SIRADIŞI BİR MÜZİSYEN VE VATANSEVER ŞAHİN  İŞİNER

SIRADIŞI BİR MÜZİSYEN VE VATANSEVER ŞAHİN  İŞİNER

 

Cemalettin TAŞKIRAN[1]

 

Şahin İşiner  amcayı 1970’li yılların başında Ankara’da tanıdım. O yıllarda üniversitede öğrenciydim. Hem Hacettepe Üniversitesi’nin Kırım. Azerbaycan ve Silifke Oyunları’nda çalışıyor hem de Kırım Derneği’nde folklor faaliyetleri yürütüyordum. Kırım Derneğinde hocamız Murat  Akcollu,  Hacettepe Üniversitesi’nde ise daha sonra TRT ve Gazi Üniversitesinde beraber çalıştığım arkadaşım rahmetli Hasan  Basri Öngel’di. Çalışmalarımızın ve gösterilerimizin müziğini üniversitede Tuncer diye bir arkadaşımız çalıyordu. Ama Kırım Derneğinde hem provalarımızın hem çalışmalarımızın hem de gösterilerimizin müziğini Şahin İşiner amcamız yapıyordu.

 Bizi Şahin amca ile tanıştıran Murat Akcollu oldu. Onlar ailece çok iyi tanışıyorlardı.  Murat Akcollu’nun Şahin amca ile bir kaset çalışması vardı o dönemde.  Ben onların vasıtası ile Şahin amcayı tanıdım. 1972 -73 yıllarındaydı.

O tarihten itibaren de Şahin amcayla yakın bir dostluğumuz oldu.  Çocukları Gülgün[2] ve Ergün’ü kardeşlerimiz bildik. Eşi hanımefendiye ablamız, yengemiz bildik.  

Şahin amca  bize  Kafkaslar, Kırım, Dış Türkler müziğini o kadar çok sevdirdi ki ben, hala evimde olan Skandalli marka iyi bir akordiyon alarak  Şahin amca’dan akordiyon dersleri almaya başladım. Mamafih çok sürdüremedim ve çok ilerletemedim. Çünkü Silahlı Kuvvetlere geçtikten sonra bütün bu tür faaliyetlere ara vermek durumunda kaldım.

Şahin İşiner ünlü̈ soprano sanatçımız Remziye Alper’e bir Kırım gecesinde Kırım yırlarına eşlik ederken. Gülgün İşiner arşivi


Şahin amca Ankara Aydınlıkevler Görme Engelliler okulunda müzik öğretmeniydi o yıllarda. Kendisi de görme engelliydi. Asıl sazı piyano ve yan flüt idi galiba. Fakat akordiyonu da çok iyi çalıyordu.   Bize göre bir virtüöz denilebilecek kadar iyi bir müzisyendi.

Müthiş bir müzik kulağı vardı. Onunla tanıştığımız zamanlarda Nedim Bey diye çok iyi keman çalan bir   müzisyen arkadaşını da tanımıştık. Nedim beyin de besteleri vardı. O sıralarda “Memleketim” adlı bir bestesini rahmetli Cem Karaca’ya söyletmek için uğraşıyordu.  Nedim Bey yaş olarak hem bizden hem de Şahin amcamızdan daha  büyüktü. Yakınlıkları müzikten dolayıydı. O da bizim çalışmalarımıza katılır, bizim toplantılarımıza, yemeklerimize gelirdi.  Arkadaşımız Mustafa Atmaca ile de iyi anlaşıyorlardı. Onun Şahin amca ile ilgili anlattığı bir olayı aktaracağım.

 Şahin amcaların öğrencilik yıllarında sınavlarda, hocaları eski krom 25 kuruşları zemine atar ve onun çıkardığı sesin hangi nota olduğunu sorarlarmış. Şahin amca da büyük bir doğrulukla “Fa diyez”, “si bemol” gibi doğru cevaplar verirmiş. Yani  metal paranın çıkardığı sesin hangi nota olduğunu söyleyebilecek kadar iyi bir kulağa sahipmiş.

