KOSİGİN TÜRKİYE’DE
Sovyet Rusya Başbakanı A. Kosigin, eski Türkiye Başbakanlarından Suat Hayri Ürgüplü’nün Moskova ziyaretini iade etmek üzere 20 Aralık 1966 günü saat 12.30 da bir Rus uçağı ile Ankara hava alanına inmiştir. Protokole dahil resmî kişiler tarafından karşılanmıştır. Türk halkının karşılaması sessiz ve çekingen olmuştur. Hava alanından şehre giden yol boyunda yer alan bir grup Rus esiri Türklerin kardeşleri, Rus Başbakanı aleyhinde gösteri yapmak istemiş ise de görevli memurlar tarafından engellenmiştir. Diğer bir mahalde milliyetçi bir genç grup Rus Başbakanını, çok manalı bir şekilde, Macar bayraklarıyla karşılamıştır. Halk kitlesi ne aleyhinde, ne lehinde hiç bir gösteri yapmamıştır. Türk milletine yaraşan vakar ve şerefi muhafaza etmiştir.
İki yıl evvel Amerika Dışbakanı Dean Rusk Ankara’ya geldiği zaman, aşın solcu ve gizli komünist gençler tarafından, Türkün şeref ve haysiyetine yakışmayacak şekilde, yuhalanmıştı. Bu grubun tutumu ile milliyetçi gençlerin terbiyeli, manalı ve efendice davranışları arasındaki büyük fark, iki zihniyet arasındaki derinliği de göstermek bakımından çok dikkate değerdir.
Milliyetçilik, olgunluk ve naziklik; komünistlik ise kabalık ve aşağılık gösterileriyle belirtiliyor !..
Rus Başbakanı Türkiye devlet adamlarıyla yaptığı üç günlük resmî konuşmalarından sonra, İzmir ve İstanbul’u ziyaret etmiş ve turistik yerleri ve eserleri görerek hayran kalmış ve içini çekmiştir.
Boğaz içinde gezdikten ve bunun güzelliğine bayılır derecesinde gönül verdikten sonra, bir de Tarabya’daki Rus Sefaret binasının balkonundan seyretmiş ve kendi içyüzünü şu sözlerle belirtmiştir: “Boğazı insanın kendi evinin balkonundan seyretmesi daha güzel oluyormuş!.
Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel, Kosigin’in yanında gelen Kazakistan’ın Türk Başbakanı ile Türkçe konuşmaya başlayınca, Kosigin hayretle:
— “Görüyorum ki siz ikiniz tercümana ihtiyaç göstermeden konuşuyor ve anlaşıyorsunuz!” demiş. Süleyman Demirel:
— “Mirim, bizler bin yıl evvel buralara oradan gelmiş insanlarız.”” demiş ve Rus’a, Kazakistanlılar ile Türkiyelilerin aynı milletten olduklarını anlatmak istemiştir.
Görüşmeler sonunda yayınlanan ortak bildiride şu esaslar belirtilmiştir:
İki memleket arasındaki komşuluk ve dostluk münasebetlerinin iyi şekilde devam ettirilmesine gayret edilecektir.
Taraflar arasındaki hak eşitliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilecektir.
Taraflar, milletlerarası gerginliğin azaltılmasına, barışın korunmasına, savaş tehlikesinin önlenmesine yardımcı olacaklarını beyan etmişlerdir.
Barış içinde bir arada yaşama prensibine bağlılıklarını belirtmişlerdir.
Vietnam savaşının 1954 Cenevre anlaşmasına göre hal edilmesi gerektiği, Vietnamlıların kendi mukadderatlarını kendilerinin tâyin etmeleri hakkı bulunduğu üzerinde durmuşlardır.
Taraflar, silâhsızlanma hususunda dünya çapında bir konferans toplanmasında mutabıktırlar.
Sovyetler, Kıbrıs’ta Federasyon sisteminin kabulüne taraftar, Enosis’e karşıdırlar.
* * *
Kosigin, Vietnam savaşından ötürü Amerika Birleşik Devletlerine hücum etmiş, savaşı durdurması için, Türkiye’den, müttefiki sıfatıyla, tavassut etmesini istemiştir.
Kosigin, Çekoslovakya’dan Kıbrıs’a gönderilen silâhlar hususunda bilgisi bulunmadığım, bundan üzüntü duyduğunu beyan etmiştir. Fakat bunu durduracağına dair bir şey söylememiştir.
31 Aralık günü İzmir’den İstanbul’a gelen Kosigin’i 250 kadar milliyetçi genç ve esir Türk illerinden gelen Türk, aleyhinde gösteri yapmak için, Cağaloğlu’nda beklemişlerse de, Vilâyete gelen Kosigin bu yoldan getirilmemiştir.
M. T. T. B. binası ile karşısındaki bina arasına asılan dövizde şu sözler yazılmıştır:
(ESİR TÜRKLER KURTULACAKTIR. MAZİMİZ, İSTİKBALİMİZİN AYNASIDIR.) Birlik binasının önüne tanınmış kahraman Doğu Türkistanlı şehit Osman Batır’ın büyük bir portresi asılmıştır. Dövizin yanlarına beyaz ayyıldızlı Gökbayrak da asılmıştır.
ÇEŞİTLİ İLGİ ÇEKİCİ HABERLER
Paris hava alanına, Kosigin’in gelişi münasebetiyle, çekilmiş, bulunan üç büyük Sovyet bayrağı, gece vakti, 25 metre yüksekliğindeki demir direklerin ipleri kesilerek çalınmıştır.
