RUSYA’NIN UKRAYNA’YA SALDIRISI VE GELİŞMELER
Levent Edige ÖZDEMİR
1994 yılında Budapeşte Memorandumu ile Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tanıyan ve garantör olan Rusya 24 Şubat 2022 günü sabah erken saatlerde Ukrayna’yı bütünüyle işgal etmek için büyük bir saldırı başlattı. Aslında Rusya’nın açtığı savaş yeni değildi. Rusya önce 26/27 Şubat 2014’te fiilen Kırım’ı işgal etmeye başladı. Ardından gizlenmiş özel kuvvetlerinin öncülük ettiği silahlı güçlerle Doğu Ukrayna’nın Luhansk ve Donetsk bölgelerinin büyük bir kısmını kontrolü altına aldı. Buralarda kukla yerel idareler oluşturdu. O günden beri de bu bölgelerde silahlı çarpışmalar sürüyordu.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı tam ölçekli savaşın gelişmelerine girmeden kısaca tarihi bir hatırlayalım. Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Kırım Türkleri Kırım’dan tamamen sürgün edildikten sonra lağv edildi ve Kırım Oblastı Rusya federasyonuna bağlandı. Nikita Hruşçev (1894 – 1971) 1954 yılında Kırım’ı, Ukrayna’ya bağladı. Stalin döneminde II. Dünya Savaşı öncesinde ve sonrasında binlerce Ukraynalı Sibirya ve Urallar bölgelerine sürgün edildi. Çarlık Rusyasının 1552 yılında Kazan’ı işgal etmesiyle başlayan genişlemesi, işgal ettiği Türk toprakları ile Rus olmayan bölgelere Rusları yerleştirme ve Ruslaştırma siyasetiyle hep sürdürmüştür. Bir zamanlar Kırım Hanlığı toprakları olan bugünkü Doğu ile Güney Ukrayna bölgelerinde ve nihayetinde Kırım’ın işgalinde de Rusların yerleştirilmesi sürmüştür. Aynı şekilde 1944 yılında Kırım’a sürgün edilen Kırım Tatarların yerine Ruslar yerleştirilmiştir. Hem Kırım’da hem de Ukrayna’nın doğusunda Ruslar ve Rusça konuşanlar çoğunluğu oluşturmaktadır.
1991 yılında bağımsızlığını kazanan Ukrayna, Batı ile Rusya arasında gidip gelmiştir. Ukrayna’nın istikrarsızlaşması ve demokratik, özgür ve AB üyesi olmak istemesinin önünün kesilmesi için Rusya’nın aktif olarak faaliyet gösterdiği açıktır. Yanukoviç iktidara gelince, kendisinden önceki iktidarların izlediği AB üyeliğine yönelik, demokratik bir Ukrayna siyasetinden radikal bir şekilde vazgeçmiş, AB üyelik sürecini başlatan anlaşmayı imzalamayarak, yönünü Rusya’ya çevirmiştir. Rusya’nın Kırım’ı işgalinde önemli rol oynayan Karadeniz filosu anlaşmasını 40 yıl süreyle uzatmış ve bu filo üzerindeki Ukrayna denetimini kaldırmıştır. Bunun sonucunda Meydan olayları patlak vermiş ve Yanukoviç Rusya’ya kaçmıştır.
Bağımsızlığından, 2014 yılında Kırım’ın işgal edilene kadar Ukrayna’daki halkın bölgelere göre durumunu şöyle tanımlayabiliriz. Ukrayna’da özellikle doğu bölgelerinde ve Kırım’da Rusya yanlısı partilere ve siyasetçilere eğilim ağır basmaktaydı. Bunların çoğunluğu Rusya’ya bağlı Rus kültür ve medeniyeti dairesinde bir Ukrayna isterlerken, diğer önemli bir grup ise Ukrayna’nın Avrupa Medeniyeti içerisinde yer almasını istemekteydiler. Ukrayna’nın Rusya merkezli hareketini isteyenlerin Ukrayna’nın doğrudan Rusya’ya bağlanmasını istedikleri de söylenebilir. Bunlara karşı olarak Ukrayna’nın orta ve batı bölgelerinde yoğunlukta bulunan milliyetçiler ve batıcılar Rus güdümünden çıkışı Avrupa Birliği’nde görmektedirler. Uzun yıllar siyasi yaşantıda da Rusya ve Avrupa arasında gidip gelmelerin görüleceği bir süreç görülecektir.
