dersleri

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi 2018 yılının Ekim ayından başlayarak bir Kırım Tatarca dil kursu düzenledi. Temel seviyede dersleri içeren kurs o dönemde Türk Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans öğrencisi olan Onur Taşören tarafından verildi. Dernek binasında haftada bir gün olmak üzere verilen dersler 10 hafta sürdü ve 6 kursiyer katıldı.

Bursa’da Kırım Tatarca dersleri

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi 2014 yılında Kırım Tatarca dil kursları düzenlemeye başladı. Derneklerce organize edilen en düzenli ve istikrarlı kurslar Bursa’dakiler oldu.  Kurslar Bursa’da yaşayan Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi eski öğretim üyesi Şemsiye Satı tarafından dernek binasında sınıf dersleri şeklinde verilmekteydi. Program haftada 2’şer saatten 15’er hafta süren iki kurdan oluşuyordu. 2020 yılındaki salgına kadar 5 dönem olarak sınıflar açıldı. Sınıf kursları 65 mezun verdi.

Yeni imkânlara odaklanmak – Zoom ve çevrimiçi dersler

2020 başında küresel salgının zorladığı eve kapanma, uzaktan eğitim, uzaktan çalışma modelleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de dijital dönüşümün katalizörü oldu. İnternet altyapısı evlerde elektrik, su gibi temel ihtiyaç haline geldi.

Çalışmalarını sınıf eğitimi şeklinde başlatıp sürdüren Bursa Kırım Derneği çevrimiçi kurslar düzenleyeceğini duyurduğunda bu teşebbüsün tutulup tutulmayacağı hususunda şüpheler vardı. Kısa süre sonra endişelerin yersiz olduğu sevinçle görüldü. Çevrimiçi kurslara 11- 74 yaş aralığında çeşitli yaş gruplarından ve çeşitli illerde yaşayan çok sayıda kursiyer başvuru yaptı. Talep yüz yüze eğitimden kat kat daha fazlaydı. 2020’de Türkiye’de salgının başladığı Mart ayından 2023’ün Haziran ayına kadar 7 sınıf olarak düzenlenen çevrimiçi kurslardan 220 öğrenci mezun oldu. Talep günden güne arttıkça kurslar her yıl yeni dönemler ve sınıflar açılarak devam ettiriliyor.

Ücretsiz olarak kurulup 40 dakikalık oturumlar halinde kullanılabilen Zoom adlı videokonferans programı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de öne çıktı. Örneğin Bursa’daki öğretmenin Kocaeli Kırım Derneği’nin organize ettiği Kırım Tatarca kursunda İstanbul’dan da katılımcıları kapsayacak şekilde düzenli bir eğitim programını hayata geçirdi. Çevrimiçi Kırım Tatarca eğitimi öğrencilere yüz yüze sınıf eğitiminin bazı avantajlarını yaşatamıyor olsa da bambaşka fırsat ve avantajların kapısını açmış oldu. Büyükşehirlerin trafik, kısıtlı zaman, derslik mekânı problemlerini bir anda ortadan kaldırarak ev rahatlığında keyifli bir çalışma ortamı yarattı. Üstelik Youtube üzerindeki Kırım Tatarca videolar, ses kayıtları, Power Point sunumları gibi e-öğrenimin nimetlerini de bilgisayar veya – daha da kolayı- akıllı cep telefonlarına kadar ulaştırabildi. Whatsapp gibi mesajlaşma uygulamalarının da desteğiyle haberleşme ve bilgi paylaşımı çok hızlandı.

Bu kurslar hem bir müfredat oluşması hem de uzaktan eğitim imkânlarının tecrübe edilmesi için son derece faydalı oldu. Gelecekte de verimli biçimde kullanılabilecek bir birikim elde edildi.

Qırımtatarca Ders kitabı

Şemsiye SATI

KDY Yayınları, İstanbul

Yayın Tarihi: 21.03.2022

ISBN: 9786254201325

286 sayfa, 20 x 28 cm

Derslerde basılı eğitim malzemesi eksikliği hissediliyordu. Bu eksiği kapatabilmek için kurs koordinatörü ve dernek yönetim kurulu üyesi Süleyman Gence’nin önayak olması, dernek başkanı Yunus Güneri başta olmak üzere yönetim kurulu üyelerinin destek ve gayretleri ile Bursa Kırım Derneği bir çalışma başlatmaya karar verdi. Şemsiye Satı’nın akademik bilgisi ile hazırladığı profesyonel ders notları Emel Kırım Vakfımızın da desteği ile 284 sayfalık bir kitap hâline getirildi.[8] 28 dersten oluşan kitabın sonunda Kırım Tatarcada sıkça kullanılan 500 fiilin Türkçe karşılıklarının verildiği bir liste de bulunuyor.

