KARASUBAZAR’DA YİTİK BİR AZİZ:
BEZ BAYLÂN
Lilya TANATAR
Uzun zamandır kaleme almak istediğim ve resmen efsaneye dönüşmüş bir aile hikâyemiz var. Ta ki kıymetli bir Kırım araştırmacısı ve Kırım Tatar dostu olan Aleksandr Anikin’in “Kırım Azizleri. Unutulmuş Ataların Gölgeleri” adında değerli kitabı çıkana dek.[1] Kırım’da 330’a yakın azizin (türbenin) izini süren araştırmacı, kitabı için materyal toplarken bir gün sosyal medyada Bez Baylân türbesinden bahsetmişti. Kendimi tutamadım ve o türbe büyük dedem Muhtar’ın akrabasına, Devletli Esan’a ait olduğunu yazdım ve bu şekilde yazışmaya başladık. Paylaştığım bilgiler Aleksandr Anikin’in yeni çıkan kitabında yer aldığı için çok mutlu oldum, kendisine de müteşekkirim. Gerçekleri yaşatmamız lazım, her kelime, her satırın ne kadar önemli olduğunu yıllar geçtikçe anlıyoruz. Rahmetli annemden duyduklarımı paylaşmak istedim. Büyük dedem Muhtar’ın iki kuşak önceki atalarından olan Esan (tahminen büyükannesinin kız kardeşi) çok küçük, muhtemelen erken ve hastalıklı olarak doğmuş. Çok küçük ve zayıf olduğundan onu pamuklara sarıp bir kutunun içinde tutuyorlarmış. Neyse ki hayatta kalabilmiş ve çok özel bir çocuk olduğu sonradan anlaşılmış. Daha yaşı küçükken bile kâhinlik ve şifacılık yapabiliyormuş. Ünü çok çabuk yayılmış, hem oturdukları köyden, hem daha da uzaklardan şifa arayanlar geliyorlarmış. Ne yazık ki kendisi uzun yaşayamamış, genç kızken vefat etmiş.
Bir gün geç saatte mezarlığın yanından geçen bir köylü Esan’ın mezarının ışıldadığını görür, yaklaşır ve belindeki kuşağını çıkarıp yere atar, kuşak sıkı sıkı yere bağlanır. Eski âdetlere göre hemen şahitler çağrılır ve o mezarda yatan kişi herkes tarafından Devletli (Aziz) ilan edilir, mezarı ise türbe. Yere sıkı sıkı bağlanan kuşak ise bundan sonra rahatça alınabilir. Bundan böyle burası Devletli veya Yartu (Yatır?) Esan türbesi olur. Orada yaşayan köylüler geç saatlerde Esan’ın mezarında hep ışıklar görürlermiş. Mezarın yakınlarında bir su akıyormuş, su şifalı (bir tür zemzem) su olarak biliniyormuş. Şifa arayanlar Esan’ın türbesine gidip, dua edip, şifalı sudan içerek sağlıklarına kavuşuyorlarmış. Mezarın bulunduğu yerde bir ağaç büyümüş. İnsanlar dilek tutmak ve şifa bulmak için o ağaca bez bağlıyorlarmış, adı bu yüzden Bez Baylân olmuş. Hatta 1948 senesine kadar Karasubazar’daki o köyün ismi de aynı adı taşıyordu. Büyük dedem Muhtar (1875-1932) Kırım’ın Karasubazar bölgesinde doğmuştu. Esan’ın adını yaşatmak için soyadını bile Yartubaş olarak değiştirmişti. Yıllar sonra, tam ne zaman olduğunu söylemek güç, bütün o Müslüman mezarlığı yerle bir edilirken Esan’ın türbesini bu acı kaderinden kurtarmak için yerli halk bir çit örmüş.
|
|
2004-2005 senesinde rahmetli anam şehirlerarası trende (elektriçka) yolculuk yaparken iki Kırım Tatar kadını arasındaki çok ilginç diyaloğa kulak misafiri olmuştu. Kadınlardan biri birkaç yıl önce yaşanmış bir mucizeden söz ediyordu. Onun uzun süre yürüyemeyen torununu Karasubazar’daki Esan’ın mezarının bulunduğu Bez Baylân’a götürmüşler ve sonrasında o çocuk mucizevî bir şekilde yürüyemeye başlamış. Annem heyecanlanıp araya girmiş ve yer hakkında bilgi almış. Kısa süre sonra annem, ablam ve teyzemle birlikte Karasubazar’a gidip o yeri bulmaya çalışmışlar. Sebze satan yaşlıca bir kadıncağız yeri tarif etmiş. Ne yazık ki mezarın da bulunduğu arsada bir restoran açmışlar, tabiî ki burada mezarın olduğuna dair bir iz kalmamış, fakat tam da oracıkta kurdelelerle süslü, büyüyen bir ağaç varmış. Eskiden Karasubazar’ın aksakalları o yerin bir türbe (aziz) olduğunu ve Devletli Esan’a ait olduğunu bilirlerdi. Fakat esli başlı soydaşlarımızdan maalesef kimse kalmadı artık. Bugünlerde yeni evlenen çiftler ritüel olarak dilekler tutup ağaca kurdeleler bağlıyorlar. Orasının Bez Baylân olduğu ve yanında akan suyun şifalı olduğu bölge halkı tarafından hâlâ biliniyor. Ne yazık ki o güzelim dilek ağacının altında yatan isimsiz azizin bizim Devletli (Yartu) Esan olduğunu genç kuşak artık bilmiyor, bilemez de. 18 Mayıs (tarihe dikkat!) 1948 senesinde Bez Baylân köyünün adı Radostnoye olarak değiştirilmiş. Karasubazar-Kefe (yeni adıyla Belogorsk-Feodosiya) otobanı tam da Bez Baylân’ın yanından geçiyor.
Mayıs 2017 senesinde İstanbul’da tedavi gören Kırım Tatar millî hareketinin önemli isimlerinden Veciye apte Kaşka ile sohbet ettiğimde kendisine Devletli Esan’nın türbesinden söz ettim. Kendisi de Karasubazarlı olan Veciye apte büyük ilgiyle Esan’ın hikâyesini dinledi ve Kırım’a döndükten sonra ilk fırsatta türbeye gidip dua ederim demişti. Ne yazık ki kısmet olmadı, birkaç ay geçmeden bu cesur kadının hayatı trajik bir şekilde son buldu.[2] Allah rahmet eylesin! Nurlar içinde uyu Veciye apte!
|
|
Esan’ın adını yaşatmak için bu yazımla belki benim de küçük bir katkım olur. Tiranların ve zamanın acımasızca mezarlarını yok ettiği tüm isimsiz soydaşlarımızın ruhları şad, mekânları cennet olsun! İnşallah bir gün bana da kısmet olur Bez Baylâna gidip rahmetli atam Esan’a dua etmek ve çok konuşulan şifalı suyundan bir yudum içmek!
[1] Александр Аникин, Крымские Азизы. Тени забытых предков, Медиа-Центр имени Гаспринского, 2024.
[2] Zafer Karatay, “Veciye Kaşka. Üç Baskın, Üç Acı: Çocuk, Ana, Nine ve Bir Kahraman”, Emel dergisi, sayı 258-261, 2017, s. 42-53. https://emelvakfi.org/emeldergisi/veciye-kaska-uc-baskin-uc-aci-cocuk-ana-nine-ve-bir-kahraman/
Emel KIRIM VAKFI
Büyük dedem Muhtar Yartubaş ve ailesi.