1994 yılında gerçekleşen seçimlerde Başkan Leonid Kravçuk’un (1934 – 2022) ardından Leonid Kuçma (d. 1938) Bağımsız Ukrayna Devleti’nin ikinci başkanı olarak 2005 yılına kadar görev yapar. Ancak bu dönemde fazlaca aktif olan milliyetçiler, Kuçma’yı, ülkeyi Rusya’ya satmak ve yolsuzluk ile suçlamakta ve özellikle 2001 yılında Kuçmasız Ukrayna sloganlarıyla gösteriler düzenlemişlerdir.
2005 yılında Viktor A. Yuşçenko 2010 yılına kadar sürdüreceği devlet başkanlığı görevine gelir. Onun göreve gelişinde 2004 Kasım ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Donetsk ve Lugansk bölgelerinde hile olduğu iddiasıyla taraftarlarını Kiev’de gösterilere davet etmesi önemli olmuştur. Ve Turuncu Devrim ile Batı’ya ve NATO’ya yaklaşılacak olan bir dönem başlamıştır.
2008 yılında Rusya, Gürcistan’a saldırmış, bombalamış, Güney Osetya bölgesini işgal etmiştir. Gürcistan’ın NATO’ya yaklaşması bunda etkili olmuştu ki böylece Rusya hem NATO’ya hem de Ukrayna’ya gözdağı vermekteydi. Bu dönemde Mustafa A. Kırımoğlu, Gürcistan’dan sonra sıranın Kırım’a geleceğini, Rusya’nın yasak olmasına rağmen Kırım’da Ruslara pasaport dağıttığını söyleyerek yaklaşan Rusya tehlikesine karşı uyarılarda bulunmuştur.[1]
2010 yılında Ukrayna beşinci kez Cumhurbaşkanını seçmek üzere seçime gitti ve Rus yanlısı Yanukoviç Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Yanukoviç ile birlikte Rus Karadeniz filosunun 2042 yılına kadar Kırım’da kalmasına izin veren antlaşma gerçekleştirildi. Bu antlaşmanın üzerine milliyetçiler ayaklanarak Kiev’de Bağımsızlık Meydanı’nda birçok gösteri gerçekleştirdiler. 2013 yılına kadar Ukrayna bu gösterilerle çalkalandı. 2013’te yapılan AB zirvesinde Viktor Yanukoviç’in ortaklık anlaşmasını imzalamaması sonrasında 2014 yılında Ukrayna devriminden sonra Yanukoviç ve hükümeti, parlamento tarafından görevden alındı. Ardından Yanukoviç Rusya’ya kaçtı.
Bu sıralarda 400 Rus yanlısı Kırım parlamentosunu basarak referandum istediler. Ve böylece bağımsız Kırım’ın işgali gerçekleşiyordu. Az sayıdaki Ukrayna askerinin de bölgeden çekilmesiyle Rusya, Kırım’a S-400 ve savunma sistemlerini yerleştirdi.
Ağır sanayi ve kömür yatakları açısından oldukça zengin olan Ukrayna’nın doğusundaki Donbas’ta da ayaklanmalar görülmektedir. Yine bu bölgede Yanukoviç döneminde Ukrayna askerlerinin de azaltılması organize isyancıların valilikleri basmasına ve bölgenin işgaline kolaylık sağlamıştır.
24 Mayıs 2014’te Novorossiya (Yeni Rusya) Konfederasyonu, Ukrayna’nın doğusunda bağımsızlıklarını bildiren Donetsk Halk Cumhuriyeti ile Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin konfederasyon halinde birleştirilmesiyle kurulmuştur.