Gramer kurallarının anlatımı Türkçe ile karşılaştırma yöntemiyle ve daha çok tablolar halinde verilmiş. Basitten başlayan diyaloglar, kelime listeleri, çeşitli türde metinler okuma, anlama, yazma ve konuşma becerilerini hızlıca geliştirebilmek için tasarlanmış. Öğrenilenlerin pekiştirilebilmesi için her derste “vazife”ler bulunuyor. Her dersin sonundaki Yırlayıq (Şarkı söyleyelim) bölümünde gerek telaffuzu geliştirme gerekse Kırım Tatar medeniyetini daha yakından tanıtabilme maksatlı şarkı türkü sözleri yer alıyor.

Türkiye Türkçesi bilenlere yönelik hazırlanan bu ders kitabının bir önemli özelliği de edebî Kırım Tatarcayı öğretirken Türkiye’de çoğunlukla bilinen ve konuşulan çöl şivesine de yer vermesi. Kırım Tatarcayı aile büyüklerinden bilen duyan öğrencilere kolaylık sağlaması ve edebî dilin yabancı gelmemesi için gerekli yerlerde kelimelerin çöl şivesindeki karşılıkları da parantez içinde veriliyor.

Sözlükler

Refik Muzaffarov’un hazırladığı Kırım Tatarca-Rusça adlı sözlük 2018 yılında Nariman Seyityahya tarafından tercüme edilerek Türk Dil Kurumu tarafından “Kırım Tatar Türkçesi – Türkiye Türkçesi – Rusça Sözlük” ismiyle yayınlandı. Kolayca temin edilebilir.

Cengiz Evirgen ve Dilek Evirgen’in uzun yıllar süren çalışması ile ilk baskısı 2017’de yayınlanan Polatlı Kırım Tatar Türkçesi Sözlüğü günlük yaşamda ihtiyaç duyulan kelimeleri içermesi açısından çok değerli bir derlemedir. İkinci baskısı da yapılan sözlüğü yazarların kendisinden temin etmek mümkün.

Türk üniversitelerinde Kırım Tatarca

Yukarıda adı anılan teşebbüsler Kırım Tatar sivil toplum kuruluşlarının kısıtlı imkânları ama bilinçli ve gönüllü çabaları ile yürütüldü ve neticeler alındı. Bunun dışında Türk üniversitelerinde Çağdaş Türk Lehçeleri Dili ve Edebiyatı Bölümünde okuyan öğrencilerin aldığı, çoğu seçmeli olan, Kırım Tatarca dil dersleri de bulunuyor. Ancak bunlar akademik ve mesleğe yönelik detaylı üniversite dersleri olduğundan diasporadaki “sıradan vatandaş”ın erişip faydalanabileceği türden programlar değiller.

Genç Tatar

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Konya Şubesinde gençlik kolunda görev alan ve kendilerine “Genç Tatar” adını uygun gören bir grup Emelci gencimiz 3 Kasım 2018’de Facebook üzerinden canlı olarak yayınladıkları aynı isimli bir programa başladılar. Baştan sona kadar Kırım Tatarca olarak hazırlanan bu program internet üzerinden yayınlanan bir radyo programı olarak kabul edilebilir. Düzenli olarak her hafta yayınları kesintisiz devam ettiren Genç Tatar ‘Aksüyekmen Sarımay Laf Ete’, ‘Haber Saati’, ‘Menim Köyüm’, ‘Tamırlı Terek’ adlı farklı temalarda programları hazırlayıp yayınlamaya başladı.

Podcast platformlarında henüz yer almasa da yayınlar 2020 yılından beri ekibin Youtube kanalı üzerinden de paylaşılıyor. Yayın içeriği kısa belgesel programlar ile çeşitleniyor ve dünyanın her yerinden dinleyici ve izleyiciye ulaşıyor.

Sosyal medya

Sosyal medya çok hızlı bir şekilde hayatın doğal bir parçası haline geldi. Çeşitli sosyal medya uygulamalarında Kırım Tatarca paylaşımlar yapan hesaplar mevcut. Bu hesapların takip edilerek, paylaşılması hem dil öğrenimi için hem de bu konuda hassasiyetin artırılması, görünürlüğün, bilinirliğin sağlanması açısından çok faydalı olacaktır. Emel Kırım Vakfı’nın sosyal medya hesaplarını takip ederek bu geniş dünyaya da adım atabilirsiniz.

