Nekroloji:
DMİTRİY URSU (1936-2017): TARİHÇİNİN ÖLÜMÜ
Bülent TANATAR
Merak küpü, yılmaz karakterli, doğuştan tarihçi Dmitriy (Ukrain dilinde Dmitro) Ursu yaşadığı uzun ve romanesk hayatın sonunda, 81 yaşında, Odesa’da saygın bir bilim insanı olarak hayata veda etti. Şahsî hayatına nadir rastlanır trajediler, akademik hayatına farklı farklı şapkalar sığdıran Ursu hayatının her demini merak ederek, araştırarak, öğrenerek ve öğreterek geçirdi. Öldüğünde geride üzüntüye gark olan aile mensuplarının yanı sıra sayısız makale, birçok kitap, akademik kariyerin çeşitli basamaklarını tırmanan (eski) öğrenciler ile değişik düzeylerde mesai arkadaşları bıraktı.
Ursu hayatın acı çemberinden geçerek büyüdü. Resmî olarak 1936 yılında, Dimitrie (anasının Dinu’su) Ursu olarak, o zamanlar Romanya Krallığı içerisinde yer alan Besarabya’da (annesinin keşiş sülalesinin memleketi Orhei/Kornova’da; ama daha sonra annesinden Yaş’ta bir doğumevinde doğduğunu öğrendi) bir öğretmen ailesinde doğdu iki dünya savaşı arasının o en zor yıllarında.[1] 1941’de çok kısa bir dönem Sovyet işgaline uğrayan Kornova’da babası belki askerdeyken yaşadığı 1917 devriminin aşkıyla bölgeyi sovyetleştirmeye girişenlerin içinde yer alınca Romen birlikleri Alman ordusu eşliğinde buraları geri aldığında bu hesapsız girişimini hayatıyla ödemiş, annesi ise cezaevini boylamıştı. Yeniçağ tarihinde sürekli bir efendiden diğerinin eline geçmiş bu talihsiz bölgenin, Boğdan’ın (bugün Moldava) bir evladı olarak ana dili Romence içine doğmuş olsa da, 1945’te, 9 yaşındayken vasisi olan amcası Georgi’nin (anılarındaki bulanık satır aralarından çok geçmeden şiddet gördüğü bu evden kaçarak çocuk esirgeme yurtlarına sığındığı anlaşılıyor) yanında yaşadığı bölgenin (Bălti) Sovyet işgaline uğramasıyla hayatına Rusça devam etti. Artık ne babası, ne annesi, ne ana dili, ne adı, ne de vatanı vardı. Çocukluğu ve ilk gençliğini kendi deyimiyle Gorkivari bir tarzda “insanlar arasında” (v lyudi) geçirdi. Timofey (kısaca Tima) Rusu adıyla sırasıyla Kuban taraflarında, Krasnodar kray’ına bağlı (bugün Adıge Cumhuriyeti’nin başkenti) Maykop’ta önce çocuk esirgeme kurumuna bağlı yurtlarda (detskiye domı), bilahare çocuk çalışma kolonilerinde (detskiye trudovoy kolonii) yaşadı, çalıştı (marangozluk öğrendi) ve okudu. Çok iyi bir öğrenciydi ve o zor şartlar altında liseyi altın madalyayla bitirdi. Bu ona istediği bir üniversiteyi seçme hakkı tanıyordu. O da Odesa’daki bugün adı Meçnikov Millî Üniversitesi olan Odesa Devlet Üniversitesi’nin Tarih bölümünü seçti, çok zaman sonra Moskova’yı seçmediği için pişman olsa da.