2014 yılından 2019’da Volodimir Zelenski’nin başkanlığına kadar Ukrayna Cumhurbaşkanı olan Petro Poroşenko döneminde seferberlikle Donbas’a girilip bu bölgede Ruslar ile Ukrayna güçleri arasında çatışmalar gerçekleşmiş, çok sayıda sivil ölmüş, şehirler yıkılmıştır. Ukrayna ilerlerken Rus ordusunun kuzeyden girmesiyle Lugansk savaşı gerçekleşmiştir. Bu savaşın sonunda binden çok Ukrayna askerinin ölmesiyle Ukrayna geri çekilmiştir.
Eylül 2014’te ateşkes imzalanmasıyla bölgeden ağır silahlar çekilmişse de çatışmalar sürmeye devam etmiştir. 2015 yılında Rusya yineden saldırıya geçmiş, Şubat ayında yineden ateşkes sağlanmıştır.
20 Mayıs 2019’da Ukrayna’nın altıncı Cumhurbaşkanı olarak Volodimir Oleksandroviç Zelenski seçilmiştir. 2021 yılı sonunda Bağımsız Ukrayna Devleti’nin AB’ye, NATO’ya ve ABD’ye yaptığı çağrılar gerilimi tırmandırdı. Putin Ukrayna’nın NATO üyesi olamayacağını ve NATO’nun füze savunma sistemlerini bulunduramayacağını, aksi takdirde askeri müdahalede bulunacağını bildirir. Rusya, Ukrayna sınırına ve işgal ettiği bölgelere asker yığar: Kırım – Belarus – Donbas.
Putin’in bu başına buyrukluğunda ise başta Avrupa’nın kararlı ve birlik halinde hareket edemeyişi, ABD’nin Çin’le ilgilenmesi ve Avrupa’nın enerjide Rusya’ya bağımlı olması sayılabilir.
22 Şubat 2022 tarihinde bu Rus işgal hareketinin iki gün öncesi, Putin silahsızlaşdırılmış, NATO’ya sırt dönmüş, Kırım ve Sevastopol halkının iradesini tanıyan bir Ukrayna istediğini bildirdi. Aynı gün Rusya, Ukrayna’da bulunan personelini tahliye etti. Putin’in ertesi gün askeri operasyon başlatıldığını duyurmasıyla birlikte Donbas’ta başlayan patlamalar ve füze atışları bütün bölgeye yayıldı.
24 Şubat 2022 05.50`de Putin’in -Ukrayna’nın bağımsız bir devlet oluşunu görmezden gelerek- askeri harekatı başlattığını duyurmasıyla başkent vurulmuş ve askeri birlikler işgale başlamıştı. Ukrayna’nın Donetsk ve Luhansk bölgelerinden Kiev idaresinin elinde olan bölgelere, Rusya sınırından Harkiv, Sumi, Çernigiv bölgelerine, Belarus üzerinden Çernobil bölgesine, Kırım üzerinden de Herson ve Melitopol bölgelerine. Bunun üzerine Zelenski seferberlik ilan etti. Kadirov on binden fazla Çeçen ile birlikte Rusya yanında savaşmak üzere savaşa katılırken Gürcistan da Ukrayna’ya desteklerini bildirdi. Ertesi gün saat 17 civarında Rusların kaybı şu şekildeydi: 80 tank, 516 zırhlı araç, 10 uçak, 7 helikopter.
26 şubat günü Kazakistan Rusya’nın Ukrayna’ya karşı asker gönderme talebini reddetti. Estonya Rusya’ya hava sahasını kapattı. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti de Ukrayna’ya desteklerini bildirdi. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Rufat Çubarov Avrupa’nın ve Türkiye’nin daha keskin bir pozisyonda durmaları gerektiğini dile getirdi. Bugün Çubarov’a göre üç aşamada savaş durabilecektir. NATO’nun Ukrayna hava sahasında uçuşu yasaklaması, Rusya’nın dünya finans sisteminden ayrılması ve silah, silah, silah.
