Emel Kırım Vakfı Fikir ve Kültür Konferansları çerçevesinde “Kırım’da İnsan Hakları, Rusya Esirleri ve Anaları” başlıklı konferans yapıldı. Konferans, “Esir Takası” ile esaretten kurtulan KTMM Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in katılımıyla gerçekleşti.
Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay’ın yönetiminde gerçekleşen konferansa, Rusya hapishanesinde 3 yıl kalan, hapishanelerdeki kardeşlerimizi en iyi anlayan, babasını da hapishanede iken kaybeden KTMM Başkan Yardımcımız Narıman Celal Bey Kyıv’den katıldı.
Zafer Karatay; Narıman Bey, -Hakikaten bu mektuplar hapishanelerdeki kardeşlerimiz için önemli mi? -Ne anlam ifade ediyor? -İnsan hakları ihlalleri ve Kırım’daki bu durum için neler yapabiliriz? Diyerek sözü Narıman Celal’e bıraktı.
Narıman Celal; “Selamaleyküm dostlar, Çok sağolun Zafer Bey bu toplantıyı düzenlediğiniz için ve ayrı ayrı teşekkürler, siyasi tutukluların son durumu ile ilgili son haberleri eksiksiz anlattığınız için de ayrıca teşekkür ediyorum. Evet vaziyet iyi değil, siyasi tutuklularımızın sayısı giderek artmakta, Anaları, babaları, ömür arkadaşları, çocukları, babalarını görmüyorlar. Siyasi tutuklu kardeşlerimizi uzak hapishanelere alıp götürüyorlar. Çok yazık ki, uzak hapishanelerdekilerin yakınları onları ziyaret edemiyorlar. Çok yazık ki onları gidip görmeye imkanları yetmiyor çünkü gidip gelmek çok pahalı. Siyasi tutukluların anaları hasta ziyaret için para bulunsa bile Anaların gitmeye çareleri olmuyor, hastalar ve yaşlıların o uzun yolculuklarına dayanması mümkün değil, yani gitmeleri mümkün değil.” diye söze başladı.
Suçsuz yere 17 yıl hapse mahkum edilen Narıman Celal konuşmasına devam etti; Onun için vaziyet pek ağır. Siyasi tutuklular için resmi olarak 130, 140 Kırım Tatarı denilse de bu sayı gerçekleri ifade etmiyor. Gerçekte çok daha fazla kardeşimiz siyasi tutuklu. Geniçeks rayonundan kimseler, mesela Appaz Kurtamet’in babası Halil Kurtamet de tutuklu ve onlar hiç bu sayıda yoklar. Başka insanlar hakkında kayıp haberi alıyoruz. Dün bizim Milli Meclis Başkanımız Refat Çubar kaçırılan insanımız hakkında yazdı. (Cafer Ablamitov, 19 Kasım 2024 tarihinde kaçırıldı, bugüne kadar haber alınamadı) daha ne kadar insanın başına bu geldi, belli değil. Biz bu insanlarla ilgili bilgileri toplamaya ve dünya ile paylaşmaya çalışıyoruz.
Ben bütün siyasi tutukluların aileleri adına size teşekkür bildirmek istiyorum. Çünkü siz coğrafi olarak bu vakalardan uzak olsanız da yüreğinizden yakınsınız. Vatanından uzak hapiste olan insanlara yakınsınız ve duyarsız kalmıyorsunuz, onlara çok büyük bir ruh vermeye çalışıyorsunuz.
Ekim ayında gerçekleştirdiğiniz Daima Bekleyeceğim, Balam etkinliğinden sonra Anneler de anladılar. – Çocukları için tek kendileri meraklanıp kaygılanmıyorlar. Onların çocukları tek kendileri için değil, başka insanlar için de mühim ve önemli. İnsanlar onlara kol tutmaya, destek olmaya çalışıyorlar.-
Hapishanede sabah iş yapmaya gidiyorsunuz, akşam gelince siz bir mektup görüyorsunuz. Bu mektup –birinci olarak seni unutmadıklarını gösteriyor. Sonra, serbestlikte istediğin zaman istediğin insanla istediğin şekilde görüşüyorsun, ister sen gidiyorsun veya sen davet ediyorsun. Ama orada kara duvarlar içinde kimse yanında yok, orada suçlu veya suçsuz birkaç insan var ama onlarla laf etmek istemiyorsun. Uzak bir yerlerdesin, uzak bir dağda mı, uzak bir adada mı, uzak bir çukurda mı? Gerçekten buna emin olunuz. Birkaç satır yazılan söz o kadar mühim ki , bu kara odalara hapishanelere gelen mektuplar SENİ OLDUĞUN BU BOŞLUKTAN, BU ÇUKURDAN İPLE ÇEKİP ÇIKARIYOR.Onun için hiç şüphelenmeyiniz,…yazayım mı? Yazmak gerek mi? Bu mektupları yazmak çok mühim.
