RUSYA BU SAVAŞI NEDEN KAYBEDECEK?

RUSYA BU SAVAŞI NEDEN KAYBEDECEK? *

 

Kamil GALEEV (@kamilkazani)[1]

Çeviren: Bülent TANATAR

“Gerçekçi” söylemin çoğu, *garanti* olduğu için Putin’in zaferini kabul etmekle ilgilidir. Ama öyle olduğunu nasıl bilebiliriz? Analistlerin 1) Rus ordusunu abarttığını 2) Ukrayna ordusunu hafife aldığını 3) Rus stratejisini ve siyasî hedeflerini yanlış anladığını iddia edeceğim.

Bismarck Analizi tarafından Rus ordusu üzerine zamanında yayınlanan bir makaleyi düşünün. İyi ve bilgilendirici. Kara tabanlı ve topçu merkezli karakterinde haklı. Savunma Bakanı Serdyukov’un 2007-2012’de ordunun etkinliğini büyük ölçüde artırdığı da doğru. Ama yine de yanıltıcı.

Evet, Bakan Serdyukov gerçekten de orduda reform yaptı. Verimliliğini artırdı, yozlaşmış ve ahbap-çavuş silah üreticileriyle savaşarak ordunun malzemelerini iyileştirdi. Sonuç olarak, popülerliğini son derece yitirdi, tonlarca güçlü düşman edindi ve 2012’de gücünü ve statüsünü kaybederek kovuldu.

Halefi Şoygu bundan daha iyisini biliyordu. Şimdi Şoygu kim? Şoygu, Rusya Federasyonu’nun en başından beri, 1991’den beri hükümette kesintisiz çalışan *tek* Rus bakandır. Tüm başkanlar, tüm başbakanlar için çalıştı, tüm tasfiyelerden kaçındı.

Bu ne anlama geliyor? Bu, onun kurnaz bir siyasî girişimci olduğu, saray siyasetinde, tanıtımında ve imajında harika olduğu anlamına geliyor. Siyasî hayatta kalmanızı en üst düzeye çıkararak her bir yönetimde hayatta kalırsınız. Ve maksimuma çıkarmak için düşmanlığı en aza indirmeniz gerekir. Dolayısıyla, güçlü çıkar gruplarına asla itiraz etmezsiniz.

Serdyukov çıkar gruplarıyla savaştı ve yok edildi. Şoygu bundan daha akıllıydı. Kendisini Serdyukov’un mirasından “kurtarıcı” olarak sunan bir halkla ilişkiler kampanyası başlattı. Selefi ne yaptıysa, tasfiye edildi. Medya alkışladı, insanlar alkışladı, çıkar grupları alkışladı.

Bu çok çok tipik bir problem. Verimliliği en üst düzeye çıkarmak, yerleşik seçkinler ve çıkar gruplarıyla uğraşırken acımasız olmayı gerektirir. Bununla birlikte, saray-siyaseti maksimizasyonu, onlar üzerinde kafa yormayı ve düşman edinmemeyi gerektirir. Serdyukov etkinliği, Şoygu saray siyasetini maksimuma çıkarıyordu.

Başka bir sorun daha vardı. Şoygu etnik Tıva’dır. Rusya gibi bir ülkede azınlık mensubu, yüce lider olamaz. İnsanlar onu etnik Rus olarak algılamıyor (sarayına bakın), yani lider için tehlikeli değil ve ona orduyu güvenle devredebilirsiniz.

Şoygu, sadece Serdyukov’un atadığı kişileri tasfiye etmekle kalmadı, eski askeri müesses nizamı geri getirdi, ordu tedarikçileriyle ekipman maliyeti ve kalitesi hakkında tartışmayı bıraktı. Ayrıca, Rusya’nın büyük stratejisiyle ilgili çok sayıda kendini iyi hissetme yalanını geri getirdi. Ordu-donanma problemini ele alalım.

Orduya karşı donanma, yüzyıllardır Avrupalı güçlerin geleneksel bir ikilemiydi. Kural olarak, hem birinci sınıf orduyu hem de birinci sınıf donanmayı destekleyemezsiniz, seçmek zorundaydınız. Bazı büyük güçler, 17-18. yüzyıl Fransa’sı gibi, ölümüne kadar bunu görmezden geldi. Prusya gibi diğerleri daha rasyoneldi.

Biraz unutmuştuk ama 17. yüzyılda Berlin merkezli Brandenburg prensliği “küresel bir deniz gücü” olmaya çalıştı. Bir donanma kurdular, Karayipler ve Afrika’da koloniler kurdular. Süper maliyetli, süper kibirli, süper aptal. Tonlarca kaynak boşuna tüketildi.