Yapay Zeka elbette Kırım Tatarcayı da selamlayacak

Hızla gelişen yapay zeka uygulamaları tehlike altındaki diller için yeni araç ve fırsatlar sunacaktır. Sadece diller arasında çeviri sahasında değil Kırım Tatarcanın ses özellikleri, anlamsal zenginliğinin işlenmesi gibi alanlarda da yapay zeka platformları parlak bir gelecek, bir umut vaat ediyor. Yapay zeka uygulamaları henüz sıfırdan bir şey icat etmiyor. Önce mevcut büyük verileri inceleyerek yorumluyor ve öğreniyor. Bugün itibariyle popüler olan uygulamalar bilhassa internette o dille ilgili önceden üretilmiş içeriğe muhtaçlar. O nedenle eldeki yazılı, sesli, görüntülü Kırım Tatarca metinlerin sayısının artırılması, kayıt altına alınması dil elimizden tamamen kayıp gitmeden atılması gereken önemli adımlardır. Emel Kırım Vakfı’nın elindeki arşivin bu anlamda değeri paha biçilemez.

Eğitim materyali üretmek ve kullanmak için teknolojinin son imkânlarını sonuna kadar kullanacağız. Örneğin Ukrayna devleti hemen savaş öncesinde Kırım Tatar Latin alfabesinin IOS işletim sistemlerinde tanımlanması için Apple firması ile görüşmelere başlamıştı. Linux işletim sistemleri için Kırım Tatarca klavye setleri 20 senedir mevcut.

Dil pasaportunuza Kırım Tatarcayı da ekleyin

Derneklerimizin attığı adımların Vatan Kırım’daki akademisyenlerimiz ile birlikte hızlıca geliştirilmesi, imkânların artırılması, başvuru kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve bu kaynaklara kolay erişimin sağlanması gerekiyor. Kırım Tatarca öğretimi ticarî kazanç sağlayacak bir seviyede değil. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarımızın ne derece güçlü olduğu ile doğrudan ilişkili. Doğrudan devlet destek programlarının veya uluslararası fonların bu tür dil çalışmalarına aktarılabilmesi için çalışmalara da ihtiyaç var. Ukrayna Kırım’ın işgali sonrasında, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından hemen önce bu alanda desteğini beyan etmiş ve projelendirmeye başlamıştı. Romanya zaten devlet politikası gereği azınlık dili olarak kabul ettiği Kırım Tatarcasına destek vermekte. Türkiye’de de bu çalışmalara desteğin artması uygun olacaktır. Bu şekilde belki de çok uzak olmayan bir gelecekte Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR)[9] standartlarında bir Kırım Tatarca dil kursu sistemine, profesyonel ders kaynaklarına, eğitim materyallerine kavuşabiliriz.

Kim bilir, belki de Türkiye’nin de kurucu üyelerinden biri olduğu Avrupa Konseyinin bir standardı olan dil pasaportunuza bir süre sonra Kırım Tatarcayı da ekleyebilirsiniz.

Bireysel olarak ne yapılabilir?

Bütün bir dilin tek kişi tarafından kurtarılması gibi abartılı bir ifade gerçekçi değildir. Bir dilin bekası öyle üç beş kişinin gayreti ile de sağlanamaz. Örgütlü, bilimsel yöntemleri esas alarak yapılacak planlı çalışmalara yeterli derecede ilgi ve kaynak ayırmak gereklidir.

Ancak tehlike altındaki bir anadilin yaşatılması için bireysel olarak aşağıdaki adımları atabilirsiniz:

Dilin öğrenilmesi: Tehlike altındaki bir anadili yaşatmak için, öncelikle dilin kendisini öğrenmelisiniz. Dilin gramerini, kelime dağarcığını ve dilbilgisini öğrenmek için dil öğrenme kaynaklarından yararlanabilirsiniz. Böylece dilin doğru bir şekilde kullanılmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlayabilirsiniz. Artık elimizde Kırım Tatarca için temel kaynaklar mevcut.

Dilin Kullanılması: Günlük hayatta, aile üyeleri, arkadaşlar veya topluluk içinde dilinizi kullanarak pratik yapabilirsiniz. Dilin yaşaması için aktif bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Dilinizi konuşmak, yazmak veya şarkı söylemek gibi çeşitli yöntemlerle dil becerilerinizi sürdürebilirsiniz.