1953 yılında girdiği üniversiteyi 1958 yılında bitirdi. 1958-1967 arasında Herson Oblast’ında köy okullarında öğretmenlik ve okul müdürlüğü yaptı. Bu dönem içerisinde, 1959 yılında üniversite öğrencisiyken şans eseri Romanya’da, Sibiu’da yaşadığını keşfettiği annesi ve erkek kardeşi Konstantin’i (Titi) ziyaret etmek için 10 günlük bir yurtdışına çıkış izni elde etti. Bu hüzünlü, ama devamı gelecek olan görüşme sırasında annesine daha sonra karısı olacak olan Ukrayna asıllı Katya’dan bahsederek onun Romanya’ya dönme talebini geri çevirdi. B u sırada 1965-1967 yılları arasında Odesa Devlet Üniversitesi’ndeki Yeni ve Yakın Çağ Tarihi bölümünde dışarıdan öğrenci olarak yüksek lisansına devam etti. 1967-1969 yılları arasında artık bölüm içinde araştırma görevlisiydi. 1969’da Perm Üniversitesi’nde L.Y. Kertman’ın danışmanlığında “XX. Yüzyıl Başında İngiltere’de İşçi Sınıfı ve Burjuvazinin Sosyal Politikası” adlı tezini savunarak İngiliz İncelemeleri (anglovedeniye) konusunda bilim adayı (kandidatskiy nauk) oldu (Batı akademik hiyerarşisinde doktoraya yakın bir unvan). 1976 yılına dek Odesa Devlet Üniversitesi’nde yeni ve yakın çağ kürsüsünde yardımcı doçent ve doçent olarak öğretim kadrosunda yer alırken 1970-1971 yılları arasında Moskova’daki Yabancı Diller Enstitüsü’nde 10 aylık bir Fransız dili kursu gördü ve 1972-1976 yılları arasında Mali’nin başkenti Bamako’da Yüksek Pedagoji Enstitüsü’nde. Döndüğünde kürsünün bölüm başkanlığına getirildi. 1977 yılında SSCB Bilimler Akademisi’nin Afrika Meseleleri konusundaki Bilim Kurulu’na üye seçildi. 1979-1980 arasında Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde bilimsel çalışmalar yaptı. 1985’te Moskova’daki SSCB Bilimsel Akademisi’ne bağlı Şarkiyat Enstitüsü’nde D.A. Olderogge’nin danışmanlığında “Tropik Afrika Ülkelerinin Çağdaş Historiyografisi, 1960-1980” konusundaki doçentlik takdim tezini (doktorskaya dissertatsiya karşılığı, Fransa’daki eski Doctorat d’Etat benzeri bir aşama) savundu. Artık önünde profesörlük yolu açılmıştı. Ama artık evlenmiş ve anne olmuş kızı da ailesiyle beraber yanlarında yaşadığından Odesa’daki lojman küçük geliyordu ve daha büyük bir lojman talebi karşılanmayınca göç etmeye karar verdi. Çernobil felaketi sonrasında yaşayabileceği en tanıdık topraklar arasından olumlu yanıt aldığı Kırım’ı seçti.
1986 yılında Simferopol Devlet Üniversitesi’nde (daha sonra Vernadskiy Tavrida Millî Üniversitesi adını aldı, her ne kadar bugün işgalci Rus yönetimi tarafından tekrar adı değiştirilse de) Afrikanist ve Şarkiyatçı namıyla Yeni ve Yakın Çağ Tarihi Kürsüsünde işe başladı ve bu çalışma 1997’ye dek dürdü. Bu dönem zarfında iki kez, 1987’de ve 1992’de Moskova Devlet Üniversitesi’nde bilimsel çalışmalarda bulundu. 1990’da Rusya Sözlü Tarih Cemiyeti’nin başkan yardımcılığına seçildi. 1994 yılında Akmescit’te çıkan Kultura Narodov Priçernomorya (Karadeniz Halklarının Kültürü) dergisinin yayın kuruluna seçildi. 1996’da Ukrayna Biyografi Cemiyeti’nin başkan yardımcılığına ve Şevçenko Bilim Cemiyeti’ne üye seçildi. 1997-2003 arasında Akmescit’teki Tavrida Ekoloji Enstitüsü’ndeki Uluslararası İlişkiler Bölümünde bölüm başkanı oldu. Daha sonraları büyük hayal kırıklığına uğrayacağı bu atılımından pişmanlık duyacaktı. Aynı zamanda Tavrida Üniversitesi’nde yarı-zamanlı öğretim üyeliğine de devam etti. 1998’den itibaren Kırım Tatar bilim ve pedagoji dergisi Tasil’in yayın kuruluna seçildi. 2003’te 2005 yılına dek kalacağı Tavrida Üniversitesi’ndeki görevine tam-zamanlı olarak geri döndü. 2005’te Kırım’a veda ederek bilimsel kariyerine ilk adımını attığı üniversitesine, alma mater’i Odesa Meçnikov Devlet Üniversitesi’nin Yeni ve Yakın Çağ Tarihi bölümüne profesör olarak dönüş yaptı ve burada ölene dek bilimsel arayış ve uğraşlarını yılmadan sürdürdü.