  1. yüzyılda yeniden değerlendirdiler. Kolonilerini sattılar, donanmayı dağıttılar ve toprak maksimize etmeye başladılar. Kibirlerini bastırıp donanmayı en aza indirirlerse (sıfıra indirirlerse), toprak maksimize edip birinci sınıf bir ordu kurabileceklerini doğru bir şekilde anladılar. Bu da Almanya’yı birleştirecekti.

Yani. Karayı maksimize etmek, donanma hırsını en aza indirmeyi gerektirir. Rusya donanma hırsını en aza mı indiriyor? Hayır. Mümkün olduğu kadar çok Sovyet donanma mirasını sürdürmek zorunda hissediyor. Eski gemileri ayakta tutun, yenilerini inşa edin, okyanus donanması için altyapıyı koruyun ve genişletin.

İşte başka bir ikilem. Bölgesel filolar, kara savaşlarında etkin bir şekilde kullanılabilir. Örneğin, Rusya “donanma tatbikatları” ilan etti ve ardından Ukrayna’ya denizden saldırdı. Bu ucuz ve etkili. Ancak bölgesel bir filoya sahip olmak kulağa seksi gelmiyor. Verimliliği maksimize ediyor, PİAR maksimizasyonunu değil.

Ama işte Rusya PİAR’ı maksimize ediyor. Putin, yeni gemilerin payının 2027’ye kadar %70’e ulaşması gerektiğini açıkladı. Eski Sovyet gemileri demode oluyor, Rusya yenilerini inşa ediyor. ANCAK. Büyük Sovyet tersaneleri Ukrayna’da bulunuyor. Yani şimdi Rusya bu hedefe ulaşmak için tersane altyapısını genişletiyor.

Sovyet deniz mirası, Rus ordusunun bir lanetidir. SSCB, uçak gemisi vurucu grubuna sahip okyanus filolarına katlanabilirdi. Rusya yapamaz. Ancak Sovyet emellerinden vazgeçmek, kendi kibirlerini bastırmayı gerektirir (imkânsız). Bu nedenle, onu sürdürmek için çabalarlar. Dolayısıyla: toprak maksimize edemezler ve edemeyecekler.

Bu savaşa nasıl yansıyor? İlk olarak, Rus işgal gücü küçüktür. ÇOK SAYIDA topçu silahı var. Ama kazanmak için yeterli sayıda değil. Rus yanlısı analistler ilerlemelerini Barbarossa ile karşılaştırıyorlar. Ancak 1941’deki Wehrmacht’tan farklı olarak, Rus işgalcilerin yalnızca *TEK BİR BİRLİK KADEMESİ* var.

Bir Blitzkrieg nasıl organize edilir? Kademelere göre. Birinci kademe olabildiğince hızlı ilerler. Bu, çoğu defans oyuncusunun geride kalacağı anlamına gelir. Ama sonra ikinci kademe gelir, sonra üçüncü vb. Savunucuların işini bitirirler, bölgeyi işgal ederler, ikmal hatlarını kontrol ederler.

Rusya, Barbarossa tarzı uygun bir Blitzkrieg başlatsaydı, bu şimdi gerçekleşirdi: birinci, ikinci, üçüncü kademeler. Ama ikinci kademe gelmedi. Asla var olmadı. Neden? İlk olarak, Rusya toprak maksimize etmiyor ve dolayısıyla kara savaşı için çok fazla kaynağa ve altyapıya sahip değil.

İkinci olarak, birkaç kademeyi harekete geçirmek uzun ve meşakkatli bir hazırlık gerektirecektir. Onları seferber etmeniz, sınırlara gitmeniz, konuşlatmanız, bakım ve ikmal yapmanız gerekiyor. O kadar kolay değil. Bir Blitzkrieg yapmak için çok önceden yapılması gereken zor bir iş. Ama yapılmamıştı.

Rusya neden uygun bir Blitzkrieg hazırlamadı? İşte şimdi üçüncü ve asıl nedene geliyoruz. Blitzkrieg bir savaş stratejisidir. Blitzkrieg, aslında savaşan düşmanı nasıl bozup yok ettiğinizdir. Rusya bir savaş planlamadığı için bunu planlamadı. Özel Harekat planladı.