Rusya’nın çok büyük kayıplar verdiği savaşın beşinci gününde 113 ruble ancak bir dolara karşılık gelmekteydi. Saat 12’de Belarus Ukrayna sınırında müzakereler gerçekleşti. Başkan Zelenski Avrupa Birliği’nden derhal üyelik istedi.
1 Mart’ta savaşın altıncı günü 36 ülke hava sahasını Rusya’ya kapatmıştı. Avrupa Birliği parlamentosu Ukrayna’nın katılım işlerini başlattı. Hemen her gün olduğu gibi 2 Mart gününde de gece boyunca füze saldırısı devam etti ve aynı gün Amerika Birleşik Devletleri hava sahasını Rusya’ya kapattığını duyurdu. Ertesi gün İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Rusya’nın Ukrayna’da masum sivilleri hedefle mühimmat kullanmalarının «savaş suçu» olduğunu belirtti. Rusya’nın Ukrayna’ya işgal girişiminin ilk haftası böylece geride kalırken Rusya’nın ummadığı bir şekilde Ukrayna kuvvetlerinin güçlü bir direnişi görüldü. Buna rağmen savaşın ikinci haftasında 2 Mart günü Herson şehri Rusların eline geçti. Ardından Avrupa’nın en büyük nükleer santrallerinden Zaporijya’da santral de Ruslar tarafından ele geçirildi. Ele geçirilen bu santralin 4 Mart’ta bombalanması nedeniyle çıkan yangın telaşa neden oldu.
Başkent Kiev savaşın ilk anlarından itibaren kuşatılmış olmasına rağmen Rus birliklerince ele geçirilemedi. Bu başarısızlık sonrasında Rus güçleri Ukrayna’nın kuzeyinden geri çekildiler. Güneyde Azak Denizi’nin kuzeyindeki liman kenti olan Mariupol’de ise yoğun çatışmalar sürmekte halk tahliye edilmeye çalışılmaktaydı. Önce bir doğum hastanesinin ardından sivillerin sığındığı tiyatro binasının hava saldırısıyla vurulduğu bu kent 2014’te işgal edilen Kırım ile Rusya arasında önemli bir stratejik noktaydı.
Savaşın başlamasının ardından Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov birinci kere Türkiye’de Antalya Diplomasi Forumu’nda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da katılımıyla üçlü formatta bir görüşme gerçekleştirdiler. Antalya Diplomasi Forumu’nda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan «2014’te Kırım’ın işgaline tüm Batı ses çıkarmış olsaydı acaba bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık?» dedi.
31 Mart bu savaşın 36. günü ve Zelenski, Rusya – Ukrayna heyetlerinin İstanbul’da yaptığı görüşmelerden sonra Rusya Savunma Bakanlığı’nın, Kiev ve Çernihiv bölgelerine saldırıları azaltma kararı almasına rağmen saldırıların hâlâ sürdüğünü söyledi.
Savaşın bu sürecini aktardıktan sonra denilebilir ki Rusya, saldırıya geçmesi ile birlikte kimi yerleri ele geçirip işgal edebilmiş kimi yerlerden de geri çekilmek zorunda kalmıştır. Yine bu sürecin sonunda müzakerelere ağırlık verilmiş, savaşın durması için bir yol arayışına girilmiştir. Bağımsız bir devlet olan Ukrayna’nın tuttuğu siyasi yol hiçbir şekilde Rusya’ya böyle bir insanlık suçunu işleme hakkı vermemektedir.
[1] Zafer Karatay, “Kırımoğlu, Bu Savaştan Rusya’nın Kazançlı Çıkmaması Gerek”, Bahçesaray Dergisi. Sayı 52 (Temmuz-Ağustos 2008), https://www.vatankirim.net/kirimoglu-bu-savastan-rusyanin-kazancli-cikmamasi-gerek-1158/