Dilin Paylaşılması: Tehlike altındaki bir anadili yaşatmak için dilinizi başkalarıyla paylaşabilirsiniz. Dilinizi öğretmek veya başkalarına dil hakkında bilgi vermek için dil atölyeleri, dil kursları veya topluluk etkinliklerine katılabilirsiniz. Böylece dilin yayılmasına ve gelecek nesiller arasında aktarılmasına katkıda bulunabilirsiniz.

Dilin Belgelenmesi: Tehlike altındaki bir anadili yaşatmak için dilin belgelenmesi önemlidir. Dilin grameri, kelime dağarcığı ve hikâyeleri gibi unsurlarının yazılı veya dijital ortamlarda kaydedilmesi dilin gelecek nesiller için korunmasını sağlar. Dilin belgelenmesi için dilbilimcilerle, akademisyenlerle veya yerel derneklerle işbirliği yapabilirsiniz.

Kültürel Etkinliklere Katılım: Tehlike altındaki bir anadili yaşatmak için kültürel etkinliklere aktif olarak katılabilirsiniz. Dilin konuşulduğu etkinliklere, festivallere veya topluluk etkinliklerine katılarak dilin ve kültürel mirasın yaşamasına destek olabilirsiniz.

Bilinci Yayma: Tehlike altındaki bir anadilin yaşatılması için farkındalık yaratmak önemlidir. Dilin durumu hakkında bilgi paylaşmak, insanları dilin önemine ve tehlikelerine dikkat çekmek dilin yaşaması için farkındalığı artırır. Sosyal medya, blog yazıları, seminerler veya konferanslar gibi farklı platformlarda dilin durumuyla ilgili bilgi paylaşımı yapabilirsiniz.

Her bireyin çabaları, tehlike altındaki bir anadilinin yaşatılmasında önemli bir rol oynar. Kendi bireysel çabalarınızın yanı sıra yerel topluluklar, Kırım Tatar sivil toplum örgütleri ve dil koruma projeleri gibi inisiyatiflere de destek olabilirsiniz.

Balalar anatilini tez ögrene

Bilhassa çocukların doğuştan gelen güçlü dil öğrenme yeteneklerini anadili öğrenimi için kullanmalarına imkân verecek şartları sunabilirsek Kırım Tatarcanın daha güçlü bir geleceği olacağı da kesindir.

Anadili öğretimi için evde aşağıdaki yöntemleri kullanabilirsiniz:

Konuşma ve Dinleme: Anadili öğretmek için evde aktif bir iletişim ortamı oluşturun. Çocuğunuzla sık sık konuşun, ona hikâye anlatın, günlük olayları paylaşın ve onunla etkileşimde bulunun. Ayrıca, anadilinde televizyon programları, filmler, şarkılar veya sesli hikâye kitapları dinleyebilirsiniz.

Kitap Okuma: Çocuğunuzla birlikte anadilinde kitap okumak, dil becerilerini geliştirmek ve kelime dağarcığını genişletmek için etkili bir yöntemdir. Kitap okuma seansları düzenleyin ve çocuğunuzla birlikte kitaplardan konuşun, hikâyeyi anlamasını sağlayın ve sorular sorun.

Oyunlar ve Aktiviteler: Dil öğrenme sürecini eğlenceli hale getirmek için oyunları kullanın ve aktiviteler yaratın. Anadilinde şarkılar söyleyin, tekerlemeler veya dil oyunları oynayın. Resimli kartlar veya kelime bulmacaları gibi dil becerilerini geliştiren materyaller kullanabilirsiniz.

Aile İçi Etkileşim: Ailenizle birlikte anadilinizi kullanmaya özen gösterin. Günlük hayatta aile üyeleriyle iletişimde anadilinizi kullanın ve çocuğunuzun bu etkileşimlere dahil olmasını sağlayın. Örneğin, yemek pişirirken veya alışveriş yaparken çocuğunuzla anadilinizde sohbet edebilirsiniz.

Kültürel Etkinlikler: Anadilini öğretirken kültürel etkinliklere odaklanın. Geleneksel yemekler yapma, bayramlarda özel etkinlikler düzenleme veya hikâyeler anlatma gibi kültürel etkinliklerle çocuğunuzun anadilini daha iyi anlamasını ve kültürel bağlarını güçlendirmesini sağlayabilirsiniz.