Ben kendim özgür kaldıktan sonra bile bu mektup yazmalar şimdi dahi beni o kadar mutlu ediyor. Bazı insanlarla rast geldiğimde soruyor “ ben sana mektup yazdım, aldın mı? Almadım diyorum ama ben o insanı kucaklıyorum. Ben şu anda hapishanede olmasam da “ben sana yazdım” diyen insanlar beni mutlu ediyor, beni güçlendiriyor. Ben de diyorum ki “buna devam et, başka insanlara yaz” öyle de oldu , ben azat olduktan sonra yaşlı birisi bana diyor “ ben hapishanedeyken sana yazmak istedim, ama bana yazıklar olsun ki yazamadım. Sözleri bulamadım, bir şekilde yazamadım. Ama şimdi sen esaretten kurtuldun, ben niye yazmadım ki, diye üzüldüm ve başka siyasi tutuklulara bu yüzden mektup yazdım” diyor. Ben de “çok güzel dedim, sen başka siyasi tutukluya yazmışsın, bana yazmışsın gibi sevindim.” Diyorum.
Hapishanede olmasam bile böyle söyleyen insanlar beni güçlendiriyor. Ben de diyorum “ yazın”, BİR VAKİT GEÇ OLMAZ DÜN YAZMADIYSANIZ BUGÜN YAZIN, YARIN YAZIN, BU ÇOK MÜHİM, SİYASİ TUTUKLULARA YAZIN.
Ben kampanyayı teşkil eden insanlara çok çok teşekkür ederim. Bu kampanya Ukrayna’da devam ediyor, Avrupa memleketlerinde devam ediyor, Rusya’da akıllı insanlar, açık yürekli insanlar bizim siyasi tutuklulara yazdılar ben onlara da çok teşekkür ederim. Bakın bu mektuplara cevap gelmez, onların ya yazmaya da vakti olmaz ya da mektup yazsa da gönderilmeyebilir. Bazen mektuplar hapishaneye ulaşmıyor, siz yazdığınız mektupların kopyasını bu tutukluların annelerine, ailelerine gönderirseniz facebook vs ne ile olsa da fotoğrafını gönderseniz, onlar bildirecekler,“oğlum, ömür arkadaşım, sana yazalar, seni unutmuyorlar” öyle de oluyor, bazı insanlar mektuplarını benim ömür arkadaşıma veriyorlardı, onun gönderdiği mektup ile bana geliyordu. Bazı mektuplarda ise birkaç satır herkes yazıyordu. Böylece ben de haber alıyordum.
Bakınız bu mektuplarda çeşit türlü şeyler yazarsınız ; samimi sözler, onu unutmadığımızı, yanlarında olduğumuzu onlara yazmalıyız. TOKTAMAYIK YAZAYIK, TEK ONLARGA DEĞİL, AKRABALARINA DA YAZAYIK, Çünkü bu işgal ile rusya bizim milletimizi izole etmek istiyor, sanki hiç kimse onlara destek olmuyor, onların yanında değil gibi göstermek istiyor., ama biz göstersek “sizlerin yanındayız” diye siyasi tutuklularımıza mektup yazarak, göstermeliyiz, bu çok mühimdir. Bunun için sizlere çok teşekkürler. . Böyle görüşmeler arada yapmalıyız. Bu görüşmelerde siyasi tutuklularımızla ilgili son gelişmeleri anlatmak çok mühim. Onun için Zafer Bey ayda bir, iki ayda bir görüşme yapsak çok iyi olacak . Çok sağolun…
Zafer Karatay ; “ evet Narıman Bey , bu kampanya devam edecek, Kırım işgalden kurtulasıya, siyasi tutuklular azat olup evlerine dönesiye bu mektup kampanyası devam edecek” dedi ve devam etti,
-Ben sormak istiyorum, Narıman Bey, Siyasi tutukluların çocuklarına yazıyor, siyasi tutukluların çocukları diğer siyasi tutuklulara yazıyor. Çocukların durumu nasıl. Bazı ailelerin çocuklar annelerle babalarını ziyaret ediyorlar, bundan çocuklar nasıl etkileniyor.?-Bir de şunu sormak istiyorum, size 17 yıl verdiler, bazı kardeşlerimize daha çok verdiler. Siz cinayet işlemediniz, adam öldüren, cinayet işleyenlere kaç yıl hapis cezası veriyorlar acaba? Bu konuda da açıklama yapar mısınız?