Demek ki, Sovyet Rusya imparatorluğunun kızıl bayrağına tahammül edemeyen ve hırsızlık cezasını gözüne alan insanlar Fransa’da da varmış. Bravo!
* * *
Kızıl Ordunun stratejik füze birlikleri siyasî şube şefi 55 yaşındaki general İvan Lavrenov 8 Aralık 1966 da ansızın ölmüştür.
Komünist Rusya’da böyle anî ölümler sık sık görülmektedir. Bu hususta, meşhur casus Oleg Penkosky tarafından (Ankara Casusu) kitabında birçok misal verilmiştir.
Bu generallerin çoğu ya ajanlar tarafından öldürülmekte, yahut korkularından veya kahirlerinden intihar etmektedirler. Ivan da bunlardan biri olmalıdır.
***
Alman Hıristiyan Demokrat Partisi Parlamento grup başkan vekili tanınmış Barzel, Welt am Sonntag dergisine verdiği bir beyanatta: “Her kim, Kosigin’in Paris’te yaptığı gibi, konuşursa Avrupa’da arabuluculuk değil, arabozuculuk yapıyor ve gerginlik yaratıyor demektir. Kosigin, Paris ile Bonn arasına fitne sokuyor” demiştir.
KOSİGİNİN ZİYARETİ VE TÜRK BASINI
Kosigin’in Türkiye’yi ziyareti günü olan 20 Aralık 1966 tarihinde muhtelif gazetelerde çıkan ilgi çekici yazılardan bâzı parçaları aşağıya alıyoruz:
KOSİGİN GELİYOR!…
Tekin ERER
“Yetmiş milyon Türk’ü kendi öz vatanlarında istilâ ederek onları hapseden, sömüren, hürriyet ve istiklâllerinden mahrum bırakan bir milletin başbakanı Türkiye’ye geliyor!. Cebinde, Türkleri içine doldurdukları hapishanenin anahtarlarını taşıyor! Soyumuza, ırkımıza, Türklük dünyasına darbeler vura vura şişen, bütün gıdasını içtiği Türk kanlarından alan komünist Rusya’nın Başbakanı Kosigin yurdumuza buyuruyor!.
Elbette bu seyahat, Türk dostluğu, Türklere sevgi ve sempati göstermek için yapılmıyor. Kosigin, yıllardan beri Türkiye’de gösterdikleri yer altı faaliyetlerinin neticelerini yerinde kontrol etmek için teftişe geliyor!. 32 milyon Türk’ü ve 780 bin kilometrekarelik Anadolu’yu, evvelce esir ettikleri yetmiş milyon Türk’e ve milyonlarca kilometrekarelik Türk arazisine eklemek için yapılan sinsi gayretlerin semerelerini görmeğe geliyor!.
2 Ocak 1916 da (Rus Başvekili Trepof, Duma’da (Rus Millet Meclisi) şiddetle ve ayakta alkışlanan şu cümleleri söylüyordu:
— “Karadeniz, Çanakkale Boğazlarının ana hatları ile İstanbul kapıları, Rus Milletinin asırlardır devam eden esas gayesini teşkil eder. Milletimizin bütün/tarihî boyunca beslediği bu emel, şimdi gerçekleşmek üzeredir.”
25 Mart 1917’de, yani ihtilâlden sonra, muvakkat Rus hükümetinin Hariciye Vekili Milikof ta aynen şöyle diyordu:
— “Hükümetin değişmesi bizim emellerimizi değiştirmedi. Biz, her zamandan ziyade İstanbul ve Boğazlara sahip olmayı istiyoruz.”
Bu isteklerin, aynı gaye ve aynı hızla, devam ettiğini. 21 Mart 1945 tarihinde Sovyetler Birliği’nin tek taraflı olarak 1925 Türk – Sovyetler Birliği bitaraflık ve ademi tecavüz noktalarını feshetmeleriyle tekrar meydana çıkmıştır.
17 Aralık 1925’te Sovyetlerle aramızda ademi tecâvüz Baktı yanılmıştı, iki millet de birbirlerinin topraklarına söz koymayacak ve tecavüz etmeyecekti. Komünistler 21. Mart 1945’te bu paktı tanımadıklarını ilân ettiler. Arkadan kısa bir müddet sonra da Boğazları ve Doğuda üç ilimizi resmen istediler.
O esnada Amerika imdadımıza yetişti. Türk topraklarına yanılacak bir tecavüzün kendi topraklarına yapılmış bir taarruz sayılacağını ilan etti. Türkiye’ye derhal Amerikan askerî yardımı başladı. Mütecavüzler bu alenî durum karşısında susmağa mecbur kaldılar. Türkiye NATO’ya girince büsbütün seslerini kestiler. Ama. Sinsi ve yeraltı faaliyetlerini bir an olsun durdurmadılar. Türkiye’de kendilerine göre uşaklar buldular, kendi lehlerine neşriyat yapacak gazeteler, yazarlar ettiler. “Bunlar her gün Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasını Amerikalıların Türkiye’den kovulmasını, Amerika yardımının kesilmesini istemiyorlar mı? Bundaki tek hedef, Türkiye’yi büyük dostu Amerika’dan uzaklaştırmak, yalnız bırakmak, sonra da asırlardır devam eden Rus emellerine, aziz vatanımızı, son Türk Devletini terketmektir. Bu yeraltı çalışmaları o kadar başarı kazanmıştı ki, işte Sovyet Başbakanı Kosigin şimdi bu başarıları yerinde görmek üzere Türkiye’ye geliyor!”.
Emel 38, Ocak-Şubat 1967