Dil Oyunları ve Uygulamaları: Anadili öğrenmek için interaktif dil oyunları ve uygulamalardan yararlanabilirsiniz. Bu oyunlar, dil becerilerini geliştirmek, kelime dağarcığını genişletmek ve dilbilgisini öğrenmek için etkili bir şekilde kullanılabilir.

Anadilinde Dersler: Eğer mümkünse, anadilinde dersler veya öğretmenlerden destek alabilirsiniz. Anadilini öğreten öğretmenler veya derneklerdeki dil kurslarıyla iletişime geçerek çocuğunuzun anadilini daha profesyonel bir şekilde öğrenmesini sağlayabilirsiniz.

Anadili öğretimi sürecinde sabırlı olun ve çocuğunuzun ilgisini ve katılımını teşvik edin. Her çocuk farklı öğrenme hızına ve tarzına sahip olabilir, bu yüzden onlara uygun bir öğrenme ortamı sağlamak önemlidir.

*

Kırım Tatarca anlıyor ama konuşamıyor olmak kaderimiz değildir. Küçük bir gayret ile bu durumu değiştirmek, bunu yaparken de kişisel olarak hayata baktığımız pencereyi genişletmek, millet olarak da kültürümüzü gelecek nesillere aktarmak tam da bizim elimizdedir.

 

[1] David Crystal, Dillerin Katli – Bir Dilin Ölümü Bir Milletin Ölümüdür, Çev. Gökhan Cansız, Profil Yayınları, İstanbul 2007, s. 11.

[2] Daniel Nettle ve Suzanne Romaine, Kaybolan Sesler: Dünya Dillerinin Yok Oluş Süreci, Türkçeye Çeviren: Harun Özgür Turgan, Oğlak Yayıncılık, 2002, İstanbul, s. 23.

[3] Bakınız: S. Bosnalı, S. Eker, M. Erdem, J. Garibova, S. Koca Sarı ve B. Erdağı Doğuer; “Tehlikedeki Diller: Temel Kavramlar”, Tehlikedeki Türk Dilleri, Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara/Astana 2016. Cilt 1, s.14.

[4] Romanya İstatistik Kurumu’nun (Institutul Naţional Statistică) 2021 nüfus sayımı verilerine göre Tatar nüfusu 18.156, sayıma katılanların verdiği bilgiye göre ana dili Tatarca olanların sayısı ise 13.805 olarak raporlanmış. Kendini Türk olarak kaydettiren veya bilgi vermek istemeyenleri de dikkate aldığımızda bu sayının daha fazla olması gerekir. Kaynak:  https://insse.ro/cms/en/content/population-and-housing-census-2021-provisional-results

[5] Bulgaristan İstatistik Kurumu en son 2001’deki nüfus sayımında Tatarları ayrı bir etnik grup olarak raporlamış ve nüfuslarının 1.803 olduğunu bildirmişti. Kırım Tatarları 2011 ve 2021’deki sayımlarda ayrı bir grup olarak gösterilmemiştir. Muhtemelen Türk başlığı altında değerlendirilmişlerdir. 1926’dan 1992’ye kadar yapılan nüfus sayımlarında Bulgaristan nüfusunun %0,01’i olduğu raporlanan Tatarların aynı oranda kaldığı varsayılırsa 2021 sayımında nüfusu 6.520.000 olan Bulgaristan’da 6.500 civarında Kırım Tatarının kaldığı tahmini yapılabilir.

[6] Bkz. Hakan Kırımlı, Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2012, Ankara,

[7] 24 Haziran tarihli özel görüşmedeki demeci.

[8] Qırımtatarca – Kırım Tatarca Ders Kitabı www.kitapyurdu.com sitesinden temin edilebilmektedir.

[9] Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR), bir dil içindeki yeteneğinizi geliştirmek için uluslararası bir standarttır. Avrupa Konseyi tarafından kurulmuştur ve dil yeteneğini kanıtlamayı amaçlamaktadır. CEFR A1 en düşük, C2 en yüksek olmak üzere altı geniş yetenek seviyesini tanımlar; A1, A2, B1, B2, C1 ve C2’dir.

TAVSİYELER

MÜSTECİB ÜLKÜSAL’I KABRİ BAŞINDA ANDIK

Emel dergimizin kurucusu, başyazarı, Kırım Milli Kurtuluş Merkezi Başkanı, Emel Kırım Vakfımızın kurucusu ve 10 …