Ayrıca buna biz de yakından şahit olduk. Dün yazmıştım, Bursa’da Uluslararası folklor festivali yapılırdı 1970’li yıllarda. Kırım Türkleri dernek başkanımız merhum Raif Gence’nin bir arkadaşı Bursa’da o organizasyonda görevliymiş.  Onun kanalıyla bizim derneğimizi de   Bursa’ya davet etmişlerdi.  Şahin amca ile görüştük. O da geldi. Ankara’dan beraber gittik. Festival bir hafta kadar sürdü. Dünya’nın çeşitli ülkelerinden gelen folklor ekipleri vardı ve bunlar her akşam Bursa stadyumunda, belirledikleri folklor oyunlarını, müziklerini, türkülerini hazırlanan platformda icra ediyorlardı. Ekipleri alfabetik sırayla çağırırlardı.  O yıl festivalde bizden önce Romanya vardı.  Romanya ekibi platforma çıkınca bizim ekip de hazırlanmaya başlardı.  Bizim ekibin müziklerini çalacak olan Şahin amcayı ben Romen ekibinin çıkmasıyla birlikte platformun yanına koyduğumuz bir sandalye oturturdum. Yanında genellikle oyuna çıkmadığım zamanlar ben, oyuna çıktığım zamanlar bir başka arkadaşım bulunurdu.  İkinci gün biz sıramızı beklerken Romenler bütün oyunların müziklerini icra ettiler. Kabul etmeliyiz ki bizim katıldığımız dönemde en çok ilgi çeken ekiplerden bir tanesi de Romanya ekibiydi. Romanya ekibinin özellikle bir müziği festivali izleyenler tarafından çok ilgi gördü. Sonra biz çıktık. Gösterimizi yaptık. Gösteri sonrası biz onları tebrik ettik, onlar da bizim gösterimizden sonra bizi tebrik ettiler. İşte tam o sırada Şahin amca ile de ilgilendiler.  Onun akordiyon çalışına hayran kalmışlardı. O esnada Şahin amca bizlere ve Romenlere büyük bir sürpriz yaptı.  Biz sıramızı beklerken, Şahin amca platformun yanında Romenleri dinlemişti. Dinlediği müzikleri hafızasına olduğu gibi kaydetmiş. Konuşma sırasında akordiyonu eline aldı ve bütün seyirciler tarafından çok beğenilen o Romen müziğini hatasız bir şekilde çaldı.  Bütün Romen ekibi ve yöneticileri şaşırdılar. Hele, orada dinleyip de çaldığını öğrenince daha çok şaşırdılar ve böyle bir şeyin olamayacağını, bunun büyük bir kabiliyet olduğunu defalarca söylediler. Romenler o olaydan sonra Şahin amcaya büyük bir sanatçı muamelesi yapmaya başladılar.

 Şahin İşiner amca çok mütevazıydı. Genellikle Bahçelievler’deki evine giderdik. Evinde kendisiyle çalışırdık, konuşurduk. Kendisini evinden alır gösterilere götürür, evinden alır provalara götürür; provalardan tekrar evine getirirdik. O yıllarda öğrenciydik. Yeni mezun olmuştuk. İçimizde arabası olan bir tek arkadaşımız Mustafa Atmaca idi. Necatibey’de kuruyemişçi  dükkânı açmıştı. Bir Murat 124 arabası vardı. Becerikli ve samimi bir arkadaşımızdı. Her hafta Cumartesi ve Pazar günleri eşi Ferhan kardeşimizle birlikte Şahin amcamızı Bahçelievler’deki evinden alır, çalışmaya getirir ve çalışma sonunda da götürürdü.

Böylece aileyi de yakından tanımaktan dolayı bir dostluk oluşmuştu aramızda. Gene bir akşam evinde provalar hakkında konuşup günlük olayları değerlendirirken birden elektrikler kesildi. Elektriğin  gelmesi de biraz zaman aldı. Karanlıkta zaman uzayınca bizlerde bir panik, bir telaş başladı. Telaş devam ederken ışıklar geldi. Işıkların gelmesinden  sonra Şahin amca bize şunu söylemişti:

“- Arkadaşlar,15 dakikayı bulmadı karanlıkta kalmanız. 15 dakika karanlıkta kaldınız ve panik içinde ne yapacağınızı şaşırdınız.  Bir de benim halimi düşünün.  Ben hep karanlıklar içerisindeyim…”

 O zaman Şahin amcanın durumunu daha iyi değerlendirdik ve 15- 20 dakikalık elektrik kesilmesinde gösterdiğimiz panikten dolayı gerçekten utandık.

O yıllarda Ankara’da Kafkas ülkelerinin folkloruyla, Azerbaycan folkloruyla, Kırım folkloruyla,  müziğiyle ilgilenen herkes Şahin amcayla irtibat halindeydi. O dönemin tanınmış sanatçılarıyla da yakın ilişkisi, çalışması vardı.

Kendi yaşadığım bir olayla Şahin amcayı yâd ederek yazıyı bitirmek isterim.