Elbette kısmen bu sadece modern söylem. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, egemen yöneticilerin saldırı savaşı yürütme konusundaki meşru hakkı olarak geleneksel egemenlik anlayışı öldü. Sonuç olarak, modern devletler savaş açtıklarını asla kabul etmezler. “Huzur operasyonları”, “terörle mücadele” vs. yürütüyorlar.

1940’ların sonlarında dünyadaki tüm Savaş bakanlıklarının nasıl “Savunma” bakanlıkları olarak yeniden adlandırıldığını düşünün. Herkes savunuyor, kimse saldırmıyor. O zaman savaş neden çıkıyor? Pek tabii ki, suçlular yüzünden: “haydutlar”, “teröristler”, “cihatçılar” veya şu anda Ukrayna’da olduğu gibi “Naziler”.

Modern dünya, Roma Hukuku’nun temel fikirlerinden biri olan düşman ve suçlu ayrımını kaldırdı. Büyük güçler savaş açar, ancak bunu yapmak için düşmanlarını kriminalize etmeleri ve insanlıktan çıkarmaları gerekir. Tüm bu “terörizm” söylemleri bundan dolayı. Bir anlamda Putin akıntıyla beraber gidiyor.

Ancak daha derin bir düzeyde Putin kesinlikle haklı. Ukrayna’da “özel harekât” açıklaması samimi çünkü savaşı beklemiyordu. Savaş yapmayı bilmiyor. Tüm hayatı boyunca özel harekâtlar organize ediyor ve başlatıyor.

Birincisi, bir KGB memuru olarak. Ardından, St. Petersburg Şehir Belediye Meclisi Dışişlerinden sorumlu üyesi (= Batı’ya yasadışı bir şekilde Sovyet depo mallarının satışı) olarak. 1990’larda suç dünyasıyla yakından çalıştı ve bunu başarıyla yaptı.

Putin, öldürmeye alışmış şiddet yanlısı girişimcilerle çalıştı. Fakat. Her zaman üstünlük ondaydı. Federal ve bölgesel hükümetler, yeri doldurulabilir olan bu suç patronlarından çok daha güçlüydü. Herkesin onun yerini almak isteyen düzinelerce uşağı vardı.

Putin, bu suçlulardan çok daha güçlü bir konuma sahipken özel operasyonlar yürüttü. Ve buna alıştı. Daha sonra Yeltsin onu halefi olarak seçti ve bu sıfatla Putin, gücü pekiştirmek için bir dizi özel operasyon başlattı. Yine, daha yukarıdakilerin tam desteğiyle.

Evet, Putin Başkan olmadan önce bile baş belasıydı. Ancak o zamanki Başkan ve Kremlin’in tüm aygıtı tarafından desteklendiğinde bir baş belası rolü oynamak kolaydı. Muazzam güç, risk yok, sorumluluk yok.

Daha sonra popülaritesini ve sert imajını artırmak zorunda kaldığı her seferinde çatışmalar başlattı. Çeçenistan, Gürcistan, Suriye. Ama bunların hiçbiri bir savaş değildi. Her çatışma, 1) siyasî amaçlar için yürütülen bir Özel Operasyon’du; 2) Rusya’ya karşı kazanma şansı olmayan küçük bir kuvvete karşı yapılmıştı.

Putin yalnızca küçük ülkelerle savaştı. Çeçenistan 1 milyon insan, Gürcistan 4. Suriye daha fazlasına sahipti, ancak uygun bir eğitimi veya silahı olmayan isyancılarla savaştı. Ayrıca “terörle mücadele” söylemi, Rusların hiçbir sonuç alamadan tüm şehirleri basitçe yerle bir etmesine izin verdi.

* Twitter’da 27.02.2022 tarihli tweet dizisi. Metin içinde paylaşılan ve metnin daha iyi anlaşılmasını sağlayan resimler ve onlarla ilgili yazılar kısıtlı yer yüzünden çıkartıldı.

[1] Kazan Tatar asıllı Moskovalı bağımsız araştırmacı ve gazeteci. Eylül 2021’den itibaren Washington’daki Wilson Center’da fellow olarak “Putin Döneminde Etnik Azınlıklara Yönelik Dil ve Kültür Politikaları” konusunda proje yürütüyor.

TAVSİYELER

KIRIM; TÜRK DÜNYASINDA MATBUAT SEMPOZYUMUNDA

TÜRK DÜNYASINDA MATBUAT SEMPOZYUMUNDA KIRIM VE KIRIM TÜRKLERİ HAKKINDA BİLDİRİLER DE SUNULDU. Ege Üniversitesi tarafından …