Akademik ömrü boyunca 400’ü aşkın bilimsel makale, gazete yazısı, konferans bildirisi, ansiklopedi maddesi, kitap, kitap bölümü, vb. kaleme aldı. Ayrıca birçok geleceğin bilim insanına gerek doktora gerekse doçentlik tezi için bilimsel danışmanlık yaptı. 2006 yılında Odesa Üniversitesi bünyesinde hakkında yayınlanan 60 küsur sayfalık bir derlemede bilimsel çalışmalarının dökümü ve tarihçesi ayrıntılarıyla ortaya kondu.[2] Ama o orada durmayıp ölene dek araştırmaya, yazmaya ve yayınlamaya devam etti. Önceleri Afrika ülkelerinin tarihyazıcılığı üzerine ders kitabı ve özelde Mali’nin çağdaş tarihine dair kitaplar kaleme alırken daha sonra yayınlarını tarih biliminin metodolojisi gibi ustalık döneminin geneli kapsayan eserlerine yöneltti. Perestroyka döneminde Kırım’a taşınması ve aynı dönemde Kırım Tatarlarının kahramanca geri dönüş mücadelelerinin tırmanması ve zirveye çıkması sürecinde “Tatar” meselesine (kendisi ileride bu alanın bilimsel adını Tataroloji/Tatarovedeniye koydu) bigâne kalmadı ve tam tekmil içine daldı. Bir yandan, 50’li yaşlarının ortasında, her ne kadar başarıyla sonuçlandıramasa da Türkçe öğrenmeye girişirken diğer yandan arşivlerden Çağdaş Kırım Tatar kültür tarihinin önemli simalarının gerçek hayat hikâyelerini deşifre etmeyi iş edindi. Kırım Tatar kültür tarihinin yapı taşlarının döşenmesine çok önemli katkılarda bulundu. Burada özellikle üç kitaptan söz edebiliriz: 1999 tarihli derlediği ve çoğu maddeyi yazdığı Deyateli Krımksotatarskoy kulturı, 1921-1944 gg. (Kırım Tatar Kültürünün Önde Gelen Simaları, 1921-1944); yine 1999 tarihli Oçerki istorii kulturı Krımskotatarskogo Naroda (1921-1941) (Kırım Tatar Halkının Kültür Tarihine Dair İncelemeler); ve 2004 tarihli ve 9 yıl sonra, 2013 yılında ikinci baskısını yapan Bekir Çoban-zade: Jizn, Sudba, Epoha (Bekir Çobanzde: Hayatı, Kaderi, Dönemi).
Bunların dışında yayın kurulunda olduğu Golos Krıma gazetesinde, Yanı Dünya gazetesinde, Qırım gazetesinde, Yıldız dergisinde, Qasevet dergisinde, Tasil dergisinde, Emel dergisinde, Emelimiz Kırım dergisinde, hepsi de Kırım Tatar kültür ve siyasal tarihinden önemli portreler (Osman Akçokraklı, Üseyin Bodaninskiy, Asan Sabri Ayvazov, Mustafa Bekirov, Abdulla Latif-zade şair ve Abdulla Latif-zade ressam, Bekir Çobanzade) ve konular (Kırımlı millî-komünistlerin kaderi, Kırım’da “Büyük Terör”, 1920-30’lı yıllarda Kırım’da eğitimin öncüleri, vb.) etrafında dönen popüler makaleler yayınladı. Kultura Narodov Priçernomorya (Akmescit), Vostokovednıy Sbornik (Moskova), Eho vekov (Kazan), Krımskoye İstoriçeskoye Obozreniye/Crimean Historical Review (Kazan, Akmescit) gibi dergilerdeki daha akademik makaleler ve çok çeşitli konferans tebliğlerinde de ise Kırım, Ukrayna ve Rusya’da şarkiyatçılık, Kırım Tatar intelligentsiyasının uğradığı facia, “İsmail Gaspıralı’nın öğrencileri ve yoldaşları”, Çobanzade’nin uluslararası ünü konu edinildi. Ama maalesef bu çok farklı ve çeşitli mecralarda çıkmış yazı ve makaleleri sağlığında derlenip kitaplaştırılamadı.