 Akordiyon dersleri aldığım sırada notayı da yeni yeni öğrenmeye çalışıyorum. Bir akordiyon metodumuz var. Her derste  parça notalarından ben çalıyorum Şahin amca dinliyor, düzeltiyor. Şahin amca notaları görmüyor ama bütün metodu hafızasına yerleştirmiş. Dolayısıyla hangi notadan sonra hangi notanın basılacağını çok iyi biliyor.  Biz yeni öğreniyoruz. Fa notası basmamız gereken bir yerde la basmışız. Parmağımız biraz ileriye gitmiş. Şahin amca hemen oradan müdahale etti “ fa bas” diye bana bağırdı.  Onu düzelttim. Tekrar çalarken gene bir başka tuşa basmışım. Yine hemen müdahale etti. “La bas, sol bas… “diye her seferinde beni düzeltirdi. Yani hem ne basıldığını akordiyonda hemen anlar, kavrar hem de orada hangi notanın basılması gerektiğini hafızasına yerleştirmiş anında düzeltmelerde bulunurdu.

Benim Ankara’da Kırım Derneği çalışmalarına katıldığım zamanlarda Kırım müziği deyince bir de Habib Seferoğlu ve eşi Emine Seferoğlu’nu da burada anmadan geçemeyeceğim. Habib amca o yıllarda 80 yaş üzerindeydi. O ve Eşi Emine Hanım beni evlerine davet ederlerdi. Bir kaç kez gittim. Kırım halk oyunları ve müziği ile ilgili derin  bilgileri vardı.

Habib amca mandolinle çalar, eşi Emine hanım da söylerdi. Habib amcanın mandolini farklı bir mandolindi, biraz balalaykaya benzerdi. Çok güzel çalardı. Oyunlarda farklılıklar oluşursa hemen müdahale eder düzeltirdi. Emine hanımın Kırım Yırlarının (türkülerinin) sözlerinin yazılı olduğu bir defteri vardı. O defterden çok söz yazdım…

“Qara ker atımı egerlep ay, çıqtım da yolga yar”  yırını ilk defa ben Habib amca ve Emine teyzeden öğrendim. Sonra da Şahin amca çaldı.

O yıllarda rahmetli Osman Bavbek’le de tanışmıştım. Ankara adliyesinde hakim idi Kırım Derneği faaliyetlerini destelerdi. Muhterem bir insandı. Müstecip Ülküsal bey ve eşiyle de İstanbul’da evlerinde  uzun sohbetlerim oldu. Rahmetli eşi benim heyecanımı fark ederek “bu mücadele böyle devam ederse sonuç alınır. Kırım kazanılır. Yahudiler 2500 sene sonra Filistin’e döndüler bunu unutmamak lazım” demişti. Ruhları şad olsun.

Ben 1979’da Türk Silahlı kuvvetlerine katıldım. Türk Silahlı kuvvetlerine katılmamla birlikte folklor faaliyetlerinden, müzik faaliyetlerinden biraz uzaklaştık. Şahin amca ile olan irtibatımızda giderek azaldı. Bursa’daki düğünümüze Şahin amca hanımefendi ve oğlunu göndermişti. Daha sonra kendilerinden uzun süre haber alamadık. Fakat daha sonra Şahin amcanın rahmetli olduğunu öğrendik.

O yıllarda, o dönemde Ankara’daki Kafkas halk oyunları Çerkez halk oyunları Azerbaycan halk oyunları Kırım halk oyunları oynatan derneklerin Şahin amcayı bulmadan faaliyetlerini yapabilmeleri imkânsızdı diyemem ama çok çok zordu. O dönemde Şahin amca bütün derneklere, kırmadan belli bir plan içerisinde yardım etmiş, onların hem provalarında hem de gösterilerinde müziklerini çalarak hem Türk kültürünün, müzik kültürünün, folklor kültürünün Türkiye’de gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır.

Yattığı yer nur nur olsun. Allah rahmet eylesin. Ülkemizin önemli değerlerinden biriydi müzik alanında. Mekânı cennet olsun inşallah.

[1] Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, 2001 yılında Genelkurmay ATESE yayın şb müdürlüğünden Albay rütbesiyle emekli olduktan sonra, Çankaya, Kırklareli, Gazi ve Hacı Bayram Üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. Osmanlı Devleti’nin son yılları ve Cumhuriyetimizin ilk yıllarına ait çok kıymetli kitapları ve makaleleri bulunmaktadır.

[2] Gülgün İşiner, babasının vefat yıl dönümünde yazdığı yazı için bkz: Gülgün İşiner, “Şahin İşiner (1922-1981)”, Emel Sayı 150, 1985. S.27-28

TAVSİYELER

MÜSTECİB ÜLKÜSAL’I KABRİ BAŞINDA ANDIK

Emel dergimizin kurucusu, başyazarı, Kırım Milli Kurtuluş Merkezi Başkanı, Emel Kırım Vakfımızın kurucusu ve 10 …