Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi’nin T.C. Millî Eğitim Bakanlığı’na Müracaatı
Sayın Koksal Toptan
Millî Eğitim Bakanı Ankara
Son günlerde basında yer alan haberlerden Bakanlığınız tarafından tarih ders kitaplarının muhtevasında tarihî gerçeklere uygunluk yönünde değişiklikler yapılması ve bu hususta özellikle Türk Dünyası’nm kardeşliği fikrine zarar getirebilecek sakıncalı ve yanlış bilgilerin ortadan kaldırılması doğrultusunda çalışmaların başlatılmış olduğunu büyük bir memnuniyetle Öğrenmiş bulunmaktayız. Türkiye’de yaşayan Kırım Türkleri adına böylesine hayırlı bir çalışmanın başlatılmasına vesile olduğunuzdan dolayı zâtıâlinizi ve Millî Eğitim Bakanlığı görevlilerini kutlarız.
Bu çok önemli çalışma meyanında, uzun yıllardır muhtelif tarih ders kitaplarında Kırım Türkleri hakkında yer alan çok yanlış veya eksik bir takım kayıtların da, her iki Türk toplumunun tarihî kardeşlik ve beraberlik duygu ve gerçeklerine ciddî zararlar vermekte olmaları göz önüne alınarak, gereken şekilde düzeltileceğine inanmakta ve bunu beklemekteyiz. Söz konusu meseleye ilişkin bazı hususların hatırlatılmasında yarar görüyoruz:
- Maalesef uzun yıllardır yazılmış bütün tarih ders kitaplarında (ve hatta bunlara dayanarak hazırlanmış televizyon programlarında) 1683’deki II. Viyana Kuşatması esnasında Kırım Hanı Murat Geray Han’ın kasıtlı olarak düşman askerlerinin geçişine göz yumduğu ve böylece “ihanetiyle Osmanlı ordularının bozgununa yol açtığı” iddiası hiç bir tarihî delil ve belgeye dayanmadığı halde tekrar edilmekte ve bu yanlış bilgi ile yönlendirilen Türkiyeli öğrencilerin kardeş Kırım Türklerine karşı haksız yere infial duymalarına yol açılmaktadır. Halbuki tarih ilminin bize gösterdiği gerçekler bunun tam tersidir.
Adı geçen iddianın yer aldığı tek çağdaş kaynak Osmanlı vakanüvislerinden Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağa’nın vakayinamesidir. Burada ise vakanüvis Söz konusu iddiayı asla bir “vaka” olarak zikretmemekte, yalnızca bozgun dolayısıyla ortada dolaşan söylentiler arasında bazılarının da böyle dedikodulardan bahsettiğini kaydetmekte, hatta bunun mümkün olamayacağını ima etmektedir. Nitekim, en ciddî Osmanlı tarihçilerinden biri kabul edilen Mustafa Nuri Paşa da meşhur Netayic-ül Vukuat adlı eserinin Viyana bozgununa ilişkin bahislerinde bu tür bir söylentinin hiç bir şekilde ciddiye alınamayacağını belirtmektedir. Zaten, ne Türk ne de yabancı kaynak ve belgelerinde söz konusu söylentiyi destekleyebilecek en ufak bir işaret dahi bulunmamaktadır. Böylesine Önemli bir iddianın gerçek olması halinde o döneme ait kaynak ve belgelerin hiç birisinde teyid edilmemiş olması düşünülemez. Hal böyle iken, bu derece mesnedsiz bir söylentinin bazı sorumsuz yazarlarca tarihî bir hakikat görüntüsü altında hem de resmî yayınlarda tekrar edilmesinin ve genç dimağların da bu “bilgilerle yetişmesinin çok ciddî mahzurları ortadadır.
Diğer taraftan, adı geçen Murat Geray Han’ın, Kırım hanzadelerinin ve Kırım ordusunun Viyana seferindeki ve sonrasındaki büyük kahramanlık, cesaret ve yararlıkları tarihen sabit olduğu gibi buna dair pek çok belge vardır (Meselâ, Özellikle bu olayların kroniği olan ‘Tarih-i Mehmed Geray” adlı çağdaş kaynak Viyana kütüphanesinin el yazmalan bölümünde mevcuttur). Kaldı ki, Kırım ordusunun her an Rus tehdidi altmdaki vatanları Kırım’ı savunmasız bırakmak pahasına binlerce kilometre uzaklıktaki Viyana önlerine sırf “ihanet etmek” için gitmiş olmalarının hiç bir şekilde inandırıcılığı olamaz. Ayrıca, Viyana bozgununu müteakip İstanbul’u hedef alan ileri harekâtı sürdürerek Üsküp’e kadar gelen Haçlı orduları buradaki Kaçanik geçidinde 1689’da vuku bulan büyük meydan muharebesinde Selim Geray Han’ın kumandasındaki Kırım ordusu tarafından bozguna uğratılmışlar ve tamamen geri püskürtülmüşlerdi. Ne yazık ki, bu andığımız büyük önemi haiz tarihî gerçeklerin hiç birisi ders kitaplarında yer almamaktadır. - Yaklaşık üç buçuk asır Kırım’da, Kuzey Kafkasya’da ve bugünkü güney Ukrayna arazisinde hüküm sürmüş, Doğu Avrupa siyasetinin kudretli ve söz sahibi devletlerinden biri olagelmiş, bölgede köklü bir Türk-
İslâm medeniyetinin kurulmasına vesile olmuş ve üç yüz yıl Osmanlı himayesinde bulunarak Mısır’dan Polonya’ya, İran’dan Avusturya’ya kadar hemen bütün Osmanlı savaşlarına katılarak kanını dökmüş olan Kırım Hanlığı hakkında ders kitaplarında yer alan bilgiler çok yetersizdir. - Kırım’ın 1783’de Rusya’nın istilasına uğramasını müteakip dayanılmaz baskı ve zulümler sonucunda özellikle XIX. yüzyıl içinde milyonlarla ifade edilen sayıda Kırımlı kardeş Osmanlı Türkiyesi’ne hicret etmeye mecbur kalmıştır. Bu göçler Kırım açısından olağanüstü bir felâket karakterinde olmakla birlikte, Osmanlı Devleti bakımından bilhassa imparatorluktaki Türk ve Müslüman dengesine olan çok mühim katkısı dolayısıyla gayet olumlu sonuçlar doğurmuştur. Bu şekilde hicret etmiş milyonlarca Kırımlı ve onların evlâtları siyaset, bilim, askerlik, kültür, sanat ve her türlü diğer sahalarda Türkiye’ye bütün varlıklarıyla en üst seviyelerde hizmet etmişler ve etmektedirler.