Ölmeden az önce hayat üniversitesinde geçirdiği üniversite hayatını dönemlerin bütün karakteristiklerini kimi zaman soğuk, duru bir edayla, bazen de sıcak, alaycı bir tonda, ama her zaman ciddiyet içinde dört dörtlük dolgusu ve ince ayrıntılarıyla titizce satırlara döktüğü anılar kitabını yayınladı. Burada ailesinin geçmişini, doğduğu, yaşadığı ve gezdiği toprakları, tanıştığı önemli simaları soğukkanlılıkla, nesnel biçimde yeniden kurdu. Bu bağlamda Kırım ve daha sonra Çobanzade’nin izinde geldiği İstanbul’daki hatıralarından aktardıkları gözlem ve dedikodularıyla gayet ilginç, önemli, zaman zaman da düşündürücü. Ayder Emir’in, Adil ve Eldar Seyitbekir’in dostuklarından istifade etti ve bundan sitayişle söz etti. 2007’de tez yaptırdığı Eldar Seydametov’la bilimsel işbirliğini ömrünün sonuna dek sürdürdü. 2010 yılında kendi bilimsel danışmanlığında tarih dalında ilk Kırım Tatar doktora tezini (doçentlik tezi ayarında olduğunu hatırlatalım) yapan Rustem Hayali’yle hep övündü ve birçok vesileyle bu övüncünü paylaştı.[3]
Uzun ömründe ikinci dünya savaşının bütün yıkıcılığına, Stalin Rusya’sındaki yokluğa, kimsesizliğe ve taşra dünyasının acımasızlığına, Hruşçov döneminin çölde vaha pırıltısı saçan “buzların erimesi”ne (ottepel), Brejnev ve sonrasının “durağanlık”ına (zastoy), Gorbaçov’un “açıklık”ı (glasnost) da içeren “yeniden yapılanma” (perestroyka) yıllarına ve nihayet Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının (içten patlamasının demek belki daha doğru) ardından yaşanan çok taraflı dağılmaya ve o coğrafyada yeniden, ama bu sefer yeni tarz totalitarizmlerin doğuşuna bizzat tanık olan Ursu siyaseti yakından takip etse de hiçbir zaman siyasetin içinde olmadı, her zaman akademiyanın nesnelliğinin ve bağımsızlığının içinde yer almayı tercih etti. Tabiî ki bu onun seçme durumunda kararsız, tarafsız kaldığı anlamına gelmez. O hep haklıdan yana oldu.[4] Işıklar içinde uyu sevgili Kırım dostu.
[1] Şahsî hayatının serencamına ait ayrıntılar yazarın ölümünden kısa süre evvel, 2016’da Odesa’da yayınlanan Universitet dlinoyu v jizn. Put istorika (Bir Ömür Boyu Süren Üniversite. Tarihçinin Yolu) adlı kitaptan aktarılmıştır.
[2] Dmitro Pavloviç Ursu. Biobibliografiçnıy Pokazçık, yay. haz. G.P. Bahçivanji & V.V. Samodurova, Astroprint, Odesa, 2006, 61 s.
[3] D. Ursu, “Pervıy istorik vısşey kvalifikatsii”, Qırım, 31.07.2011, internet yayını için bkz. http://qirimgazet.blogspot.com.tr/2011/07/blog-post_2403.html.
[4] Söz gelişi, 1997 yılında Kırım Tatar Milli Meclisi’nin de i çine yuvarlandığı siyasal kriz ortamının Kırım Tatar millî hareketinde yol açtığı yıkıcı sonuçlardan duyduğu endişeyle izlediği yeni Meclis-karşıtı çizgisini doğru bulmadığı Golos Krıma gazetesinin (Rusça yayın yapan ve en çok okunan Kırım Tatar gazetesi) genel yayın yönetmeni, eski öğrencisi ve yayın kurulu arkadaşı Eldar Seyitbekir’e bugün bile geçerli argümanlarla dost uyarısında bulunduğu bir “Açık Mektup” yayınlayarak yazı kurulundan ayrıldı. Bkz. http://maidan.org.ua/arch/oldkrym/1300343566.html.