KIRIM TATARLARI ANA VATANLARINA DÖNMEK İÇİN HAREKETE GEÇİYOR
John MORRISON
Yaklaşık yarım yüzyıldır sürgünde olan Kırım Tatarları Karadeniz kıyısındaki vatanlarına dönmek için harekete geçiyor.
Tahta ve plastik bir çatıdan oluşan bir tente altında iki yüz kişiden oluşan kadın, çocuk ve erkek hep birlikte çorba ve ekmekten oluşan öğünlerini yiyor.
“Bir yıldır izinsiz burdayım. Siz Bahçesaray sakini değilsiniz. Bana nerden geldiyseniz oraya gidin diyorlar” diyor, Özbekistan’dan gelen genç Tatar kadını Safiye.
“Fakat biz tam olarak seferberiz. Biz umuyoruz ki bizim çocuklarımız insan gibi yaşayabilecekler. Bu bir mücadele. Bunu başaramazsak ülke başkalarına satılmış olacak ve biz bizim kendi toprağımızda köle olacağız. Bizim hiçbir seçeneğimiz yok.”
Bahçesaray’ın tarihî sokaklarında kaleler ve balkonlar Kırım hanlarının sarayları. Onlar şimdi müze halinde. Bunlar yüzyıllarca Türkiye’nin tebaası olan güçlü Tatar devletinin hatırlatıcıları değil mi?
1783’de Büyük İmparatoriçe Katerina’nın gözdesi Gregoriy Potyomkin “Rusya’nın burnundaki çıban” diye tanımladığı yarım adayı Rusya’ya ilhak etti.
Akmescit’teki anıt Kırım’ın Rus ordusu tarafından Türklerden alınışını hatırlatıyor.
Bahçesaray’ın dışındaki tarlalarda bulunan Tatar yeraltı evleri farklı gözüküyor. Tatarlar evlerini tarihte olduğu gibi inşa etmeye gayret ediyorlar.
Mücadelenin on yıllarından sonra, Onların mücadeleleri yerel otoriteleri durdurmak için en iyi silahları. Onlar bu azimle yolun dışında yerleşmiş polislerin inşaat maddelerini ellerinden almalarına engel oluyorlar.
Kırım Tatar lideri Mustafa Kırımoglu, 15 yıl Sovyet hapishane ve işçi kamplarında yolbaşçılık yapmış olan, Bahçesaray’daki evinde oturan bir gazidir. Kendine elbisesi bile büyük gelen bu ufak tefek insan Mustafa Kırımoglu’nun savunuculuğu 1989’dan beri yaklaşık 200 bin Tatarın dönüşünün genişçe bir sebebidir.
Mayıs 1944’de Stalin’in emriyle bütün Tatarlar hayvan vagonlarına yüklenip Orta Asya’ya gönderildiğinde
1950’li ve 60’lı yıllarda diğer milletlerin cezalı insanları tamamen affedildiler ve evlerine geri döndüler, fakat Kırım Tatarlarına izin verilmesi reddedildi.
1970’lerde Andrey Saharov ve diğer insan haklan savunucuları Kırım Tatarlarının ciddi ve zor durumlarını ve M. Kırımoglu’nun Taşkent’te tekrarlanan mahkemesi hakkında anti-Sovyet uzman ve diğer ilgililere haberler yayınladılar.
1990’da Sovyet parlamentosu Tatarların evlerine dönüşüne yardım etmeye razı oldu. “Ama merkezi hükümetle birlikte bize söyledikleri problemlerimizi çözme vaatleri de kayboldu” diyor, M. Kırımoglu. Rusya hiçbir sorumluluk kabul etmiyor. Özbekistan ve diğer Asya cumhuriyetleri ise kendi problemleri olduğunu söylüyor.
Genel ekonomik ve siyasi çöküş Tatarların dönüşünde birçok engeller teşkil ediyor.
Kırım’daki mahallî idare artık onları 1970 ve 80’lerde gelenlere yaptıkları gibi geri yollamıyor. Fakat yerleşmecileri çok güçlü bir şekilde reddediyorlar ve Tatar korkusu şu ki, toprak ve arsaların özelleştirilmesi onların ev ve arsalarını almak için çaba göstermelerini mümkün kılacak.
Kırım Ukrayna’nın bir parçası iken Kırım Tatarları kendi kaderlerini tayin ve millî otonominin yeniden inşası için mücadele ediyor. Bu Ukrain milliyetçileri tarafından geçen Mart ayında Ukrayna’nın başkenti olan Kiev’de on gün devam eden gösterilerle desteklendi. Kırım Tatar Millî Meclisi’nin 33 üyesinin başvurularını kabul etmek ve dinlemek için Ukrain liderlerinden biri başvuruları kabul etti. Ama bu başvurular parlamentoda yan kulakla dinlendi.
Akmescit’teki mahallî parlamentonun çoğunluğunu eski komünistler oluşturmaktaydı. Ve Tatarların söylediğine göre Kırım’ın yeni anayasasını çizerken Kırım Tatarlarını dışladılar.
Kırımoglu’nun söylediğine göre “Kırım’da doğan insanların çoğunluğu Kırım’ın dışında bulunmaktadır. Sadece burada yaşayanları Kırım vatandaşı kabul ediyorlar. “Örneğin 3 yıl önce Tümen’den gelen bir Rus vatandaşı Kırım vatandaşı kabul edilmesine rağmen bu toprağın sahibi olan yarım milyon insan Özbekistan vatandaşı sayılıyor. Tatarların kendi çizdikleri anayasaya göre iki bölümlü bir parlamento olmalı ve bu parlamentonun ikinci bölümünde yarımadanın kendi halkı temsil edilmeli. Bu bölüm yarımadayı ilgilendiren tüm kararları veto hakkına sahip olmalı.
Türkçe’ye çok yakın bir dil konuşan Kırım Tatarları, yarımadada 2 milyon Rusça konuşan insanın her ne olursa olsun çoğunluk olacağını biliyorlar. Ama eğer Tatarların yüksek dereceli birliği hesaba katıldığında büyük güç olacaklar. Desteklenen fikir şu ki eğer Tatarlar, Ukrayna milliyetçileri ile iş birliğini geliştirebilirse Kırım yarımadası Ukrayna’ya bağlı olarak kalabilecek.
Aynı zamanda Tatarların girişimleri Karadeniz bölgesindeki gittikçe gelişen güçlü siyasî ve ekonomik akrabaları olan Türkiye tarafından destekleniyor.
Kırımoglu, Şubat ayındaki Türkiye ziyaretinde çok yakın ilgi gördü ve insanî yardım sözü alarak Başbakan Süleyman Demirel tarafından dikkatle dinlendi.
Emel KIRIM VAKFI