- XIX. yüzyılın son çeyreğinde Rusya İmparatorluğu’ndaki Türk halkları arasında emsali görülmemiş bir millî maarif ve ıslahat hareketini başlatan, ortaya attığı “Dilde, Fikirde, İşde Birlik” sloganıyla dünyadaki Türklerin birliği fikrini meydana çıkararak çağdaş umum Türk milliyetçiliğinin babası durumunda olan ve bu fikirleriyle Osmanlı ve hatta Cumhuriyet Türkiyesi’ndeki milliyetçi aydınlar (ki bunlardan biri de Ziya Gökalp’dir) üzerinde büyük tesirleri olmuş meşhur Kırım Tatar fikir ve mücadele adamı İsmail Bey Gaspıralı hakkında Türkiye’deki ders kitaplarında hiç bir bilgi mevcut değildir.
- Umumî Türk hatta Müslüman dünyasında serbest, gizli, eşit ve doğrudan oyla ve kadın-erkek herkesin seçme ve seçilebilme haklarına sahip olduğu ilk tam demokratik seçimler Kırım Tatar Parlamentosu (Kurultay) seçimleri vesilesiyle ilk olarak 30 Kasım 1917’de Kırım’da gerçekleşmiştir. Bu Kurultay 26 Aralık 1917’de ilk anayasasını kabul ederek bağımsız “Kırım Demokratik Cumhuriyeti’ni ilân etmiştir. Bu, tarih teki ilk Türk ve Müslüman cumhuriyeti ve demokrasisidir. 1918’de Bolşevik istilâsıyla yıkılan bu cumhuriyete de tarihî önemine rağmen ders kitaplarında hiç yer verilmemiştir.
- 18 Mayıs 1944’de son ferdine kadar bütün Kırım Türkleri hayvan vagonlarına doldurularak 1500 yıllık vatanları Kırım’dan sürüldüler. Her türlü yiyecek, içecek ve sağlık imkânlarından mahrum bırakılarak mühürlü vagonlar içinde Orta Asya’ya ve Sibirya’ya uzanan bu dehşet yolculuğu sırasında Kırım Türkleri toplam nüfuslarının yarıya yakınını kurban verdiler. Dahası, insanlık dışı sürgün şartları altında, 45 yıl boyunca Sovyet Rejimi Kırım Türklerinin ebediyen Kırım’a dönmemeleri için her türlü baskı ve zulme başvurmaktan çekinmedi. Bütün bunlara rağmen Sovyetler Birliği dahilindeki ilk millî ve demokratik hareket 1950’lerin sonlarında Kırım Türkleri tarafından kurularak, Kırım’a dönüş uğrunda dünya kamuoyunu hayrete sevk edecek ölçüde kararlı ve sebatkâr bir millî mücadele sürdürüldü. Günümüzde Kırım Türklerinin Kırım’a dönüş sürecinin bütün engellemelere rağmen kitlevî şekilde başlamış olması ve hatta Haziran 199l’de Kırım’ın başşehri Akmescit’de demokratik tarzda seçilmiş II. Kırım Tatar Millî Kurultayı’nın toplanması tamamen bu mücadelenin sonucudur. Ne var ki, Türkiye’de okutulan ders kitaplarında değil tarihin en büyük soykırımlarından olan Kırım sürgünü hakkında, Kırım Türklerinin son iki yüz yıldaki mevcudiyetine dair dahi tek kelimeye rastlamak maalesef mümkün değildir.
Türkiye ile Kırım arasındaki tarihî bağların tekrar kurulmakta olduğu günümüzde, Kırım Türklerinin millî eğitim ve kültür hayatlarının yeni baştan teşkil edilmesinde Türkiye’de yayınlanan ders kitapları doğrudan ya da (örnek alınmak suretiyle) dolaylı olarak büyük önemi haizdir. Bu bakımdan mevcut kitaplardaki bilgi hataları ve eksiklikleri telafisi çok güç zararlar doğuracaktır. Yanlış uygulamanın bugüne kadar yol açtığı üzüntü ve kırgınlıklar malûmdur. Kardeş Türk toplumlarının birbirinden uzaklaşmasının değil, her zamankinden fazla yakınlaşmasının amaçlandığı bugünkü günde yukarıda bazı örneklerini takdim ettiğimiz yanlış bilgilerin tashihi ve eksiklerin takviyesi bütün Türk dünyasına yapılmış büyük ve tarihî bir hizmet olacaktır.
Durumu ilgilerinize arz eder, bu vesile ile en derin saygılarımızın kabulünü rica ederiz.
18 Aralık 1992
Dr. Ahmed İhsan Kırımlı
Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma
Derneği Genel Başkanı
Emel Dergisi. Sayı:193 Yıl:1992.