Narıman Celal; “ evet bu çok mühim bir sual, bir rus askeri sarhoş olup Kırım’ın bir sakinini öldürüyor, cinayet işliyor, ona 6,5 yıl hapis cezası verdiler. İnsanı öldüren bir asker. Bizim çocuklarımız eline silah almadı, cinayet işlemedi, nasıl uzun uzun hapis cezasına karar veriliyor bu aklımızın almadığı bir şey. Bizler bu adaletsizliği anlayamıyoruz. Ama vaziyet böyle.
Siyasi tutukluların çocuklarına çok dikkat etmek gerek. Çocuklar babalarına ne için böyle yaptılar anlayamıyorlar. ( Bu çocuklarımız ne için babama böyle yaptılar, gece yarısı silahlı insanlar ve baskın yapıyor, zor kullanıyor arama yapıyor ve babalarını alıp götürüyor)Ben özgürlüğe kavuştuktan sonra büyük kızım Adile bir merasimde bir konuşma yaptı. Bana sorunca, “ Ben ona “ yüreğinde olan duyguları yaz, sonra ben okurum, düzeltmene yardımcı olurum” dedim . Okuyunce ben çok şaşırdım. Beni tutukladıklarında Rusya’nın uzak hapishanesine götürdüklerinde çok ağır duygular yaşamış Adile kızım. Silahlı işgalciler evimize gelince kızım çok korkmuş -onlar bizi hepimizi öldürecekler –diye düşünmüş. Benim kızım bu duyguları, bu üzüntüleri yaşamış.
Siyasi tutuklu Rıza Ömerov ile biz Minusink hapishanesinde idik. Onun ömür arkadaşı 4 oğlan çocukları ile babasını ziyarete gitti. Sonra bana video gönderdi. Çocuklar nasıl ağlıyor. “Babamızı getirin” hapishane şartlarında kötü olan babasını tanımıyor. Rıza Ömer’in bir oğlu İsa, babası tutuklandıktan sonra doğdu. Rıza Ömerov’un eşi Sevilla hanım anlattı. İsa babasını hiç tanımıyor, çünkü babası fotoğraflarda iyi sağlıklı, hapishane şartlarında çok değişmiş, zayıflamış, hiç tanımadı çocuk babasını diyor. Babası ağlıyor, annesi, ağlıyor, oğlu ağlıyor. Bir oğlu diyor ben para topladım bu parayı verelim, babamı bıraksınlar, beraber gidelim, evimize babamla beraber gidelim diyor. Ağlıyor.
Hapishane ortamında Rıza Ömer’ın nasıl değiştiğini tahmin edersiniz.
Siz Remzi Bekirov’un fotolarını gördünüz…
Bu kart – mektup kampanyası çok güzel ama bu mektupları tek hapishanede olan insanlara değil, onların akrabalarına, çocuklarına yazsanız.” Biz senin, babanın yanındayız, senin baban suçlu değil , biz başka memlekette olsak da senin yanındayız.. diye. Onlarla bu duygularla paylaşmak gerek.
Zafer Karatay, çok sağolun Narıman Bey, hakikaten duygulanmamak mümkün değil, her bir çocuğun hikayesi, her bir ananın hikayesi, her bir babanın hikayesi ayrı ayrı yürek yakıyor. Bu kadar yürek yakıcı şeyler arasında bizim yazdıklarımız onlara umut ışığı verse, bir enerji verse, bir hayat sevinci verse ne mutlu. Hakikaten bu kampanya başladıktan sonra o kadar çok dua aldık ki. Bizim son senelerde yaptığımız en hayırlı işlerden biri oldu bu kampanya. Onun için diyoruz bu kampanyaya katılan, birkaç satır yazarak kardeşlerimizin yanında olan, bir kart yazan her bir insana biz teşekkür ediyoruz.
.